6 Haziran 2009 Cumartesi

REAL MADRID RIBERY İÇİN NE TEKLİF ETTİ?

Barcelona temelli yayın yapan Sport gazetesi Ribery'nin çirkinliğine gönderme yaparak, Real Madrid'e giderse daha da çirkinleşeceğini, Barcelona'ya gelirse Brad Pitt gibi olacağını resmetmiş. Sport'un çağrısı eğer Ribery daha da yakışıklı olmak istemiyorsa boşa düşüyor tabii ki! Gelen son haberler ise Real Madrid'in Ribery'i Bayern'e bonservis ödemeden transfer etmeye çalıştığı yönünde. Bayern'in başına geçen Louis Van Gaal'i kandırmaya çalışıyorlar. Hollandalı'ya "Vatandaşların Van der Vaart ile Sneijder'i verelim, Ribery'i bize yolla" diyorlar. Van Gaal iki futbolcuyu da yakından tanıyor ve takımında görmek isteyebilir. Bundesliga, özellikle de Bayern, Hollandalılar için kendi futbol karakterlerini ortaya koymaları adına daha elverişli olabilir.

Bu arada Barcelona'dan gelen son haberler ise Guardiola'nın Krkic'i kiralık vermekten vazgeçtiği yönünde. Eto'o'nun ayrılma ihtimaline karşılık genç futbolcuya önümüzdeki sezon daha fazla dakika vermeyi düşünüyor.

5 Haziran 2009 Cuma

RIJKAARD GS'Yİ AVRUPA ŞAMPİYONU YAPARSA :)

Teşekkürler Rabish1905, eline sağlık çok güzel olmuş :)

EVERTON TWO - LIVERPOOL ONE

Liverpool'lular kızmasın ama Everton ezeli rakibine hayatının golünü atmaya hazırlanıyor. Everton kulübü ikinci mağazasını şehrin merkezindeki Liverpool ONE adlı alışveriş merkezinde açacak. Şu anda Goodison Park'ın bitişiğinde Everton Megastore adını taşıyan bir mağazaları var, bunun adını Everton ONE olarak değiştirecekler. İkincinin ismi de doğal olarak Everton TWO olacak. Böylece yeni mağazanın posta adresi şöyle geçecek;

EVERTON TWO
LIVERPOOL ONE
LIVERPOOL
L1 8JQ
ENGLAND

Temmuz başında açılacak mağaza ile bundan sonra Everton hep 2-1 kazanacak! Sağolasın Şefik Akkurt bu gülümseten haber için...

RIJKAARD'IN TRANSFERLERİ

Frank Rijkaard'ın 4 milyon euro karşılığında anlaşma sağladığı ifade ediliyor. Hollanda'lı 1 sezon uzak kaldığı teknik adamlığa Galatasaray ile geri dönecek. Başkan Adnan Polat basın toplantısında, transferde aslan payının Haldun Üstünel'de olduğunu söyledi. Hollandalı'nın istediği transferleri de en kısa sürede tamamlayacaklarını belirtti. Rijkaard demek futbol ekolü demek ve sarı kırmızılılara mutlaka bir futbol karakteri oturtmaya çalışacaktır. Bunu sağlaması içinde tanıdığı, daha önceden çalıştığı, maddi olarak makul futbolcuları transfer etmek isteyecektir. Bu doğrultuda birkaç isim çıkarttım, benim aklıma gelenler ilk aşamada bunlar. Bu futbolculardan bazıları kiralık olarak bazıları da bonservisi ile alınabilir.

RİJKAARD, POLAT, ÜSTÜNEL

Adnan Polat ile Haldun Üstünel'i de bu hale getirir mi? Fotoshop'tan anlasaydım çekerdim bu fotoğrafa bir ayar.

Bir de bu fotoğrafı buldum. Schuster, Rijkaard'ı Galatasaray'a gittiği için kutluyor. "Tebrikler Frank, valla ben de çok istedim İstanbul'a gitmeyi, bayağı da görüştük Adnan Polat'la ama kısmet sanaymış. Hayırlı olsun! Ya baba bu arada ne kadar verdiler?" derken...

GALATASARAY'IN YENİ TEKNİK DİREKTÖRÜ FRANK RİJKAARD

Buna resmen Galatasaray yönetimi sağ gösterip sol vurdu denir :) Bernd Schuster, Co Adriaanse, Juande Ramos vs derken, bugünkü Barcelona'nın mimarlarından biri olan Rijkaard Galatasaray'ın başına geçiyor. Geçen gün Barcelona'nın futbol direktörü Begiristain'ın sözü hemen aklıma geldi; "Guardiola, Cruyff'un sistemini daha da mükemmelleştiren Rijkaard'ın sistemini daha da mükemmelleştirdi." Dün de Aceto ile konuşuyorduk, dedim ki, "Bazen takımın başına öyle bir hoca getirirsin ki, yıldız futbolcun olmasa da o tribünleri tıklım tıklım doldurursun." İşte Rijkaard öyle bir hoca. Hani havalimanına gidip futbolcu karşılanır gibi karşılanması, omuzlara alınıp meşaleler yakılması gereken bir isim. Hollanda'lı bugün saat 20:00'de imza atacak. Yardımcılığını da Barcelona'dayken son 2 senesinde yine yanında olan Johan Neeskens yapacak. Bu adamlar Galatasaray'ın başına geçiyorsa böyle kalmaz futbolcu transferleri de gelir. Birkaç Hollanda'lı illaki gelecektir, Van Nistelrooy mesela! .Barcelona gibi bir takımda başarı yakalamıştır. Katalanları 2 kez lig, 2 kez İspanya Kupası, 1 kez de Şampiyonlar ligi şampiyonu yapmıştır. Ancak ilk kulüp tecrübesinde büyük bir hüsran yaşadığını ve Hollanda'nın en eski kulübü Sparta Rotterdam'ı çalıştırırken takımın küme düşmüştüğünü belirtelim. Bu nokta önemlidir çünkü Rijkaard yönetimindeki Sparta Rotterdam tarihinde ilk kez küme düşmüştür. Ve doğal olarak da sezon sonunda Hollandalı'nın kulüple yolları ayrılmıştır. Galatasaray'ın resmi sayfasında da Rijkaard'ın kariyeriyle ilgili bilgi verilirken bu ayrıntı çabuk geçilmiş, sadece 1 yıl Sparta tecrübesi oldu denilmiş.

