20 Aralık 2008 Cumartesi
USAIN BOLT NBA MAÇINDA
100 ve 200 metrenin olimpiyat şampiyonu ve dünya rekortmeni Jamaikalı Usain Bolt'un dünya turu devam ediyor. Bolt dün gece Boston Celtics-Chicago Bulls maçını izledi ve şovlara katıldı.
19 Aralık 2008 Cuma
KISKANÇ VICTORIA
İtalya'nın en seksi spor sunucusu olarak kabul edilen Ilaria D’Amico'nun David Beckham ile röportaj yapmasına eşi Victoria'dan izin çıkmamış. Sanıyorum Victoria, google'da D'Amico ile ilgili resimlere bakmış ve ardından böyle bir karar vermiş. Biz de bari soralım Victoria Türkiye'de olsa hangi spor spikerine Beckham'la röportaj izni vermezdi?
BENITO FLORO BARCELONA'DA
MAREK HAMSİK'İ KORKUTMUŞLAR
Napoli'nin Slovak futbolcusu Marek Hamsik'i maskeli, silahlı bir adam sokak ortasında soymuş. Rolex saatini ve cebindeki 800 euro'yu almış. Hamsik "o kadar korktumki, beni öldüreceğini sandım" demiş. Bu arada kulübü ona erken bir noel tatili vemiş. Slovakya'ya giden Hamsik bu haftasonu Torino maçında yok.
GALATASARAY - BORDEAUX
İyi bir kura. Aalborg'tan sonra çıkabilecek en iyi rakip. Geçen sezon Uefa Kupası H Grubu'nun açılış maçında deplasmanda Bordeaux Galatasaray'ı 2-1 mağlup etmişti. Nonda'nın penaltı golüyle sarı kırmızılılar öne geçmiş ikinci yarıda Cavenaghi ve Chamakh'ın golleriyle Fransız ekibi 2 gol bulmuştu. İkili yine takımda. Fransa Ligi'nde de bu sezon iyi gidiyorlar. 18 maçta 32 puanla lider Lyon'un 3 puan gerisinde 3. sıradalar. Bordeaux deyince aklıma Zidane gelir, bir de yeni Zidane Yoan Gourcuff gelir.
İlk maç 18 Şubat'ta deplasmanda bu da bir avantaj. Galatasaray turu geçerse Hamburg-Nec Nijmegen maçının galibiyle eşleşecek. Geçen sezon da Galatasaray B.Leverkusen'i elese Hamburg ile eşlecekti ama kazanan Skibbe'li Leverkusen olmuş, ardından Hamburg'u da kupanın dışına itmişlerdi. Skibbe'den Galatasaray'da da aynı tarifeyi bekliyoruz.
ŞAMPİYONLAR LİGİ EŞLEŞMELERİ
1. ELEME TURU EŞLEŞMELERİ
İlk maçlar 24/25 Şubat, rövanşlar 10/11 Mart'ta oynanacak.
Chelsea FC (ENG) v Juventus (ITA)
Villarreal CF (ESP) v Panathinaikos FC (GRE)
Sporting Clube de Portugal (POR) v FC Bayern München (GER)
Club Atlético de Madrid (ESP) v FC Porto (POR)
Olympique Lyonnais (FRA) v FC Barcelona (ESP)
Real Madrid CF (ESP) v Liverpool FC (ENG)
Arsenal FC (ENG) v AS Roma (ITA)
FC Internazionale Milano (ITA) v Manchester United FC (ENG)
Harika ve anlam taşıyan eşleşmeler var. Chelsea - Juventus eşleşmesi Claudio Ranieri'nin eski takımı Chelsea'ye karşı vereceği bir mücadele olacak. Onun yerine zamanında Mourinho'yu takımın başına getirmişlerdi. Real Madrid - Liverpool son yıllarda karşılaşmayan iki takımın randevusu olacak. Inter - M. United karşılaşmaları Premier Lig'den gelen bir rekabetleri olan defalarca söz düellorı yaşayan Mourinho ile Ferguson'u karşılaştıracak olmasından dolayı bir ilginçlik taşıyor. Lyon - Barcelona eşleşmesi içinse şu söylenebilir; Fransa şampiyonunun Katalanlara karşı son yıllarda şanslarının pek tutmadığını biliyoruz.
