20 Kasım 2009 Cuma

BAHİS SKANDALINDA TÜRKİYE'DEN 29 MAÇ VAR

Bundesliga.de editörü Fatih Demireli sağolsun oradaki ayrıntıları anında geçti bana. Bochum savcılığının düzenlediği basın toplantısında 9 ülkeyi kapsayan skandalda 200 maçın şüpheli olduğu belirtildi. Maçların hepsi bu yıl içinde oynanmış. Türkiye'den de 29 maç şüpheliymiş. Yine şampiyonlar ligi ve avrupa ligi maçlarında da şike yapılmış. Bahis çetesi bu maçlardan 10 milyon euro kazanmış. Almanya'dan da 32 maç var. Almanlar ayağa kalkmış. Takım ya da futbolcu ismi açıklanmadı. Ama işin içinde bulunan futbolcularda yusufçuklar dolaşıyordur şimdi. Futbol maalesef bitmiş; izleyecek, sevecek başka bir spor bulalım.

UEFA YETKİLİSİ: Kuşkusuz Avrupa'nın en büyük bahis skandalı...

SARIŞIN MI KIZIL MI? HANGİ BURCU ESMERSOY?

Yeni saçlarıyla ilk kez bugün ekrana çıktı. Görüşümü de twitter'dan yazdım kendisine.

HAGI KUKALI SAKLAMBAÇ OYNARSA!



Kukalı saklambaçı bilmeyenler için anlatalım. Klasik saklambaç gibi zaten. Oyunculardan biri topa vurur. Ebe topun durduğu yere gider ve topu alarak geri geri arkasına bakmadan başlangıç noktasına kadar gelir. O sırada diğer oyuncular saklanır. Sonrasında ebe saklanan oyuncuları bulduğunda topa dokunarak sobe der ya da oyuncular ebeyi sobeler. Falan filan işte. Suat Kaya yıllar önce Hagi'yi de aralarına alarak kukalı saklambaç oynadıklarını anlatıyor. Suat Kaya'nın Galatasaray ile ilgili anılarını 24 ekranlarında salı akşamı saat 20:20'de başlayacak Güzel Oyun'da izleyebilirsiniz.

ARİF ERDEM & THIERRY HENRY



Arif Erdem'in Uefa Kupası finaline çıkarken tünelde Thierry Henry ile yaşadığı diyalog ilk kez Kanal 24'te ve burada yayınlanmıştı. Yaklaşık 1.5 ay sonra bugün bazı gazete ve spor siteleri bu videoyu Henry yine gündemde olduğu için sayfalarına taşıdı. Biz de bir hatırlatalım istedik.

19 Kasım 2009 Perşembe

BİRKAÇ HENRY ŞAKASI

DOKTOR WOHLFAHRT OUT, EV HANIMI MARIANA KOVACEVIC IN

Özellikle bizim futbolculardan ciddi şekilde kim sakatlansa ya hemen ya da son çare olarak Bayern Münih doktoru Wohlfahrt'ın kapısını çalardı. Uzun süre sahalardan uzak kalması öngörülen çoğu futbolcu en az bir kere gitmiştir. Alman bir ara zaten sırf bizimkilere çalışıyordu. Hollandalı Van Dijk'in adı da Cristiano Ronaldo ile son dönemde çok duyuldu ama şimdi moda Sırp ev hanımı Mariana Kovacevic. Ondan medet umanlardan sonuncusu ise Arsenalli Van Persie. Hollandalı yukarıda Kovacevic'in Belgrad'daki kliniğinden(muhtemelen evidir) çıkarken görülüyor. Kovacevic'in farklı tedavi yöntemleri var, mesela sakatlanan bölgeye placenta sıvısıyla masaj yapıyor. Liverpoollu Glen Johnson, Fabio Aurelio ve Albert Riera bayan Kovacevic'e gidip memnun ayrılan isimlerden birkaçı. Van Persie de inşallah hayrını görür. Yalnız klinik denen yer nasıl bir yerdeyse böyle, insan gitmeye korkar valla!

Not: Sırbistan Sağlık Bakanlığı yetkilileri klinikle ilgili inceleme başlatmışlar. Her işletmenin bakanlıkta kaydının olması gerekirken Kovacevic'in kliniğinin kaydı bulunmuyormuş. Kliniğe gittiklerinde ise kapının kilitli olduğunu ve içeride kimsenin olmadığını görmüşler. Bizim eski mahallede "Çıkıkçı Naciye" diye bir kadın vardı bu da ona benziyor galiba.

YENİ PIRELLI TAKVİMİ

Daha fazlası için buraya tıklayınız.

THIERRY HENRY ON TWITTER

Basının yanısıra twitter'da da millet bayağı bir yüklendi galiba Henry'e. Bunlardan biri de 3 saat önce bendim. -Tabii ki bana cevap yazdığını falan zannetmiyorum- Henry az önce herkese twitter'ı aracılığıyla bir cevap yolladı.

Bunu nasıl yaptın? Mutlu musun şimdi? Tanrının eli yani?
Ben hakem değilim. Ama birinin canını acıttıysam özür dilerim.


Ayrıca İrlanda Cumhuriyeti adına Soner Arıca'dan "Vefasız" adlı şarkıyı yolluyorum Henry'e;

Acılarla yüreğimi kanattın,
Söz vermiştin ama sen beni aldattın,
Tanrı hesap sorsun benim için sana,
Beni yaktın, yıktın, gittin vefasız...

