
4 Temmuz 2009 Cumartesi
3 Temmuz 2009 Cuma
GÜNÜN TRANSFER HABERİ

Doğal olarak akıllarda Owen'ın sakatlık geçmişi var. Real Madrid'ten Newcastle'a transfer olduğu 2005 Ağustos'undan sonra kariyeri tam bir kabus gibi geçti. Hemen hemen her sene sakatlıklar yaşadı ve bu sakatlıklar kendisini uzun süreler sahalardan uzak tuttu. Sakatlanmadığı yer kalmamıştı neredeyse, diz ve ayak tarak kemiği sakatlıkları, fıtık rahatsızlığı, kalçasında sorun yaşadı, hatta geçen sezon başında kabakulak bile oldu. İngiltere'nin narin futbolcusuydu Owen. Newcastle'ın sezon ortasında sözleşme yenileme teklifini geri çevirdi, yaklaşık 10 gün önce de bu düşüncesini yineledi. Küme düşen ve kendisine uğursuz gelen Newcastle'da oynamak yerine başka bir premier lig kulübünde ya da yurtdışında oynamak istediğini açıklamıştı. Menajerlik şirketi de Owen ile ilgili hazırlattığı 32 sayfalık bir dosyayı onu transfer etmeyi düşünen potansiyel kulüplere yolladı (Buradan bakabilirsiniz). Haftabaşında Everton, Newcastle'dan haftalık 120.000 sterlin alan Owen'a haftalık 50.000 sterlin önerdi. Owen kabul etmedi. İki gün önce de Blackburn ile adı geçti ancak teknik direktör Sam Allardyce'ı Owen'ın yaşadığı sakatlıklar korkuttu, vazgeçildi. Dün geceden itibaren ise M.United devreye girdi. United'ın ne kadar ödemeyi kabul ettiği ya da sözleşmenin ne kadar bir süre için olacağı konusunda net bir bilgi yok ancak oynayacağı maç sayısı, atacağı goller ve kazanacağı kupalara orantılı olarak 29 yaşındaki golcüye teşvik edici bir takım ödemeler yapılacağı söyleniyor. Karim Benzema transferinde Real Madrid'e yenilen United'ın bu hamlesi biraz acele gibi gözükebilir. Ancak Owen'ın kendi jenerasyonunun en iyi golcülerinin başında geldiğini kabul etmek gerekir. Fransa 98'de henüz 18 yaşındayken Arjantin'e attığı gol halen akıllarda. Yine de ilk olarak Owen'ın United'ın doktorlarını sağ dizinin iyi olduğu konusunda ikna etmesi gerekiyor.