GARFORTH TOWN
Brezilyalı futbolcu Cafu'nun İngiltere'nin amatör kulüplerinden Garforth Town takımıyla anlaştığı haberleri internete düştü. Kim bu takım diye araştırırken ilginç bilgilerle karşılaştım. Batı Yorkshire takımı olan Garforth Town 1964 yılında kurulmuş. Leeds yakınlarındaki kulüp 3000 kapasiteli bir stada sahip.
Takımın antrenörü Simon Clifford. Çoğunluğu İngiltere'de olmak üzere dünya çapında çok sayıda Brezilya Futbol Okulları adındaki bir organizasyonun da sahibi. Clifford Leeds'te bir ilkokulda öğretmenlik yaparken 1997 yılında öğretmenler birliğinden aldığı 5000 sterlin borçla Brezilya'ya gidiyor. Orada Zico ve Rivelino ile yakın ilişkiler kuran Clifford onların teknik adamlık yöntemlerini yakından takip ediyor ve öğrendiklerini İngiltere'ye taşıyarak bir eğitim müfredatı oluşturuyor.
1998'de Leeds'te Brezilya futbol Okulları'ndan ilkini kuruyor ve gençlere yeni methotlar, farklı bir felsefe, top kontrol yöntemleri ve fiziksel gelişim alanında eğitim vermeye başlıyor. İngiliz defans oyuncusu Micah Richards da onun öğrencilerinden biri. Clifford 2003 yılında ise Garforth Town'ı satın alıyor ve kulübün 100 bin sterlinlik borcunu sildikten sonra işe koyuluyor.
İşin en ilginç tarafı ise bundan sonra başlıyor. Brezilya'nın efsane futbolcularından Socrates futbolu bıraktıktan yaklaşık 15 yıl sonra, 50 yaşında, Garforth Town ile 1 aylığına menajer-futbolcu olarak sözleşme imzalıyor. Clifford'un Brezilyalılarla kurduğu yakın ilişkiler sayesinde gerçekleşen bu anlaşmanın ardından Socrates 20 Kasım 2004'te Tadcaster Albion ile oynanan maçın son 20 dakikasında forma giyiyor.
Sadece onunla da kalmıyor, 1 sene sonra 2005'te bu kez birbaşka Brezilyalı efsane Careca 45 yaşındayken Garforth Town'la anlaşıyor ve 1 maçta formasını giyiyor. Ve Garforth Town'un son Brezilyalısı işte Clifford'un Brezilyalılarla olan yakın ilişkileri sayesinde Cafu oldu. Cafu nisan ayında takıma katılacak ve birkaç maçta forma giyecek. 38 yaşındaki futbolcu geçen sezon sonunda Milan'la yollarını ayırmış ardından hiçbir takımla anlaşmamıştı. Geleceği görebilen, genç girişimci Clifford'un en büyük hedefi ise 2025 yılına kadar Garforth Town'ı Premier Lig'e çıkarmak.
FENERBAHÇE'DEKİ SON GELİŞMELER
Aldığımız duyumlardan ilki Başkan Aziz Yıldırım'ın Kazım Richards'ı (Kazım Kazım demekten nefret ediyorum) tamamiyle gözden çıkardığı. Takıma ilk geldiğinde başta Yıldırım olmak üzere tüm yöneticilerin gözbebeği olan Kazım son dönemdeki formsuzluğundan ve şımarık hareketlerinden dolayı gözden düşmüş ve devre arasında takımdan çok büyük ihtimalle gönderilecekmiş.
