28 Nisan 2009 Salı

AVRUPA ALTIN AYAKKABI ÖDÜLÜ

Avrupa altın ayakkabı ödülünün sahibini bulmasında kullanılan puanlama sistemine karşı olanlardan biriyim. Bildiğiniz gibi İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya, Fransa, Hollanda gibi Avrupa'nın büyük liglerinde kurallar gereği puanlama, gol sayısı x 2 olarak hesaplanıyor; diğer liglerde ise gol sayısı x 1.5 veya gol sayısı x 1 şeklinde değişiyor. Mesela Avusturya takımlarından Red Bull Salzburg takımında oynayan 25 yaşındaki Marc Janko bu sezon altın ayakkabı için iddialı isimlerin başında geliyor, 27 maçta 35 gol attı. Janko'nun gol krallığı yarışında en büyük rakiplerinden biri Barcelona'lı Samuel Eto'o. Kamerunlu futbolcu ise 33 haftada 27 gol attı. Avusturya'da da puanlama gol sayısı x 1.5 olarak yapıldığı için Janko'nun puanı şu anda 52.5, Eto'nun ise 54. Bu puanlama liglerdeki mücadele seviyesine göre yapılıyor, yani yetkililer büyük liglerde gol atmanın daha zor olduğunu düşündükleri için gol sayısını 2 ile çarpıyorlar. Böylece Janko, Eto'dan 8 gol fazla attığı halde rakibinin gerisinde kalıyor. Ancak Janko'yu da Messi, Henry, Iniesta ve Xavi gibi isimlerin beslemediğini gözününde bulundurmak lazım ya da Rooney, Giggs, Tevez, Scholes gibi isimlerin Ronaldo'ya verdikleri katkıyı düşünün. Avusturya liginin de mücadelesi kendine özgü ve o ligde top koşturan futbolcular da belli bir seviyede. Yoksa kimse kalkıp da Janko gol atsın diye kalesini açmıyor. Son 13 sezona baktığınızda da gol sayısının 1.5 ile çarpıldığı liglerden sadece 2 futbolcunun altın ayakkabıyı alabildiğini görürsünüz. 2000-2001 sezonunda 35 gol atan Celtic'li Henrik Larsson ve 2001-2002 sezonunda 42 gol atan Sporting Lizbon'lu Mario Jardel. Buradan yetkilileri sağduyulu olmaya davet ediyorum. :)

Bu arada Eto'nun 1996-97 sezonundan bu yana İspanya'da 30 gol barajını aşan ilk futbolcu olmaya da aday olduğunu söyleyelim. 12 yıl önce Ronaldo 34 gol atmıştı Barcelona formasıyla.

GASTON PEZZUTTI



Gimnasia Jujuy kalecisi Gaston Pezzutti'nin River Plate ile oynanan maçta kırmızı kart gördüğü pozisyon...

27 Nisan 2009 Pazartesi

SİVASSPOR VE BEŞİKTAŞ

TÜRKİYE'DE SEZONUN FUTBOLCUSU ANKETİ

Daha önce açmış olduğum post'a gelen yorumlar ve talepler üzerine "Türkiye'de Sezonun Futbolcusu" anketini başlatıyorum. Yan tarafta oylarınızı kullanabilirsiniz. Adaylar post'a gelmiş isimlerden seçilmiştir. Oylama ligin son haftasında 31 Mayıs 2009 saat 12:00'ye kadar devam edecek. At gözlüğünü çıkarmış, objektif, blogçulara yakışan oylamalarınızı bekliyorum.

BYE BYE KLINSMANN

Beklenen oldu, Klinsmann kovuldu. Takımın başına kimin getirileceği belli değil ancak son 5 hafta Jupp Heynckes takımın başında olacak. Bayern Münih yönetimi bir Cevat Güler mucizesi bekliyor Heynckes'ten. Lider Wolfsburg'la aralarında 3 puan var.

GRİP FUTBOLU DA VURUYOR


Bir futbol maçı oynanırken 105.000 kapasiteli Azteca Stadı'nı bu şekilde boş görmek çok üzücü. Fotoğraflar America ile Tecos arasındaki lig maçından. Meksika'da grip yüzünden statlara seyirci alınmıyor. Tabii bu durum kulüpleri ve maç günleri gelir elde eden kesimi de olumsuz yönde etkiliyor. Chivas ile Pumas arasındaki maç için 50.000 bilet sahibine 500.000 dolarlık paraları geri ödendi.

BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANAN BİR PANENKA PENALTISI DAHA



Önce Getafe'li Casquero sonra Ajax'lı Luis Suarez. 5 gün içinde 2. başarısız Panenka penaltısı. Üstüne üstlük Suarez bir de kaleci Didulica'yı hastanelik etmiş.

