14 Ağustos 2009 Cuma

KORKUNUN E-CELL'E FAYDASI YOK

SCHUMI KAÇAK KAT ÇIKIYOR

Formula 1'e azalan ilgiyi Michael Schumacher'in dönüyor haberi arttırmış, Valencia Grand Prix'i için satılan bilet sayısı 30 bin civarından 70 binlere fırlamıştı. Biraz daha sağlıklı düşündükten sonra komplo teorileri üretmeye ve bu dönüş işini Bernie Ecclestone'un başını çektiği bir grubun ilgiyi arttırma adına planladığını düşünmeye başladım. Sağlık problemleri de gerçekten dönmemesinde önemli bir etkendir o da ayrı ama bu en başından beri zaten biliniyordu. Dediğim gibi sonuçta bir teori ama Schumi'nin döneceğini düşünmek gerçekten heyecanlanmamı sağladı. Formula 1 için uzun süre sonra tekrar tv karşısına geçecektim. Olmadı.
Eğer gerçekten dönemeyeceğini bile bile kendini zorladıysa ve başaramadıysa Schumi'nin de çok üzüldüğü ve sıkıldığı kesin. Bugünlerde canını sıkan sadece bu değil ama. Cenevre Gölü(Leman Gölü)'nün kıyısında yaptırmakta olduğu malikanesine bir de yat iskelesi yaptırmayı planlıyor. İskelenin uzunluğunun da 49 metre olması planlanıyor. Bu 49 metrelik iskele için işçilerin gölde 600 m2'lik bir alanda çalışma yapmaları gerekiyormuş. Ama o bölgede yaşayan sakinler buna izin vermeyecek gibi. Ayaklanmışlar ve mahkemeye başvurmuşlar. "Kardeşim bu Schumacher denen adam gölümüze iskele değil neredeyse dalgakıran yapmaya kalktı. 49 metre iskele mi olur? İzin vermeyiz. Schumi de kim oluyor!" demişler özetle. İskelenin bu kadar uzun yapılacak olmasının sebebi sadece Schumi'nin teknesinin durmayacak olmasıdır, Ecclestone'un ve Briatore'nin teknesi de mutlaka yanaşır ve malikanede parti üstüne parti verilir. Ama işte o bölgenin sakinleri buna izin verir mi? Zor biraz. Schumi'den bir geri dönüş daha bekliyoruz. Ama bu sefer 49 metrelik iskelesinden...

ARJANTİN'DE FUTBOL

DEVLET ADAMLARI VE FUTBOL

GUTI GALATASARAY'A DOĞRU

Haberi Marca ve El Mundo Deportivo manşetin altına koymuş. Türkiye'de transfer sezonunda adından en çok sözettiren takım olan Galatasaray, Real Madrid'in orta saha oyuncusu Guti'nin peşinde. Florentino Perez'in başkan olduktan sonra yaptığı 250 milyon euro'luk transferlerin ardından kadroya girmesi imkansız hale gelen Guti için sarı kırmızılılar İspanyol ekibiyle temasa geçmeye hazırlanıyor. Real Madrid'de mutsuz olan Guti için teknik direktör Frank Rijkaard yönetimden bizzat talepte bulundu. 2011 yılına kadar sözleşmesi bulunan Guti'nin bonservis bedelinin 10 milyon euro civarında olduğu ancak İspanyol oyuncu ayrılmak istediği için ücretinde indirim yapılmasının gündemde olduğu söyleniyor.

13 Ağustos 2009 Perşembe

SİZİN CENNETİNİZ NEDİR?

Evet soru bu. Sizin cennetiniz nedir? Real Madrid kalecisi Iker Casillas için tv karşısında bir birayla yaymaktır. Madrid'de işçi sınıfının yaşadığı Mostoles'te yetişmiş olan Casillas bir paket patates cipsi ve bir bira ile tv karşısında rahat rahat yaymanın kendisinin cenneti olduğunu söylüyor.

