15 Ekim 2010 Cuma
NURİ ŞAHİN'DEN PODOLSKİ'YE KAPAK
Bu akşam Köln ile B. Dortmund arasında oynanan maç içinde Podolski, Nuri'ye 3-0 (Almanya-Türkiye) işareti yapar. Son dakikada topu ağlarla buluşturan ve takımının deplasmanda 2-1 galip gelmesini sağlayan Nuri'nin cevabıysa acı olur. Bu aynı zamanda Borussia Dortmund'un üstüste 7. galibiyetini alarak kulüp rekorunu egale ettiği andır. Büyüksün Nuri!
14 Ekim 2010 Perşembe
RONALDO'NUN SIRRI

FLOWER OF SCOTLAND
İskoçya, salı akşamı Dünya Şampiyonu İspanya karşısında iyi bir direnç gösterdi. 2-0 yenik durumdan 2-2'ye getirdiler ama Llorente'nin golü Cesur Yürekler'in yüreklerini dağladı. Xabi Alonso da sahanın en iyi isimlerinden biriydi. Son iki eleme maçında 100'ün üzerinde isabetli pas yapan tek futbolcu. Liechtenstein karşısında 130, İskoçya karşısında 108 hedefini bulan pas yapmış. Alonso'nun İskoçya maçından sonra dikkat çektiği şeyse İskoçların milli marşı, "Flower of Scotland (İskoçya'nın Çiçeği)". Gerçekten de en iyiler arasına girer. İskoç şarkıcı Amy Macdonald'ın sesiyle de ayrı bir güzel olmuş. Hadise örnek alsın!
13 Ekim 2010 Çarşamba
PSİKOPAT YAKALANDI


8-12 EKİM ARASI "FUTBOLEKİMİ"
8 Ekim'de Almanya ve 12 Ekim'de Azerbaycan karşısında aldığımız yenilgiler bizim için artık bir milad olmalı. Türk futbolu günü kurtarma odaklı değil, geleceğe yatırım yapılan bir anlayışla yönetilmeli. Futbolumuzu ne bir teknik direktörün şanı şöhreti ne de gazı taşımalı. Artık milli takımımızın, futbolumuzun bir sistemi olmalı. Günlük başarılarla süpürdüğümüz sorunlar artık halının altına sığmaz oldu. Bu ülkede gerçekten futbolu, öğretmeyi, paylaşmayı seven, şovenizmden uzak insanlar, daha da önemlisi harekete geçmek isteyen, dünya futboluna hakim, sabırlı, anlayışlı gençler var. Almanya'da yetişen ve bu forma için terini dün son damlasına kadar akıtan Hamit maç sonrası söyledikleriyle tokadı yapıştırdı yüzümüze; "Kendimize artık bazı soruları sormamız gerekiyor" dedi. Evet bazı soruları sormamız gerekiyor. Futbol bizim için bu kadar önemliyse, yeri geldiğinde hayatımızı, iletişimimizi bu kadar etkliyorsa o halde bir adım atmak lazım. Filmekimi gibi güzel bir organizasyonun isminden esinlenerek bundan sonra futbol için de yeni bir oluşum yaratmayı öneriyorum. Mademki son dönemdeki en ağır yenilgilerimizden ikisini ekim ayında bu 4 gün içinde aldık o zaman her yıl 8-12 Ekim tarihleri arasında biz de FUTBOLEKİMİ'ni başlatalım. 4 gün boyunca konferanslar düzenlensin, futbol camiasının içindeki değişik kesimler biraraya gelerek futbolu tartışsın. Büyük katılımla, yeri geldiğinde hararetli ama kimseyi kırmadan, yapıcı eleştirilerin yapıldığı, sorunlara sorunla değil çözümle yaklaşılan bir organizasyon olsun. Uzaktan, klavye ile değil, yüzyüze konuşarak olsun. Futbolekimi ile futbolumuzu yeniden ekelim, yeşertelim.
Etiketler:
futbol,
futbolekimi,
hayat
12 Ekim 2010 Salı
MESUT ÖZİL & OKAN YENİGÜN
Köln'de doğup büyüyen Okan küçük yaşlarda FC Köln'de kalecilik yapmaya başlar. Ancak 13 yaşına geldiğinde ailesi bir karar alır ve temelli Türkiye'ye döner. İstanbul'a yerleşirler. Okan, Köln'de kaleci olma hayalinin suya düşmesinden dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadır. İyi bir kalecidir ve Almanya'daki hocaları da onun için üzülürler. İstanbul'da okumaya devam eden Okan günün birinde Galatasaray'ın altyapı seçmelerinin olacağını duyar. Hemen bir arkadaşından krampon, şort ve eldiven ayarlayarak Florya'nın yolunu tutar. Ancak onu büyük bir hayal kırıklığı daha beklemektedir. O zamanki altyapı hocası, Okan'ı sadece 2 dakika dener ve "Bizim için çok yaşlısın, sen bize yaramazsın" der. Kendinden daha yaşlı ve kötü olanların altyapıya alındığını söylüyor Okan. -Hoşgeldin diyorum ben de, torpil ülkesine hoşgeldin!- Ailesinin verdiği karara o günden sonra Türkiye'de işlerin nasıl döndüğünü öğrenmesinin verdiği hayal kırıklığı da eklenir. Yıllar geçer, büyür, tahsilini bitirir ve askerliğini de Türkiye'de yapar. Ama bu topraklarda iş hayatına atılmak onu korkutmaktadır. Yıllar önce yaşadığı tecrübe ona böyle hissettirmektedir. En sonunda soluğu tekrar Almanya'da alır. -Ancak herkes onun gibi bu fırsata sahip değil- Hamburg'a yerleşir ve iş hayatına atılır. Çalışır, didinir ve kendini kabul ettirir. İşte bugün bu noktada. Eğer kendimi göstermem için bana biraz daha fırsat verilseydi, 2 dakikada üzerime çizik atılmasaydı şimdi kaleci olarak Türk futboluna hizmet ediyordum belki de diyor. Ama şimdi bir Alman için çalışıyor, onu daha fazla zengin etmek için.

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)