YALNIZ BEYLER, BAYANLAR BİR ŞEY SÖYLİYEYİM Mİ; AVRUPA FUTBOL TRANSFER PİYASASI RESMEN KUDURMUŞ DURUMDA!

İBRAHİMOVİÇ BARCELONA'DA

Az önce menajeri Mino Raiola aradı cepten. Aliciğim transfer bitmek üzere verebilirsin blogtan dedi. Eyvallah Raiola'cım hayırlı olsun dedim Ibra ile Barça'ya. Moratti ile Mourinho önce bütçe toplantısı yapmışlar, durumu gözden geçirmişler ardından da Moratti ile Laporta Barcelona'da buluşmuş. İbra Barcelona'ya gitmeyi zaten istiyor, iş sadece iki kulübün anlaşmasına kalmıştı, onlar da büyük ölçüde anlaşmış. Guardiola ile Laporta'nın da gönüllerinde yatan aslan zaten İbra. Eto'o'nun yerine İsveçli futbolcu hayırlı olsun. Kamerunlu'nun yeri bir başkadır, çok severim ama İbrahimoviç de bir başka olur yani heee! Biraz da Nou Camp'ta yapsın şu abrakadabralarından. Bu transferin ardından Kaka'dan sonra bir başka büyük yıldız daha İtalya liginden ayrılıp İspanya'ya gitmiş olacak ki, Serie A'yı iyice at bir kenara, La Liga ile iyice coş gelecek sezona.
İkiliyi görüntülemeyi başaran El Mundo Deportivo da, rakipleri Marca ile AS'a basmış oldu.

NBA FİNALİ 1. MAÇ: LAKERS 100 - 75 MAGIC


3 Haziran 2009 Çarşamba

DENILSON

Bir zamanlar Dünya'nın en pahalı futbolcusuydu. Real Betis 1998 yılında Sao Paulo'dan 35 milyon dolara O'nu transfer ettiğinde yer yerinden oynamıştı. 1997 Copa America'da sergilediği futbolla ilgiyi üzerine çekmişti ve Betis Brezilyalı'yı kaparak herkesi şaşkına çevirmişti. Ancak Betis kariyeri tam bir hayalkırıklığıydı. Bu Brezilyalılar elektronik eşya gibidir. Bir süre sonra arıza çıkarabilirler, ama şansınız varsa birkaç yıl sorunsuz bir şekilde kullanabilirsiniz. Denilson da Betis için arızalılardan biriydi. Arada Flamengo'da kiralık ve sonrasında Bordeaux maceraları oldu. Bir ara adı Vestel Manisaspor'la da anılmıştı fazlasıyla. Ama O 29 yaşında para için önce Suudi Arabistan ardından ABD'ye gitti. Geçen yılsa Palmeiras forması giydi ve iyi bir performans sergileyerek şampiyonluk yaşadı. Ancak Brezilya ekibinden de ayrıldı ve en sonunda kendisinin de ifadesiyle futbola olan aşkı ve para için Vietnam takımı Hai Phong'un yolunu tuttu. 6 aylık bir anlaşma yaptı Denilson. Parayı da sebep olarak gösteriyor ancak haftada 10.000 dolarla ülkenin en çok kazanan futbolcusu Lee Nguyen'le kıyaslandırılıyor ve daha fazla kazanacağı söyleniyor. Hadi taş çatlasın da aylık 20.000 dolar kazansın. Bu mudur yani, bu kadar mı zor durumda ki aylık 20.000 dolara oynamayı kabul ediyor. Bu işte bir iş var ama ben anlamadım. Vietnam deyince benim aklıma ilk olarak uyuşturucu gelir. Flamengo'da Adriano, Vietnam'da Denilson bir köprü kurup ticarete mi başlayacaklar acaba? Bu arada zavallı kulübün resmi internet sitesi de hacklenmiş!

ANCELOTTI NEDEN CHELSEA'YE GİTTİ?

