26 Kasım 2010 Cuma

MESSI, RIJKAARD VE MOURINHO

Tarih 16 Kasım 2003. Porto'nun yeni stadı Dragao'nun açılışı için Porto ile Barcelona karşı karşıya gelecektir. Barcelona'nın teknik patronu Frank Rijkaard, Porto'nun ise Jose Mourinho'dur. La Liga'da şampiyonluk mücadelesi veren Barcelona'da Rijkaard bu özel maçta en tecrübeli isimlerini riske atmak istemez, onların yerine genç oyunculara şans vermeyi tercih eder. Bunlardan biri de 16 yaşındaki Messi'dir. Arjantinli o gün Frank Rijkaard tarafından ilk kez Barcelona A takımının formasını giyme şerefine layık görülür. Maçı Mourinho'nun ekibi, Derlei ve Hugo Almeida'nın golleriyle 2-0 kazanır. Messi, ikinci yarıda Fernando Navarro'nun yerine oyuna dahil olur ve yeteneklerini Hollandalı hocasına gösterme adına fırsat yakalar. Kısıtlı sürede skoru değiştirme şansına erişemese de hocası Rijkaard'ı etkilemeyi başarmıştır. Maçın ardından Rijkaard, Messi'nin genç takımdan antrenörü Pere Gratacos'a "Oynadığı 15 dakika içinde bize böyle şanslar yakalatan bu genç adam hemen bizimle çalışmalara başlamalı" der. Mourinho'nun söyledikleri de son derece önemlidir; "Meslektaşımla ayak üstü konuştum. Messi adlı genç çocuğa mutlaka şans vermesi gerektiğini söyledim. İlerde gerçekten çok büyük bir yıldız olacak" der. Rijkaard, Deco, Ronaldinho ve Xavi gibi isimlerle antrenmanlara çıkmaya başlayan bu genç adama yaklaşık 1 yıl sonra ligde ilk kez forma şansı verir. Kaderinde dünyanın en iyi futbolcularından biri olmak olan Messi de günden güne büyür. Pazartesi akşamı Messi ve arkadaşları sahada, Mourinho yine rakip kulübede olacak. Rijkaard ise Cruyff ile birlikte Nou Camp'ta kendine ayrılan VIP koltuğunda eski öğrencisinin kazanması için dua edecek.

BÖYLE BİR KLASİK "EL CLASICO"

25 Kasım 2010 Perşembe

ROBERTO DIAZ VE BARCELONA

Yardımcı hakem Roberto Diaz ve Guardiola. Foto, yaklaşık 10 yıl önce Santiago Bernabeu'daki El Clasico'dan. Diaz, maç 2-2 devam ederken son dakikalarda Rivaldo'nun ceza sahasının dışından ağlarla buluşan vuruşuna ofsayt bayrağı kaldırmıştı. 3 Barçalı rakiplerinin arkasında kendi kalelerine doğru koşarken Rivaldo'nun şutu gelmiş ve hiçbirisine temas etmeden ağlarla buluşmuştu. Hem kararın ardından hem de maç bittikten sonra Barçalılar uzun süre itiraz ettiler. Ederlerken de Real taraftarları üzerlerinde ne varsa fırlatıyordu Barçalı futbolculara. O günü yakından hatırlayan 4 futbolcu pazartesi akşamı yine sahada olacak. Xavi, Guardiola, Casillas ve Karanka(Mourinho'nun yardımcısı). Tabii bir de tartışılan yardımcı hakem Roberto Diaz. O da Nou Camp'da Itturalde Gonzalez'in yardımcılığını yapacak. O gün bugündür Katalanlar tarafından pek sevilen bir şahsiyet değildir kendisi. İspanya MHK'sı bu maçta onu görevlendirerek yaklaşan emekliliği öncesi Barçalıların gönlünü alması için bir fırsat mı tanıyor acaba? Dikkatle takip edeceğiz.