HALDUN ÜSTÜNEL İLE BİR GALATASARAY MUHABİRİNİN TELEFON KONUŞMASI *

Haldun Üstünel: Alo!
Temel: Haldun ağabey iyi günler ben Temel.
Üstünel: Aaa Temel nasılsın?
Temel: İyi olmaya çalışıyorum, pek iyi sayılmam.
Üstünel: Hayrola n'oldu? Karadeniz de gemilerin mi battu?
Temel: Daha ne olacak? Resmen bize sağ gösterip sol çakıyorsunuz transferlerde.
Üstünel: Nerden çıkarıyorsun Temel. Ben size sağ göstermiyorum ki sol çakayım. Sağı gösteren sizsiniz kendi kendinize. Masa başında kafanızdan adam uyduruyorsunuz. Yok Schuster'miş, yok Ramos'muş, yok Govou'ymuş vs. Nerden buluyorsunuz bu isimleri anlamıyorum?
Temel: Ama napalım Haldun ağabey, Madrid'e gittiğinizi öğreniyoruz. Size sorduğumuz da söylemiyorsunuz. Biz de Madrid'de kim var, kim olabilir diye düşünüp toto oynuyoruz. Olabilecek isimleri de yazıyoruz. Hiç mi birşey yazmayalım?
Üstünel: Sen de haklısın Temel. Ama daha önce de yaşadık böyle şeyleri, isim verince size yazıyorsunuz sonra transfer işi zora giriyor. Aziz Yıldırım bıraktıktan sonra Fenerbahçe'yi söz her türlü ismi açıklayacağız size.
Temel: Ohhh Ohhh 3 sene daha isim yok yani.
Üstünel: Eee yani!
Temel: Anladım Haldun ağabey. Bak ne diyeceğim! Almanya'daymışsın galiba, bir sağ bekle görüşüyormuşsun.
Üstünel: &/(%(=?^'+&/(=
Temel: Alo orda mısın Haldun ağabey?
Üstünel: Burdayım.
Temel: Sağ bek diyorum Almanya diyorum.
Üstünel: (//+^'+%/))=??)(
Temel: Ya Haldun ağabey ne güzel konuşuyorduk. N'oldu bir anda transfer sorunca hemen başka bir boyuta geçtin yine.
Üstünel: Sorma boşuna söylemem.
Temel: Ama ağabey bak zor durumdayım. Müdür durmadan sıkıştırıyor, fırça üstüne fırça yiyorum. Bu transferi de önceden yazmazsam mahvolurum.
Üstünel: ......
Temel: Ya Haldun ağabey n'olursun konuş, gözünün çapağını yiyim konuş. Bari Almanya'da mısın onu söyle!
Üstünel: (/%%+%+/?=)&+^
Temel: Ya Allah'ım kafayı yiycem. Haldun ağabey baş harfini söyle bari adamın!
Üstünel: ?)/(&%^%/()
Temel: Nereli bari hangi ülkeden?
Üstünel: (&%^+%&/)(=?%^'
Temel: Yaaaaaa çıldırtma be ağabey beni n'olursun! Kaç yaşında onu söyle!
Üstünel: &/%^^'%&()=??
Temel: Ya n'oluyo be söyle diyorum. Söyleeeeeeeeeee! Söyliyceksin işte.
Üstünel: Ayıp oluyor ama Temel, bak yıllardır arkadaşlığımız var Florya'da. O yüzden saygı gösteriyorum kapatmıyorum yüzüne.
Temel: Haklısın Haldun ağabey bir an için kendimi kaybetmişim. Sakinleştim tamam, iyiyim, kendimdeyim. Bak ne diyeceğim. Daha önce oynadığı takım hangisi?
Üstünel: (/&+^^'%&/())=?
Temel: (İç ses başlar) Allah'ım ya adama bak. Transfer dışında ne güzel konuşuyoruz adamla, ama transfer sorunca adam dut yemiş bülbüle dönüyor. Başka bir boyuta geçiyor. Ne ketum adammışsın be! (İç ses biter) Ya tamam Haldun ağabey ben pes ettim. Seninle .idik yarışına giremeyeceğim. Haklısın senin ağzından transferi öğrenmek imkansız. Bu yüzden o koltukta oturuyorsun ve işini de iyi yapıyorsun. Saygı duymaktan başka çarem yok. Ama yarın öbür gün kapıya koyarlarsa beni, senin kapını çalacağım anında haberin olsun.
Üstünel: Olmaz olmaz birşey sen rahat ol.
Temel: İnşallah! İyi ben kapatıyorum o zaman.
Üstünel: İyi.
Temel: Tamam o halde.
Üstünel: Tamam Temelciğim.
Temel: Tamam.
Üstünel: Okey. Görüşürüz.
Temel: Görüş... Ya Haldun ağabey allahaşkına kim bu adam yaaaaaa!
Üstünel: Öptüm, byeeeeeeee!
Temel: Aloooo dur kapatma. Bitti mi transfer bitti miiiiiiii?
Üstünel'in telefonu: Bip bip bip...
*Muhabirin adı ve bu telefon konuşması tamamen hayal ürünü olup sadece Haldun Üstünel'in ağzının ne kadar sıkı olduğunu ve yürüttüğü transfer işlerini sır vermeden yaptığını gösterme amaçlıdır.
Etiketler:
telefon konuşması
2 Temmuz 2009 Perşembe
LYON'LU KEITA GALATASARAY'DA

1 Temmuz 2009 Çarşamba
PEREZ: PARA KÖPEĞİNİZ OLSUN



İnşaatçı Perez biliyor ki, en iyi ve en pahalı tünel delme makinesini alırsa kayaları daha çabuk ve daha düzgün bir şekilde delip, projesini çok daha kolay bitirebilir ve bunun geri dönüşünü daha sağlıklı alabilir. Futbol dünyasına da işte aynen bu mantıkla yaklaşıyor Perez. Ama bu kez karşısında delip geçmesi oldukça sert bir kaya var; Laporta, Guardiola ve Messi'nin Barcelona'sı...
TAŞ GİBİ BAYERN

