14 Şubat 2009 Cumartesi

JOSE TEKRARLADI "BİR GÜN MUTLAKA ..."

"Evet 1 gün döneceğim tekrar Chelsea'ye. Çünkü biz birlikte çok mutluyduk. Ama size 1 gün derken ne zaman olacağını söylemiyorum. Chelsea benim için özel bir kulüp ve orada özel arkadaşlarım var. Ben onların hikayesine aitim onlar da benimkinin. Bundan dolayı 1 buçuk yıl içersinde birkaç teknik adamla çalıştıkları için hiç de mutlu değilim."

Inter - Milan derbisi öncesi Mourinho bol bol Chelsea'den bahsetmiş.

DAVID JAMES'TEN REKOR

Portsmouth kalecisi David James Premier Lig'de en fazla forma giyen futbolcu rekorunun yeni sahibi oldu. M.City karşısında sahaya çıkan James 536. kez İngiltere'nin 1 numaralı liginde forma giyerek Gary Speed'e ait olan 535 maçlık rekoru tarihe gömdü. 20 yıldır forma giyen James Liverpool, Aston Villa, West Ham ve Manchester City takımlarında da oynadı. Yukarıdaki resimde ise David James yeni Superman filmi için rolüne hazırlanırken görülüyor.

GALATASARAY'DA ANTALYASPOR YENİLGİSİNDEN KİM SORUMLU?

Geçen hafta Kayserispor karşısında alınan beraberliğin ardından hakemin verdiği çoğu kararda hatalı olduğunu belirtmekle birlikte Galatasaray'ın hakeme kalmadan bu maçı kazanması gerektiğini söylemiştim. Lincoln'ün ve önceki haftalarda Galatasaray'lı futbolcuların gördükleri kırmızı kartlardan dolayı bir disiplin sorunu olduğunu belirtmiştim. Kayserispor karşısında da Mehmet Topal'ı Hakan Balta'nın maç başlamadan önce sakatlanmasının ardından sol bekte başlamasından, Arda'nın özellikle 2. yarıda sol kanatta ileri geri çalışmaktan 70. dakikada tükenmesinden ve 2. yarının başında Nonda'yı oyundan almamasından dolayı kaybedilen puanlardan dolayı Skibbe'yi suçlu göstermiştim. Bunun üzerine bazı arkadaşlar bana karşı çıkmış ve yazdıklarımın saçma olduğunu söylemişlerdi. Ben de tüm yorumlara saygı göstererek yazdıklarımın arkasında durmuştum. Geçen hafta Lincoln'ün ilk sarı kartı görmesine yol açan hareketi bugün Milan Baros 5 dakika arayla 2 kere yaptı. İlkinde sarı kartı gördü ama hakem 2. pozisyonda ceza sahasının hemen önünde kendini bırakan Baros'a kartını göstermedi. Antalyaspor yenilgisinin ardından maçla ilgili bir analiz yazmayacağım ve sizlere anketle görüşlerinizi soracağım.

Ankette futbolcuları iyi bir performans gösteremedikleri, kendilerine yakışan futbolu ortaya koyamadıkları için; Lincoln'ü geçen hafta gördüğü kırmızı kartla takımını bu maçta yalnız bıraktığı için; Skibbe'yi takımı iyi motive edemediği ve futbolcularının gördükleri gereksiz kartlara karşı önlem alamadığı için; yönetimi haftaiçinde yaptıkları üstüste basın toplantıları ile kendi futbolcularının üzerinde olumsuz bir baskı yarattıkları için koydum.

SCOLARI ARTIK ANILARDA YAŞIYOR

MR. X'İN FOTOĞRAFI


Torino kulübünü almaya hazırlanan ve yapacağı yatırımla Torino'yu tekrar eski başarılı günlerine döndüreceğini söyleyen Mr. X'in Raffaele Ciuccariello adında kendisine babasından 600 milyon € miras kalan biri olduğu açıklanmıştı. Fotoğrafları İtalyan basınına düşmüş. Evlatlık kabul ediyor mu acaba?

* TORINO'NUN MR. X'İ

13 Şubat 2009 Cuma

BANKA YÜZÜ BERBATOV

Bu adam her geçen yıl biraz daha yakışıklı olmaya başladı. Dünya futbolundaki yeni seks sembollerinden biri olarak da anılmaya başlamış. Bu kareler M.United'lı futbolcunun Bulgar First Investment Bank'ın yeni reklam filminden. Reklam filmi iyi hoş güzel de gol yollarından n'aber Berba?


* Guy Ritchie'nin yerinde olsam hemen bir filmde oynatırım Jason Statham ile beraber. Ya da Ocean's 14 falan çevrilirse ekibe mutlaka dahil edilmeli.

