29 Aralık 2009 Salı
MİLLİ TAKIM KOLTUĞU?
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ - 2 HATTA 3
YILMAZ VURAL ARDA'YI DENEMELİ
28 Aralık 2009 Pazartesi
İŞTE GÜZEL OYUN BU!
STAMFORD BRIDGE'DEKİ PORTEKİZLİ
27 Aralık 2009 Pazar
SEZONUN İLK YARISININ ENLERİ
Sezonun ilk yarısının en iyi futbolcusu?
Sezonun ilk yarısının en iyi teknik direktörü?
Sezonun ilk yarısının en iyi genç futbolcusu?
Sezonun ilk yarısının en iyi hakemi?
Sezonun ilk yarısının en güzel golü?
Sezonun ilk yarısının en güzel asisti?
Sezonun ilk yarısının en zevkli maçı?
Sezonun ilk yarısına damga vuran olay?
Sezonun ilk yarısının hayalkırıklığı?
25 Aralık 2009 Cuma
YUGOSLAV KRALI DJOKOVIC
24 Aralık 2009 Perşembe
MANCHESTER'DA BİR İTALYAN
İngiliz mutfağını pek bilmem gerçi ama Mancini sanırım sevmeyenlerden biri. O kadar ki, taze Manchesterlı Mancini ilk akşamında kendini Bella İtalia'ya atmış. Güzeldir İtalyan yemekleri, damak tadımıza uygundur.
MERCEDES SCHUMACHER
RIJKAARD'IN CANER HAYRANLIĞI
23 Aralık 2009 Çarşamba
EURO 2016 ADAYLIĞIMIZ VE LALE DEVRİ
Şimdi deniyor ki; "Türkiye'nin EURO 2016 ev sahipliğini kazandığı takdirde, stadyum harcamalarına 400 milyon Euro, turizm harcamalarına 1 milyar Euro, reklam ve tanıtım harcamalarına 250 milyon Euro yatırım yapılacak. UEFA için en önemli konuların başında, on binlerce seyircinin bir şehirden diğerine ulaştırılması geliyor. Bu doğrultuda, havaalanları, tren istasyonları, otobüs garları, şehirlerarası taşıma, şehir içi toplu taşıma ve stadyuma ulaşım konularında yatırımlar yapılacak."
Bunların yapılacak olması güzel. İnşallah hayata geçirilme fırsatı doğar. Bu organizasyonun alınmak istenmesindeki en önemli neden ekonomiye katkı sağlamak. Peki ama ekonomik anlamda her geçen gün daha da batarken, tüm bunlar hangi kaynakla olacak, nasıl yapılacak? Tabii ki mevcut olan vergiler daha da artırılarak ve yeni vergiler var ederek. Yani ümüğümüzü daha da sıkarak. Bakın kimse lütfen yanlış anlamasın, olmasın demiyorum olsun inşallah da alırız ama sadece 1 ay için ekonomimize hareket getirecek olan organizasyon için inanın ve düşünün yıllarca burnumuzdan getirecekler. Daha birkaç gün önce İstanbul'da kısa kulvar yüzme şampiyonası düzenlendi. Yüzme tarihinin en büyük skandallarından biriydi. 2007'nin sonunda şampiyonanın hakkını alan yetkililerimiz geçen 2 yıllık sürede bir tesis inşa edemedi ve ne oldu? Basketbol salonunu yüzme havuzuna çevirdik. Skandal! Hızlı tren dediler, raydan çıktı insanlar öldü. Skandal!
Aslında 2016 adaylığımızın logosu herşeyi anlatıyor. Futbol topunun yanında lale motifleri. Son dönemde sürekli olarak kendimize laleyi simge olarak seçmemizi artık daha iyi anlayabiliyorum. Lale deyince benim aklıma Lale Devri, Lale devri deyince de zevk ve sefa, zevk ve sefa denince de aklıma toplum meselelerinden uzaklaşma, uyutulma gelir, gerileme gelir. Yani şu an içinde bulunduğumuz duruma en yakışan simgedir lale. O devirde halkın büyük bölümü sıkıntı yaşarken İstanbul'da yaşayan bazı devlet büyüklerinin rahat bir yaşam sürdürmeleri, eğlenceye düşkünlükleri huzursuzluklara sebep oluyordu. Bunun yanında halka güzel gözükmek, onları uyutmak, hoşnut kılmak için de camiiler, çeşmeler inşa ediliyor, matbaa ve fabrikalar açılıyordu. Yani birileri zevk ve sefalarını makyajlıyorlardı anlayacağınız. Bunun yanında da esnafa sürekli yeni vergiler yüklüyor, böylece halkın alım gücü düşüyor, hoşnutsuzluk artıyordu. Ne kadar da tanıdık geliyor değil mi bu yaşananlar!
Şimdi de modalardan biri futbol(diğerlerinden biri de tv dizileri). Futbolla yatırıyorlar bizi futbolla kaldırıyorlar. Hakemler, kavgalar, şike iddiaları, seks skandalları, transfer dedikoduları, ileri geri oynat canımcılar vs. Bir numaralı uyutma aracı yani. Futbolun bizi uyutmasına yardımcı olan yan aktörler de televizyon yayınları(hepsini bir tutmuyorum) ve bahis oyunları. Bağlayacağım zira bilgisayar başından kalkmam lazım. Şu anda da bir nevi modern lale devri yaşıyoruz. Logoyla da gözümüzün içine açık açık sokuyorlar nelerin döndüğünü. Yani kimsenin Dan Brown gibi Kayıp Sembol'ün peşinde koşmasına gerek yok! Sembol ortada çünkü, lale...