İkinci duyum ise ekonomik krizin Fenerbahçe Kulübü'nü de sarstığı yönünde. Bundan önceki yılbaşlarında futbolcu ve kulüp çalışanlarının ailelerine binlerce ytl ödeyerek Vakko'dan hediyeler veren kulüp bu yılsa Fenerium ürünlerinden oluşan bir hediye paketi yollayacakmış. Pakette ağırlık atkı, terlik ve şapkadaymış. Ne diyelim inşallah bu kriz önümüzdeki yılbaşına kadar sona erer de Fenerbahçe çalışanları yine Vakko ürünleriyle mutlu edilir.
Etiketler:
İSTİHBARAT
SÜLALEMİZİN GURURLARINDAN BİRİ
Kendisi yakın akrabalarımdan. Ondan yaşça küçük olmama rağmen gurur duyduğum insan, Bülent Uzuner ve onun başarı hikayesi. Aynı zamanda futbolu çok seven, Bremen'in Weser Stadı'nda kombinesi olan ve Werder Bremen yöneticileriyle çok yakın dostlukları olan biri. 2 ay önce Bremen'e gitme ve Mesut Özil başta olmak üzere Bremen'li oyuncularla röportaj yapma planım vardı, herşeyi Bülent ağabey ayarlayacaktı. Ama şartlar uygun olmadı ne yazıkki. Eski Alman milli futbolcu Marco Bode ile de kankalar. İkili okula yeni başlayan çocuklara kitap dağıtarak sosyal faaliyetlerde bulunuyorlar. Aşağıda bu ay CNBC-E Business dergisinde çıkan röportajından bir bölüm var.
Üniversite yıllarında ilk bilgisayarını aldı. Küçük programlar yazdı, sattı. Sonra bir danışmanlık firmasında çalışmaya başladı. Basamakları hızla tırmanırken, profesyonel kariyerini noktalamaya, kendi işini kurmaya karar verdi. Ve şirketi BTC’yi 11 yılda 130 milyon euro cirolu danışmanlık devine dönüştürmeyi başardı.
1961 yılında Anadolu’nun dört bir yanından gelen bir avuç insanın Sirkeci Garı’nda başlayan yolculuğunun üzerinden neredeyse yarım asır geçti. O gün tahta bavullarına 2–3 parça eşyanın yanı sıra büyük umutlarını da sığdıran genç insanların istikameti Federal Almanya’ydı. 1961 yılında “Para kazanıp, ülkemize döneceğiz” sözleri dillerinden dökülen 6 bin 800 Türk vatandaşının sayısı önce yüz binlere bugün milyonlara ulaştı. Planlar değişti. Yıllar geçtikçe acı vatandan dönüş hep ertelendi. Bugün de artık rafa kalktı. Zira Türkler, Almanya’da artık çok başarılı işlere imza atar hale geldiler... Bülent Uzuner de onlardan biri.
Üç sene önce Şansölye Angela Merkel’in Türkiye ziyaretinde yüzlerce başarılı Türk iş adamı arasından Kemal Şahin ile yanına almayı tercih ettiği iki isimden biri Bülent Uzuner. Sıfırdan yarattığı BTC (Business Technology Consulting-İş Teknolojisi Danışmanlığı) bugün bin 350 çalışanı, 130 milyon euro geliri olan bir şirket. Almanya’nın 11 noktasının yanı sıra İsviçre, Polonya ve Türkiye’de de ofisleri var. Onlarca ülkede ise proje yürütüyor.