Eva Longoria içinse aşık olmaktır. Tony Parker'ın eşi aşık olmak, aşkı hissetmek, sevgiyi vermek ve almaktır diyor kendi cennetini tanımlarken.

Shakira ise kendi cennetinin buzdolabındaki pastadan ve evdeki huzurdan ibaret olduğunu söylüyor.

Onu bunu bilmem ama en güzel cennetlerden birine İngiliz Ben Southall sahip galiba. Çünkü dünyanın en iyi işlerinden birine sahip. Sevgilisiyle beraber Hamilton Adası'ndaki 6 aylık işinin başında bu günlerde. Deneyimlerini de http://www.islandreefjob.com/ adresinde blogluyor. Bir göz atın, bazılarımızın hayalindeki cennetini sanırım Southall yaşıyor. Bu arada o bölgedeki adalardan Whitsunday'de çalışacak biri aranıyor. Gelecek ay şanslı kişi belli olacak. Bu şanslı kişi yanında 3 arkadaşını daha götürebilecekmiş. Yetkililer bu 4 kişinin para almayacağını ama hayatlarının en güzel dönemini geçireceklerinin garantisini verdiklerini söylüyor.

Siz ne diyorsunuz peki, sizin cennetiniz ne?

PEREZ'İN SEVDASI

Florentino Perez takıma 250 milyon euro'luk transfer yaptı. Ronaldo, Kaka, Benzema, Xabi Alonso gibi önemli yıldızları kadroya kattı. Ama bir sevdasından hala vazgeçemedi. Kimden mi? Franck Ribery'den. Bayern Münih'ten gün geldi Beckenbauer çıktı açıklama yaptı, "Şu rakamı getiren takım Ribery'i alır" dedi. Bir gün Rummenige çıktı, "Ribery'i satmayı düşünmüyoruz" dedi. Bir gün Hoeness çıktı "Ribery'nin durumu ne olacak belli değil" dedi. Evet ne olacak bu adamın durumu. Inter ve Chelsea de istiyor Fransız'ı. Ama o, "eğer Bayern'den ayrılırsam" diyor "Real Madrid'den başka takımın formasını giymem."
Ve o formayı da giymeyi çok istiyor. Alman ekibiyle ipleri kopartmaya da hazır. Bayern Münih'ten sakat olduğuna dair haberler çıkmıştı ama dün oynanan Faroe Adaları maçında sapasağlam bir şekilde oyuna girdi ve son 25 dakikada sahada kaldı. Bu durumu Almanlar gözardı etmeyeceklerdir. Florentino Perez de "Bayern Münih kulübü eğer görüşme talebimizi kabul ederse son teklifimizi onlara sunacağız. Bu teklif de onların geri çeviremeyeceği bir rakam olacak" diyor.

Gelelim Ribery'e gerçekten ihtiyaçları olup olmadığına. Var mı? Bence yok. Nasıl olsun ki? Ribery'nin misyonunu yüklenebilecek bir sürü adam var kadroda. Kaka, Ronaldo, Robben, satmayı düşündükleri Sneijder ve Van der Vaart, hatta Higuain. Kısaca, Perez'inki için açgözlülük ya da alışveriş hastalığı demek en doğru olanı. Bazı(!) kadınlar nasıl alışverişkolikse, nasıl aynı pantalonun, aynı ayakkabının vs. değişik renklerini alabiliyorsa ve bunu yaparken kredi kartlarının limitlerini sonuna kadar zorluyorsa(hatta kocalarınınkini de) ve halen gözleri vitrindeki yeni bir modeldeyse, Perez'inki de aynı hesap. Kendi kredisini tüketti, şirketinin gider tablosuna bol sıfırlı rakamlar yazdırmayaysa devam ediyor.

PEREZ: PARA KÖPEĞİNİZ OLSUN

MEDVEDEV & PUTIN

Biri Rusya'nın Devlet Başkanı diğeri de Başbakanı. Mekan, Karadeniz sahilinde yer alan Sochi adlı tatil kasabasındaki bir kafe. Masada ise bira, kahve, kola ve kuruyemiş var. İzledikleri ise Rusya-Arjantin maçı. Muhabbet ise arka masadaki iki sarışın. Yabancı gelmiyor bu olgular!

