16 Eylül 2009 Çarşamba

İNGİLİZ HAKEM - TÜRK HAKEM

İngiltere'de haftasonunda oynanan M.City-Arsenal maçında Adebayor rakibi(eski takım arkadaşı) Van Persie'nin yüzüne kasıtlı olarak basmasına rağmen hakemden kırmızı kart görmemişti(Pozisyonu izlediğimde ben de kasıt olduğuna kanaat getirdim). Ancak maçın hakemi Mark Clattenburg karşılaşmadan sonra pozisyonun tekrarlarını izledi ve "Evet o pozisyonda Adebayor'a hakettiği kırmızı kartı vermeliydim" itirafında bulundu. İngiliz hakem yaptığı hatanın farkında olduğunu samimi bir şekilde çıkıp kamuoyuyla paylaşabilmişti. Böylece hem kendini hem de kurumunu rahatlatmış oldu. Ülkede futbol denen kavramın içi dolu ve değerleri yüksek olduğu için zarar görmemesi, yara almaması adına mevcut kurumlar attıkları her adıma dikkat ediyor. Kamuoyunu aydınlatmak ve gereksiz tartışmaların önüne geçmek için en yetkili isimler tv ve gazetelere gerekli açıklamaları mutlaka yapıyorlar.

Geçtiğimiz haftasonu bizde de yaşandı buna benzer olaylar. Pazar akşamı ligde oynanan Bursaspor-Fenerbahçe maçı hem sert mücadele hem de hakeme olan yoğun tepkiler nedeniyle tartışmalı geçti. Hakem Deniz Çoban'ın sarı kartları havada uçuştu. Bunların bazıları sert faullerden bazıları ise kendisine yapılan itirazlardan ötürüydü. En nihayetinde maçı her iki takım da 11 kişi tamamlamayı başardı. Ancak maç sonrasında yapılan yorumlarda özellikle Fenerbahçe'nin karşılaşmayı başladığı sayıyla tamamlamasının sürpriz olduğu görüşü öne çıktı. En azından Lugano'nun kırmızı kart görmesi gerektiği söylendi, Deniz Çoban cesur davranmadığı için eleştirildi. Lugano ilk yarıda rakibine sert bir müdahalede bulunmuş ardından da hakem Çoban'ın elini iterek alkışlamıştı. İkinci yarıda da yine Lugano'nun rakibinin bileğine bastığı pozisyon hakemin gözünden kaçmıştı. Yine Galatasaray-Beşiktaş derbisinde de var birkaç tartışmalı pozisyon. Mustafa Sarp-Tabata ikilisinin yaşadıkları, Leo Franco'nun topa cezasahasının içinde mi yoksa dışında mı müdahale etti tartışmaları sözkonusu. Bu tartışmaları giderme adına bu iki maçın hakemi Deniz Çoban ve Bülent Yıldırım da İngiliz hakemin duyarlılığını gösterseler ne iyi olurdu. Yaptıkları hataları açıklasalar, "Şurda şurda yanlış karar verdim ya da pozisyonu tam olarak çözemedim" gibi spesifik konuşmalar yapsalar hoş olmaz mı? Ama bildiğim kadarıyla yasaklılar, verdikleri kararlarla ilgili konuşamıyorlar. Ancak büyük bir kamuoyu yaratılacak, büyük bir tepki oluşacak ki o zaman konuşabiliyorlar. Geçen sezon Sivasspor-Galatasaray maçında Ümit Karan'ın gördüğü kırmızı kartla ilgili yoğun eleştiriler üzerine maçın hakeminin karşılaşma sonrasında açıklayıcı, bilgilendirici ifadeler kullandığını hatırlıyorum. Bunun genele yayılması benim de en büyük arzum. Hakemlik kurumu üzerine sert eleştiriler yapıldığında daha cesur, daha hatalarını kabul eden karakterde olurlarsa ekran karşısında da "İleri geri sar, yavaş oku, geri gel biraz, dur şimdi, biraz daha ileri al, bak gördün mü hocam ne olmuş" gibi hiçbir zaman bir sonuca varmayan, sadece o an haklı olabilecek tarafın anlık içini rahatlamasını sağlayacak gereksiz yorumlara da gerek kalmayacaktır.