WEMBLEY'DEKİ İLK MAÇA BEN DE GİTTİM

Selam millet ben Ali. Hep bu yüzyıldaki televizyon anılarımı anlattım sizlere, şimdi biraz daha geçmişe gitmekta fayda var. Tarih 28 Nisan 1923. Daha Türkiye'de cumhuriyet ilan edilmemiş, edilmesini bekliyoruz. Savaştan sonra İngiltere'ye geldik benim pederle. Londra tarihi günlerinden birini yaşıyor. Babamın berber dükkanında çıraklık yapıyorum. I. Dünya Savaşı çoktan bitmiş, ekonomi toparlanmaya çalışıyor. Bizim işler de kesat, babam bazen siftah yapamadan kapatıyor dükkanı.

O gün sabahtan dedimki babama "Babacığım bugün Wembley Stadı açılıyor. Gidicez di mi maça?" Babam yüzünü ekşitti; "Cepte para yok olm nasıl gidicez." "Ya baba sen gel benim arkadaşın bir köfte arabası var. Hastaymış evde yatıyor bana verdi bugünlük arabayı. Maça kadar satarız köfteleri sonra da karaborsadan alır bileti gireriz maça." Biliyorum babam benden daha çok gitmek istiyor maça. Hasta Bolton taraftarı. FA CUP finali oynanacak Bolton ile West Ham arasında. Öğleye doğru baktık herkes indiriyor kepenkleri, kapatıyor dükkanları. Babam da geldi mi gaza.

"Yürü lan velet gidiyoruz."


Acayip mutlu oldum anlatamam. Bu tarihi günü yerinde yaşayacağım ve Wembley'in önünde köfte satarak tarihe geçen ilk Türk olacağım. Stada bir gittik anam anam insan seli. Millet akıyor. Ben diyim 100 bin, siz deyin 200 bin kişi var. Benim ve babamın gözde sterlin işaretleri belirdi. Akşama kadar acayip satış yaptık. Londralılara tükürük köftelerini teker teker yedirdik. Ceplerimizden artık paralar taşıyor. Bizim köfteler bitti. Saate bir baktım maçın başlamasına 10 dakika kalmış. Etrafta karaborsacı arıyorum harıl harıl ama daha böyle bir kavram türememiş stad çevresinde. Nerden aklıma geldiyse! O sırada babam seslendi bana kalabalığın arasından.

"Lan olm gel buraya ne karaborsacısı. .iktir et! Gel ben seni sokucam stada"


Aaa bir baktım koca koca adamlar bir yere tırmanıyor. Babam çıktı önden çekti beni yukarıya. Kale arkasında zar zor bir yer bulduk. Bolton da West Ham'a 2 tane takıp kupayı kazanmaz mı! Babam acayip mutlu oldu. Hem babamın cebi para doldu hem de tuttuğu takım Wembley'deki ilk maçı kazanıp kupayı kaldırdı. O gün bugündür hiç unutmam yüzümde bir tebessümle anarım o zamanları!

SCOLARI FRANCE FOOTBALL'A KONUŞTU

Scolari kovulma detaylarını France Football'a anlatmış.

"Chelsea'de oyunun kaderini değiştirebilecek türden bir oyuncu yoktu. Takımdaki bu eksiği sezon başında gördüm ve bu amaçla Robinho'yu Real Madrid'den transfer etmek istedik. Robinho oyun içerisinde riskler alabilen, korkmadan dribling yapabilen bir oyuncu. Drogba'yı niye oynatmadığıma gelince; benim taktik sistemim ile Drogba'nın oyun stili birbirine uymuyordu. Drogba ve Anelka arasında bir seçim yapmam gerekiyordu. Ben de tercihimi Anelka'dan yana kullandım.''

Bu demeçten anlıyoruzki Scolari'nin sonunu Araplar hazırlamış Chelsea'nin elinden Robinho'yu alarak.
:)

RONALDO'NUN YENİ SEVGİLİSİ

Ronaldo'nun sahada olduğu gibi saha dışında da ne kadar hareketli olduğunu hepimiz biliyoruz. CR7 sayısız top modelle, dünyanın en güzel kadınları ile birlikte oldu genç yaşına rağmen. Portekizli şimdiyse gönlünü 18 yaşındaki bir öğrenciye kaptırmış. Geçen akşam Manchester'da yeni kız arkadaşını 140.000 sterlinlik Bentley'siyle almış ve kentin VIP mekanlarına götürmüş ardından da haftalığı 90 sterlin olan öğrenci odasına geri bırakmış. Ronaldo'nun Olivia Saunders adlı kızla okul harçlığını çıkarmak için part-time çalıştığı gece kulübünde tanıştığı söyleniyor.

9 Aralık'ta C.Ronaldo'nun bazı eski aşklarının resimlerini koyarak magazin görevimizi de yerine getirmiştik. Bakmakta fayda var.