Soldan sağa;
Ayaktakiler: Thomas Müller (Altyapıdan yetişen 20 yaşındaki golcü), Holger Badstuber (Altyapıdan yetişen 20 yaşındaki defans oyuncusu), Louis Van Gaal, Mario Gomez ve Anatoliy Tymoshchuk.
Aşağıdakiler: Ivica Olic, Edson Braafheid (Twente'den gelen Surinam'lı defans oyuncusu), Alexander Baumjohann (M'Gladbach'tan gelen 22 yaşındaki orta saha oyuncusu), Daniel Pranjic (Heerenveen'den gelen 28 yaşındaki Hırvat orta saha oyuncusu) ve Andreas Görlitz (2 sezon sonra tekrar Bayern'e döndü)
Bir de Bayern kadrosu dizmeye çalışalım, ama inanın çok zor özellikle ortasaha ve forvet.
Rensing (Butt)
Lell, Lucio, Demichelis (Braafheid), Lahm
Tymoshchuk (Van Bommel)
Hamit, Schweinsteiger, Ribery
Toni (Klose), Gomez (Olic)
KARIM BENZEMA REAL MADRİD'DE

Casillas
Ramos, Albiol, Pepe, Marcelo
Lassana
Ronaldo, Kaka, Robben
Raul, Benzema
ya da
Casillas
Ramos, Albiol, Pepe, Marcelo
Lassana, Gago
Ronaldo, Kaka, Benzema
Raul
David Villa-Barcelona flörtü ne durumda peki? İspanyol gazetelerinin bir toparlamasını yaparsak eğer, sportif direktör Txiki Begiristain yanına futbol direktörü Raul Sanllehi'yi alıp kuzey İspanya'daki Asturias'a çıkarma yapmış. Villa'nın tatilini geçirdiği evine 10 dakika mesafadeki bir restoranda menajer Jose Luis Tamargo ile buluşmuşlar. Bir süre sonra Villa da onlara katılmış. Hem Barcelona hem de Real Madrid'le kişisel anlaşması bulunan Villa yıllık 5.5 milyon euro net istemiş. Tarafların anlaşmaya vardığı sadece sözleşmenin 4 ya da 5 yıl olması konusunda nokta koyamadıkları söyleniyor. Benzema'nın transferiyle Perez, Villa defterini kapattı zaten. Şimdi top Valencia Başkanı Manuel Llorente'de. Menajer Tamargo, Başkan Llorente'yi Barcelona'nın 40 milyon euro'luk teklifine ikna edebilirse Villa gelecek sezon Katalanların formasını giyecek aksi halde yine Valencia'da olacak.
BEŞİKTAŞ'IN FERRARİ'Sİ

30 Haziran 2009 Salı
İKİ TRANSFER HABERİ DE FRANSA'DAN


FERGUSON'UN YENİ RONALDO'SU

KAKA 8
Real Madrid'in beyazları da yakıştı. Bu güleryüzlü çocuk tam bir melek gibi oldu şimdi. 40 bin Madridista'nın karşısına çıktı ve yeni formasıyla poz verdi. Alfredo Di Stefano yüksek bir tabure ve baston eşliğinde geleneği yine yerine getirdi. Efsane Zidane'nın yıllarca taşıdığı, geçen sezon da Cannavaro'nun giydiği 5 numaralı formayı mı giyecek merak ediliyordu. Ama hepimizi yanılttı ve Gago'nun 8 numarasını kaptı. Bakalım uzun zamandır Real Madrid'de pek fazla anlam ifade etmeyen bu numaraya yeniden anlamlar yükleyebilecek mi? Geçmişte Michel ve Mijatovic'in taşıdığı bir formaydı. Gago ise, Cannavaro'nun bıraktığı 5 numarayı giyecekmiş. 8 numara için sizin de fikrinizi alalım.



SAMUEL ETO'O'NUN GELECEĞİ

Ekleme: Mesalles basın toplantısında Barcelona'nın kendilerine 2 yıl sözleşme uzatma teklifinde bulunduğunu doğruladı. Ancak yine kulüpten yapılan açıklamada Guardiola'nın Eto'o'yu istemediğinin söylendiğini belirtti. Kafalar iyice karıştı. Eğer Guardiola istemiyorsa Barcelona da istemiyordur. Benim gelinen noktadan anladığım, Barcelona Villa veya İbrahimovic transferlerini gerçekleştirememe durumuna karşı Eto'o'yu elinde tutmak istiyor. Ve eğer durum buysa Eto'o'nun da aptallığı bırakıp M.City'nin teklifine evet demesi en doğru olanı. Ama Kamerunlu da sanki içten içe Barcelona'ya para kazandırmak istemiyor gibi. 1 sezon daha oynayıp bonservis bedelsiz olarak kulüpten ayrılmayı planlıyor olabilir. Ama Villa ya da İbrahimovic transferleri gerçekleşirse Guardiola'nın kendisine forma şansı vermeyeceği de ortada. Gel sen City'nin teklifine evet de Eto'o. Sen de kazan en azından...
U21 AVRUPA ŞAMPİYONU ALMANYA


