
24 Ekim 2009 Cumartesi
A.MADRID 1 - 1 MALLORCA

23 Ekim 2009 Cuma
PUYOL 2013'E KADAR BARÇA'DA
22 Ekim 2009 Perşembe
VIERI FUTBOLU BIRAKTI
MICHAEL LAUDRUP ATLETICO MADRID'E "HAYIR" DEDİ

TEBRİKLER ALEX DE SOUZA

Kaleye 4 gol atan Chelsea'nin gol yemeyen kalecisi Cech'i alarak iyi bir tercih yapmış. Bol gollü geçen şampiyonlar ligi haftasında gol yemeyen takım bulmak çok zordu -bravo Mustafa Denizli- bu yüzden Juventuslu Grosso tercihi de iyi olmuş. Pique'nin yerine İbrahim Kaş yedekten girebilseymiş daha fazla puan alacakmış. Orta sahada 1 gol-1 asistle oynayan Lampard, 1 gol atan Fabregas, 1 asist yapan Lucho, Alex de Souza'ya puan getiren önemli isimler oldu. Forvette yine 2 gol atan Hulk bu haftanın en iyi isimlerinden biriydi. 1 gol atan Ibra ile Hulk'un takımda olması önemli hamlelerden biri. Tek kusuru Apoel Nikosya'dan gol yemeyeceğini düşünerek Porto'nun savunma oyuncusu Bruno Alves'i kaptan yapması olmuş. Olsun, o kadar kusur kadı kızında da olur diyoruz ve 3. haftanın birincisi olan Gökhan Atsız'a alkışlarımızı yolluyor, başarılarının devamını diliyoruz...
BARCELONA FUTBOL AKADEMİSİ "LA MASIA DE CAN PLANES"
Bugünlerde Türk futbolunun özellikle milli takımlar düzeyindeki durumu ortada. Başarılı jenerasyonlar nasıl yetiştireceğiz, neler yapılmalı soruları soruluyor. Fatih Terim de 15-16 yıldır hem direkt hem de dolaylı yoldan içinde olmasına rağmen -en nihayetinde başarısız olduğunu kabul etmiş olmalı ki- veda toplantısında Türk futbolunun gelişmesi için yapılması gerekenlerin -geç kalınmış olsa da- reçetesini sunmuştu. İşte hem kulüplere hem de milli takıma model olabilecek en güzel örneklerden birini de biz sunalım.
*Sesli izleyin
Bir tarafta Nou Camp Stadı, hemen yanında La Masia de Can Planes yani Barcelona futbol akademisi.
Katalan kulübü için belki Nou Camp kadar önemli olan "La Masia de Can Planes" 18. Yüzyıl Katalan mimarisinin örneklerini taşıyor. Bu tarihi bina 1979'dan beri Barcelona futbol kulübüne hizmet veriyor. Geçtiğimiz salı günü de 30. yılını kutladı.
Barcelona teknik direktörü Guardiola, 1984'de 13 yaşındayken Masia'nın kapısından içeri adım atmış. Yine şu anki takımdan Messi, Xavi, Iniesta, Puyol, Pique, Krkic, kaleci Valdes, genç forvet Pedro ve şu an Arsenal'de oynayan Fabregas da Masia'nın koridorlarının ve odalarının havasını solumuş yıllarca.
Geçen 30 yılda İspanya'nın birçok yerinden, Brezilya'dan, Arjantin'den, Macaristan'dan, Gürcistan'dan, Kamerun'dan ve Senegal'den 450 civarında genç futbolcu ailelerini ve evlerini bırakarak Masia'da eğitim almış. Bunların 40'tan fazlası Barça'nın a takımında forma şansı bulurken birçoğu da başta İspanya olmak üzere dünyanın önemli liglerinde top koşturmuş.
Masia'nın içinde öğrencilerin konaklamaları için 60 residans var. Futbolcuların yanı sıra basketbol ve hokey oyuncuları da Masia'da sıkı bir eğitimden geçiyor. Sabah 7'de kalkan çocuklar sınıflara giderek öğlen 1'e kadar ders görüyor. Kısa bir öğle yemeği ve dinlenmenin ardından 1.5 saat kadar yine ders çalışıyorlar. Akşam 6 gibi bu kez futbol antrenmanları başlıyor ve yaklaşık 2.5 saat süren antrenmandan sonra akşam 9:15'de yenilen yemeğin ardından öğrenciler en geç 11:30'da yataklarında oluyor.
İşte Barcelona futbol akademisi Masia'da hayat böyle geçiyor. Geçen yıl mücadele ettiği tüm kupaları kazanan Barcelona takımının başarısındaki altın anahtar olan Masia'da daha hangi yıldızların yetişeceğini gelecek yıllarda öğreneceğiz.
*Sesli izleyin
Bir tarafta Nou Camp Stadı, hemen yanında La Masia de Can Planes yani Barcelona futbol akademisi.
Katalan kulübü için belki Nou Camp kadar önemli olan "La Masia de Can Planes" 18. Yüzyıl Katalan mimarisinin örneklerini taşıyor. Bu tarihi bina 1979'dan beri Barcelona futbol kulübüne hizmet veriyor. Geçtiğimiz salı günü de 30. yılını kutladı.
Barcelona teknik direktörü Guardiola, 1984'de 13 yaşındayken Masia'nın kapısından içeri adım atmış. Yine şu anki takımdan Messi, Xavi, Iniesta, Puyol, Pique, Krkic, kaleci Valdes, genç forvet Pedro ve şu an Arsenal'de oynayan Fabregas da Masia'nın koridorlarının ve odalarının havasını solumuş yıllarca.
Geçen 30 yılda İspanya'nın birçok yerinden, Brezilya'dan, Arjantin'den, Macaristan'dan, Gürcistan'dan, Kamerun'dan ve Senegal'den 450 civarında genç futbolcu ailelerini ve evlerini bırakarak Masia'da eğitim almış. Bunların 40'tan fazlası Barça'nın a takımında forma şansı bulurken birçoğu da başta İspanya olmak üzere dünyanın önemli liglerinde top koşturmuş.
Masia'nın içinde öğrencilerin konaklamaları için 60 residans var. Futbolcuların yanı sıra basketbol ve hokey oyuncuları da Masia'da sıkı bir eğitimden geçiyor. Sabah 7'de kalkan çocuklar sınıflara giderek öğlen 1'e kadar ders görüyor. Kısa bir öğle yemeği ve dinlenmenin ardından 1.5 saat kadar yine ders çalışıyorlar. Akşam 6 gibi bu kez futbol antrenmanları başlıyor ve yaklaşık 2.5 saat süren antrenmandan sonra akşam 9:15'de yenilen yemeğin ardından öğrenciler en geç 11:30'da yataklarında oluyor.
İşte Barcelona futbol akademisi Masia'da hayat böyle geçiyor. Geçen yıl mücadele ettiği tüm kupaları kazanan Barcelona takımının başarısındaki altın anahtar olan Masia'da daha hangi yıldızların yetişeceğini gelecek yıllarda öğreneceğiz.
21 Ekim 2009 Çarşamba
GÖKDENİZ'İN SİTEMİ