Yıllık 6.5 milyon sterlin + şampiyonlar ligi şampiyonu yapması durumunda 1 milyon sterlin bonus. Ancelotti'nin 8 yıllık Milan kariyerini noktalayıp Chelsea'nin yolunu tutmasındaki büyük etkenlerden biri bu. Ancak bir başka sebep daha var; özel hayatı, ihtiraslı özel hayatı.
4 yıl önce Modena takımında halkla ilişkilerci olarak çalışan Rumen Marina Cetu ile tanışması Ancelotti'nin hayatını tamamen değiştirmişti. İtalyan hoca, Cetu ile yakınlaşmaya ve ardından birlikte olmaya başladı. Ancelotti belki başta gecelik bir eğlence olarak bakmıştı ama ilerleyen zamanda ikili kendilerini bağımlısı oldukları bir ilişkinin içinde buldular. Cetu, Ancelotti'ye ilk görüşte aşık olmuştu. O'nun için yapamayacağı şey yoktu, arkadaşlarına böyle söylüyordu. Varsa yoksa Ancelotti idi. Ancak Ancelotti evliydi ve 2 çocuğu vardı. Karısını aldatıyordu ve bunu saklamak için her yola başvuruyordu. İki tarafa da yalan üstüne yalan, vaad üstüne vaad veriyordu. 4 yıl boyunca her hafta Cetu, Ancelotti ile birlikte olmak için Reggiolo ile Milano arasında gitti geldi. En sonunda yakın çevresine bu böyle olmayacak, O'nu daha fazla görmek istiyorum bu yüzden Milano'ya taşınacağım deyince Ancelotti'nin tepesi attı.
Bu arada Ancelotti'nin 25 yıllık eşi Luisa kadınlık iç güdüleriyle kocasının ihtiraslı yaşamının farkına varmıştı. Sonunda daha fazla dayanamayıp geçen ekim ayında Ancelotti'yi terk etti. İtalyan teknik adam yıkılmıştı, yakasını Cetu'dan kurtarmaya çalışıyordu ama bunu bir türlü başaramıyordu. Üstüne üstlük eşine söylediği binbir yalan işe yaramamış ve neticede yuvası dağılmıştı. O dönemdeki bu sıkıntıları işine de yansımaya başladı. Konsantrasyonunu takımına veremiyor, Milan hem ligde hem de Avrupa'da beklenen sonuçları alamıyordu. Bir karar aldı Ancelotti; İtalya'yı terk etmeliydi. Birçok da teklif alıyordu, özellikle İspanya'dan. Ama o daha uzağa gitmeliydi. Ve en sonunda Chelsea'da karar kılıp Londra'nın yolunu tuttu. Şimdi attığı 3 yıllık imzanın ardından kendine yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor...

ARAGONES BOMBAYI PATLATTI

Aragones memleketine döndü eşiyle ve bavullarıyla birlikte. Havalimanında karşısında Antenna 3'ün bayan muhabirini görünce şaşkına dönmüş. Muhabir sorular sormaya başlayınca Aragones yapmış yine kabalığını. "Aptal. Bir aptalsın sen, defol git başımdan" demiş kadıncağıza. Benim halen aklım almıyor; bu adam geldi Türkiye'deki en büyük kulüplerden birini bir sezon çalıştırdı, hiçbir şey katmadı, belki de son bir kez voleyi vurdu, cebini doldurdu ve ülkesine döndü. Ne kadar zenginiz, ne kadar çok paramız var da böyle etrafa dağıtmayı seviyoruz. Yazık günah gerçekten. Alttaki postta Daum'un palyaço kılığındaki fotoğrafını koyup Aziz Yıldırım bir daha düşünmeli demiştim, şaka bir yana Alman için birkez daha düşünmeye ihtiyacı yok Yıldırım'ın ama Aragones için birkaç kez düşünmeliydi. Her seferinde bir Daum, bir Zico ya da bir Lucescu çıkmıyor insanın karşısına.

AZİZ YILDIRIM BİR DAHA DÜŞÜNMELİ

Şaka bir yana Daum Türk takımları için en biçilmiş kaftan teknik adamdır. Tıpkı Lucescu gibi. Büyük takımları yönetebilecek, onları şampiyonluğa taşıyabilecek, Türk futbolunun dinamiklerini öğrenmiş ve özümsemiş kalibrede adamlardan biridir Daum. Beşiktaş'ı ilk sezon şampiyon yapıp sonraki sezon yapamadığında yolları ayrılmış ardından tekrar çağrılmıştı. Fenerbahçe'yi de 2 sezon üstüste şampiyon yaptıktan sonra 3. sezonunda son dakikalarda kaçan şampiyonluğun ardından veda etmişti. Şimdi tekrar çağrılıyor göreve. Sarı lacivertlileri Türkiye'de birkaç takviyeyle yine şampiyonluğa taşıyabilir ancak ya Avrupa'da başarı? Daum'un işte o noktada bekleneni veremeyeceğini düşünüyorum.