22 Aralık 2009 Salı
ŞİKE SKANDALINDA BİR TÜRK
ZIDANE'IN GURURU
LEMERRE & ÖZAT
19 Aralık 2009 Cumartesi
IZGARA USTASI HOENESS
18 Aralık 2009 Cuma
FRANSA KAR ALTINDA
İŞTE RAKİPLER
Lille - Fenerbahçe maçının galibi bir üst turda Liverpool - Unirea maçının galibiyle karşılaşacak.
Atletico Madrid adıyla, potansiyeli ile güçlü bir takım, yıldızlarını şimdi burada saymak gereksiz. Ama sahaya olan izdüşümü için aynı şeyi söylemek zor. Şampiyonlar liginde adeta zoru başardılar ve galibiyet alamadan sadece 3 beraberlikle çıktılar. Son maçta Apoel'le berabere kalan Chelsea'ye dua ediyorlar, İngilizler yenilseydi bugün burada olmayacaklardı. Galatasaray da gerekli bilgileri takımı en iyi tanıyanlardan biri olan Leo Franco'dan alacaktır.
Lille yükselişte. Son 7 maçının 6'sını kazandı. Bu 6 maçta 20 gol attılar. Gervinho en dikkat edilmesi gereken isim. Onun yanında Frau ve Cabaye de gol yollarında etkili oyuncular. Ligde attıkları 30 golün 22'si bu üçlüden geldi. Galatasaraylı Keita'dan gerekli bilgiler alınabilir. Bir de Lille doğumlu Didier Six(Dündar Siz)'i arayabilirler.
ŞAMPİYONLAR LİGİ EŞLEŞMELER
TELEGRAPH DA BUNU YAPARSA
KİM ÇIKSIN?
16 Aralık 2009 Çarşamba
KAHRAMANIM DIEGO
Yaşamam Tanrı'nın emriydi doğduğum harabede,
Yokluktan düzlüğe çıkmanın basit bir örneğiydim sadece,
Başarıya açtım attığım her adımda,
Ölümsüz bir el bıraktım oyun sahalarında.
Tecrübeyle, ateşli bir tutkuyla,
Küçük bir çocukken Dünya Kupası hayali kurdum,
Primera'da zirveye çıktım,
Belki de futbol oynayarak aileme fayda sağlardım.
En başından beridir sevindi Boca taraftarı,
Hayalimdi goller ve çalımlar, gökyüzündeki yıldızlar, şarkı söyleyen insanlar,
Doğdu Tanrı'nın elleri, neşe aşıladı insanlara ve zafer getirdi bu topraklara.
En iyi olduğum için, ne dertlere göğüs gerdim,
Satmamak için kendimi, güçlüyle yüzyüze geldim,
Zayıflığı merak ettim,
İsa bile hata yaptıysa, ben nasıl yapmayayım?
Şöhret götürdü beni güzel, beyaz bir kadına,
Yasaklanmış zevkleri, gizemli tatlarıyla,
Uzak kalamadım ondan, beni bağımlısı yaptı,
Aldı tüm hayatımı,, bu da bir maç sayılır,
Ve bir gün mutlaka kazanacağım.
En başından beridir sevindi Boca taraftarı,
Hayalimdi goller ve çalımlar, gökyüzündeki yıldızlar, şarkı söyleyen insanlar,
Doğdu Tanrı'nın elleri, neşe aşıladı insanlara ve zafer getirdi bu topraklara.
Oleyyyyy oley oley oley oleyyyyyyyyy Diegooooo Diegooooooo
Oleyyyyy oley oley oley oleyyyyyyyyy Diegooooo Diegooooooo!!!...
*Emir Kusturica'nın Maradona belgeselinden...
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Gecenin bu vakti şarkını dinlerken karanlık odamda, parmaklarımın ucundan bu satırlara dökülenleri yazıyorum sana. Tüm içtenliğimle, tüm kalbimle. Sen teksin Diego! En iyisin! Hep öyle oldun, hep öyle kalacaksın! Ne Pele, ne Cruyff, ne de bir başkası! Bu hayatta iz bırakan, hatırlanacak olan sensin. Evet yanlışlar yaptın, hataların da oldu. Hatta ölümlerden de döndün. Ama bunların hepsi seni sen yapan şeylerdi. Kolay değildi Maradona olmak. Kolay değildi tanrının sol ayağına serptiği sihirli tozlarla milyonları peşinden sürüklemek. Nihayetinde var oldun, var olmayı başardın. Yaşa çok yaşa Maradona!
15 Aralık 2009 Salı
HİÇ DURMA ROBERTO CARLOS!
CHAMBILY'NİN 3. DOMENECH GİRİŞİMİ
FUTBOLCUYUZ AMA BASKETBOLDAN DA ANLARIZ
14 Aralık 2009 Pazartesi
BIDONE D'ORO 2009
13 Aralık 2009 Pazar
PEPE 6 AY YOK
12 Aralık 2009 Cumartesi
MARTINA HINGIS
RAFA BENITEZ & BEN
Not: Fotoğraftaki lise arkadaşım Nuri. Ben benzetirim bazen Benitez'e.