14 Eylül 2010 Salı

YARASA & ÖRÜMCEK V TİMSAH

Son zamanlarda blogla çok fazla ilgilenemiyorum. Bu yönde sizlerden de zaman zaman sitemler duyuyorum. Haklısınız. Ama görev değişikliğinden dolayı biriken ve bir an önce halletmem gereken işler olduğundan bir türlü kanalize olmayı başaramadım.

Bu akşam ilk kez bir Anadolu takımını şampiyonlar ligi gruplarında izleme imkanı bulacağız. Bursa halkı bu anlamda çok güzel bir heyecan yaşıyor. Bir futbol şehri olan Bursa bu yeni kulvarda güçlü kulaçlar atmaya hazırlanıyor. Taraftarının da desteğiyle devler arenasına iyi bir başlangıç yapacağına samimi olarak inandığımı belirtmeliyim.

Valencia takımının futbolcuları da muhakkak ki sabırsızlıkla bu maçı bekliyor. Ancak biri var ki bu maç onun için çok daha farklı anlamlar taşıyor. Mehmet Topal'ın transfer olduğu ilk sezonun daha henüz başında bir Türk takımına karşı oynayacak olması hem güzel hem de değişik bir tecrübe. Ligde forma şansı bulamayan Mehmet'e teknik direktörü Unai Emery büyük ihtimalle ilk 11'de şans verecek. Bursa'dan ve İspanyol basınından gelen haberler bu yönde. Emery, Mehmet Topal için ayrı bir önem taşıyan bu maç öncesi güzel de bir kıyak yapmış kendisine. Normalde Valencia'nın yurtdışında oynayacağı resmi maçlarda futbolcu eşlerinin takımla birlikte seyahat etmesine izin verilmiyor. Ancak Emery'nin direktifiyle bu kural Mehmet Topal için bozuldu. Haziran ayının ortasında dünya evine giren Mehmet'in eşi Selda Duman da takım uçağıyla birlikte Bursa'ya götürüldü. Selda Duman'ın sol elindeki dövme dikkat çekici. Eşinin lakabı olan örümcek dövmesi İspanyol basının ilgisinden kaçmadı. Ona da lakabı hemen takmışlar; Örümcek Kadın. Saat 23:30 dolaylarında Örümcek ailesinin üyesi olduğu Yarasalar mı yoksa Timsahlar mı gülecek bekleyip görelim.

7 Eylül 2010 Salı

HARPASTUM ORGANİZASYON OLUYOR

Futbolla ilgili bir çok belgeselde Harpastum'a tanıklık etmişsinizdir. Futbol oyununun ortaya çıkışıyla ilgili olarak Floransa'da 1500'li yıllarda başlayan ve günüzüme kadar gelen bu oyundan da bahsedilir. Futbol ile rugby'nin karışımı olan bu spor(!) şimdi profesyonel bir oluşuma dönüşüyor. İtalya'da "Fight Football League" adı altında düzenlenecek organizasyon için takımlar kurulmaya devam ediyor. Oyunda amaç tüm topla oynanan sporlarda olduğu gibi gol atmak. Ancak dövüş unsuru da legal olarak oyunun bir parçası. Maç içersinde bazıları gol atmak için çaba sarfederken bazıları da belli teknikler kullanarak rakibiyle dövüşüyor. Ancak dövüş bir boks maçı gibi olmak zorunda, topla ya da topsuz koşan bir rakibe yumruk ya da tekmek atmak yasak. Gard alarak bir taraf pes edene kadar kapışıyorlar. Aralık ayında şu an sadece İtalya'da başlıyor. İleride Türkiye'ye gelirse kimler katılır bilemem ama maçları anlatacak ve yorumlayacaklar konusunda kafamda birkaç isim var.

2 Eylül 2010 Perşembe

TARAFTAR ODASI: ESKİŞEHİRSPOR 1 - 3 GALATASARAY


TARAFTAR ODASI: ESKISEHIRSPOR 1 - 3 GALATASARAY
Yükleyen kazimkarabekirpasa. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

TARAFTAR ODASI



Bu dün gece Kanal 24'te Futbol 7/24 programında yayınladığımız ilk bölüm. Bu akşam 21:00'de de Takım Oyunu'nda dün akşam oynanan Eskişehirspor-Galatasaray maçının Taraftar Odası ekranlara gelecek. Gelecek haftalarda yeni maçlar ve taraftarlar olmaya devam edecek tabii ki. Her hafta 1 ya da 2 maçta bunu yapmayı düşünüyoruz. Mesela derbiler için yakın bir arkadaşınızla da beraber başvurabilirsiniz. Facebook'da "Taraftar Odası" grubu ve "twitter/taraftarodasi"ndan takip edebilirsiniz.