1964 Artvin Hopa doğumlu Bülent Uzuner. “Yani Laz’ım” diyor gülerek... İlkokul birinci sınıfı Hopa’da okumuş. 7.5 yaşında annesi ve kardeşiyle Almanya’ya babasının yanına gitmiş. Klasik ikinci nesil olduğunu söylüyor. Dil sorunu nedeniyle birinci sınıfı tekrar okumak zorunda kalmış. O dönemde Almanya’da okullarda fazla Türk olmadığını anlatıyor. Hatta onun sınıfında sadece bir tane Türk kızı varmış. Bu nedenle Almancayı da çok çabuk öğrenmiş. Arkasından da, “Nasıl yaptığımı bilmiyorum ama üçüncü ve dördüncü sınıfta birinci olma başarısını gösterdim. Kendimi övmek için söylemiyorum fakat Almanya’da bu önemli. Almanya’da dördüncü sınıftan sonra okullar üçe ayrılıyor. Liseye, ortaokula ve daha alt kademe bir okula ayrılıyor. Böylece dördüncü sınıftan sonra hemen liseye girme şansım oldu” diyor. Ailece Bremen’de yaşıyorlarmış ve üniversiteyi de bu şehirde okumuş. İktisat bölümünü çok iyi dereceyle bitirmiş. Onun nedenini de şu sözlerle anlatıyor: “O zaman devletten burs alınıyordu. İyi dereceyle bitirenlerden devlet bursu geri almıyordu. Onun için ilk 30’a girmiştim. Dolayısıyla bursumu geri ödememe şansım oldu.”
Öğrencilik yıllarında da bilgisayarla tanışmış. Harçlıklarını biriktirip ilk bilgisayarını 1988’de 2 bin marka satın almış. Ardından da bir İranlı arkadaşıyla küçük programlar yazıp satarak, ufak ufak iş hayatına atılmış. 2–3 bin mark civarında fiyatlarla depolama, stok tutma sistemleri gibi programlar satmışlar lojistik şirketlerine... Sattıkları programlarla birlikte, kurulum, süreç yönetimi ve uygulama gibi hizmetleri de sundukları için “danışmanlık” mesleğiyle tanışmış Uzuner. Okul bitince danışman olmak istemiş. Çünkü stajı sırasında çalıştığı şirketlerde her gün aynı işleri yapmak sıkmış onu. “Danışmanlıkta ise şirketlere gidip hep sorun çözüyorsunuz. Onun için benim de hoşuma gidiyordu” diyor. Frankfurt’ta dünyanın en büyük danışmanlık firmalarından KPMG’de işe başlamış ve 2.5 yıl çalışmış. Ardından da CSC’de (Computer Science Corporation) işe girmiş.
Özgür Taşpınar
CNBC-E Business
Yazının tamamı Aralık sayısında.
Üniversite yıllarında ilk bilgisayarını aldı. Küçük programlar yazdı, sattı. Sonra bir danışmanlık firmasında çalışmaya başladı. Basamakları hızla tırmanırken, profesyonel kariyerini noktalamaya, kendi işini kurmaya karar verdi. Ve şirketi BTC’yi 11 yılda 130 milyon euro cirolu danışmanlık devine dönüştürmeyi başardı.
1961 yılında Anadolu’nun dört bir yanından gelen bir avuç insanın Sirkeci Garı’nda başlayan yolculuğunun üzerinden neredeyse yarım asır geçti. O gün tahta bavullarına 2–3 parça eşyanın yanı sıra büyük umutlarını da sığdıran genç insanların istikameti Federal Almanya’ydı. 1961 yılında “Para kazanıp, ülkemize döneceğiz” sözleri dillerinden dökülen 6 bin 800 Türk vatandaşının sayısı önce yüz binlere bugün milyonlara ulaştı. Planlar değişti. Yıllar geçtikçe acı vatandan dönüş hep ertelendi. Bugün de artık rafa kalktı. Zira Türkler, Almanya’da artık çok başarılı işlere imza atar hale geldiler... Bülent Uzuner de onlardan biri.
Üç sene önce Şansölye Angela Merkel’in Türkiye ziyaretinde yüzlerce başarılı Türk iş adamı arasından Kemal Şahin ile yanına almayı tercih ettiği iki isimden biri Bülent Uzuner. Sıfırdan yarattığı BTC (Business Technology Consulting-İş Teknolojisi Danışmanlığı) bugün bin 350 çalışanı, 130 milyon euro geliri olan bir şirket. Almanya’nın 11 noktasının yanı sıra İsviçre, Polonya ve Türkiye’de de ofisleri var. Onlarca ülkede ise proje yürütüyor.