KİM BUNLAR?

Aguero'nun şaşkınlıkla izlediği bu sarmaş dolaş ikili kim? Cevabı basit ve güzel. Arjantin'in Rusya karşısında attığı 3. gol sonrası Datolo attığı golün sevincini Maradona ile paylaşıyor. Ama ne paylaşma, damat Aguero bile kıskançlıkla izliyor bu anı. İkili yaklaşık 15 saniye sarılıp yuvarlanıyorlar saha kenarında. Bu Maradona'nın oyuncularıyla kurduğu iyi iletişimin, oyuncularının onu ne kadar sevdiklerinin ve efsanenin ne kadar hırslı olduğunun güzel bir kanıtı.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

BASKETBOLDA ŞOK!

Efes Pilsenli Kerem Gönlüm'ün geçen sezonki final serisi 5. maçından sonra alınan idrar örneğinde yasaklı olan "Cathene" maddesine rastlandı. Gönlüm milli takım kadrosundan da tedbirli olarak çıkarıldı.

RENE HIGUITA

1990 Dünya Kupası sırasında en sempati duyduğum takımdı Kolombiya milli takımı. Kalede Higuita, ortasahada Valderrama ve Alvarez benim favorilerimdi. İki kuzenim Köln'den tam dünya kupası sırasında gelmişlerdi ve Valideçeşme'deki mahallemizde ben Valderrama, büyük kuzenim Alvarez, küçük kuzenim de Higuita olur, saatlerce orta gol oynar, top peşinde koşardık.
Higuita'nın ne kadar çılgın bir kaleci olduğunu bugün ilkokula giden çocuk bile biliyordur, en azından 1995'de İngiltere'ye karşı Wembley'de yaptığı kurtarışı internette bir şekilde izlemiştir. Ülkesinde de çok popüler olan 42 yaşındaki Higuita geçen sezon bile Kolombiya 1. liginde forma giyiyordu. En büyük amacı Kolombiya milli takımının başına geçmek ya da politikaya atılmak.

Dünya futboluna renk katan bu çılgın karakter unutulmadı. 21 Eylül'de Monte Carlo'daki Altın Ayakkabı ödül töreninde kendisine özel kariyer ödülü verilecek. Daha önce sadece İtalyanlar'ın efsane kalecisi Dino Zoff'un bıraktığı el izlerinin yanına da kendi el izlerini bırakacak. Bu el izini "Akrep hareketiyle" bırakması da arzumuzdur.

"TEK EL" VAN DER SAR ST. TROPEZ SAHİLLERİNDE

İngiliz basını şimdi sormaz mı adama, senin el kırıldı, ameliyat oldun, 2 ay sahalardan uzak kalacaksın. Belki sen olmadığın için Chelsea'ye Community Shield'i kaptırdık. Sen gitmiş St. Tropez sahillerinde tek elle artistlik yapıyorsun etrafa! Bir de gitmişsin Fulham'ın sahibi Mohamed Ali Fayed'le buluşmuşsun, ne iş demezler mi? Sormazlar da, demezler de. Adam 38 yaşına gelmiş, istikrar abidesi olmuş bu zamana kadar. Her gittiği takımda başarılı olmuş, eski kulübünün başkanıyla da aynı yerde tatil yapıyormuş, karşılaşınca hasret gidermişler. Ne olmuş yani?! :)

PARİS'TEN RONALDO'YA KIRMIZI KART

Ronaldo bundan 3 ay önce Paris'le geçirdiği birkaç saati unutamamış. Paris'i Madrid'e gelmesi için mesaj yağmuruna tutuyormuş. Madrid'de tekrar buluşalım, romantik bir gece geçirelim diyormuş. Ama Ronaldo'nun bu konuda pek şansı varmış gibi gözükmüyor. Çünkü Paris ayna karşısında kendisinden daha uzun süre vakit geçiren biriyle beraber olmak istemiyormuş. Yakın çevresine "Cristiano L.A.'de buluştuğumuz zamandan bu yana yakamı bırakmıyor. Tekrar birlikte olmamız için ısrar ediyor. Ama ben daha erkeksilerden hoşlanıyorum. Dış görünüşüne ve giyimine çok önem veriyor. Bence erkek dediğin Cristiano gibi olmamalı" demiş.