* C.RONALDO'NUN YENİ AŞKI

GARNETT & NOWITZKI

Dostlar gerçekten daha önceki ikisinden süper diyaloglar çıktı. Hepiniz çok yaratıcısınız bu konuda. Dün gece NBA'de Boston Celtics, Dallas Mavericks'i 99 - 92 mağlup etti. Nowitzki 37 sayıyla maçın en skorer oyuncusu olmasına rağmen takımının yenilmesine engel olamamış. Görebildiğimiz kadarıyla maç içinde tansiyon da sık sık yükselmiş. Gerilimli anlardan biri de Garnett ile Nowitzki arasında, diyaloglar ise sizden...

GARNETT: ____________________________

NOWITZKI: ___________________________


* DOMENECH & MARADONA

* FAUBERT & MIJATOVIC

JOACHIM LÖW

"Norveç'e kaybettik 1-0 ama olsun önemli değil. Mesut'u kaptırmadık ya Türkiye'ye ohhh gönlüm rahat!"

RONALDINHO

Ronaldinho İnter maçı öncesi dün gece Milano'da 15.000 bakımını yaptırırken...

BARCELONA 1901


Barcelona, İspanya Profesyonel Futbol Ligi'ndeki ilk maçını bundan 80 yıl önce dün oynamış. Racing Santander'i deplasmanda 2-0 mağlup etmişler. Yukarıda 1901 yılındaki Barcelona takımının kadrosu var. Eskiden tip olarak biz Türkler ve Avrupalılar ne kadar birbirimize benziyormuşuz.

Santander, 12 Şubat 1929.
1928/29 Açılış haftası
Campos de Sport del Sardinero.

RACING 0
FC BARCELONA 2

Racing: Raba, Santiuste, Garcituaga, Torón, Baragaño, Larrinoa, Santi, Loredo, Óscar, Gómez Acebo and Amós.
FC Barcelona: Vidal, Saura, Samitier, Martí, Castillo, Obiols, Sagi, Arnau, Ramon, García and Parera.
Hakem: Ramón Melcón.
Goller: 0-1, Parera (dakika 53); 0-2, Parera (dakika 87).

* İSPANYA FUTBOL LİGİ'NİN 80. YILI

HUGO CHAVEZ

Bu Chavez süper adam. Geçenlerde NTV'de bir belgeselini izlemiştim. Medyayı çok güzel kullanıyor. Adamın kendi tv programı var. Her pazar günü Devlet Bakanlar'ını alıyor karşısına fırça atıyor, hesap soruyor halkın karşısında. "Şu işi hallettiniz mi, bu iş böyle mi yapılır, sen Bruno bir iş verdik eline yüzüne bulaştırdın" falan gibisinden sallıyor. Gülmekten öldürdü beni. Topa da çok ilginç bakmış, aklından kim bilir ne geçiyor?

ZIDANE


Usta unu eleği sermiş artık. Vakit emekliliğin tadına çıkarma vakti. Gün gelir Mauritius sahillerinde denize girer, gün gelir sıcak kumlarda top peşinde koşturur. Zizou dün de eurolig maçına gitmiş.

12 Şubat 2009 Perşembe

TORINO'NUN MR. X'İ


İtalya şu anda bu haberle çalkalanıyor. Bütün gazetelerin internet siteleri manşetten bu haberi veriyor. İtalya'da futbol gündeminin ana maddesi Torino kulübünü almaya çalışan Mr. X'in kim olduğunun ortaya çıkması. Bu kişinin adı Raffaele Ciuccariello'ymuş. Kısa bir süre önce Torino'daki Hotel Golden Palace'da avukatı düzenlediği basın toplantısıyla Torino kulübünü almak isteyen müvekkilinin ismini açıklamış. Kendisine babasından 600 milyon € miras kalan 68 yaşındaki Ciuccariello'nun Torino kulübünü satın almak istediği ve takımı güçlendirmek için bu mirasın 100 milyon €'luk kısmını transferlere harcayacağı söyleniyor. Mr. X yani Ciuccariello ilk olarak 20 Kasım'da ortaya çıkmış ve kulübü almak için 45 milyon €'luk bir teklif yapmış. Avukatı Ciuccariello'nun Torino kulübüyle ilgili 10 maddelik programını medyaya sunmuş. Takımın başına iyi bir teknik direktör getirip yapacağı transferlerle 1940'lı yıllardaki Grande Torino'yu tekrar yaratmak istediğini söylemiş. Henüz bu kişinin resmi internete düşmedi.

Kaynak: Çeşitli İtalyan gazeteleri

ÇAKMA BÜLENT UYGUN

YAPMA CANIM BASIN'IM YAPMA BUNUUUU!

Bugün saat 13:12 itibariyle Anadolu Ajansı'nın geçtiği bir haber.

"HOLLANDALI ANTRENÖRLER DÜNYAYI ELE GEÇİRDİ. 12'Sİ KULÜP, 9'U MİLLİ TAKIM OLMAK ÜZERE TOPLAM 21 TAKIMI ÇALIŞTIRAN HOLLANDALI TEKNİK ADAMLAR, EN FAZLA AVRUPA'DA GÖREV YAPIYOR."


