20 Şubat 2010 Cumartesi

BEŞİKTAŞ - GALATASARAY


19 Şubat 2010 Cuma

GUARDIOLA RIJKAARD'I SOLLADI

Guardiola'yı en başarılı Barcelona teknik direktörü olarak gösteren bir istatistik daha. Bu kez Barcelona'nın en başarılı 5 teknik adamının ligde çıktıkları maç ve aldıkları galibiyet sayısına göre aralarında kıyaslama yapılmış. Ligde 60 maça çıkan Guardiola aldığı 44 galibiyetle Herrara, Cruyff, Rijkaard ve Daucik'ten daha iyi bir ortalama tutturmuş. Ancak bu kıyaslama bana göre biraz erken yapılmış. Evet 60 maçta 44 galibiyet önemli bir başarı olarak kabul edilebilir ama kıyaslama yapmak için en azından Guardiola'nın kendisinden sonra en az maça çıkan Herrara kadar takımının başında görev alması beklenmeli. Ancak o zaman daha sağlıklı bir inceleme yapılabilir. Yani Herrara'yı geçmesi için (Herrara'nın 98 maçta 67 galibiyeti var) 38 lig maçına daha çıkıp 24 galibiyet alması gerekiyor. Gelecek sezon bu zamanlarda bir daha bakalım Guardiola'nın galibiyet sayısına ondan sonra konuşalım.

12 YAŞINDAKİ THIERRY HENRY

18 Şubat 2010 Perşembe

ATLETICO MADRID - GALATASARAY CANLI

Vicente Calderon'dan iyi akşamlar değerli futbolseverler. Yaklaşık 15 dakika önce tribündeki yerimi aldım ve maçın başlamasını bekliyorum. Stat etrafından ve içinden fotolar var, birazdan yükleyeceğim. Ama az önce elime ulaşan 11'leri vereyim. Önce Galatasaray, kalede Leo Franco, savunmada Uğur, Neill, Servet, Hakan Balta, onların önünde Mehmet Topal ve Mustafa Sarp, onların önünde ise Caner Erkin, Elano, Arda Turan ve Keita. Görüldüğü üzere Giovani yedek kulübesinde başlıyor. Atletico Madrid ise De Gea, Valera, Forlan, Raul Garcia, Agüero, Assunçao, Ujfalusi, Dominguez, Reyes, Simao ve Perea onbiriyle mücadele edecek. Hava soğumaya başladı. Görüldüğü üzere tribünler şu an için boş. Bu arada internet bağlantısının çok yavaş olduğunu ve foto yüklemekte sıkıntı yaşadığımı belirteyim. Galatasaraylı futbolcular şu anda sahaya çıktı ve ısınmaya başladı. Kale arkasındaki yaklaşık 200 kadar taraftar tüm takımı tribüne çağırdı ve alkışladı. Ve Atletico Madrid de sahada. Bu arada Fenerbahçe Lille karşısında mücadeleyi 2-1 yenik götürüyor. Bu skorla biterse de sarı laciverliler için önemli bir avantaj olacak. Galatasaray'dan da bu akşam güzel bir sonuç bekliyor taraftarları. Bugün gün boyu Madrid merkezinde meydanlarda dolaştılar ve eğlendiler. Yavaş yavaş tribündeki sayıları da artıyor. Evet Fenerbahçe'nin maçı bitti. 2-1 Lille kazandı ama olsun iyi ama tehlikeli bir skor mağlubiyete rağmen. Fenerbahçe bu turu Kadıköy'de alır diye düşünüyorum.

Saatlerimizi 20:54'ü gösteriyor. Şu anda statta kadrolar okunuyor. Maçın başlamasına 10 dakika kalmasına rağmen tribünlerde büyük boşluklar var.

Galatasaray tribünlerinde açılan bir resim. Alparslan'ı tanıdım ama diğerlerini çözemedim uzaktan. Bu arada Atletico Madrid marşları çalmaya başladı. Laaaannnn Frenteliler oturun lan yerinize, zibidiler!..

İki takım da sahada. Galatasaray taraftarlarının olduğu tribüne doğru hücum edecek. Hadi bakalım, turu alın, Avrupa'da hepimiz biriz, herşey Türkiye için. 01' Maça Atletico Madrid başladı. Arda rakip kaleye en yakın oynayan isim şu anda.