Bu açıklamalarını okuduktan sonra "heralde sitemi Fatih Tekke gibi Rusya'da oynayıp milli takıma çağrılmadığı için" diye düşündüm. Ancak sonraki açıklaması bu düşüncemi tamamen ortadan kaldırdı.
"Ben kendi mesleğime nasıl saygı duyulmasını bekliyorsam, milli takım teknik direktörünün de kadro tercihine de saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Milli takım formasını taşımak bir onurdur ve ben kutsal formayı taşımaya her zaman hazırım.''
Bu açıklaması gayet güzel, seviyeli ve kabul edilebilir. Ancak Türk basınını her ne kadar çoğu zaman ben de eleştirsem de ilgi konusundaki serzenişine katılamayacağım. Rubin Kazan'ın geçen sezon şampiyonluk haberleri bu basında yer bulduğu gibi, Gökdeniz'in ligde gol attığı maçların özetleri de imkanlar el verdiğinde bu televizyonlarda gösterildi, gösterilmeye de devam ediliyor. Rusya Ligi'ni yayınlayan grubun muhabirlerinin Rusya'ya gidip Gökdeniz'le, Fatih'le, Hasan'la röportajlar yaptıklarını hatırlıyorum. Gelelim Rubin Kazan'daki iyi performansının görülmesi için Barcelona'ya gol atması gerekip gerekmediği mevzusuna.
Sevgili Gökdeniz,
1- Şampiyonlar ligi gibi tüm dünyanın takip ettiği bir vitrinde oynuyorsun.
2- Barcelona gibi geçen sezon fırtına gibi esip mücadele ettiği tüm kupaları kazanan takıma karşı deplasmanda mücadele ediyorsun.
3- Geçen Aralık ayından bu yana Şampiyonlar liginde yenilmeyen -gruptan çıkmayı garantileyen Barça son maçında Shaktar'a yenilmişti- Barcelona'yı kimsenin beklemediği bir şekilde 2-1 mağlup eden bir takımın oyuncususun.
4- Barcelona'nın %73'e 27 gibi ezici bir üstünlükle topa sahip olduğu dakikalarda -gerçi tüm maç boyunca- çıkıp Valdes'i ve takımını yere seren golü atıyorsun.
5- Ertesi gün tüm dünya basını Barcelona'nın aldığı şok yenilgiyi manşete taşırken, haberlerde doğal olarak ismi başrolde geçen futbolcu oluyorsun.
Tüm bu gelişmelerin ardından tabii ki Türk basını sana büyük ilgi gösterecek. Tabii ki attığın golün videoları, senin sevinç görüntülerin Türk basınında yer bulacak. Sana da hak veriyorum hazır gündemdeyken, hazır ipler biraz olsun eline geçmişken biraz konuşayım demişsin. Seninle gurur duyduk dün gece Gökdeniz; eğer olur da bir gün Barcelona'da forma giyme şansı bulursan daha da gurur duyacak ve seni ilgi manyağı yapacağız, bu dediğimi unutma! Ama şimdilik bizden bu kadar, kusura bakma!
20 Ekim 2009 Salı
NOU CAMP'TA GÖKDENİZ ATTI