Paris'inkine benzer bir açıklamada Ronaldo'nun eski sevgililerinden Nereida Gallardo'dan gelmiş. İspanya'da bir televizyon programında konuşan ve eski sevgilisinin sürekli fil hortumlu iç çamaşırı giydiğini söyleyen Gallardo “Birlikte geçirdiğimiz zamanlarda benden çok aynaya bakıyor, bana köpek muamelesi yapıyordu” demiş.

Paris ile Gallardo haklı mı? Eeeeaaaaaahhhh! Beeence haklıııı!

VELEZ'İN KIZLARI

Forma tanıtımı, yenisiyle eskisiyle böyle yapılır (mı)?! Yıllar yılı formalar değişmiş ama Velez Sarsfield'in V'si her zaman kalmış. Severiz Velez Sarsfield'ı. Sevmeyenler de bir nebze olsun sevmeye başlamıştır heralde artık.

ARJANTİN-TÜRKİYE YAYIN İHALESİ

Arjantin'de 14 Ağustos'ta Açılış Ligi'nin başlaması gerekiyordu. Ancak futbolseverler statlara bir süre daha yukarıdaki gibi hatıra fotoğrafı çektirmek için gidecek. Ülke insanı aynı bizim gibi futbolla yatar futbolla kalkar. Ekonomik sıkıntılarla boğuşan halkın stres atması için en önemli araçtır futbol. Orada da esnaflar haftabaşında kepenkleri açarken başlarlar futbol muhabbetine. Bugünlerde ise futbol sohbetlerinin en başında takımlarının borç batağında olması ve yeni yayın ihalesi var.
Yukarıdaki fotoğrafta River Plate Başkanı Jose Maria Aguilar görülüyor. Federasyonla yaptığı toplantıdan ayrılan birçok birinci lig kulüp başkanından biri. (Ocak ayında Aziz Yıldırım, Adnan Polat, Yıldırım Demirören ve diğerlerini de bu şekilde toplantılardan çıkarken göreceğiz) Arjantin futbol federasyonu dün, 200 milyon dolar civarında borçları olan kulüp yetkilileri ile biraraya geldi. Mevcut anlaşmada kulüpler yıllık 70 milyon doları paylaşıyordu ancak bu rakamın az olduğundan yakınan kulüpler federasyon aracılığıyla yayıncı kuruluş TSC'den daha fazla para istiyor. İstedikleri ise yüzde 200 zam. TSC de sözleşme devam ederken böyle bir ücret arttırımını kabul etmeyince federasyon anlaşmayı feshetti ve ligin planlanandan 1 hafta sonra 21 Ağustos'ta başlayacağını açıkladı. Ama maçları hangi televizyonun yayınlayacağı henüz belli değil. Federasyon her türlü teklife hazır. Ancak önümüzdeki 10 gün içinde herhangi bir gelişme olmazsa hükümet olaya el koyacak ve devlet televizyonu maçları yayınlayacak.
Arjantin'de yaşanan bu gelişmeler sanki Ocak ayında bizim de başımıza gelecek gibi duruyor. Aziz Yıldırım ve Adnan Polat yayıncı kuruluştan kulüplere akıtılması gereken rakam konusunda 400 milyon dolar telaffuz ediyorlar. Galatasaray ve Fenerbahçe yıllık 18'er milyon dolarlık gelirlerini yeni dönemde 45 milyon dolara çıkarmayı istiyor. Yani Arjantin'dekine benzer şekilde % 240'lık bir artış demek bu. Bunda da ısrarlı olacakları ve taviz vermeyecekleri kesin. Tabii işin içinde artık sadece televizyon yayını yok bu da gözardı edilmemeli. IPTV ve 3G ile birlikte cep telefonlarından yapılacak yayınlar için ödenecek rakamlar da 400 milyon doların içinde. (LigTv bu yeni teknolojileri de yakalama çabası içersinde. Superonline ile yaptıkları anlaşma ile "Superonline Fiber İnternet" aboneleri 'Superplay' ile Lig TV'de yayınlanan maçları ve programları, fiber internetin hızı sayesinde yüksek görüntü kalitesi ve canlı yayın olarak izleyebilecek. Kullanıcılar isterlerse aylık Lig TV üyesi olup tüm yayın ve maçları ayda 29,90 TL'ye; isterlerse İzle Öde Modeli ile derbi maçlarını 48 TL, diğer maçları 12 TL karşılığında canlı olarak izleyecek.) Ancak yayıncı kuruluş LigTv ve diğer potansiyel şirketler bu rakamlara sıcak bakmıyor. Öngördükleri artış sadece % 10-15 civarında. Bu da çok az kuşkusuz. Ama 15-20'ler nerde 240'lar nerde?! Aradaki uçurum ocak ayında federasyon, kulüpler ve LigTv ile diğer şirketlerin canını bir hayli sıkacak ve uğraştıracak gibi gözüküyor. LigTv kalkıp sezonun 2. yarısını yayınlamıyorum kardeşim der mi bilinmez ama tansiyonun yükseleceği kesin. Nihayetinde hükümetin olaya el atması ve TRT'den maçların yayınlanması da olasılıklar dahilinde. Sonuçta bu halk futbolsuz duramaz, değil mi?