Bu arada blogta bir rekor var aynı anda 270 kişi takip ediyor. Teşekkürler ilginiz için. Frente'nin delikanlıları işte burada. Ultraslan da hiç susmadan bağırmaya devam ediyor.

06' İlk köşe vuruşunu Atletico kullandı, Leo Franco yumruklarıyla uzaklaştırdı.

Oyun dengede gidiyor. Maç öncesi bindiğim Atleticolu taksici şunu söyledi bana, "Leo Franco'yu aldığınız için teşekkürler kurtulduk ondan" Bakalım maçın ardından da teşekkür edecek mi? Basın tribünün altındaki Atleticolular kesin ot tüttürüyor. Fena halde koku gelmeye başladı bu tarafa doğru.

11' Ahhhhhhh Arda ile gole yaklaştı Galatasaray. Uğur ortaladı sağ kanattan, penaltı noktası üzerinde Arda vole vurdu ama zayıftı auta gitti.

13' Arda'nın şutu yine ceza sahasının dışında De Gea'nın elinde kaldı. Arda şutlarını bir türlü geliştiremedi. Çok zayıf vuruyor.

17' 0-0'lık beraberlik devam ediyor. GS savunması ve orta sahası şu ana kadar iyi çalıştı. Simao, Agüero, Forlan üçlüsünü iyi marke ediyorlar.

21' Simao ceza sahasına doğru sokulurken Caner faul yaptı. Tehlikeli bir noktadan serbest vuruş.

22' Gol ne yazık ki. Atletico Madrid 1-0 öne geçti. Tehlikeli bir nokta dedik ve golü kalesinde gördü Galatasaray. Sol çaprazdan serbest vuruştan Reyes'in golüyle öne geçtiler. Fotoda hemen önümüzde sevinen Atleticolular görülüyor.

25' Galatasaray tehlike yaratmakta sıkıntı çekiyor. Takımın golcüsü de yok gayet normal. Leo Franco kötü gol yedi. Atleticolular çoştu bu arada. Oturtmak lazım onları yerine.

27' Mustafa Sarp ne yaptın ya! Bomboştu ceza sahasında ofsayt de yoktu, kafa vurdu auta attı. Tutsa halbuki ceza sahasında golğü yapabilirdi. Sakin olmak lazım.

30' Bu oyunla gol atmak çok zor. Keita durmadan top eziyor. Arda daha fazla sorumluluk almalı.

31' Oyyyyyyyy Simao kaleyi karşıdan gören bir yerden 30 metreden serbest vuruş kullandı, Leo Franco güçlükle kornere çeldi.

35' Galatasaray'da değişiklik Caner Erkin çıktı, Giovani girdi. Caner'in yenilen golde hatası vardı. Hem topu kaptırdı hem de tehlikeli yerde gereksiz faul yapmıştı.

36' Oyyyyyyyyyy Agüero ile Atletico 2. gole yaklaştı ama Leo Franco %100'lük golü kurtardı.

38' Keita'ya ne oldu böyle, top tutamıyor, bir güçsüzlük falan var adamda.

40' Ceza sahasının sağ tarafındaki boşluktan serbest vuruş kullandı Atletico. Penaltı noktasında kafa vuruşunda Leo Franco iki hamlede topa sahip. Adamlar bir şekilde tehlike yaratıyorlar durmadan. Galatasaray golü yedikten sonra daha fazla pozisyon verdi.

44' Oyyyyyyyyyyyyy Simao'nun ceza sahasının dışından vuruşu direğe çarpıp auta gitti. Orta sahada saçma sapan bir top kaptırılmıştı yine.

44' Aynı dakika içinde Galatasaray da gole yaklaştı. Keita arka direkte kafayla kaleye gönderemedi. Tühhh beeeeeeeeee!

İlk yarı sona erdi. Atletico Madrid 1 - 0 Galatasaray. Fanatik'ten Raşit ile birlikte ilk devre yorumumuz;

46' İkinci yarı başladı. Haydi Galatasaray!

49' Basından bir arkadaşla Atleticolu bir taraftar ağız dalaşı yapıyor şu anda. Güvenlik geldi ve araya girdi, sakinleştirdi.

