
İzmir'de Gökhan Ünal son haftalardaki güzel gollerinden birini atıyor, erkenden golü buluyoruz.
Ama ilk golü atmak bizim için iyi değil bunu da biliyoruz. Almanlara da atmıştık ve Euro2008 defterini kapatmıştık. Öyle de oluyor. 90+2.dakikada sağ kanattan Kone ortalıyor, Volkan hayret verici bir şekilde 6 pasa düşen topa çıkmıyor, Sabri de Euro2008'deki Almanya maçında Lahm'ın attığı goldeki gibi yine kademeye giremeyince Drogba takıyor golü. Fildişi Sahilli futbolcular çocuklar gibi şen. Yağmur altında İzmir'de stadı dolduran 50 bin kişiyi de mutlu edemiyor bizim çocuklar. Tribünlerdeki en güzel şeylerden biri Meksika dalgası.

Fransa - Arjantin maçı başlıyor. Fransızlar maçın başında hırslı, saldırıyorlar ama boşuna üretemiyorlar. Yavaş yavaş Arjantin dengeyi kuruyor. İlk yarının sonlarına doğru Gutierrez ağları havalandırıyor. Ardından son 3 dakikada tangocular öyle bir paslaşıyorki,
Henry, Anelka, Ribery kafası kesilmiş tavuklar gibi koşuşuyor etrafta. Yakışıklı Gourcuff hakeme yalvarır gibi bakıyor "
bitir ilk yarıyı ne olursun." Fransa'da ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da kasap Diarra iş başında. Real Madrid'li, bir Barcelona'lı Messi'yi dövüyor bir Atletico'lu Aguero'yu. Hatta bir ara hızını alamıyor takım arkadaşı Gago'nun sağ bileğini kırma teşebbüsünde bulunuyor. Korkuyorum Real Madrid'in şampiyonluk yarışına ortak olması için Diarra Messi'yi sakatlayacak diye. Maradona kenarda ben tv başında
".iktir" çekiyoruz Diarra'ya. Tevez maçın sonlarında oyuna giriyor. Yeniden hareketleniyor maç. Messi "
uyuz oldum Diarra'ya, tıkamadan gitmem Fransızlara" diyor, dediğini de yapıyor. Bir gol de Messi'den. Marsilya'daki Fransızlar, Meksika dalgası yapmıyor ama oley çekmeye başlıyor. Arjantinliler paslaşıyor Fransızlar oley çekiyor, topu yanlışlıkla Fransızlar alınca da "yyuhhhhhh" sesleri yükseliyor. "
Giren çıkan Domenech'e" diyorum, Gourcuff sen de git mankenlik yap koçum. Yeni Zidane'mış, pöhhh tırnağı olamazsın.
Arjantinlilerin hepsine bayılıyorum ama en çok da sol bek Emiliano Papa'ya. Velez Sarsfield'da oynuyormuş acayip teknik. Bravo Maradona ve ekibine iyi bulmuşlar. 
Sevilla'ya bağlanıyorum. Tribünlerdeki güzel insanlar pankart açmış "
Sevilla'da bizler ırkçı değiliz, sanatçıyız" diyorlar. Mesaj İngilizler'e. Madrid'de oynanacaktı maç ama oradakiler ırkçı tezahürat yapıyor diye istemedi İngilizler.
Bakıyorum kadroya Güiza yedek. Bu bile iyi bizim Diyarbakırlı için. İngiltere'ye bakıyorum daha beteri var. Capello forvete Heskey'i koymuş hala medet umuyor adamdan. Yetişmiyorki Ada'da, O da haklı. Liverpool'da Torres ve Kuyt, Chelsea'da Anelka ve Drogba, Arsenal'de Adebayor ve Van Persie, M.United'da Berbatov ve hadi Rooney(o da formsuz). David Villa
"ben Avrupa Şampiyonası'nda gol kralı olmuşum kardeşim severim böyle maçları" diyor, Capello'nun medet umduğu bir başka isim David James'i puta çeviriyor, bırakıyor meşin yuvarlağı ağlara. İkinci yarıda bir gol de Llorente'den. İş bitiyor. Sevilla'da da var Meksika dalgası ama benim uykum geliyor. 85.dakikada tam tv'yi kapatırken Güiza giriyor oyuna.
"Aman zaten atamaz, vur kafayı yat Ali" diyorum.
En iyi takımlar Brezilya, Arjantin ve İspanya gerisi yalan. İyi geceler!
Ha bu arada bizim gurbetçi Mesut ne yapmış? Son 11 dakikada oynamış ama uğursuz gelmiş heralde Almanlar yenilmiş sahalarında Norveç'e 1-0.