1964 Artvin Hopa doğumlu Bülent Uzuner. “Yani Laz’ım” diyor gülerek... İlkokul birinci sınıfı Hopa’da okumuş. 7.5 yaşında annesi ve kardeşiyle Almanya’ya babasının yanına gitmiş. Klasik ikinci nesil olduğunu söylüyor. Dil sorunu nedeniyle birinci sınıfı tekrar okumak zorunda kalmış. O dönemde Almanya’da okullarda fazla Türk olmadığını anlatıyor. Hatta onun sınıfında sadece bir tane Türk kızı varmış. Bu nedenle Almancayı da çok çabuk öğrenmiş. Arkasından da, “Nasıl yaptığımı bilmiyorum ama üçüncü ve dördüncü sınıfta birinci olma başarısını gösterdim. Kendimi övmek için söylemiyorum fakat Almanya’da bu önemli. Almanya’da dördüncü sınıftan sonra okullar üçe ayrılıyor. Liseye, ortaokula ve daha alt kademe bir okula ayrılıyor. Böylece dördüncü sınıftan sonra hemen liseye girme şansım oldu” diyor. Ailece Bremen’de yaşıyorlarmış ve üniversiteyi de bu şehirde okumuş. İktisat bölümünü çok iyi dereceyle bitirmiş. Onun nedenini de şu sözlerle anlatıyor: “O zaman devletten burs alınıyordu. İyi dereceyle bitirenlerden devlet bursu geri almıyordu. Onun için ilk 30’a girmiştim. Dolayısıyla bursumu geri ödememe şansım oldu.”
Öğrencilik yıllarında da bilgisayarla tanışmış. Harçlıklarını biriktirip ilk bilgisayarını 1988’de 2 bin marka satın almış. Ardından da bir İranlı arkadaşıyla küçük programlar yazıp satarak, ufak ufak iş hayatına atılmış. 2–3 bin mark civarında fiyatlarla depolama, stok tutma sistemleri gibi programlar satmışlar lojistik şirketlerine... Sattıkları programlarla birlikte, kurulum, süreç yönetimi ve uygulama gibi hizmetleri de sundukları için “danışmanlık” mesleğiyle tanışmış Uzuner. Okul bitince danışman olmak istemiş. Çünkü stajı sırasında çalıştığı şirketlerde her gün aynı işleri yapmak sıkmış onu. “Danışmanlıkta ise şirketlere gidip hep sorun çözüyorsunuz. Onun için benim de hoşuma gidiyordu” diyor. Frankfurt’ta dünyanın en büyük danışmanlık firmalarından KPMG’de işe başlamış ve 2.5 yıl çalışmış. Ardından da CSC’de (Computer Science Corporation) işe girmiş.
Özgür Taşpınar
CNBC-E Business
Yazının tamamı Aralık sayısında.
18 Aralık 2008 Perşembe
GALATASARAY'IN MUHTEMEL RAKİPLERİ
Metalist Kharkiv'in deplasmanda Benfica'yı 1-0 mağlup etmesinin ardından Ukrayna takımı B Grubu'nu lider tamamlarken, Galatasaray ise grupta 2.'liği elde etti. Buna göre sarı kırmızılılar Şampiyonlar Ligi'nden gelecek takımlardan biriyle eşleşecek. Kura çekimi yarın yapılacak. Galatasaray'ın muhtemel rakipleri şunlar;
Bordeaux
Werder Bremen
Shaktar Donetsk
Marsilya
Aalborg
Fiorentina
Dinamo Kiev
Zenit
FANATİK'İN BOMBASI
PORNO YILDIZI OLMAK İSTEYEN FUTBOLCU
17 Aralık 2008 Çarşamba
HİÇ YAKIŞMIYOR RAFINHA
YILDA EN FAZLA KAZANANLAR
1 - Zlatan Ibrahimovic: 12 M €
2 - Lionel Messi: 10 M €
3 - Kaka ve Samuel Eto’o: 9 M €
5 - John Terry ve Frank Lampard: 8.16 M €
7 - Thierry Henry: 8.06 M €
8 - Fernando Torres: 7,92 M €
9 - Michael Ballack: 7,8 M €
10 - Steven Gerrard: 7.68 M €
Dikkatinizi çekmiştir bu listede Cristiano Ronaldo yok. Çünkü ilk 10'a girecek kadar kazanmıyor. Ancak M. United kulübünün Ocak ayında ücretinde bir arttırım yapacağı ve yılda 10 milyon euro'nun üzerinde kazanacağı söyleniyor.