51' Atletico'nun bariz üstünlüğü yok. Ama Galatasaray'ın da top yaptığı söylenemez. Atletico çoğu pozisyonunu Galatasaray'ın yarı sahasında kaptırdığı saçma sapan toplarla yarattı.

55' Keita kişisel çabasıyla yaklaştı ceza sahasına, şutu zayıftı De Gea da kaldı.

56' Bu arada Frente Atleticolular "O. Türkler" diye bağırıyor. Aynen kendilerine havale ediyoruz.

57' Forlan çıktı, Jurado girdi Atletico'da.

60' Atletico'nun 1-0'lık üstünlüğü devam ediyor. Giovani ne yapar Galatasaray'da?

61' Leo Franco hatalı gol yese de sonraki kurtarışlarıyla iyi iş yaptı. Az önce de Agüero'ya gol izni vermedi.

64' Galatasaray için söylenecek tek birşey var şu ana kadar; "Kötü." Ama rakip Atletico ne olursa olsun unutulmamalı! En azından bu skoru korumayı başarmalılar.

67' Atletico tehlikeli bir yerden serbest vuruş kullanıyor. Leo Francoooo yine çıkardı köşeden.

70' Kaleci De Gea sakatlandı ve çıktı, yerine Leo Franco'nun yerine alınan Asenjo oyunda.

74' Ahhhhhh be Sarp az kalsın atıyordu. Savunma kaleye yavaş yavaş giden topu 1 metre mesafeden uzaklaştırdı.

76' Gooooollllllllllllllllllllll Keita attı 1-1 oldu. Sol kanattan Hakan Balta ortaladı. Arka direkte Keita dokundu ve topu ağlarla buluşturdu. Kaleci Asenjo'nun soğuk olmasının da golde payı büyük. Bu gol süper oldu. Hadi bakalım!

81' Ayhan oyunda, Elano çıktı. Atletico'da da golü atan Reyes çıktı, genç Salvio oyunda.

88' Atletico son dakikalarda baskı kurdu, iyi bir kontra Galatasaray'a golü getirir.

89' Arda Turan çıktı, Barış Özbek girdi. Hakem 4 dakika uzattı. Başladı duraklamalar.

90+2' Galatasaray Atletico ceza sahasının sağ tarafındaki boşluktan serbest vuruş kullanacak. Tehlike yaratmadı. Ama o bölgede iyi zaman geçirdi sarı kırmızılılar.

Ve maç bitti. Maçın skoru Atletico 1 - 1 Galatasaray. Bu oyuna bu skor çok iyi oldu. Rövanş öncesi iki temsilcimiz de avantajlı skor aldılar. Rövanşlar haftaya perşembe İstanbul'da.

Elimden geldiğince iyi birşeyler yapmaya çalıştım. Bir yandan foto çek, bir yandan video, bir yandan yaz, bir yandan izle. Gerçekten çok zor işmiş. Hele ki bu soğukta. Teşekkürler takip ettiğiniz için. Sabah 11'de dönüş uçağı beni bekler. Sağlıcakla kalın!

PENNE, MONT VE VICENTE CALDERON

Sabah fotoğrafları koydum sayfaya ama birşeyler yazmaya vaktim olmadı. Öncelikle eşimin aldığı montun bu kadar sükse yapacağını tahmin etmiyordum. Yaptığınız yorumları okudukça o da çok mutlu olmuş. Bu arada evet o yol Vicente Calderon'un tribününün altından geçen tünel. O yolun üstünde basın tribünü, protokol ve vip bölümleri var. Bu arada inşallah söz verdiğim canlı anlatımı bu akşam yapmaya çalışacağım. Bekliyorum sizleri de...

