
25 Temmuz 2009 Cumartesi
FUTBOLCULUK GÜZEL ŞEY!!!

- Bedavadan dünyayı dolaşırsın.
- En kral otellerde kalırsın.
- En kral otomobillere binersin.
- En kral restoranlarda yemek yersin.
- Yatlarda gezer, masmavi koylara demirlersin.
- Hergün spor yapar formda kalırsın.
- Her gittiğin yerde en kral saygıyı görürsün vs.
Varsa ekleyen buyursun eklesin! Nihat'a bir kez daha hayırlı tezkereler, Beşiktaş'ta başarılar...
ISINBAYEVA DA GEÇİLDİ CÜNEYT AĞABEY!

YAZIK DEĞİL Mİ YASİN DALLI'YA?!

Neyse saat 19:00 gibi tv'nin karşısına geçtim. Celtic-Al Ahly maçı başladı. Maçı Yasin Dallı kardeşimiz anlatıyor, ona da kadrolu Telegol yorumcusu Gökmen Özdenak ağabeyimiz eşlik ediyordu. Maç güzel geçti. 5 gol oldu. Gökmen ağabeyin yavan yorumlarına rağmen izlemeye devam ettim. Ardından 22:00'de başlayacak olan Tottenham-Barcelona maçını izlerim diye zap yapmaya başladım. 21:40 gibi Kanaltürk'ü tekrar açtığımda bir de ne göreyim! Az önce maçı anlatan Yasin Dallı bu kez stüdyoda. Yanındaki kadrolu Telegol yorumcularının sayısı da 2 olmuş, Gökmen ağabeye Ziya Şengül ağabey de katılmış. Muhabbet biten Celtic-Al Ahly, başlayacak Tottenham-Barcelona maçı üzerine. Ziya ve Gökmen ağabeyden Avrupa futbolunu dinlemek de ayrı bir keyif(!) diye düşünürken benim aklım aslında Yasin Dallı'da. Maç bitmiş, takım elbiseyle stüdyoya geçip program sunuyor. Neyse olur dedim bu kadar, biz de zamanında böyle yoğun çalıştık, özellikle de yaz döneminde.
Program bitti, ben kısa bir süreliğine yine atletizm yarışlarını izlemek için NTVSpor'a döndüm. Favorim Yelena Isinbayeva uzun süre sonra ilk defa geçilmiş, canım sıkılmış, artık erkekler 100 metre finalini bekliyorum. Geçen birkaç dakikanın ardından tekrar Kanaltürk'e dönüyorum ve şaşkınlığım bir kez daha artıyor. O da ne?! İkinci maçı da Yasin Dallı anlatıyor, yanında da bu sefer Ziya Şengül var. Ziya ağabey o tok sesiyle Guardiola'ya sallıyor zaman zaman, takımı nerdeyse yedek kadroyla çıkardığı için kızıyor genç teknik adama. Belli ki Messi, Henry, Xavi falan bekliyormuş. İzleyemiyorum, kopuyorum maçtan, meslektaşım Yasin Dallı adına güzel bir saatte iki maç üstüste anlattığı için hem seviniyor hem de sesinde, performansında düşüklük olabilir endişesiyle üzülüyorum aslında.
Dönüyorum tekrar NTVSpor'a. 100 metre finalinde Usain Bolt'um, Asafa Powell ve diğerlerinin ayaklarına veriyor. En yakın rakibine neredeyse 2 metre fark atıyor. Henüz 22 yaşında ve yine 10 saniyenin altında koşuyor. Beni de gitgide sıcak basıyor. Eşimle kendimizi dışarı atıyoruz. 1-1,5 saat sonra tekrar döndüğümüzde açıyorum tv'yi. Kanaltürk'te maç bitmiş, reklamlar var. 10 dakika sonra zaplarken tekrar Kanaltürk'e denk geliyorum ve işte dumura uğradığım an. Spor basınının geldiği noktaya üzüldüğüm, endişemin arttığı dakika. Zira maçın ardından yine stüdyoda Yasin Dallı var. Konuğu Ziya Şengül'le gece 12'de, biten Tottenham-Barcelona maçını değerlendiriyorlar. 2-3 dakika sabrediyorum programa. Yasin kardeşim yorulmuş zaten yüzünden, sesinden belli. Ziya ağabey de bitse de gitsek der gibi. Ama onlardan önce ben gidiyorum. Soğuk bir duş ve yatak bu saatte en iyisi. Yasin Dallı'yı ara vermeden 180 dakika maç anlattığı + 60 dakika program sunduğu için kutluyor, başarılarının devamını diliyorum!!!
24 Temmuz 2009 Cuma
GERRARD AKLANDI