23 Kasım 2010 Salı

ENGİN BAYTAR ÖZÜR DİLEMELİ

Engin Baytar, Eskişehirspor maçının son anlarında oyundan alınmasına sinirlendi. Kenara gelirken el kol hareketlerinin eşliğinde ettiği küfürler dudaklarından okunuyordu. Kime neden ettiğini başta anlayamadım. Acaba Şenol Güneş'e mi ediyor diye içimden geçirsem de yok canım daha neler diyip vazgeçtim düşüncemden. Ancak Ligtv'nin değişik açılardan çekilmiş görüntülerini izlediğimde korktuğum başıma geldi. O küfürleri ettiği, el kol hareketleriyle ve yerdeki şişeyi tekmeleyerek tepki gösterdiği kişi gerçekten de Şenol Güneş idi. (Maçı Trabzonspor yedek kulübesinin hemen arkasından izleyen bir arkadaşımız da Engin'in Şenol Güneş'e küfrettiğine çok yakından tanık olduğunu söyledi) Üzüldüm, canım sıkıldı. Her hafta başka maçlarda da böyle şeyler oluyor, abartmaya gerek yok diyenler olabilir. Kime olursa olsun asla tasvip etmem, yakışıksız bulurum ama Şenol Güneş'i gönlümde, futbol sevgimde apayrı bir yere koyduğum için belki de üzüntüm daha fazla oldu. Oğlu yaşındaki bu şımarık adam nasıl oluyordu da kendisine güvenen, sahip olduğu yeteneği takımı yararına kullanması adına kendisini geliştiren ve ayyıldızlı formayı giymesinde pay sahibi olan adama herkesin ortasında böyle davranışlar sergileyebiliyordu? Sanki ilk yarının ortalarında taktiksel bir değişiklik için kendisini oyundan almış da haftaiçinde milli takım forması giyerek kendini başka bir mertebede görmeye başladığını düşündüğüm bu beyefendi elaleme rezil olmuştu! Şenol Güneş gibi tecrübeli bir hoca, o anda oyuncusunun arkasından geçerken kendisine tepki gösterdiğinin farkında değil miydi sizce? Bence bal gibi de farkındaydı ama dönüp muhattap olmayarak herkesin ortasında onunla aynı seviyeye inmedi, büyüklük gösterdi.

Belli ki Trabzonspor kulübü, "haklı olarak" iyi gidişlerinin üzerine böyle bir olayın gölge düşürmesini ve takım içindeki havanın bozulmasını istemiyor. Asbaşkan vekili Hasan Yener dün "Engin'in hareketleri Şenol Güneş'e ya da bir başkasına değildi" diyerek -kamuoyunu biraz da aptal yerine koyarak- yaşananları çok fazla büyütmek istemediklerini belli etti. Bu yazıyı illa da Engin'e mutlaka ceza verilsin diye yazmıyorum. Sadece kendisine çeki düzen versin. Futboluyla yükselirken gözümüzde karakteriyle düşmesin. Umarım bu yakışıksız hareketlerinden pişman olup Şenol Güneş'den hemen özür diler ve olay tatlıya bağlanır.

Trabzonspor/Şenol Güneş ya da Engin Baytar bu olayın üzerine nasıl bir tavır sergileyecek bilemiyorum ama Hollanda'dan gelen bir haber her kulübe örnek olacak cinsten. Ajax kulübü takımın en büyük yıldızı olan Suarez'in cezasını kendisi kesti bile. PSV maçında rakibini ısıran ama hakeme yakalanmayan Uruguaylı futbolcuları için Futbol Federasyonu'nun ceza vermesini beklemediler. Şampiyonluk yarışında fazlasıyla ihtiyaç duydukları Suarez'i gelecek 2 lig maçında oynatmayacaklar. -Bu akşamki şampiyonlar ligi maçında oynatacaklar o da ayrı bir tartışma konusu- Ayrıca bir vakıfa bağışlanmak üzere yüksek miktarda para cezası da verdiler. İtalya'da ise federasyon Hollandalı meslektaşları gibi olayı araştıracağını söyleyip vakit kaybetmedi. Rakibine kafa atan Eto'o'yu 3 maçla cezalandırdılar bile. Binlerce kişinin önünde rakibini ısırmışsın, ona kafa atmışsın ya da kendi teknik adamına küfretmişsin ne farkeder, önemli olanın futbolun kirlenmemesi ve böyle adamların arkalarından gelenlere örnek olması değil mi?