Başlık bu. Haberde bu başlığın ayrıntıları falan anlatılmış. Gayet güzel bir çalışma. Ama haberi geçen arkadaş şu cümlede bir hata yapmış.

"Bu arada Inter'i geçen sezon lig şampiyonluğuna taşıyan Frank Rijkaard, şu an hiçbir takımda görev yapmamasına karşın Avrupa'nın başarılı teknik direktörlerden biri olarak biliniyor."

Olabilir insanlık hali, o an aklı başka bir şeye gitmiştir Frank Rijkaard'ı Inter teknik direktörü yapmıştır. Ama işin daha trajik hali, haberi birçok internet sitesi ki aralarında en çok okunan spor siteleri de var; hiç okumadan bu haliyle hemencecik sayfalarına koymuşlar. Biraz daha özen biraz daha dikkat n'olur canım basın'ım!

DOMENECH - MARADONA

Arkadaşlar acayip zevk aldım(k) Faubert ile Mijatovic arasında kurduğunuz diyaloglara. Süpersiniz gerçekten, aklınıza sağlık. Domenech ile Maradona arasında dünkü maçın ardından bu kareye de yaratıcı birşeyler bekliyoruz...

Maradona: ___________________________

Domenech: ___________________________


* FAUBERT VE MIJATOVIC

YILDIRIM DEMİRÖREN TIKANINCA

CAPELLO'DAN FATİH HOCA'YA MEKTUP


Sevgili Fatihciğim,

Sinyor'um, Terim'im çok üzgünüm çookkk bildiğin gibi değil. Dün geceden beri başım öne eğik kaldıramıyorum. Dün Sevilla'daydım. İspanya'yı yenmeye gittik ama sonuç hüsran. İki tane tıkadılar bize. Bu adamlarla sen de 1,5 ay sonra oynayacaksın. Hadi biz yenildik bari sen mağdur olma sana birkaç tüyo vereyim. Euro2008'deki anlayışla ve futbolcularla oynamaya devam ediyorlar. Aragones maragones yalanmış. Bunların başına sizin Müfit'i koy yine şampiyon olurlar. Çok sade ve akıcı futbol oynuyorlar çünkü birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Sanki kafalarında bir çip var, oyun kurgusunu yüklemişler, ezbere oynuyorlar. Bildiğin gibi değil tıkır tıkır pas yapıyorlar. Bir ara bizim çocukların başı döndü. Sahana yerleştiklerinde sabırla paslaşıyorlar, senin hata yapmanı bekliyorlar, yaptığında da cezayı kesiyorlar. Hiç şüphe yokki Dünya'nın en iyi takımı şu an onlar. Dünya Kupası'nı da onların kazanacağına inanıyorum. İspanya gibi bir takımla oynayınca gerçekten ne olduğunuzun da farkına varıyorsunuz. Bizim bu İngiltere'den bir cacık olmaz, bunlara feriştahı gelse birşey katamaz. Senin çocuklar hırslıdır ama, bırakmazlar maçı. Hele bi de ilk golü yerseniz zaten kesin puan çıkartırsınız. Fatihciğim seni severim bilirsin, hakkında hayırlısı olsun Madrid'de. Sağlıcakla kal.

Fabio Capello
İngiltere Teknik Direktörü

ABD 2 - 0 MEKSİKA


Büyü de işlemedi ABD'ye. Bizim üfürükçü Ahmet hocayı yollayalım bir dahakine Meksika'ya. Nefesi güçlüdür. Okusun üflesin çocukları, woodoo bebeği, büyüsü falan neymiş. Bizim Barcelona'lı çocuk Rafael Marquez de kırmızı kart görmüş Tim Howard'ı öldürmeye teşebbüsten.

11 Şubat 2009 Çarşamba

BİR DEMET FUTBOL (DÜN GECEDEN AKILDA KALANLAR)


İzmir'de Gökhan Ünal son haftalardaki güzel gollerinden birini atıyor, erkenden golü buluyoruz. Ama ilk golü atmak bizim için iyi değil bunu da biliyoruz. Almanlara da atmıştık ve Euro2008 defterini kapatmıştık. Öyle de oluyor. 90+2.dakikada sağ kanattan Kone ortalıyor, Volkan hayret verici bir şekilde 6 pasa düşen topa çıkmıyor, Sabri de Euro2008'deki Almanya maçında Lahm'ın attığı goldeki gibi yine kademeye giremeyince Drogba takıyor golü. Fildişi Sahilli futbolcular çocuklar gibi şen. Yağmur altında İzmir'de stadı dolduran 50 bin kişiyi de mutlu edemiyor bizim çocuklar. Tribünlerdeki en güzel şeylerden biri Meksika dalgası.