KAKA İLE GALLIANI TELEFONDA KONUŞUR

Milan Asbaşkanı Adriano Galliani dün Madrid'te Florentino Perez ile yaptığı görüşmenin ardından 65 milyon euro karşılığında Kaka'yı vermeyi kabul etmiştir. Taraflar anlaştıktan sonra sıra Kaka'nın ikna edilmesine gelmiştir. Dün öğle saatlerinde İtalyan basınına Milan'da mutlu olduğunu ve kesinlikle ayrılmayı düşünmediğini söyleyen Kaka'yı ikna etme görevi de Galliani'ye düşmüştür. Ancak bu o kadar da kolay değildir. Bay Galliani'yi Kaka'yla zorlu bir telefon görüşmesi beklemektedir. Ve dün akşam saatlerinde Galliani, Kaka'yı cepten arar...
Kaka: Alooo!
Galliani: Kaka merhaba benim Galliani. Nasılsın evladım iyi misin?
Kaka: İyiyim, sağolun!
Galliani: Seni niçin aradığımı biliyor musun?
Kaka: Eeeıııı! Şeyyy! Milan'da kalmak istediğim, bu takımı sevdiğimi söylediğim için heralde benimle gurur duyduğunuzu ve hep yanınızda görmek istediğinizi söyleyeceksiniz sanırım.
Galliani: Hayır bilemedin oğlum. Aslında tam tersi.
Kaka: Hayırrrrrrr! Gitmemi istemeyin lütfen. Ben burada kalmak istiyorum lütfeeeennnnn!
Galliani: Kakacım, bak evladım, bunu anlamalısın. Lütfen işleri zorlaştırma. Bize bir ton para teklif ediyorlar. Çok para çok bildiğin gibi değil. Gideceksin ve gitmek de hoşuna gidecek.
Kaka: Hayıııırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!
Galliani: Bak Kaka, rezillik çıkarayım deme. Hem sen değil miydin daha önceden Real Madrid'i ne kadar çok sevdiğini söyleyen?
Kaka: Ama ben Milan'ı daha çok seviyorum. Lütfen gitmeme izin vermeyin Bay Galliani, size yalvarıyorum. .okunuzu yiyim abi. Söz veriyorum abi, daha çok gol atıcam, asist yapıcam, kupalar kazandırıcam vallahi söz. Hatta herkese Bay Berlusconi'nin henüz 29 yaşında olduğunu söyliycem.
Galliani: Lan kes tantanayı tamam. Ne zırlak adammışsın be! Git topunu oyna işte. Sana da çok para verecekler. Tamam mı? Tartışma bitmiştir. Uzatma al karını çocuğunu git mutlu ol.
Kaka: One minute Bay Galliani, one minute.
Galliani: Ne var lan ne oldu yine?
Kaka: Daha da Milan'a gelmem.
Galliani: Gelme aman gelme, yapışıyosun gitmiyosun sonra zaten. Git biraz da Perez'e yapış.
Kaka: Ayrıca Terry Savalas'a benziyosun. Ohhh beee söyledim rahatladım bunu da gider ayak, yoksa içimde kalacaktı.
Galliani: Bak kırıcı oluyosun ama!
Kaka: Byeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!



KAKA REAL MADRID'DE
Dirtytackle

GÜNÜN SÖZÜ GUARDIOLA İLE İLGİLİ

Hayır hayır günün sözü Guardiola ile ilgili dediysek Fatih Altaylı'dan değil bu kez, Barcelona futbol direktörü Txiki Begiristain'dan. Bakınız ne demiş;

"Guardiola, Cruyff'un sistemini daha da mükemmelleştiren Rijkaard'ın sistemini daha da mükemmelleştirdi."

TUNCAY ŞANLI NEREYE?

Middlesbrough'nun küme düşmesinden sonra takımdan birçok futbolcu ayrılmaya hazırlanıyor. Ayrılacaklar listesinin en üstünde ise Tuncay Şanlı var. Championship kaliteli, mücadele seviyesi yüksek, dolu tribünler önünde oynanan bir lig olsa da sonuçta bir 2. lig ve Tuncay'ın bir alt ligde oynamak istemediğini iyi biliyorum. Bu sezon attığı 8 gol ve ortaya koyduğu hırslı futboluyla hocası Southgate'in vazgeçilmez isimlerinden biri oldu. Kuşkusuz M'brough'nun da bu sezonki en iyi futbolcusuydu. Tuncay'a bazı teklifler var ancak en ciddi olanı Fulham'dan geldi. Sezonu 7. sırada tamamladılar ve gelecek sezon Avrupa Ligi'nde mücadele edecekler. Fulham'ın golcü isimleri bu sezon kendilerinden beklenen performansı sergileyemedi, Avrupa Ligi için bu sorunlarını çözmek zorundalar. Tuncay onlar için ideal bir futbolcu. Batan geminin malı en azından. Ama Tuncay için? Fulham'ın şu aşamada M'brough'dan birkaç gömlek üstün olduğu kesin. Ve Londra'ya gitmek de cazip gelebilir Tuncay'a. Ancak gönül isterki daha iyi bir takımda oynasın...

2 Haziran 2009 Salı

KAKA REAL MADRID'DE

Kaka önümüzdeki hafta resmen Real Madrid'li oluyor. Ayrıntılar şöyle; bugün Florentino Perez, Adriano Galliani ve Kaka'nın babası Bosco Leite Madrid'de biraraya geldi. 2 saat süren görüşmelerin ardından iki kulüp arasında 65 milyon euro'luk anlaşmaya varıldı. 5 yıllık imza atacak olan Kaka da yıllık 9 milyon euro alacak. İspanyol ve İtalyan basını bu haberle çalkalanıyor şu anda. Çünkü Kaka bugün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada "Size son kez söylüyorum. Milan'dan ayrılmak istemiyorum. Milyonlarca Milan taraftarına kararımı verdiğimi ve hiçbir yere gitmediğimi söylüyorum." demişti. Ardından Berlusconi girdi devreye. "Kaka'yı Milan'da tutup tutamayacağımızı bilmiyorum. Çünkü Real Madrid O'na çok fazla para teklif etti." dedi. Perez'in yaptığı son teklifin ardından bugün Galliani Madrid'e gitti. Öğleden sonra İtalyan gazeteciler aldıkları duyumlar doğrultusunda Galliani'nin Madrid'te olduğunu doğrulatmak için telefonla Galliani'yi sıkıştırmaya başladı. Ancak Galliani tatilde olduğunu söyleyerek basını ekmeye çalıştı. Akşam saatlerinde ise La Gazetta muhabirleri Galliani'yi tekrar sıkıştırdıklarında "Evet şu anda Madrid'deyim, size şaka yapmıştım. Şimdi Perez'le akşam yemeyi yiyorum" dedi. Galliani akşam yemeğini yediği sıralarda taraftarlar Florentino Perez'in ofisinde süren görüşmelerin ardından para konusunda çoktan anlaşmaya varmıştı.