GALATASARAYLILAR DİKKAT!

Uefa Avrupa Ligi maçı için 27 Ağustos'ta Estonya'nın başkenti Tallinn'e gidecek Galatasaraylı futbolcular ve taraftarlar aman dikkatli olsun! Şöyle şehri bir dolaşalım, illa bir Türk dönerci vardır onu bulalım karnımızı orada doyuralım, sevgilimize hediyelik eşya alalım, buranın güzel kızları şurda olurmuş oraya gidelim falan diye Tallinn'in caddelerine kendinizi bırakırsanız Kaka'nın başına gelenler sizin de başınıza gelebilir. Kaka zavallım hepi topu 400 bin nüfusu olan bizim Beşiktaş semti kadar şehirde bir yerlerde kaybolmuş sonra da otele dönecek yolu bulamamış. Polisler yetişmiş imdadına allahtan, kaldırımda oturup ağlamaya başlayan(!) Brezilyalı'yı arabalarına alıp oteline götürmüşler. Siz onun kadar şanslı olamayabilirsiniz ama, adam sonuçta Kaka. Yanınızda Estonyaca bilen birileri mutlaka bulunsun. Ya da otelinizden fazla uzaklaşmayın!

11 Ağustos 2009 Salı

UNITED'IN JACKSON 5'I


Evra, Anderson, Nani, Valencia ve Welbeck

LAMPARD'DAN UFAK BİR HEDİYE

SCHUMACHER'DEN GERİ VİTES

Schumacher pistlere dönmekten vazgeçti.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

STEAUA BÜKREŞ'İN KARANLIK DÖNEMİ

Romanya futbolu dendiğinde akla ilk gelen takımdır Steaua Bükreş. Romanya liginde 23 kezle en fazla şampiyon olan, 20 kez Romanya kupasını kazanan, 1985-88 arası Avrupa futboluna damgasını vuran, 1 kez şampiyon kulüpler kupasını kazanıp, 1 kez final, 1 kez de yarı final oynayan takımdan bahsediyoruz. Yıllar yılı Steaua Bükreş'in özellikle yurtiçinde başarılı olmasındaki en büyük etken olarak devletin daha doğrusu ordunun takımı olması gösterildi. Kulüple ilgili birçok iddia ortaya atıldı, davalar açıldı. Doğruydu, İspanya'da Real Madrid neyse Romanya'da da Steaua Bükreş oydu. Steaua Bükreş = Çavuşesku'nun takımıydı. Bir propaganda aracı, kitleleri etkileyen ve peşinden sürükleyen önemli bir olguydu Bükreş'in güney batısındaki bu kulüp. Şairlere, bestecilere, sinema yönetmenlerine ilham veren Romanya'nın en popüler simgelerinden biriydi. Böyle de olmak zorundaydı. Çünkü halkı yönetmek için medya gibi futbol kulüpleri de önemli bir kitle iletişim aracıdır.