Fransa - Arjantin maçı başlıyor. Fransızlar maçın başında hırslı, saldırıyorlar ama boşuna üretemiyorlar. Yavaş yavaş Arjantin dengeyi kuruyor. İlk yarının sonlarına doğru Gutierrez ağları havalandırıyor. Ardından son 3 dakikada tangocular öyle bir paslaşıyorki, Henry, Anelka, Ribery kafası kesilmiş tavuklar gibi koşuşuyor etrafta. Yakışıklı Gourcuff hakeme yalvarır gibi bakıyor "bitir ilk yarıyı ne olursun." Fransa'da ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da kasap Diarra iş başında. Real Madrid'li, bir Barcelona'lı Messi'yi dövüyor bir Atletico'lu Aguero'yu. Hatta bir ara hızını alamıyor takım arkadaşı Gago'nun sağ bileğini kırma teşebbüsünde bulunuyor. Korkuyorum Real Madrid'in şampiyonluk yarışına ortak olması için Diarra Messi'yi sakatlayacak diye. Maradona kenarda ben tv başında ".iktir" çekiyoruz Diarra'ya. Tevez maçın sonlarında oyuna giriyor. Yeniden hareketleniyor maç. Messi "uyuz oldum Diarra'ya, tıkamadan gitmem Fransızlara" diyor, dediğini de yapıyor. Bir gol de Messi'den. Marsilya'daki Fransızlar, Meksika dalgası yapmıyor ama oley çekmeye başlıyor. Arjantinliler paslaşıyor Fransızlar oley çekiyor, topu yanlışlıkla Fransızlar alınca da "yyuhhhhhh" sesleri yükseliyor. "Giren çıkan Domenech'e" diyorum, Gourcuff sen de git mankenlik yap koçum. Yeni Zidane'mış, pöhhh tırnağı olamazsın. Arjantinlilerin hepsine bayılıyorum ama en çok da sol bek Emiliano Papa'ya. Velez Sarsfield'da oynuyormuş acayip teknik. Bravo Maradona ve ekibine iyi bulmuşlar.


Sevilla'ya bağlanıyorum. Tribünlerdeki güzel insanlar pankart açmış "Sevilla'da bizler ırkçı değiliz, sanatçıyız" diyorlar. Mesaj İngilizler'e. Madrid'de oynanacaktı maç ama oradakiler ırkçı tezahürat yapıyor diye istemedi İngilizler. Bakıyorum kadroya Güiza yedek. Bu bile iyi bizim Diyarbakırlı için. İngiltere'ye bakıyorum daha beteri var. Capello forvete Heskey'i koymuş hala medet umuyor adamdan. Yetişmiyorki Ada'da, O da haklı. Liverpool'da Torres ve Kuyt, Chelsea'da Anelka ve Drogba, Arsenal'de Adebayor ve Van Persie, M.United'da Berbatov ve hadi Rooney(o da formsuz). David Villa "ben Avrupa Şampiyonası'nda gol kralı olmuşum kardeşim severim böyle maçları" diyor, Capello'nun medet umduğu bir başka isim David James'i puta çeviriyor, bırakıyor meşin yuvarlağı ağlara. İkinci yarıda bir gol de Llorente'den. İş bitiyor. Sevilla'da da var Meksika dalgası ama benim uykum geliyor. 85.dakikada tam tv'yi kapatırken Güiza giriyor oyuna. "Aman zaten atamaz, vur kafayı yat Ali" diyorum. En iyi takımlar Brezilya, Arjantin ve İspanya gerisi yalan. İyi geceler!


Ha bu arada bizim gurbetçi Mesut ne yapmış? Son 11 dakikada oynamış ama uğursuz gelmiş heralde Almanlar yenilmiş sahalarında Norveç'e 1-0.

FAUBERT VE MIJATOVIC


Diyalog kurmaca. Boşlukları siz doldurun lütfen! Komik şeyler çıkacağına inanıyorum. Okuyup hep birlikte eğlenelim!

Faubert: ____________________________

Mijatovic: ____________________________

TÜRK GENÇLERİ İLGİSİZLİKTEN YAKINIYOR

Bugün aldığım bir mail var aşağıda. Sizinle paylaşmak istedim. Almanya'dan bazı arkadaşlar gurbetçi futbolcuların Türk milli takımını seçmeleri gerektiğinden bahsediyor. Ama ilgisizlikten yakınıyorlarmış. Bu maili federasyona ve diğer ilgili kurum ve kişilere de gönderdiler.