Star TV'nin yetkililerine de buradan selamlarımı yolluyorum. Dizilerden aldıkları reytingin uğruna yılların en büyük alışkanlıklarından birine son verdiler. Maç yayınlamadılar yine. 15-16 yıldır salı ve çarşamba futbolseverlerin en büyük tutkusu olan, futbola doyduğumuz nadir gecelerin ardından kara kutunun değil bir kez daha internetin başına geçmek zorunda bıraktırdılar bizi. Allah'tan Beşiktaş oynuyor da şampiyonlar liginin müziğini duyabileceğiz. Ayıptır valla!

RONALDO'YU PERULULAR KURTARACAK

Perulu birkaç din adamı başkent Lima'daki İspanya Büyükelçiliği'nin önünde toplanmış. Ellerinde Ronaldo'nun Marsilya maçında sakatlandığı pozisyonun posterini tutuyorlar. Artık reklam mı yapıyorlar bilmiyorum ama sözüm ona kendilerini büyü yapılan insanları kurtarmaya adamışlar. Ronaldo ve Messi gibi futbolcuların da kötü niyetli insanlar tarafından sürekli rahatsız edildiğine inanıyorlar ve onları kurtarmak için gerekli duaları yaptıklarını söylüyorlar. Hatta içlerinden bir tanesi ağlıyor ve bir yandan da şöyle bağırıyor; "Defol Şeytan! Ronaldo sen en iyisin! Şeytana yenilme!"
Doktorlar Ronaldo'nun kasım ayı ortasında oynanacak dünya kupası play-off maçlarına yetişebileceğini söylüyor. Yani bilimin öngördüğü bu. Ama Real Madrid ve Ronaldo hayranları bir yandan da büyücülerin dualarının kabul olmasını umsalar iyi ederler. Olmadı benim bildiğim iyi bir muskacı var, bir ayetel kürsi yazdırırız birşeyciği kalmaz evelallah!
ŞAMPİYONLAR LİGİ FANTEZİ - 3

VEYSEL & NECATİ

Antalyaspor-Diyarbakırspor maçının özetini izlerken bir anda ağzımdan otomatikman fırlayan kelimeler..
Benim gibi birçok insanın da dudaklarından buna benzer kelimelerin döküldüğüne inanıyorum. Hareket kasıtlı mıdır, yoksa bir anlık refleks midir bilemem ama gördüklerimin ne olduğuna eminim. Kimseyi de karalama gibi bir niyetim yok. Dokunduğu iddia edilen Veysel Cihan bu yönde haber yapanların kendisini karalama niyetinde olduğunu söylüyormuş çünkü. Veyselcim, şimdi durup dururken kim seni niye karalamaya çalışsın ki anlamadım...
Ya dokunulduğu iddia edilen Necati Ateş'in açıklamasına ne demeli; "Maçtan sonra kusura bakmayın, ayıp bir şey olacak ama gol attıktan sonra gidip adamın kucağına atlıyor, kucağına mı almış oluyor? İnsan nereye düşünürse, nereye götürürse lafı oraya gider. Ne görmek isterse göz onu görür. Görüntülerle de oynanmış diye düşünüyorum. Orda öyle bir şey yok yani. Temas olsa ben hissederim. Öyle bir şey olsa ben iterim. İnsan bunu anlamaz mı? İnsanı lekelemek adına haberler yapılmış. Nouma geldi tombala çekti, kimse yazmadı."
Bence bir an evvel kapatsınlar bu mevzuyu. Üzerine açıklama falan da yapmasınlar. Daha da komik oluyor çünkü. Olabilir insanlık hali. Hani futbolcu istemez ama bir anda hakim olamaz eli refleksle topa gider sonra da kart görür ya, buna da öyle bir şey diyelim, sarı kart gösterip geçelim...
ARAL'IN GECESİNE 24 SPOR SERVİSİ DAMGASINI VURDU
19 Ekim 2009 Pazartesi
REAL MADRID - MILAN

Wolfsburg-Beşiktaş maçıyla aynı güne denk geldiği için televizyondan izleme -çanak anteni olanlar izleyebilir sanıyorum- olanağımız yok. Salı günü oynansaydı iyi olurdu. Bu durumda internetten takip etmeye çalışacağız bir şekilde. Daha bile güzel olabilir!!!
18 Ekim 2009 Pazar
ÜNSAL OSKAY: GÜLE GÜLE DOPDOLU İNSAN

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)