Üst paragraf aynen böyle kalsın ama şöyle bir durumun olduğunu da ekleyelim. Tarafların pazarlıklarının son aşamasında Chelsea kulübünün de Ancelotti aracılığıyla devreye girdiği söyleniyor. İngilizler'in yaptıkları teklif karşısında Kaka'nın babasının imza öncesi kararından dönebileceği ve Chelsea ile de görüşebileceği ifade ediliyor.

Yorum: Florentino Perez gibi bir adam bu transferi bitirmiştir. Bu saatten sonra Chelsea'nin araya girip Kaka'yı alabileceğini düşünmüyorum. Bir önceki Başkan Calderon'un hayaliydi Kaka'ya Madrid forması giydirmek ancak 1 hafta içinde bunu gerçekleştirenin Perez olacağına inanıyorum. Olmazsa da bana kapak olur.

ALPASLAN DİKMEN TRİBÜNÜ

Alpaslan Dikmen için, hayat, yaşam, nefes almak = Galatasaray'dı; Galatasaray = ekmekti, suydu, nefesti, aşktı. Ama herşeyden önce Alpaslan Dikmen = Vefa demekti. Aklınıza ne geliyorsa, maçlardan anma törenlerine, yardım kampanyalarından ağaç dikmelere kadar Galatasaray adını yaşatabileceği her yerde canından çok sevdiği takımını yaşatmaya, yeşertmeye çalıştı. Her takımın taraftarları için ağabeydi, O ne güzel bir duyguydu, Beşiktaş'lısı, Fenerbahçe'lisi, Trabzonspor'lusu severdi sayardı Alpaslan ağabeyi. Cenazesine de katılarak kendisine ne kadar saygı duyduklarını kanıtlamışlardı. Sonuçta O, Süpermen'di, Batman'di, bu iki kahraman gibi ihtiyaç duyulan biriydi. Galatasaray taraftarları O'na halen ihtiyaç duyuyor, özlüyor, sevgi ve saygıyla anıyor. Ben de kendi adıma bir futbolsever olarak evimin yolu üzerindeki ebedi istirahati olan Hasdal mezarlığının önünden bir Fatiha okumadan asla geçmemeye çalışırım.
Gelelim bir başka önemli mevzuya; bazı taraftar arkadaşların benden ricalarını yerine getirmeye geldi sıra. Galatasaray taraftarları O'nun adını atkılardan, marşlardan, şapkalardan, dövizlerden, pankartlardan sonra şimdi daha büyük bir yere yazmak istiyor. Eski Açık Tribüne; Ali Sami Yen'in bu sezon her maç tıklım tıklım doldurulduğu tribününe, Ultraslan'ın mekanına. Son yılında (umuyoruz son yılı olur ve Galatasaray taraftarları daha modern bir tribünde artık maçları izlerler) Eski Açık Tribünü'nün adının Alpaslan Dikmen tribünü olmasını arzu ediyorlar. Satılacak kombine kartlarının da eğer kulübe çok büyük külfet yaratmayacaksa Alpaslan Dikmen Tribünü kartları diye satılmasını talep ediyorlar. Düşünsenize Galatasaray taraftarları arasındaki şu diyaloğu; "Baba bu maç hangi tribüne gidelim? Tabii ki Alpaslan Dikmen'e." Galatasaray yönetiminin bu anlamlı çağrıyı dikkate alacağına, Alpaslan Dikmen'in sarı'sına, kırmızı diye bağırarak karşılık vereceğine inanıyorum.

NO SMOKE ANCELOTTI

Ancelotti Milan yedek kulübesinde sigarasını yakmış tüttürüyor. Belki takımının galibiyeti kesinleştiği bir maçın son dakikalarında zevkten belki de yenildikleri bir maçın son anlarında stresten dolayı yakmış olabilir. Ancak İtalyan'ı önümüzdeki sezon bu pozlarıyla göremeyeceğiz. Çünkü İngiltere'de futbol stadyumları sigara içilmesi yasak alanlardan. Bol bol sakız çiğnerken görürüz heralde artık. Ya da Cruyff gibi lolipop alır ağzına belli mi olur! Yıllık 6.5 milyon sterline de değmez mi 90 dakika sigara içmemek?

Tabii konu sigaradan açılmışken akıllara da hemen Zidane'ın bu tüttürüşü geliyor. 2006 Dünya Kupası'nda Portekiz'le oynayacakları yarı final maçından önce otelin balkonunda derin derin çekiyor. Gözler kapalı, dudaklar iyice yapışmış sigaraya, sanki kendinden geçmiş. Usta bir de Avrupa Birliği'nin 2002'de sigaraya karşı başlattığı kampanyanın gönüllülerinden biriydi. Dediğimi yap, yaptığımı yapma!