16 Aralık 2008 Salı
4 İSPANYOL MARKASI
Futbol, basketbol ve tenis dünyasının 3 sapı ve 1 top model. İşin ilginç tarafı şu, benim hanım birkaç zamandır saçlarını boyatmayı düşünüyordu ama ne renk yapacağına bir türlü karar veremiyordu. Fotoğrafı eşime gösterdiğimde bana şunu söyledi; "Aa kadının saç rengi ne güzelmiş, ben de mi böyle yaptırsam!"
JOHANN CRUYFF
BEKLENEN SON "PAUL INCE IS SACKED"
Blackburn üstüste 11 maç galibiyet yüzü göremeyince Paul Ince'in görevine son verildi. Zaten teknik direktör tipi falan da pek yoktu. Geçen sezonu 7. bitiren Blackburn şimdi 19. sırada. Tugay'ın yardımcı menajer-futbolcu olarak Graeme Souness'in ekibinde olacağı söyleniyor. Takımı ondan daha iyi tanıyan başka bir isim yok zaten şuan. Galatasaray'dakinden daha çok kadroya girdi Blackburn'de.
KİM DAHA GÜÇLÜ?
Transfer sezonu yaklaşıyor. Birçok takım kadrosunu güçlendirmek ya da eksiklerini tamamlamak için transferler yapacak. M.City'nin milyon sterlinleri havada uçacağa benziyor. Real Madrid şampiyonluk yarışında varolabilmek için transfer yapmak zorunda. Fenerbahçe, Beşiktaş vs. yöneticileri Ocak ayında transfer istediklerini belirtiyorlar. Parayı gören oyuncular transferin son günü hatta son dakikasında kulübünü bir anda satabiliyor. Ocak ayında da birileri cebini doldururken birilerinin de kazık yeme ihtimali çok yüksek. Sizler ne düşünüyorsunuz, transfer dönemlerinde genelde kim daha güçlüdür?
15 Aralık 2008 Pazartesi
DENGESİZ UEFA'NIN DENGESİZ KARARLARI
ANKET SONUCU
Burun farkıyla sizin oylarınızla Fifa Dünya'da Yılın Futbolcusu Cristiano Ronaldo. 12 Ocak'ta resmi sonuçları öğreneceğiz.
MESSI'Yİ DÖVÜN
Real Madrid teknik direktörü Juande Ramos maç öncesinde iki taktik vermiş. 10 kişiyle savunma yapın ve Messi'yi dövün. İspanyol hoca oyuncularına Messi'yi maçta döveceklerin listesini vermiş gibiydi. Metzelder, Gago, Schneider, Drenthe, Sergio Ramos vs. sırayla Messi'yi sakatlamak için ellerinden gelen herşeyi yaptı. Hakem Cantalejo ise kartına çok sık başvurmayarak bu duruma gözyumdu. İspanyol basını da tecrübeli hakemi ti'ye alıyor.