Saygideger yetkililer,

öncelikle biz, www.transfermakt.de kullanicali olarak, size son zamanlardaki gelismelerden dolayi ne kadar rahatsizlik duydugumuzu belirtmek isteriz. Avrupa´da dogup büyüyen insanlar olarak burada yetisen genclerimizi dogal olarak Türk Milli Takimin´da görmek istiyoruz. Fakat özellikle son dönemlerde bu konuda olumsuzluga yönelik gelismelerin oldugunu görüyoruz. Bu durum bizleri derinden üzüyor. Hem görsel, hem de yazili medya´da veya kendi forumumuszda takip ettigimiz kadariyla yabanci milli takimlarda oynayan Türk gencleri bir agizdan cikarcasina TFF´nin ilgisizliginden yakiniyor. Ayrica bir bölümümüzün etrafinda tanidigi yüksek seviyede futbol oynayan Türk gencleri var. Bu genclerimiz de ayni durumdan sikayetciler. Biliyoruz, özellikle Almanya gibi ülkelerin son dönemlerde bizim aleyhimize isleyen politikalari var. Bu politikalar vatandaslik konusunu da olumsuz yönde etkiliyor (cifte vatandasliga izin verlimemesi vs.). Bu gibi gelismeler ister istemez Türk futboluna da köt ü yönde yansiyor. Ama ne olursa olsun bir seklide yolunu bulup Avrupa´daki Türk genclerimize daha fazla ilgi gösterip onlarin vatan asklarina layik olmaliyiz. Bu yüzden sizden ricamiz lütfen bundan sonraki Federasyon politikanizi bu dogrulutuda yönlendirmeye calisin. Her ne kadar da bir cok gencimizi Türk Milli Takimi´na kazandiriyorsak da, bu sayi neden daha fazla olmasin? Bu mektubumuzu dikkate alip deger vereceginize yürekten umuyor ve size tesekkür ediyoruz. Tek yürek olursak bu gibi problemleri cözecegimize tüm ictenligimizle inaniyoruz.

Saygi ve selamlarimiz ile
Türk www.transfermarkt.de kullanicilari

DAUM'DAN TÜRKVARİ ÖNERİ

"Çalışma ortamında farklı bir atmosfer yaratmak istiyorum. Taraftarlar antrenmanlara gelmezse futbolculara birşeyler öğretmek daha kolay olur. Çünkü ağzımdan çıkan herşeye dikkat etmem gerekiyor. Almanya'da bir kampanya başlatılmalı. Buradan bir önerim var artık sadece haftada 1 kere antrenmanları taraftarlara açalım ya da bir antrenman maçı yapalım ve bunu ücretsiz izlesinler. Ben de buna tüm desteğimi veririm. Bizler bu konuda daha güçlü olmalıyız ve teslim olmamalıyız. Taraftarlar kuşkusuz çok önemli onları tamamen kilitleyemeyiz. Ama ben işime konsatre olmak istiyorum bu da ancak yalnız kalmamla mümkün."

Almanya'da bu işler nasıl oluyor? Taraftarlar her antrenmanı izleyebiliyor mu? Mr. Borges yetiş n'olur bilgilendir bizi!

ADEBAYOR

"Annem burada benimle. Ama babam artık hayatta değil. Nerede olursa olsun biliyorumki benimle gurur duyuyordur. Bu ödülü anneme ithaf ediyorum. O olmasa bu noktada olamazdım"

2008 Afrika'da Yılın Futbolcusu Togo'lu Emmanuel Adebayor

JORDAN VE PIPPEN

Michael Jordan ve Scottie Pippen Nba'i sevmemdeki (basketbolu demiyorum bakın Nba'i diyorum) iki önemli etkendir. 80'lerin sonlarında inişe geçen Nba'i yeniden canlandıran ikilidir. Biri bu oyunun, diğeri kendi pozisyonunun en iyisi. Biri skorer, diğeri savunmacı. Nba'in tandemidir bu ikili. Ohhh ma babyyyy!

BREZİLYA 2 - 0 İTALYA


Maça kimin daha iyi hazırlandığının resmidir. Maçın başlamasından 1 saat önce Real Madrid'den iki eski takım arkadaşı Cannavaro ve Baptista.

10 Şubat 2009 Salı

İSPANYA FUTBOL LİGİ'NİN 80. YILI

Fotoğraf 1930'ların İspanyası'ndan. Soğuk ve karlı bir kış gününde kale arkasında maçın başlaması için bekleyen de İspanyolların efsane kalecilerinden Ricardo Zamora. Espanyol, Barcelona ve Real Madrid formalarını giymiş ve hem Katalan XI'inin hem de İspanya milli takımının kalesini korumuş. Zamora'nın varlığı politikacılar tarafından hep propaganda amaçlı kullanılmış ve Barcelona'da doğduğu halde bir Katalan milliyetçisi olmayı reddettiği için suçlanmış. 1936 Temmuz'unda İspanya Sivil Savaşı'nın başlarında Cumhuriyetçiler tarafından öldürüldüğü yönünde haberler çıkarılmış. Oysaki propaganda amaçlı bir yalan atmışlar ortaya. Halbuki Zamora iyiymiş, cumhuriyetçi askerler tarafından yakalanmış ve hapse atılmış. Biraz "Esaretin Bedeli" tarzı bir hikayesi var. Hapishanede bir süre sonra gardiyanlarla sürekli futbol konuşup futbol oynadığı için çok sevilmiş ve hapishane müdürü tarafından serbert bırakılmış. Ardından Fransa'ya gitmiş, Nice'de top koşturmuş. 1938'in sonlarında sivil savaşının bitmesine yakın tekrar İspanya'ya dönerek İspanya milli takımının Real Sociedad ile oynadığı ulusalcı askerler için yardım amaçlı karşılaşmada mili takım forması giymiş. Bugün La Liga'da sezonun en iyi kalecisine Ricardo Zamora ödülü veriliyor.