Bir de bu kerata var tabii!..

ÇİÇEK ABBAS


İNSANOĞLU KUŞ MİSALİ İŞTE

1 Haziran 2009 Pazartesi

GUARDIOLA GAY Mİ?

-Mİ soru eksiz başlığı dün Fatih Altaylı hatırlattı. Altaylı, eşcinsel hakem ile ilgili olarak bazı spor yazarlarının olumsuz görüşlerini eleştirmek için ortaya attı konuyu. "Guardiola'yı, O'nun oynattığı Barcelona'yı övüyorsunuz da eşcinsel hakem konusunda niye önyargılısınız? Yoksa Guardiola'nın gay olduğunu bilmiyor musunuz?" şeklinde sitemde bulunuyor Altaylı. Spor yazarlarını eleştirme konusunda haklıdır Altaylı birşey diyemem. Ancak kendisi çok mu emindir Guardiola'nın gay olduğundan yoksa bir kuyuya taş atmış birilerinin çıkarmasını mı bekliyor acaba? Kullandığı ifade oldukça emin olduğu yönünde. Herşeyden önce gay olsa ne olur olmasa ne olur?! Fikrim bu, ama bahsetmek istediğim bu değil. Fatih Altaylı gerçekten Guardiola'nın gay olduğunu düşünüyorsa O'nu böyle düşünmeye iten en önemli kaynak Josep Maria Minguella'dır.
Guardiola'nın gay olduğu iddiasını ortaya atan kişi Josep Maria Minguella kimdir peki? Barcelona'nın eski başkan adaylarından olup seçilemeyen ve reklam yapmaya çalışan biri diyebiliriz kısaca. Barcelona'nın sezonu 3 kupayla kapatacağını sanırım önceden gören ve yoluna taş koymaya çalışan Minguella geçen yıl Aralık ayında yayınladığı kitabında futbol dünyasında yaşadıklarını anlatırken, Barcelona kulübü ile ilgili bazı sırları ve düşüncelerini de okuyucularıyla paylaşıyordu. Minguella 2001 yılında Guardiola'nın Barcelona'yı bırakıp İtalyan takımı Brescia'ya transfer olmasını, o dönem medya ve kulüp çevresinden özel yaşamı ve gay olduğu ile ilgili gelen tepkilerden kaçmak istemesine bağlıyor. Peki bu doğru mu? Fatih Altaylı gibi kesin bir ifade kullanamayacağımı sadece gay olmadığına inandığımı söyleyebilirim. Minguella'nın iddiasında işaret ettiği yıl 2001. Guardiola'nın o tarihten sonra 1'i geçen yıl doğmuş olmak üzere 3 çocuğu oldu. Eşiyle birlikte aktif bir seks yaşamının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz heralde! Herşeyden önce şunu da belirtmek gerekir ki, Minguella'nın iddiası Barcelona camiasında ve İspanyol basınında çok fazla ilgi görmemiş, büyütülmemiştir. Neyse aslında bu gereksiz konuyla daha fazla sıkmayayım sizi. Guardiola gay'dir ya da değildir; beni şu aşamada sadece teknik direktörlüğü ilgilendirir, özel yaşamı ise O'nun üzerinden prim yapmak isteyenleri...

ARRIVEDERCI ANCELOTTI, BENVENUTO LEONARDO (GÜLE GÜLE ANCELOTTI, HOŞGELDİN LEONARDO)

Fatih Terim sonrası 8 yıl süren Ancelotti dönemi resmen sona erdi. 2001'de Terim'le yollarını ayırma şekillerini hiç beğenmemiştim. Kendi evlatları Ancelotti'yi getirmek için Terim'in kontratını 5. ay sonunda kendisini başarısızmış gibi gösterip fesh etmişlerdi. Milan kulübünün ya da Galliani'nin bu işlerde pek iyi olmadığı belli. Açıkçası ne Ancelotti ne de Galliani samimi geliyor bana! Ancelotti'nin Chelsea'ye gideceği haftalar önceden belliydi. Ancak bu ikili dün oynanan maçın ardından bile bu durumu saklamaya, basını aptal yerine koymaya çalıştılar. Hatta Ancelotti "Milan'la yollarım ayrılıyor ancak güzergahımın Londra olup olmadığı belli değil" dedi. Ve bugün işte Chelsea'nin resmi sitesindeki fotoğrafı. 3 yıllık sözleşme imzaladı. Bir anlamda kendini de kurtarmış oldu aslında. Çünkü özellikle son 2 yıldır lig ezeli rakipleri Inter'in egemenliği altında geçtiği için çok eleştiriliyordu. Gelecek birkaç sene daha yaş ortalaması en yüksek takımlardan biri olan Milan'ı şampiyon yapamayacağı belliydi. Çünkü kadroyu yıllar yılı gençleştirmeyi başaramadı ya da bu yolu tercih etmedi, tek genç isim Pato birazcık da Kaka; Senderos ve Boriello gibi isimleri ise adapte edemedi takıma. Galliani ise sırf reklam olsun diye Beckham ve Ronaldinho gibi oyuncuları getirdi. Şimdi de bir başka reklam yıldızı Leonardo. Futbolculuğu iyiydi ama ya teknik adamlığı? Sene başından beri kulüpte yöneticiydi ancak Uefa teknik direktörlük lisansı olmadığı ve bu ay kursa başlayacağı söyleniyor. Komediye bakın! Galliani kendisini odasına çağırıp, "Leonardo'cum Ancelotti gidiyor, sen yapar mısın teknik direktörlüğü? Yaparsın yaparsın hadi koçum benim!" dedi heralde. Gerçekten durum bu noktaya geldi sanırım. Son 2 yıldır Milan'da olanları hayalkırıklığı ile takip ediyorum. Şampiyonlar ligi şampiyonluğu ile zirveye çarpan Milan şimdi iniş trendine girdi. Leonardo tecrübesi olmadığından Ancelotti sonrası Milan'ın yükünü kaldırabilecek bir isim değil. Hem Fatih Terim'den daha mı iyidir ki, Ancelotti yerine takımın başına getirilebiliyor. Bu işte bir dengesizlik, basiretsizlik olduğu her halinden belli. Milan tam anlamıyla kaynayan bir kazan. 39 yaşındaki Leonardo'ya ben daha iyi bilirim diyebilecek, baş kaldırabilecek futbolcu sayısı çok. Takımın ağabeyi Maldini de gitti. Çok sevdiğim Milan'ı gelecek yıllarda daha kötü günler bekliyor.