ETO'O + MESSI = 25 GOL VE BİZİMKİLER
Barcelona’nın Real Madrid’i nasıl yendiğini gördük. Sahaya korkak çıkan rakibini öldürücü hücum gücüyle adeta boğan Katalanlar sahadan 2-0 galip ayrıldı. Barcelona 15 haftada 46 gol attı. Maç başına 3 gol ortalaması. Bunların 25'i Eto'o ve Messi'den. Real Madrid'i yıkan da bu ikiliydi. Valencia'lı Villa-Mata ve Atletico Madrid'li Forlan-Aguero ikilisi 18 gol, Real Madrid'li Raul-Higuain ikilisi 15 gol, Villarreal'li Llorente-Rossi ikilisi 12 gol, Sevilla'lı Kanoute-Luis Fabiano ikilisi 8 gol atmış. Forvette uyumlu iki futbolcu takımın şampiyonluğa yürümesinde son derece önemli bir faktör. Barcelona güçlü forvet hattıyla ve arkalarında sağlam duran bir savunmayla hem ligde hem de şampiyonlar liginde sonuna kadar gidecek diye düşünüyorum.
Bir de Turkcell Süper Lig'e bakalım. 34 golle en çok gol atan 3. sıradaki Galatasaray'da Baros(11)-Lincoln(7) ikilisi ilk sırada 18 golle. Yine Kewell'ın 6, Arda'nın 4 golü var. Liglerinde Galatasaray’ın da Barcelona ile kıyaslanabilecek bir hücum hattı olduğunu görüyoruz. Özellikle Mehmet Topal’ın dönmesiyle savunmanın göbeğindeki Servet ve Meira da bir hayli rahatladı.
Lider Sivasspor'da ise 11 golü bulunan Mehmet Yıldız'a yaklaşabilen bir 2. oyuncu yok, Musa Aydın ve Balili'nin 4'er golü var. Şampiyon olmak istiyorlarsa Mehmet Yıldız'ın yanına ona eşlik edecek bir oyuncu monte etmek zorundalar.
İkinci Trabzonspor'da ise Umut Bulut(6)-Gökhan Ünal(5) ikilisi 11 gol atmış. İkilinin gol sayısı dengeli ancak az. Az gol atıp az gol yiyerek ligin sonunu zirvede bitirmek çok da kolay değil. Gökhan son haftalarda golcü kimliğinden çok Umut'a yaptığı asistlerle ön plana çıkmaya başladı.
Fenerbahçe de bu anlamda sıkıntılı, Alex'in 5, Daniel Güiza ve Lugano'nun 4'er golü var. Semih Şentürk geçen sezon 17 gol atmıştı ama bu sezon sakatlıklar ve Güiza'nın rakip kaleye daha yakın oynamasından dolayı şu ana kadar 2 golde kaldı. Geçen sezonlarda serbest vuruştan attığı gollerle birçok puan kazandıran Alex’in bu sezon da frikik’ten golü yok. İspanyol golcüye verilen 14 milyon euro sezonun ilk yarısında havaya savrulmuş gibi gözüküyor. Sihirli bir değnek değmediği sürece Güiza’nın bu kapasitesinin üstüne çıkabileceğini düşünmüyorum. Aragones "devre arasında transfer istemiyorum" diyor ama bir golcüye ihtiyaçları olduğu kesin.
Beşiktaş'ta ise 7 gollü Nobre'ye, Bobo, Delgado ve Holosko 4'er golle eşlik ediyor. Mustafa Denizli'nin yeni oyun anlayışında Beşiktaş daha hızlı oynuyor ve doğrudan hücumu düşünüyor ancak Bobo küskün, Holosko doğru yerde oynamıyor ve Delgado'nun sakatlığı sözkonusu. Yük Nobre'nin üzerinde.