17 Şubat 2010 Çarşamba

PENNE SANTİAGO BERNABEU'DA

Madrid'de 3 gündür yağan yağmur nihayetinde bugün yerini açık havaya bıraktı. Ben de otelin etrafındaki caddeleri bitirdikten sonra bugün soluğu Santiago Bernabeu'da aldım. Rehbersiz gezmek isterseniz 15, rehberli 22 euro. En üst tribünden başlayıp, koridorlardan zemine, basın toplantılarının yapıldığı odalardan soyunma odalarına kadar geziyorsunuz. En sonunda da sizi çıkıştan önce Real Madrid mağazasına sokuyorlar. Turun ortalarında şampiyonlar ligi kupası ve futbolcularla blue box'ta resminizin çekildiği bir bölüm var. Çekmeden önce bedava diyorlar ve elinize bir barkod tutuşturuyorlar. En son çıkarken resimlerinizi istiyorsunuz ve o da ne? Money please. Ama ama diyorsunuz kar etmiyor. İki foto için 20 euro bayılıp çıkıyorsunuz. Şimdi istikamet Vicente Calderon. Rijkaard'ın basın toplantısı ve 15 dk. basına açık antrenman var sırada. Yarın sabah inşallah Prado, ardından da maç.

Bu arada Recaro koltuklar söylendiği gibi çok rahat. Van der Vaart olsam ben de yedeklikten kurtulmazdım, hatta Faubert olsam uyurdum heralde. Dün akşam Madrid'in merkezinde yani Gran Via'da ve bugün Santiago'da birkaç Galatasaraylı taraftara rastladım. Asıl bugün geliyorlar Madrid'e. Yarın da şehir merkezinde toplanıp Vicente Calderon'a birlikte gitmeleri söz konusu. Frente Atleticoluları da merakla bekliyoruz.

15 Şubat 2010 Pazartesi

VICENTE CALDERON'DAN CANLI YAYIN

Şartla uygun olursa (Vicente Calderon'daki yerimiz, internet bağlantımız vs.) perşembe akşamı TSİ 21:45'ten itibaren blogtan Atletico Madrid-Galatasaray maçını canlı olarak anlatacağım. Yine maç öncesi ve esnasında stat içi ve dışından son fotoğraflar, belki videolar (Aceto ile beraber maç öncesi ve devre arasındaki yorumlarımız vs.) ve daha birçok sürpriz blogta olacak. Sizlerin de yorumlarınızla renk katacağınızı düşünüyorum. Dediğim gibi umarım şartlar uygun olur. Şimdiden Lille karşısında Fenerbahçe'ye, A.Madrid karşısında Galatasaray'a sonsuz başarılar diliyorum, inşallah iki takımımız da rövanş öncesi avantajlı bir skor alır.

Merak edenlere, aşağıdaki linkteki gibi birşey olacağını ama olay yerinden yapacağım için çok daha kapsamlı olacağını söyleyebilirim.

BARCELONA - M.UNITED CANLI ANLATIM

14 Şubat 2010 Pazar

SELEF & HALEF

Brezilya takımı America'da teknik direktörlüğe Bebeto'nun yerine Romario geçmiş. Hey gidi 94 Dünya Kupası!

DAVID VILLA NEYİ TEST EDİYOR?



Cevap: İç çamaşırını.

VEDAT MİLOR'DAN MADRİD MUTFAĞI

Milliyet Pazar ekinde gurme Vedat Milor'dan "nefis" bir yazı. Madrid'e gidecek olanlar ile Galatasaraylı yöneticiler, teknik ekip ve futbolcular da okumalı.
Galatasaray perşembe günü Atletico Madrid’le oynayacak. Bana kalırsa Madrid Avrupa’da en iyi yemek yenen şehirlerden biri. Maçı izlemeye gidecekler için birkaç önerim var.

Galatasaray sezonu erken açtı, erken forma girdi ve gayet doğal olarak ilk yarının sonlarına doğru biraz zorlandı. Bunu Rijkaard elbette öngörüyordu ve sezon başından itibaren rotasyona gidip olası hasarları en aza indirmek istedi. Onu eleştirenler bu gerçeği ya görmedi ya da görmek istemedi.

Maalesef bizde futbol yorumcularının çoğunluğu ciddi analizden çok, önyargıları pekiştiriyor ve sonuca göre değerlendirme yapıyorlar (İbrahim Altınsay, Rıdvan Dilmen, Ömer Üründül ve başka birkaç yazarı çok beğeniyorum ama onlar azınlıkta kalıyor). Bu durumda da zaten çoğu duygusal olan Türk futbolcusu gereksiz şekilde yazılanlardan etkileniyor ve oyun disiplininden uzaklaşabiliyor. İnşallah perşembe günkü Atletico Madrid maçında futbolcularımız soğukkanlılığını korur ve iyi bir sonuçla İstanbul’a döneriz.