1989 Romanya devrimiyle halk komünist Nikolay Çavuşesku'yu iktidardan indirdikten sonra 1985-89 arası üstüste 5 sezon şampiyon olan S.Bükreş'in hegemonyası da sona erdi ve 3 yıl şampiyon olamadı. İşte Steaua'nun 5 yıl üstüste şampiyon olduğu bu dönem oldukça karışık ve tartışmalı. O dönemin Romanya ve Romanya futbolu için kara bir dönem olduğunu iddia edenler çoğunluktaydı, bunlardan biri de Mircea Lucescu'ydu. Lucescu 1986-90 arası Steaua'nun ezeli rakibi Dinamo Bükreş'i çalıştırmış ama şampiyonluğa ulaşması için Romanya Devrimi'nin gerçekleşmesini beklemek zorunda kalmıştı. En nihayetinde dördüncü ve son sezonunda şampiyonluğu tatmayı başarmıştı. Lucescu'nun, Steaua'nun 5 yıl üstüste şampiyon olduğu dönemle ilgili büyük bir hışımla suçladığı hatta nefret ettiği bir kişi vardı. Bu kişi Steaua Bükreş'i gizlice yöneten, perdenin arkasındaki gizemli kişilikti. Ve bu kişi Nikolay Çavuşesku'nun büyük oğlu Valentin Çavuşesku'dan başkası değildi.

Utangaç ve fazla konuşmayan biri olan Valentin(fotoğrafta soldaki) o dönemde Steaua'nun şampiyon olması için elinden gelen herşeyi yapıyordu. Valentin tam anlamıyla kuklayı oynatan adamdı. Ezeli rakipleri Dinamo'nun başarılı olmasını istemiyordu. Bir ara o kadar ileri gitmişti ki, Mircea Lucescu'nun 2 kez Romanya'yı terketmesini bile istemişti. Çünkü Romanya futbolunda tek bir gücün olmasını istiyordu, Çavuşesku ailesinin takımı olarak bilinen Steaua Bükreş'in. Lucescu, federasyondaki tüm görevlilerin Valentin tarafından kontrol edildiğini iddia ediyordu. Bu yüzden Dinamo'nun Steaua ile oynadığı her maçta kendince tedbirler bile alıyordu. Aut çizgisinden 16 metre uzaklığa kadar olan mesafeye kameralar yerleştirip ofsayt pozisyonlarını kontrol ettirmesi de bu tedbirlerden sadece biriydi.

İTİLMİŞ İLE KAKILMIŞ

Fotoğraf İsviçre liginden. Basel ile Zürih arasındaki maçın 1-1 sona ermesinin ardından Basel'in Arjantinli kalecisi Franco Costanzo takım arkadaşı Beg Ferati'nin saçından çekiyor. Ferati Basel'in defans oyuncusu. Belli ki Costanzo maç içinde önünde oynayan arkadaşına birkaç pozisyonda çok sinirlenmiş ve sinirini çıkarmak için de bir an önce maçın bitmesini beklemiş. Bitiş düdüğüyle de birlikte bir hışımla Ferati'nin saçlarına yapışmış. Utanç verici bir görüntü. Hele rakip takımın futbolcusu herkesin gözü önünde gelip sizi ayırıyorsa daha da utanç verici. Sonuçta ne oldu peki? Costanzo çıktı ve herkesten özür diledi. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Ne güzel söylemiş atalarımız!