27 Ağustos 2010 Cuma

10 YIL ÖNCE 10 YIL SONRA

26 Ağustos 2010 Perşembe

DIEGO TRANSFERİ TAŞLARI OYNATIR

Diego tekrar döndü Bundesliga'ya. Daha doğrusu ait olduğu yere. Brezilyalı 15 milyon euro bonservis bedeli ile Wolfsburg'a katılacak. Almanya onun futbolunu daha verimli bir şekilde gösterebileceği ülkedir. Bu gelişme tüm taşların yerli yerine oturmasını sağlayacak özellikte. Yani, Schalke ve Galatasaray için Misimovic'i transfer etme adına işler biraz daha kolaylaşacak demek. Diego'nun transferiyle Misimovic'in 10 numarasının el değiştireceği kesin. Ancak bugünkü Alman gazetelerinin haberleri Schalke'nin Misimovic'ten elini eteğine çektiğine işsaret ediyor. İddialar Schalke'nin rotayı Van der Vaart'a çevirdiği yönünde. Real Madrid'e 10 milyon euro'luk bir teklif sundukları dedikoduları dönüyor. Öte yandan İtalyan basını da Ibrahimovic'in olası bir Milan transferi öncesi Schalke'nin, İtalyan ekibinden Huntelaar'ı da kadrosuna katabileceğini belirtiyor. Bu 2 transfer gerçekleşirse Raul ve Metzelder'i de sayarsak Schalke denizinde ufak bir Real Madrid takım adaları yaratılmış olacak. Bu, Magath'ın sistemi için de son derece önemli bir gelişme. Galatasaray açısından değerlendirirsek de Van der Vaart'ın transferi gerçekleşirse Misimovic için Schalke defteri tamamen kapanır ve Galatasaray kapısı açılır. Eğer böyle olursa transferin gerçekleşmesi için bazı taşların yer değiştirmesi gerektiği anlaşılır ki bu da Adnan Sezgin'in dolayısıyla Galatasaray'ın elinin transfer masasında geçmişe oranla güçlü olmadığını iyice ortaya çıkarmış olur.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

DURACELLLER VE SANYOLAR

Mesela iki pille çalışan aletleriniz vardır, radyo, uzaktan kumanda ya da el feneri gibi. Radyoyu örnek alalım. Yeni aldığınız radyo yanında mutlaka pillerini de beraberinde getirir. Pilleri takar ve güzel güzel yeni radyonuzun keyfini çıkarırsınız. Ancak bir süre sonra doğal olarak piller bitmeye başlar ve yenileriyle değiştirmeniz gerekir. Durumunuz iyiyse ya da eliniz açıksa piyasadaki en iyi pillerden 2 adet Duracell’e 6 lira öder ve en uzun süreli verimlerden birini alırsınız. Ama imkanınız yoksa tercihinizi sağdan soldan duyduklarınız doğrultusunda mümkün olduğunca fazla verim alabileceğiniz daha ucuz pillerden yana kullanırsınız ve mesela gider 4 liraya 2 adet Varta alırsınız. Aslında bu durumda ne yaparsanız yapın bir kere baştan Duracell’in performansını yakalayamayacağınızı kabul etmişsinizdir. Üstüne üstlük uzun vadede baktığınızda da ufak bir hesapla ömür-para orantısı bakımından daha zararlı çıktığınızı da farkedersiniz. 6 liralık 2 adet Duracell’in sağladığı verimi almak için 4 adet Varta'ya 8 lira ödemek zorunda kalmışsınızdır. Neticede o an içinde bulunduğunuz koşullara göre iki tercih de kabul edilebilirdir.

Ancak bir de uyanık olduğunu düşünenler vardır. En zararlı çıkanlar da bence bunlardır. Bunlar 2 pilin yerine sadece 1 pili değiştirir ve Duracell'in yanına mesela 1 liralık Sanyo takarlar. Böylece diğerlerine oranla hem ceplerinden daha az para çıkar hem de radyolarını kullanmaya devam etmiş olurlar. Ancak çok kısa bir süre sonra bakarlar ki radyo yine çalışmamaya başlar. Çünkü Sanyo'nun ne tükenme noktasına gelen Duracell'e ne de radyoya bir faydası olmuştur. Olan şey, ikisinin de daha çabuk bir şekilde tükenmeye başlamasıdır sadece. Böyle olunca kullanılan radyo da bir yandan eskimeye devam etmektedir.