EKSTRA 2 HAKEM UYGULAMASI



Brezilya'da ekstra 2 hakem uygulaması ilk kez resmi bir maçta yapıldı. Botafogo ile Flamengo arasında oynanan maçta kale arkalarında duran hakemlerin maç öncesi görüntüleri de ilginç. 5 hakem birden kale ağlarını kontrol ediyor. Benim anlamadığım normalde sadece yardımcı hakem ağların kontrolünü yapardı şimdi bu yeni kuralla hepsi birden mi kontrol edecek acaba, komik olmuş. Herhangi olumsuz bir durumla karşılaşılmamış maç içinde ancak FIFA bu uygulamanın henüz test aşamasında olduğunu söylemişti. Resmi maçlarda denenmesi yüzünden Brezilya Futbol Federasyonu'na ceza verilebilir. Bu uygulama zaman zaman sorun çıkartır. Herhangi bir yarı sahada yaşanan bir olayda 2 hakem anlaşmazlık yaşayabiliyor, şimdi bir kafa daha gelecek. Umarım Türkiye'de uygulanmaz, işin içinden çıkamayız! Bir de ne gerek var şimdi fazladan 2 hakeme daha küfür yedireceksiniz!!!

ELİ YANMAYAN HEDO

Gecenin adamı Hidayet Türkoğlu. NBA Playoff'larında Philadelphia karşısında seride 2-1 geride olan Orlando'ya hayat öpücüğü Hedo'dan geldi. Maçın bitmesine saniyeler kala Hedo son topu kullandı ve 1 saniye kala gönderdiği 3'lükle takımına 84-81'lik galibiyeti getirdi. Videosu burada...

26 Nisan 2009 Pazar

VALENCIA 2 - 2 BARCELONA (HAYAT TUHAF)

Bundan önceki Valencia-Barcelona maçını NTV'de ben anlatmıştım. Habertürk'e transfer olmadan önce anlattığım son maçlardan biriydi. 2007 Aralık ayının ortalarıydı galiba. Habertürk'e geçerken bir süre kolay kolay 90 dakika canlı maç anlatamayacağımın farkındaydım. Bu yüzden hep içimde kalan birşeyi yapmaya karar verdim; İspanyol ya da daha çok Güney Amerikalı spikerler gibi topun ağlarla buluştuğu anda uzun uzun "Gooooollllllllllllllllll" diye bağırmak. Kafaya koymuştum. Bunu bu maçta yapacaktım. Daha 13. dakikada Messi'den topu alan Eto'o ceza sahasında çalımlarla topu rakiplerinden söktü ve kaleci Canizares'i mağlup etti. Ben de amacıma ulaştım. Sağlam bir goooooolllllll çektim.(Maçın gollerini buradan izleyebilirsiniz, benim anlattığım değil ama)

Hayat tuhaf ve sürprizlerle dolu işte! Benden sonra NTV'de Valencia-Barcelona maçını anlatan spiker Ercan Taner oldu. Sesiyle büyüdüğümüz, maçları O'nunla sevdiğimiz Ercan ağabey. Maçlara ayrı bir hava kattığı ortada. Dünkü maçın genelinde yine maç içindeki çıkış ve inişleri ses tonundaki ustaca oynamalarla aktardı bize.

Bir ufak not da Barcelona'nın 2. golünde yaşananlarla ilgili aktarmak istiyorum. Valencia kalecisi Cesar resmen bizi yemeye çalıştı. Sol kanattan gelen ortaya zamanlama hatası yapınca ne topa sahip olabildi ne de tehlikeli bölgeden yeterince uzaklaştırabildi. Henry topu ağlara gönderince de yerden kalkmayıp sakatlanmış ayakları yaptı. Valencia kaptanı Marchena da yan hakeme sallıyordu golden sonra, faul vardı diye. Halbuki İspanyol rejisi pozisyonu ve Cesar'ın yakın plan görüntülerini defalarca gösterdi. Çok açık bir şekilde faul yoktu, varolan tek şey golün Cesar'ın hatası yüzünden geldiğiydi. Sonra da topallayıp kenara beni çıkartın şeklinde hareketler yaptı, ama top ona geldiğinde de degajını yaptı! Ercan ağabeyden sadece İspanyol rejisinin anlatmak istediğine tercüman olmasını beklerdim. Orada biraz golün heyecanına kaptırdı galiba kendini. Ama dediğim gibi güzel bir maçtı. Ercan ağabeyin ağzına sağlık! Real Madrid bu akşam kazanırsa puan farkı El Clasico öncesi 4'e inecek ama ben Sevilla'nın yenileceğini düşünmüyorum.