Konu hakemlerden açılmışken bu arada dünyanın her yerinde sürekli eleştirilen hakemler ve verdikleri kararlarla ilgili iki kez düşünmemizi sağlayacak bir filmin galası Paris'te yapıldı. "Les Arbitres" yani "Hakemler" adlı 77 dakikalık filmde Euro2008 sırasında hakemlerin yaşadıkları anlatılıyor. Maç önceleri ve sonralarında evlerinde, kaldıkları otelde, soyunma odalarında neler yaşadıklarını anlatan filmin arkasında Belçikalı yapımcı Yves Hinant imzası var. Türkiye'de gösterime gireceğini sanmıyorum ama internetten torrentleri illa ki bulunur.

4 yorum:

futbolvefenerbahçe dedi ki...

Hakemlerin çıkıp yorum yapması tabi ki ortamı yumuşatır ancak futbolcunun da et-kemik olduğunu unutmayalım. Hakemin bariz hata yaptığı pozisyonda çıkıp evet yanlış yaptım demesi onu temizler belki ama bu sebeple kart gören oyuncunun kartı iptal olur mu? (Örnek Gökhan Bursa maçı). Sonuçta günlük hayattaki haksızlıklarda kendinizi yerine koyun. Her haksızlığa sessiz kalıyor muyuz? Futbolcunun elini kolunu bağlayamazsınız. Tabi ki dozu ayarlamalılar ancak her itiraz kart olmalı mı? Hakemlerin ciddi bir eğitime ve standarda ihtiyacı var. Bursa maçında auta çıkan topa korner verdi hakem. Gökhan'da itiraz etti ve sarı kartı yedi. Bu arada yan hakemle görüştü -ki yan ısrarla autu verdi- ama hakem autu verse Gökhan'a verdiği kartı geri alamayacağını bildiği için hatayı hatayla devam ettirdi. Bu sıcak bir örnek. Kaldı ki her maçta benzer şeyler ağır-hafif oluyor. Belki futboldada hakemlerin bazı görüntüleri (gerçekten birlikte kararsız kaldıkları) izlemelerine izin vermek lazım. Aynı basketteki gibi

bonaventure dedi ki...

bilgin gökberk in defalarca tekrar ettiiği yine bu hafta değindiği bir husus var hakemler hakkında.

sahada sonradan oyuna girenler dahil 28 kişi var.
tribünde ortalama 15 bin kişi diyelim.

gelir açısından en düşük olan kim? açık tribünde oturanlar ve hakemler!

kazancı maç başına 1250 tl (ortalama) olan adamla aylığı 80 bin dolar (ortalama) olan oyuncu arasında dengesizlik olmaz mı?

işte bütün o dengesizliklerde sahanın içinde ortaya çıkıyor.

hiç düşünüyor muyuz maç sırasında hakemlerin yüz binlerce dolar kazanan adamlar hakkında ne düşündüğünü?

SuMMaNuS dedi ki...

Bu haberi oldukça subjektif buldum. Evet, Fenerbahçe taraftarıyım ama Lugano'nun sarı kart gördüğü pozisyonda bırakın kartı, faulun bile olmadığını herkes gördü, keza Erman Toroğlu bile aynı görüşte bu konu hakkında. Fenerbahçe'nin o maçı eksik tamamlaması tamamen hakemin hatası olurdu, verilen taraflı kararlar o kadar barizdi ki aslında fazla söylemeye de gerek yok. Objektif yazılarınızı görmek umuduyla...

Wallace McKART dedi ki...

@Koray

Size göre bir oyuncu haksız yere kırmızı kart gördüğünde gidip hakemi dövebilir. Bu kadar subjektif olunamaz. Tamam hakem yanlış bir karar vermiş olabilir fakat hakem sahadaki tek otoritedir. Kurallar FIFA'nın kural kitabında açıkça yazılmıştır. Hiç bir şekilde hakemin otoritesini zedeleyemezsiniz. Lugano otoriteyi zedelemekle kalmıyor resmen hakemi tavırlarıyla dövüyor. Ve siz Lugano'nun atılmasını bir hata ve bunu düşünenleri de subjektif görüyorsunuz. Bir yazıya bakarak da Ali Okancı'nın subjektif olup olmadığını söyleyemezsiniz. Ki eğer subjektif buluyorsanız blogu takip etmezsiniz. Evet Fenerbahçeli değilim. Hayır Ali Okancı ne akrabam ne tanıdığım.