Gördüğüm kadarı ile Cim Bom yaratıcı futbol oynuyor ama orta sahamızın oyun kurma becerisi istenilen noktada değil. Sert basan ve kanatları iyi kapatan takımlar karşısında zorlanıyoruz. Umarım bu zaaflar kısa sürede giderilir.

Madrid asil, alımlı, tanımaktan şeref duyacağınız bir şehir

Ben kendi hesabıma karşımıza bir İtalyan değil, İspanyol takımının çıkmasına seviniyorum. Bize benzer oynayan İspanyollara karşı şansımız daha fazla.

Çok üzülüyorum o hafta çekim olduğu için maça gidemeyeceğime. Madrid bence Avrupa’da en iyi yemek yenen şehirlerden biri.

Sadece yemek değil. Gerçekten asil bir şehir Madrid. Alımlı, vakur. Barcelona kadar ilk bakışta cazip değil ama tanıdıkça haşmeti karşısında şapka çıkaracağınız ve tanımaktan şeref duyacağınız bir kent.

Ben yöneticilerin yerinde olsam futbolcuları Prado müzesine götürür ve Velasquez, Calderon gibi devlerin yanı sıra, Goya’ya ayrılan bölümdeki tabloları seyretmelerini sağlarım. Futbolcuların stres atması için dikkatlerinin üst düzeyde sanata odaklanması güzel olur. Futbolda da hem teknik-taktik hem de yaratıcılık bir arada gidiyor. Rakibinin sanatsal alanda eriştiği doruk noktalarını özümseyen futbolcularımız maçın havasına girip sahada daha rahat oynayabilir.

En önemli nokta: Paella yiyeceğim diye tutturmayın

Keşke hepsinin vakti olsa da İspanyol mutfağını da tanısa.

Ama herhalde yönetici ve taraftarların vakti olacak. Tavsiyelerim belki onların işine yarar.

En önemli nokta ile başlayayım: Paella diye tutturmayın. Castille Leon bölgesi paella’nın yurdu değil. İzmir’de Adana işi kebap aramak gibi garip bir tutku olur bu.
Ama canınız deniz ürünlerini çekiyorsa Madrid’de inanılmaz lokantalar var. Deniz ürünlerindeki zenginlik, çeşitlilik ve pişirme ustalığı açısından Madrid, Paris ile yarışır.

Bu ürünlerin pek çoğu Atlantik kıyısından, Galisya bölgesinden taze geliyor Madrid’e.
İnşallah perşembe akşamı turun kapısını aralarız da cuma akşamı sizler bunu buradaki lokantalardan birinde kutlarsınız.

Biz geride kalanların da sağlığına bir kadeh kaldırmayı unutmayın ama!

Bizde olmayan karides çeşitlerini deneyin
O’Pazo, La Trainera gibi lokantalar burada adeta müesseseleşmiş.
Bu ikisi çok çok iyi ama benim favorim Combarro. İki yeri var. Ben iki kez Ortega Gasset 40 numarada yedim. Telefon ettiğinizde, eğer oradaysa baş garson Alvaro Lopez Gresa ile konuşun.

İnanılmaz bir yer burası. Camarones, carabineros, gambas palamos gibi İspanya’nın farklı yörelerinden gelen üç-beş çeşit farklı ve taze karides deneyip onlarla bile doyabilirsiniz. Bizde var olmayan lezzetler bunlar.
Ama mutlak Galisya usulü deniz tarağı (vieras) ve ızgara deniz kereviti (cigalas) ısmarlamadan kalkmayın. Ayrıca seçeceğiniz balığı da nasıl isterseniz öyle pişiriyorlar.

Bunların yanında mutlak iyi bir Albarino şarabı ısmarlayın. Benim favorim Paco Senorans Seleccion. 40 avro civarı. Çok iyi bir Sauvignon ile Fransız Condrieu (viognier üzümü) arası bir beyaz şarap ve kabuklu
deniz ürünleri ile çok iyi gidiyor.