Not: Fatih Terim'in bir kitap yazıp, 4 yıl üstüste gelen şampiyonluktan, Uefa Kupası zaferinden hem de İtalya'da yaşadıklarından ayrıntılı, samimi bir şekilde bahsetmesini çok isterdim. Onbinlerce satacağına eminim. Hem Ancelotti'den neyin eksik Fatih hoca?!

BETIS İÇİN AKAN GÖZYAŞLARI

Fotoğraflar Marca'dan. Diğerlerini o kadar değil de şu ufaklığı görünce içim yandı. Ne kadar çok seviyormuş takımını. Zavallım şu haline bak, kara kara düşünüyor. Kim bilir neler geçiyor aklından? Bir an yanında olup "Üzme tatlı canını. Seneye iyi oynayıp tekrar yükselirsiniz 1. lig'e. Sen şimdi derslerine çalış, sınıfını geç önemli olan o." diyesim geldi...

TÜRKİYE'DE SEZONUN FUTBOLCUSU

Türkiye'de sezonun futbolcusu anketini tamamladık, sonuçları sağ üst köşede görebilirsiniz. Öncelikle listenin sizlerden gelen futbolcu isimleriyle oluşturulduğunu birkez daha hatırlatalım. 3394 kişi oy kullandı ve oyların 1005'ini alan Milan Baros naçizane anketimizle Türkiye'de sezonun futbolcusu seçildi. Baros'a ödülünü vermesi için futbol federasyonundan bir yetkilinin Çek golcünün evine gitmesini rica ettim. Baros'un tatile çıkacağını, ülkeden ayrılmadan biran evvel kendisini yakalayıp sürpriz yapmasını istedim. Şaka bir yana bu sezon hayalkırıklığı yaratan Galatasaray'da taraftarın gönlünü fetheden, sarı kırmızılıları izlemek için sebep yaratan isimlerden biriydi. Attığı 20 golle gol kralı oldu. Ben oyumu Bilica'ya vermiştim ancak beğenebilirsiniz beğenmeyebilirsiniz fakat Baros top tekniği, adam eksiltme becerisi ve hırsıyla Galatasaray'a gelmiş en iyi yabancılardan biridir. Harry Kewell ile birlikte sarı kırmızılılarda kalması gereken iki yabancıdan da biridir aynı zamanda. Yanına alınabilecek son vuruşlarda iyi bir golcüyle birlikte Galatasaray'ı gelecek sezon sırtlayacaktır.

İkinciliğin sahibi Bilica bu sezon ortaya koyduğu futbolla klasını gösterdi. Türkiye'deki en iyi savunma oyuncularının başında geliyor. Fizik gücü, hırsı, hava toplarındaki üstünlüğü ile Sivasspor'un ligi 2. bitirmesinde büyük pay sahibi. İstanbul takımlarından birine transferi kaçınılmaz olacaktı ve bunu gerçekleştiren de Fenerbahçe oldu. Lugano'nun yerini dolduracağına inanıyorum.

Üçüncülük ise Türkiye'de sadece yarım sezon forma giymesine rağmen Beşiktaş'lı olsun olmasın birçok futbolseverin beğenisini ve takdirini kazanan Fabian Ernst'e gidiyor. Alman futbolcu düşüşe geçtiği kariyerini ortaya koyduğu futbol ve yaşadığı şampiyonlukla yeniden ayağa kaldırmayı başardı. Tipik Alman disiplini ve konsantrasyonu ile gelecek sezon da Beşiktaş'ın vazgeçilmez isimlerinden biri olacaktır.

Listedeki diğer isimler Arda, Yusuf Şimşek, Lugano, Tello, Taner Gülleri ve diğerleri, hepsi takımları için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar, zaman zaman futbolun dışındaki çirkin görüntülerle ortaya çıktılar, zaman zaman da attıkları bir çalım, bir güzel gol, şık bir pasla alkışları aldılar. Sizler de beğendiğiniz, hakettiğini düşündüğünüz futbolcuya belki duygusallık da devreye girmiş olsa da oyunuzu verdiniz. Sonuçta her aslanın gönlünde yatan başkadır. Önümüzdeki sezon için isteğim, sadece güzel oyun isteyen biz taraftarlara, futbolcular, teknik adamlar, yöneticiler, hakemler, saha içi ve dışıyla daha kaliteli bir lig izlettirmeleri...

