
Figo, Beckham, Zidane vs. derken Kaka ve yakında gerçekleşecek Ronaldo transferleri, Perez'in gizemli dünyasının Real Madrid'e sunduğu bir iyilik, Dünya'ya sunduğu ise koskoca bir soru işareti. Hiç kimsenin yapmaya cesaret edemediği transferleri nasıl oluyor da böyle dudak uçuklatan rakamlar ödeyerek yapabiliyor? Bunu hepimiz merak ediyoruz. Bu sorunun cevabı cesaret mi, kara para mı, hazırlanan sağlam bir kulüp politikası mı? Belki de hepsi.
Perez'in inşaat işinde olduğunu çoğumuz biliyoruz tıpkı Aziz Yıldırım gibi. İki ismin iş dünyasındaki profilleri açısından birbirine benzeyen birçok yanları var. Biri Dünya'nın birçok yerinde inşaatlar yaparken diğerinin iş alanı ise daha çok Türkiye. Gelirleri ve harcayabilecekleri para da bununla paralel. Dolayısıyla biri bugünlerde "Dünya'nın", diğeri ise "Türkiye'nin" en iyi isimlerini kadrolarına katmakla meşgul. İki başkanın benzer yönleriyle ilgili ayrı bir post daha sonradan açılabilir. Kısaca biraz Perez'den bahsetmek gerekirse, O'nunla ilgili söylenebilecek en önemli şey devlet adamlarıyla ilişkilerinin çok iyi olmasıdır. Yıllarca siyaset dünyasında yer almasının ardından genişlettiği politik çevresinin de katkısıyla 1993 yılında girdiği inşaat sektöründe ihaleler kazanmaya başladı. Bu arada 1995 yılında çok sevdiği Real Madrid'in başkanlık seçimlerinden de yenilgiyle ayrılmıştı. Bunun üzerine kendini intikam hırsıyla işine daha çok verdi ve 2 yıl sonra şu anki şirketi ACS'yi kurdu, işleri daha da büyüterek servetini genişletti. Artık İspanya dar gelmeye başlamıştı Perez için. Sınırlardan çıkıp dünyaya yayılmalıydı. Bunun için yapması gereken hem kendi hem de şirketinin adını duyurmaktı. İyi bir reklama ihtiyacı vardı. Ülkenin en büyük markalarından, tüm Dünya'da tanınan Real Madrid, Perez için biçilmiş kaftandı. Şansını bir kez daha denemeye karar verdi ve kulübün büyüyen finansal sıkıntıları üzerine kurduğu kampanyası ve camiaya verdiği vaadlerle bu kez kazanmayı başardı. Elde ettiği zaferdeki aslan payı da Luis Figo'yu seçilmesi halinde ezeli rakipleri Barcelona'dan getireceğine söz vermesiydi. Söz Perez için namus demekti ve sözünü de tuttu. Her sene kadrosuna kattığı yıldızlarla Real Madrid'deki Perez dönemi Los Galacticos olarak adlandırılmaya başlandı. Kampanyasında verdiği vaadlere uygun olarak Figo, Zidane, Ronaldo, Owen, Beckham ve Robinho gibi isimleri transfer etti.

Real Madrid tekrar hızla büyürken Perez de hem İspanya'da hem de yurtdışında işleri büyütmeye başladı. Sahip olduğu şirket Portekiz'den Şili'ye, İspanya'dan Fas'a kadar birçok yerde barajlardan tutun da hidroelektrik santrallerden konser salonlarına kadar değişik çaplarda inşaatlar yaptı ve yapmaya da devam etmekte. Tekrar Real Madrid'e dönecek olursak, daha çok forvete yönelik olarak yaptığı yıldız transferleri ve takım içinde futbolcuların egolarının günden güne büyümesi Perez'i sıkıntıya sokmaya başladı. Golcülere, hucüma dönük ortasaha oyuncularına en yüksek rakamları öderken savunma ve defansa yönelik ortasaha oyuncularına fazla para ödemeyi istemiyordu. Real Madrid'in sahaiçinde başarıya ulaşmasında en büyük pay sahibi olan isimlerden Makalele'nin aldığı ücretin az olması sebebiyle Perez'den daha fazla para istemesi ve bu talebinin de Perez'in mantalitesi dolayısıyla reddedilmesinden sonra Chelsea'ye gitmesi Galacticos'da sonun başlangıcı oldu. Perez 2006 yılında kulübün artık yeni bir yönetime ihtiyacı olduğunu ileri sürerek istifa etti. O'nun döneminde kulüp özellikle Asya pazarında önemli bir yere sahip oldu, finansal olarak belini doğrulttu. Perez ise geride bıraktığımız 3 sene boyunca dikkatini tekrar işine yöneltti ve servetini her geçen gün daha da arttırdı. Başkan Ramon Calderon'un yaptığı usulsüzlük dolayısıyla kulüple yollarının ayrılmasının ardından Perez'e yine gün doğdu. Kendini psikolojik olarak da toparlamıştı. Kafa olarak 2. Los Galacticos'u oluşturmaya hazırdı. Üstelik bu kez her sene bir yıldız değil, ilk senesinde 3-4 yıldız almaya karar vermişti. Ezeli rakipleri Barcelona'nın elde ettiği başarılar ve oynadığı futbol Perez'i böyle bir politika izlemeye itmişti. Şu an sahip olduğu servet 3 milyar dolar civarında. Real Madrid'e yaptığı yatırım servetinin yanında devede kulak kalır. Üstüne üstlük yaptığı transferleri de kulüp ve kendisi için bir yatırım aracı olarak gördüğünü söylüyor. Perez'in Ronaldo transferiyle ilgili post'a gelen yorumlarda bu transferlerin paralarını çıkartamayacağı yönündeki iddialara bir cevap olabilecek açıklaması var. Kaka ve Ronaldo için ödeyeceği rakamların fazla olduğunun kendisi de farkında. Bunu İspanya Başbakanı Zapatero da söylüyor (Ancak O'nun bir Barcelona taraftarı olduğunu da unutmamak lazım). Neyse, Ronaldo ve Kaka'ya ödeyeceği yaklaşık 160 milyon euro'nun 1 sene sonra kulübe 400 milyon euro olarak döneceğini söylüyor Perez. Danışmanlarıyla yaptıkları araştırma ve izleyecekleri yol haritasında çıkardığı rakam aşağı yukarı bu düzeyde. Bu iddiasını gerçeğe dönüştürebilecek mi bunu da zaman gösterecek. Bu arada Florentino'nun listesi halen kabarık, isimler ve kulüpleriyle anlaşması durumunda ödemeyi taahhüt ettiği rakamlar şöyle;
Franck Ribery: 55 milyon euro
Xabi Alonso: 40 milyon euro
David Villa: 35 milyon euro + Negredo
David Silva: 25 milyon euro
Raul Albiol: 12 milyon euro