FENERBAHÇE'Yİ KANDIRMIŞLAR
Fenerbahçe'li arkadaşlar duyduk duymadık demeyin bu Güiza sahte. Fenerbahçe'ye gelenin Daniel Güiza'nın adı pek fazla duyulmamış ve İspanya 3. liginde Pontevedra'da daha çok yedek kalan ikiz kardeşi Deivid Güiza olduğu ortaya çıktı. Daniel Güiza'nın yaklaşık 6 aydır psikolojik problemler yaşadığı ve bugünlerde eşiyle birlikte İspanya'nın Mallorca kentinde günlerini geçirdiği öğrenildi. Aşağıdaki resimlerde gerçek Güiza ve eşi psikolog Alfonso Costa ile birlikte görülüyor. Yaklaşık 6 ay daha tedavi görecek olan Daniel Güiza'nın sezon sonunda Deivid Güiza ile tekrar yer değiştireceği ve gerçek Güiza'nın Fenerbahçe'de forma giyeceği söyleniyor. Bu gelişme karşısında Fenerbahçe yönetiminin nasıl bir tavır sergileyeceği merak konusu. Mallorca Kulübü'nü Uefa'ya şikayet etmesine kesin gözüyle bakılan Fenerbahçe Kulübü'nün zararı için de tazminat talebinde bulunması bekleniyor. Geçtiğimiz sezon Mallorca formasıyla 27 gol atarak İspanya'da gol kralı olan Daniel Güiza'nın bu sezon Fenerbahçe'de savunma oyuncusu Lugano gibi 15 haftada sadece 4 gol atması ve ortaya koyduğu kötü futbol taraftarlarda ve yönetimde hayal kırıklığı yaratmıştı.
ARJANTİN TSYD KUPASI
Arjantin Açılış Ligi'nde son hafta ilk 3 sıradaki takımlar maçlarını kazandı. 3 takım da sezonu 39'şar puanla tamamlayınca format gereği şampiyonu 17, 20, 23 Aralık tarihlerinde kendi aralarında oynayacakları playoff maçları belirleyecek.
BOCA JUNIORS 3 - 2 COLON
ARGENTINOS 0 - 1 SAN LORENZO
TIGRE 1 - 0 BANFIELD
BOCA JUNIORS 3 - 2 COLON
ARGENTINOS 0 - 1 SAN LORENZO
TIGRE 1 - 0 BANFIELD
EDU PALMEIRAS'A GİDİYOR
Brezilya'nın önemli gazetelerinden Globo'nun haberine göre Palmeiras teknik direktörü Wanderlei Luxemburgo Edu'yu transfer etmek istiyor. Futbol direktörü Toninho Cecílio ile birlikte Luxemburgo geçtiğimiz hafta boyunca Edu ile telefon trafiği yaşamış. Edu'nun Fenerbahçe ile sözleşmesi devam etse de Palmeiras kulübünün Libertadores Kupası mücadelesinde savunmada Edu'ya ihtiyacının olduğu ve transferde ısrarlı olduğu söyleniyor. Luxemburgo 2003'te Edu ile Cruzeiro'da birlikte çalışmıştı. Edu'yu ve Fenerbahçe kulübünü ikna çabalarının sürdüğü ifade ediliyor. Palmeiras'ın daha önce eski futbolcusu Alex ve yine Deivid de Souza'ya da transfer teklifinde bulunduğu konuşulmuştu. Fenerbahçe Edu'yu bırakır mı bilmiyorum ama iyi bir paraya satıp yerini daha iyi biriyle doldurabilirler. Bu hafta gördüğü sarı kartla cezalı duruma düşen Edu bunu hem Brezilya'da geçirmeyi planladığı Noel tatili hem de transfer görüşmeleri için yapmış olabilir mi? Fenerbahçe'liler Edu'nun gitmesine nasıl bakar acaba?
14 Aralık 2008 Pazar
%51: 2 - 0 :%49
Maca oynamak icin degil oynatmamak icin cikan Real Madrid fazla bile dayandi. Ramos oyuncularina Messi'yi sirayla kimin dovecegi listesini vermis. Real'in her ne kadar cok eksigi olsa da bu kadar kotu oynayacagini tahmin etmiyordum. Schuster simdi uzaktan guluyordur, hakli cikti adam. Daha fazlasini yarin yazariz, cok uykum geldi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)