28 Haziran 2009 Pazar
KONFEDERASYON KUPASI FİNALİ
Ankette Ömer Üründül ile ilgili şıkkın en fazla tıklanması beni şaşırttı açıkçası. Çoğunluk, Ömer Üründül'ün bugünkü maçta Robinho'ya ya da herhangi bir Brezilyalı'ya sallayacağını, ABD'yi ise öveceğini düşünüyor. Bu şıkka oy verenler acaba Ömer Üründül'ün maçı bu şekilde yorumlamasını doğru bulacaklarından mı tercihlerini bu yönde yaptılar bilmiyorum. Ama zannetmiyorum da. Ömer Üründül'ün maç yorumlarken duygularını ve o anki ruh halini çok yansıttığını düşünüyorum. Stadyum programında ya da gazetedeki köşesinde yazdıkları için birşey diyemem ama bilinçli ve bilgili futbol seyircisine Sayın Üründül'ün maçlarda yaptığı yorumlar çok sıradan geliyor ve yavan kaçıyor. Sevenlere de saygım sonsuz. Ama dediğim gibi fazlasını bekleyenler için birşeyler eksik kalıyor. Futbol literatürümüze "Bloklar arası bağlantı" tanımlamasını sokan Ömer Üründül'ün futbolun içinden gelmesine rağmen emsalleri gibi bu işi para için yapmadığını hatırlatmakta da fayda var. Spor medyasında yer almasının en önemli belki de tek sebebi zevk. İşadamı bir babanın oğlu olması ve babasının ilerleyen yaşına rağmen halen inşaat şirketinin başında oturuyor olması Ömer Üründül'e futbola olan tutkusunu tatmin etmesi için hem vakit hem de nakit sağlıyor. Konfederasyon Kupası maçlarını yorumlarken kendisini beğenmeyen futbolseverlerin Burger King'ten aldıkları her menü sayesinde Ömer Üründül'ü biraz daha zengin ettiklerini ve belki de bu maçları karşılık beklemeden yorumlamasına katkıda bulunduklarını da belirteyim. Allah daha çok versin kimsenin malında gözümüz yok. Ayrıca Burger King'i de severim. 10 yıl önce TV8'de çalışırken, öğle ve akşam yemekleri şirkete Burger King'ten gelirdi. Ömer Üründül'ün pazar akşamları yayınlanan futbol programına daimi konuk olmak için yönetimle böyle bir anlaşma yaptığı yönünde bir rivayet vardı. Abartmıyorum hergün bedava whooper ve chicken royale menü yerdik. Karnımda o dönem çıkan hamburger ağacının dallarını daha yeni kestirdim. :)
Ben oyumu Brezilya kazanır ama ABD oldukça zorlar şıkkından yana kullandım. Ama Blatter'in maçın ardından vuvuzela ticaretine başlayacağına hatta başlamış olabileceğine bile inanıyorum. Neyse şaka bir yana, ABD milli takımının futbol tarihindeki en önemli maça çıkacağını düşünürsek sambacıları sahip oldukları inanç ve kondüsyon sayesinde bir hayli zorlayacakları söyleyebiliriz. Yarı finalde kendi ceza sahalarını ve önünü iyi kapatmışlar ve Xavi'yi iyi kitlemişlerdi. İspanya, ikinci bir oyun kurucunun yani Iniesta'nın yeteneklerine çok fazla ihtiyaç duyduğundan maçı lehine çevirmeyi başaramamıştı. Ancak bu kez antrenör Bob Bradley'nin işi daha zor olacak. Çünkü karşısında beyin olarak gördüğü ve kitlemek zorunda olduğu sadece 1 oyuncu yok. Kaka, Robinho ve diğerlerine karşı çok yönlü hamleler yapmak zorunda. İspanya karşısında Çanakkale Geçilmez'i oynayan ABD'nin katı savunmasını açma yönünde Brezilya'nın elinde daha fazla silah olacak. Ne olursa olsun her yönüyle güzel bir maç izlemek dileğiyle...

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)