31 Mayıs 2009 Pazar

4 TAKIMIN ORTAK ÖZELLİĞİ?

Real Betis, Recreativo Huelva, Middlesbrough ve Energie Cottbus'un ortak özelliği nedir?

HELEN SVEDIN

NBA FİNALİ

İNSANOĞLU KUŞ MİSALİ İŞTE

İnsanoğlu kuş misali işte ama Ronaldo kuşlardan da hızlı. Çarşamba Roma'da, perşembe Manchester'daydı, dünse Sardinya(Sardunya) Adası'nda(Akdeniz'de İtalya'ya ait bir ada). Gelsin deniz, güneş banyosu ve gece hayatı. Futbolculuk güzel iş gerçekten...
Üstteki fotoğraf dün çekilmiş, alttaki ise geçen yıl. İki Ronaldo arasındaki benzerlikleri siz bulun...

KİM KİMİ DÖVER?

2.13'lük Rus Valuev ile O'nu profesyonel kariyerinde mağlup eden tek isim olan Chagaev, dün gece Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonluğu ünvan maçında karşı karşıya gelecekti. Valuev intikam hırsıyla bu maça hazırlanmıştı. Ancak ikilinin randevusu maçtan kısa bir süre önce iptal edildi. Çünkü Chagaev'e yapılan testlerde Özbek boksörün Hepatit B olduğu anlaşıldı. Ama biz soralım buradan Valuev mi döverdi, Chagaev mi?

PICHICHI FORLAN

Vicente Calderon'daki 1000. maçında Atletico Madrid, Almeria'yı 3-0 mağlup ederek ligde 4.'lüğü ve şampiyonlar liginde öneleme oynama hakkını elde etti. Diego Forlan bu maçta da 1 gol atarak son 8 lig maçında da ağları havalandırdı ve 32 golle Pichichi, yani İspanya ligi gol krallığına ulaştı. Bu sezon adeta yeniden doğru Uruguay'lı. Takımının 80 golünün 32'si O'ndan. Villarreal ise Real Mallorca'yı 3-2 yenmesine rağmen şampiyonlar ligi biletini alamamış oldu ve 5.'liği elde ettiler. Önümüzdeki sezon Nihat ve arkadaşları Avrupa Ligi'nde mücadele edecek. Ancak şimdi Villarreal kulübünün düşünmesi gereken bir teknik direktör problemi var. Çünkü Şili'li teknik adam Pellegrini, Real Madrid'de Juande Ramos'dan boşalacak koltuk için en güçlü aday.

ŞAMPİYON BORDEAUX

7 yıl sonra Lyon'un Fransa'daki hükümranlığı sona erdi. Bordeaux son hafta Caen'i Gouffran'ın golüyle 1-0 mağlup ederek Marsilya'nın 3 puan önünde şampiyonluğa ulaştı. Son dönemde inanılmaz bir form grafiği yakaladılar, üstüste 11. maçlarını kazandılar. Galatasaray'a Uefa Kupası'nda elenmenin yararını belki de bu şekilde görmüş oldular. Gouffran attığı golle Bordeaux'a şampiyonluğu getirirken, 6 yıl önce profesyonel olduğu ve geçen yıla kadar formasını giydiği eski takımı Caen'i de 2.lige gönderdi. Gouffran maç sonrasında çok karmaşık duygular yaşadığını, çok fazla sevinemediğini, çünkü diğer tarafta arkadaşlarının ağladığını söyledi.

MESUT ÖZİL'LE GELEN KUPA

Almanya'da günün adamı Mesut Özil. Almanya Kupası finalinde Werder Bremen, Bayer Leverkusen'i 1-0 mağlup edip kupanın sahibi olurken, Bremen'e kupayı ve daha önemlisi ligde geçen kötü sezonun ardından önümüzdeki sezon Avrupa Ligi'ne katılma hakkını getiren gol Mesut Özil'den geldi. Önümüzdeki sezon Juventus forması giyecek olan Diego son maçında döktürdü ve varisinin attığı golde de asist O'ndan geldi.

ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ, TEBRİKLER BEŞİKTAŞ

Beşiktaş'lı yöneticileri, teknik heyeti, futbolcuları ama herşeyden önce taraftarlarını kutluyorum. Bu sezon takımlarına tüm maçlarda büyük destek verdiler. Siyah beyazlılara şampiyonlar liginde önümüzdeki sezon başarılar diliyorum. Ancak umarım bu şampiyonluk birçok şeyin üstüne örtmez. Çünkü Avrupa sınavları için bu takımın mutlaka takviyeye ve kesinlikle daha iyi oynamaya ihtiyacı var. Yönetimin birkaç mevkiye transfer yapması şart, iki kupayla kalınmaması, önümüzdeki sezonun planlarının ciddiyetle yapılması gerekli. Ama herşeyden önce eğlenme, şampiyonluğun tadını çıkarma vakti. Siyah beyazlıları tekrar tebrik ediyorum, şampiyonluk tüm Beşiktaş camiasına hayırlı olsun!