Trüflü lazanya ve dondurmalı sufleyi şiddetle tavsiye ederim

Diyelim ki et ağırlıklı ve çok çok üst düzeyde bir yemek istiyorsunuz.
O zaman adres Zalacain.
Müşteriler orta yaş ve üstü iş kesimi. Daha çok bankerler. Tek-tük varlıklı Amerikalı turistler de var.
Buranın baş garsonu olan Jimenez’e kendinizi tanıtın.
Lokantaya girer girmez karşınızda koskoca bir pastırma göreceksiniz: Jamon iberico. Burada elle kesiyorlar. Dünyanın en lezzetli jambonu. Eğer domuz yiyorsanız mutlak yemeğe bununla başlayın.
Bu lokantanın şefi Bask bölgesinden ve çok ünlü. Hafif Fransız etkisi de var mutfağında.
Öyle bir kaz ciğerli ve trüflü lazanya hazırlıyor ki bu kadar tatmin edici bir lezzeti ifade etmek için “umami” demek lazım. Yani tarifi zor ama insanın içini gıdıklayıp kalbini eriten tür bir lezzet. Tabii ki biraz ağır ve yağlı.
Daha hafif bir şey istiyorsanız çok güzel ve en iyi zeytinyağı ile hazırlanmış ıstakoz salataları var.
Balıklar da taze ve çok ustaca, yani derileri kıtır, içleri sulu ve deniz tuzuyla pişiriliyorlar. Ben gittiğimde “merou” denen ve bana lagos ya da orfozu hatırlatan bir balığı denedim. Sırtından çok iri ve kemiksiz bir fileto çıkarıp ızgara etmişlerdi. Safran ve domatesli sosu da çok lezzetli idi ve balığın lezzeti ile çelişmiyordu.
Ama hiç unutamayacağım yemekleri süt kuzusu pirzolası. Rengi adeta beyaz ve önünüze gelen minnacık kalem pirzola. Mönüdeyse tavsiye ederim.
Tatlılar da çok güzel. Grand Marnier likörlü krep suzeti bizzat şef garson önünüzde hazırlıyor. Fıstıklı dondurma ile gelen çikolatalı sufle de o kadar kaliteli bir çikolatadan yapılmış ki, yedikten sonra damağınızda kadife gibi bir lezzet kalıyor.
Şarap listesi de zengin. Benim tavsiyem iyi bir Rioja. Özellikle kuzu pirzola ile çok uyumlu. Artadi’nin Vina El Pison ucuz bir şarap değil ama kalitesine göre fiyatı makulün ötesinde. İpeksi dokulu, zengin, hem burunda hem damakta çeşitli katmanları olan ve bitimde damağınızda uzun süre hafif oryantal baharat lezzetleri bırakan bir şarap bu. Ben 1996’dan beri hemen hemen her senesini denedim ve hiçbir zaman çok iyinin altına düştüğünü görmedim. Kişisel tuttuğum notlarda
100 üstüne 92 ile 97 arası değişmiş (son denediğim 2005 çok başarılı).


Üst katta oturun, “callos madrilenes” ısmarlayın

Madrid’in en iyi lokantası Casa Lucio değil belki ama girilmesi en zor ve en şahsiyetli lokantalarından biri burası. Bizdeki Yakup ile Park Şamdan arası bir yer diyelim. Real Madrid başkanı, basının önde gelenleri, yazar-çizer takımı, İspanya ekonomisine yön verenler falan burada.
Telefon ettiğinizde Lucio’nun oğlu Xavier ile konuşmaya çalışın ve üst katta oturmayı rica edin (yanınızda bir bayan olmazsa bu biraz zor). Sonra da, Casa Lucio’nun hiç fena olmayan kendi kırmızı şarabını ısmarlayın. İşkembe yiyorsanız, Madrid usulü, yani güveçte gelen ve fasulyeli, domates-sarmısak soslu “callos madrilenes” şaheser. Kendi özel soslarıyla hazırlanan mercan balığı (“besugo”) çok taze ve bütün olarak ızgara ediliyor. Eğer iki kişiyseniz de enfes bir ızgara dana pirzolası var: “Churrasco”.
Eşiniz yanınızda ise kara gözlük ile gidin buraya. İspanya’nın bütün sosyetik fıstıkları üst katta!


Vedat Milor
Milliyet Pazar