DARIUS VASSELL'İN HİKAYESİ

Neyse sonuçta bu bizim geleneğimiz, bize özgü bir olgu. Ve bu olgunun 4 büyük takımın taraftarlarıyla sınırlı kalmaması oldukça sevindirici. Geçtiğimiz günlerde bu zevki yaşayan bir taraftar grubu daha vardı; Darius Vassell'i karşılayan Ankaragücü taraftarları. Öncelikle Ankaragücü kulübünü bu transferi gerçekleştirdikleri için kutluyorum. Bir zamanların Kupa Beyi'nin 100. yılında, geçen sezonlarda Sivasspor'un performasından aldığı güçle başarı beklediği ve bu yönde adımlar attığı ortada. Hızı ve çevikliği ile Aston Villa'da parlayarak İngiliz milli takımına kadar yükselen Vassell, M.City'nin Santa Cruz ve Adebayor hamlelerinin ardından gözden düştü ve serbest bırakıldı. 29 yaşında ve futbolculuğunun olgun döneminde olan Vassell eğer profesyonelce davranırsa gelecek 3 sezon boyunca Ankaragücü'nde çatır çatır oynar.
Peki ama Belçika ligine gidip gol kralı olabilecek, Portekiz ve Hollanda liglerinde şampiyonluğa oynayan takımların kadrosunda bulunabilecek Vassell nasıl oldu da başkent ekibini tercih etti? Bu soruya cevabı İngiliz golcünün transferinde perde arkasındaki önemli isimlerden biri olan futbol şube sorumlusu Hikmet Hancıoğlu "Türkiye'nin tanıtımını ona iyi yaptık" diyerek veriyor. İlk olarak, yurtdışı bağlantıları sağlam olan Hikmet hocaya bir telefon gelmiş, "Vassell'i ister misiniz" demiş telefonun diğer ucundaki kişi. Karaman ne cevap vermiş bilmiyorum ama "Neden olmasın" en basitinden aklıma gelen ilk yanıt bu soruya. Sonrasında ise Ankaragücü yöneticileri bu transferi gerçekleştirmek için iyi bir yol haritası çizmiş kendilerine, iyi hazırlanmışlar. Görüşmeler sırasında 1 haftada sadece 10 saat uyuyabilmişler. Hancıoğlu "Vassell'i ikna ettikten sonra öncelikle İstanbul'a getirdik. İmza atmadan önce Türkiye'yi, ortamı daha yakından görmesini istedik" diyor. Tabii bu aşamada en önemli şey tahmin edersiniz ki taraftara düşüyor. Havalimanında bekleyen yönetim tarafından organize edilmiş 3 bin taraftar Vassell'in tamamiyle ikna olmasında büyük rol oynuyor. Belki de "Hakediyorum be bu karşılamayı" diyerek şaşkına dönmemesi gereken İngiliz "Vay ben neymişim meğersem" diyerek iç geçiren futbolcular kervanına katılıyor ve arabaya bindikten sonra da cep telefonuyla arkasındaki kalabalığı çekiyor.
İşte o an belki de transferin bittiği an. İngiliz basını da bu coşkulu karelere yer verip şaşkınlıklarını satırlarca ifade ettiğinde Vassell ve onun çapındaki futbolcuların, 4 büyüklerin dışındaki takımlara transferleri daha da kolaylaşıyordu belki de. Ne diyelim, gelecek sezonlarda diğer kulüplerden de devamını bekliyoruz...
23 Temmuz 2009 Perşembe
WENGER'İN ŞANSSIZLIĞI

PEREZ'İN PLANI

22 Temmuz 2009 Çarşamba
IBRA BARCA'YA, ETO'O INTER'E HAYIRLI OLSUN!

5 Haziran'dan IBRAHIMOVIC BARCELONA'DA postu.
GALATASARAY'IN YENİ TRANSFERİ KİM?

Special thanks to "Balık Adam" :)
Etiketler:
futbol,
İSTİHBARAT
POSTER SAVAŞLARI


21 Temmuz 2009 Salı
HANGİ OLIVIERA?
ALİ BAUER

Not: Orhan Şengürbüz ve Vedat Okyar ağabeylerime de Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)