La Liga'nın atası İspanya Ulusal Lig Şampiyonası bundan 80 yıl önce 10 Şubat 1929'da kurulmuş. İlk olarak sadece 10 takım mücadele etmiş. Real Madrid, Barcelona, Athletic de Bilbao, Atletico, Espanyol, Real Sociedad, Real Union, Arenas de Guecho, Europa ve Racing Santander. İlk şampiyon da Barcelona, en çok şampiyon olan takım da 31 kezle Real Madrid.

Bu hafta İspanya Futbol Ligi'nin 2443. haftası oynanacak.

CITY KAMPANYA

HERŞEYİN BİTTİĞİ AN VE FATİH HOCA

DURAKLAMA ANLARINDA TÜMER'İN SERBEST VURUŞU

LAHM'IN GOLÜNÜN ARDINDAN

EURO2008'DE BURAYA KADARMIŞ DEDİRTEN GOL



Tam Lahm'ın önünde Kazım'ın ayağı kayıyor ve düşüyor. Olayın koptuğu an o andır.

* SEMİH'İN ALMANYA'YA ATTIĞI 2. GOL

* NİHAT'IN ÇEK CUMHURİYETİ'NE ATTIĞI 3. GOL

BAY PROBLEMLER

Transfer etmeden önce 2 ya da 3 kere değil 20 kere 30 kere düşünmeniz gereken adamlar. Her an kampı habersiz terkedebilir, her an bir seks partisinden fotoğrafları basına sızabilir, her an birisinin annesine ya da teyzesine birşey olabilir, her an barda birini dövebilir. Olabilir, olabilir, olabilir ama neticede adamlar Brezilya milli takımının kadrosunda işte!

9 Şubat 2009 Pazartesi

69

Habere bakın zuhaahhahhaaa çok komik. Muhteşem ikili Karlsruhe'de forma giyen Dino Drpic ile playboy modeli olan eşi Nives Celzijus Alman kulübüne gelir sağlama adına forma satışlarını arttırmak için futbolcunun formasına erotik figürler serpiştirmek istemişler. Bu anlamda Drpic'in 69 numaralı forma ile futbol oynamasını talep etmiş bizim iki zeka küpü arkadaş. Alman futbol federasyonu da bu taleplerini şımarıkça bularak reddetmiş. Karlsruhe kulübü de federasyonla aynı görüşteymiş. "Yok daha neler" vari bir açıklama yapmış yöneticiler. "Sen 11 numarayı giymeye devam et, gelirleri arttırmayı biz düşünürüz" demişler. Aslında kulübe gelir sağlamak istiyorlarsa yapabilecekleri farklı şeyler var, yazardım buraya ama terbiyem müsait değil o kadar!

MESUT ÖZİL ANTRENMANDA

Bu kare herşeyi anlatıyor. Mesut Özil Almanya antrenmanında bir başka deyişle evinde. Mesut'a da, fotoğrafı çeken arkadaşa da saygım sonsuz. Hedefe kitlenmiş ve uygun zaman geldiğinde deklanşöre dokunmuş.

BYE BYE SCOLARI

Scolari'nin an itibariyle Chelsea'deki görevine son verildi. Sezon başında Avram Grant'ın yerine takımın başına getirilmişti. Bazı teknik adamların kulüp takımlarıyla kanları uyuşmuyor. Scolari de onlardan biri bence. Başka birisinin de uyuşmuyor, O kişinin de suyu ısınıyor.

Zola to Chelsea
Scolari to Fenerbahçe; dermişim! :)

POLL: "KİMSE BENDEN KART İSTEMEDİ"


Dün İngiliz hakemlerden Steve Bennett'in yaptığı "bazı futbolcular noel tatiline çıkmak ya da uzak bir deplasmanda gitmemek için benden kart göstermemi istiyorlardı" açıklamasının gündeme bomba gibi düşmesinin ardından eski hakemlerden Graham Poll da çorbada bizim de tuzumuz olsun demiş ve şunları söylemiş: "13 yıl boyunca Premier Lig'de hakemlik yaptım, 329 maç yönettim ama kimse benden kart göstermemi istemedi." Ben de diyorumki "Senden istemelerine gerek yoktuki sen fazladan fazladan gösteriyordun zaten."

* 2006 Dünya Kupası'nda Hırvat futbolcu Simunic'e 3 sarı kart göstermişti.