Biraz karışık oldu belki ama bugünkü Galatasaray'da da durum böyledir bana göre. Duracelller'in (Arda, Baros, Kewell, Elano ve Neill vs.) yanına ya çekmecede sakladıkları ya da bakkaldan yeni aldıkları Sanyolar'ı(mevcut yönetimsel zihniyet ve Barış, Sarp, Ali Turan, Serdar Özkan ve Pino gibi isimler) taktılar. Sonunda Sanyo hem radyoyu yordu hem de Duracell'i tamamen tüketti. Aslında suç, ne Sanyo'da ne de Duracell'de. Onlar potansiyelleri ölçüsünde ellerinden geleni yapıyorlar. Suçlu bulmak gerekiyor mu emin değilim ama arıyorsak listenin en üst sırasına bu ikisinden aynı anda verim almaya çalışanları koymalıyız. Suç, Duracell'i de geçtim artık Varta bile "aldıramayıp" Sanyo ile "idare etmeye" çalışanlarda! Ve artık işin kötü tarafı radyo da(Rijkaard) eskidi, geçen sene arada bir sesi güzel çıkıyordu ama şimdi iyice cızırdamaya başladı. Tamir edilme imkanı var mı bilmiyorum ama yoksa eğer artık onu da değiştirmenin vakti geldi de geçiyor bile...

19 Ağustos 2010 Perşembe

BARCELONA V REAL MADRID

Guardiola ve Mourinho'nun ideal 11'leri. 3 İspanyollu internasyonel Real Madrid'e karşı 8 İspanyollu Barcelona. Alın size İspanya milli takımı zaten. Real Madrid transferi kapattı. Van der Vaart, Gago, Diarra ve Lass ıskartaya çıktı. Bu 4'ü de liginde şampiyonluğa oynamak isteyen bir takımın mutlaka kadrosunda olması gereken isimler. Böylece Mesut Özil ilk 11'de sahaya çıkar mı çıkmaz mı tartışmaları da sona erer.

İki takım da her zaman olduğu gibi kaleyi bir İspanyol'a emanet edecek. Defans 4'lüleri de dikkat çekiyor. Göbekte aynı, kanatlarda ise farklı ülke vatandaşları var. İki teknik adam da oyunu geriden kuran isimleri aynı dili konuşanlardan seçecek ve kadronun temeline oturtacak. Barcelona'nın orta ve ilerisindeki 6 ismin 5'i de İspanyol, yanlarında da Messi. Bu da hazır olma adına önemli bir avantaj. Real Madrid'in orta ve ilerisindeki 6 isimdense 2'si Alman, 2'si Arjantinli, yanlarında da Ronaldo ve Xabi Alonso. Mourinho da mümkün olduğunca sahada uyumlu olabilecek, iyi anlaşabilecek oyuncularıyla mücadele edecek. İki takımın da kadrosunda önemli alternatifler yine mevcut. Barcelona'da Adriano, Ibrahimoviç, Keita ve Milito; Real Madrid'de ise Benzema, Canales, Pedro Leon, Arbeloa ve Granero, iyileşince de Kaka.

Şampiyon kim olura gelince, umurumda değil yeter ki başlasın artık festival!

18 Ağustos 2010 Çarşamba

MUTLU MESUT

17 Ağustos 2010 Salı

İSPANYA FUTBOLUNUN İNCİLİ

Marca yayınlarından La Liga'nın yeni sezon rehberi 20 Ağustos'ta piyasaya çıkıyor. Elimde 2005-2006 sezonununki var. NTV'de İspanya ligi maçı anlatırken çoğu zaman yararlandığım bir kaynaktı. 400'ü aşkın sayfasıyla bir futbol aşığının, La Liga'nın ıncığını cıncığını çıkarmak isteyenlerin sahip olması gereken bir kitap. Ayrıca dünya kupasıyla, İspanya 2. ligiyle, kral kupasıyla, yabancı liglerle ve Euro 2012 ile ilgili birçok inceleme mevcut. Fiyatı da 6 euro. Yakınlarda İspanya'ya gidecek olan varsa bir tane sipariş vermek isterim.