TONY ADAMS'I HİÇ SEVMEM


Portsmouth teknik direktörlüğünden kovulmuş. İyi de olmuş. Avrupa'da Arsenal'i desteklesem de(birkaç gün hariç) Parken Stadı'nda Hagi'yi tahrik edip kırmızı kart görmesine sebep olduğundan beri nefret ederim kendisinden. Gitsin başka iş yapsın!

ANKET - EN İYİ ORTASAHA?



* EN İYİ SAĞ AÇIK


* EN İYİ ÖN LİBERO

* EN İYİ TANDEM?

* EN İYİ SOL BEK?

* EN İYİ SAĞ BEK?

* EN İYİ ELDİVEN?

AKILLI FUTBOLCU DEDİĞİN BÖYLE OLUR


Nice - Lyon maçında Juninho ofsaytte olduğu için duvar gibi duruyor ve Benzema yetişip topu ağlara gönderiyor.

ARJANTİN'DE SPREY UYGULAMASI


YALVARDIM, AĞLADIM AMA FUTBOLU BIRAKMALIYDIM


Babası çok muhafazakar, gelenekçi biriydi. Bu yüzden 14 yaşındayken ilk anlaşmasını O'nunla yaptı ve iznini aldı futbol oynamak için. Sao Paulo'da Guarani FC'de top koşturabilecekti ama yaptığı anlaşmaya göre derslerine de çalışmaya devam edecekti. Bir yıl içinde hayalini gerçekleştirmek için ince bir şerit üzerinde yürümek zorundaydı. "Fiziksel olarak biraz geç geliştim. Bu çok dikkat çeken bir şeydi. Takımdaki yerimi kaybettim. Bazen hiç çağrılmadım bile. Çalıştım devamlı çalıştım ama boşunaydı. Depresyona girmiştim. Kendimi odama kilitledim ve kimseyle konuşmamaya başladım. Bu durumu kabullenemiyordum. Tamamiyle başarısızlığa uğramıştım. Futbol oynamak için hazır değildim ve bu yüzden kendimi suçluyordum. Kendi kendime artık futbol oynamayacağım dedim. Bitmişti. Kendimi derslerime adayacaktım." diyor.

Babası otomotiv devi Mercedes'de çalışıyordu. Oğlunu firmadaki teknik konularla ilgili sınavlara soktu, başka büyük firmalarla da görüştürdü. "Mercedes'te çalışabilecek en iyi 1000 aday arasındaydım. Yapmam gereken bu sektörde birşeyleri çevirmek ve yapıştırmaktan ibaretti. Bu hayatla futbol arasında seçim yapmak zorunda olduğumun farkına vardım. Babam benden daha fazla telaş içindeydi ve herkesten işe beni önermeleri için destek istiyordu. Onlar da babama "Şansı çok fazla. Kendini eğitmeye devam etsin. Futbol gelecek açısından çok güvensiz" diyorlardı. Ama tüm baskılara rağmen elimdeki diğer silahlara sarılmaya karar verdim. Futbolcu olmak istemiştim. Olmak için herşeye sahip olduğumu hissediyordum. Ama olmuyordu. Çok kötü zamanlardı. Kim ve nasıl birisi olduğunuzu bilmeniz ve kabullenmeniz gerekiyor." diye konuşuyor.

Mercedes fabrikası O'nun için kapanmıştı. Guarani takımını tamamiyle bıraktı ve derslerine çalışmaya devam etti. "Profesyonel futbolcu olma hayallerimi bırakmıştım ama bir topla oynamayı bırakmak benim için imkansızdı. Eğlence için salon futbolu oynamaya başladım." diyor. Ama salon futboluyla hobi olarak ilgilenmek için çok fazla yetenekliydi. Palmeiras kulübünden birileri O'nu gördü ve davet etti. "Salon futbolcusu olarak ayda 150 dolar kadar kazanıyordum. 16 yaşındaki bir çocuk için fena da sayılmazdı." diye konuşuyor. Ardından başka bir salon takımına sahip olan Portuarios takımına geçti ve yükselişi başladı. Nacional Atletico ile yavaş yavaş profesyonelliğe ve parkeden çim zemine adım attı. Ardından Corinthians, Benfica derken yolu Porto'ya, ordan Barcelona'ya düştü.

Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları, Uefa Kupası, Portekiz ve İspanya ligi şampiyonlukları ve kupaları kaldırdı. Milli takımla Avrupa Şampiyonası'nda gümüş madalya kazandı. 2004 Şampiyonlar Ligi'nin en değerli futbolcusu seçildi, kişisel olarak birçok ödül kazandı. Futbol hayatını bugünlerde Chelsea'de sürdürüyor. Babasını dinleyip baskısına yenik düşseydi belki buıgün Mercedes firmasında ustabaşı olarak çalışıyordu. Ama Allah O'nu futbolcu olarak yaratmıştı ve iyiki de yaratmıştı. O'nu özellikle Barcelona'da izlemek büyük bir zevkti. İyiki varsın Deco!


Kaynak: Champions