SALEM SAAD DA HAYATINI KAYBETTİ

De Nigris'ten birkaç gün sonra bir futbolcunun ölümüyle daha sarsıldı futbol camiası. Birleşik Arap Emirlikleri'nin Al Nasr takımında oynayan forvet oyuncusu(23 numara) Salem Saad da antrenmanda geçirdiği kalp krizinin ardından hayatını kaybetti.

MARACANA MEYDAN SAVAŞI

Copa Sudamericana yarı final rövanşı. Fluminense deplasmanda 1-0 yendiği Paraguay ekibi Cerro Porteno'yu rövanşta da 2-1 yeniyor. Maçın bitiş düdüğüyle de Maracana'da meydan savaşı başlıyor.

HENRY VE HAYAL KIRIKLIĞIM

Dün akşamüstü hafiften vücudum kırılmaya başlamıştı. Böyle zamanlarda ilaç olarak hemen bir Katarin alırım. 1 saat sonra etkisini göstermeye başlar, vücudunuzdaki o kırıklığı hemen alır ancak yan etkileri de var. Hemen uyku getiriyor. Evin içinde leyla leyla dolanmaya başlıyorsunuz. Dün de aldım bir tane. Geçtim tv'nin karşısına. Saat 22 dolaylarında bayılmışım. Ve neler kaçırmışım? Dün gece neler olmuş meğersem. Bosna Hersek evinde de yenilmiş Portekiz'e rövanşta. Slovenler Rusya'ya evinizden izleyin demiş. Komşu yine yapmış yapacağını, atom karınca Salpingidis çekmiş Ukrayna'nın fişini. Ve herşeyden önemlisi, futbol tanrım Henry Maradona olmuş çıkmış. Gol sonrası sevinci de en az Maradona'nın İngiltere'ye attığı golden sonraki kadar coşkulu. Yakışıyor mu hentbolculuk sana Henry! Yıktın beni! "Evet elle oynadım. Tabii ki golü başka yollardan bulmak daha iyi olurdu ama hakem olan ben değilim sonuçta." demiş. Peki bunun cezası yok mudur şimdi?! Kendini ceza sahasında yere atıp bunu hakeme yediren Arsenalli Eduardo hakemi aldattığı için 2 maç ceza alıyorsa bunun da adı hakemi aldatmak değil midir? Fransa gitsin Henry gitmesin Güney Afrika'ya!

GS BASKET DOMUZ GRİBİ OLDU

Buna skandal demek az kalır. Ötesinde birşey. Uganda basketbol liginde bile rastlanmaz böyle bir olaya. İnsan kendisini nasıl da kandırılmış nasıl da aptal yerine konmuş hissediyor. Bu kadar basitlik olur mu? Bu Cemal Nalga ne büyük oyuncuymuş arkadaş, 5 maçlık cezasını doldurması için hazırlık maçı alınıyor. Doldurması için oynamaması lazım yani. Ama adamı kalkıp Tufan'ın formasıyla sahaya sürüyorlar. Tufan o maçlarda sakat olduğu için mi oynamadı bilmiyorum ama eğer değilse ona da yazık. Onun yerine cezalı bir adamı sahaya sürmeyi tercih ediyorsa bu teknik heyet vay Tufan'ın haline. Nedir yani hazırlık maçı adı üstünde. Mutlaka kazanman gereken bir maç mıdır ki? Oyuncu mu kalmadı başka, bu kadar mı Nalga'nın oynamasını gerektiren bir muhtaçlığa sahiptiniz?

Galatasaray yönetimi Mert Uyguç, Okan Çevik, Koray Mincinozlu ve Cengiz Karadağ'ın görevine hemen son verdi. Çabuk alınmış, doğru bir karar. Ama yeterli mi? Hayır. Bu teknik heyet, bu Cemal Nalga kadar, Yiğit Şardan da Ahmet Dedehayır da suçludur. Hatta ve hatta tüm basketbol takımı, Nalga'nın takım arkadaşları yani. Böyle bir olayın içinde onlar da var. Hadi diyelim teknik heyet böyle bir olayı yediririz diye düşündü kamuoyuna. Ya oyuncular buna nasıl kayıtsız kaldılar, nasıl izin verdiler böyle bir rezilliğe. Aralarından biri çıkıp nasıl itiraz etmedi? Başımız yanar bunu farkederlerse, ihraç ediliriz, adımız lekelenir, yakışır mı bu koskoca camiaya diye düşünmediler mi? Suçta ortak olan tüm takımdır, tüm oyuncular. Galatasaray yönetimi şimdi federasyonun vereceği cezayı beklemeden hemen kendisi bu sezon basketbol takımını ligden çekmeli ya da tüm bu oyuncuları göndermelidir. Kendi cezasını kendi vermelidir. Arka bahçesindeki pisliği tamamiyle ancak böyle temizleyebilir.

18 Kasım 2009 Çarşamba

MESSI'YE MARADONA SAÇI

Arjantinli bir grup taraftar facebook'da sayfa açmış. 2010 Dünya Kupası'nda çok şey bekledikleri Messi'nin saçlarını, Arjantin'in kazandığı Meksika 86'daki Maradona gibi yapmalarını istiyorlarmuş.

BİR KADIN BİR ERKEK

Türk televizyonlarında yayınlanan en iyi dizilerden biri, öncelikle bunu belirteyim. Videoları zaten aylardır birçok ortamda dolanıyor. Mutlaka bir şekilde rastlamışsınızdır onlara. Demet Evgar ve Emre Karayel kadın-erkek ilişkilerini harika canlandırıyor. Demet Evgar'ın mimik ve jestleri bir mükemmel. Emre Karayel de rolünün hakkını falzasıyla veriyor. Hele evliyseniz onların dilinden çok daha iyi anlıyor ve kendinizden de birşeyler buluyorsunuz mutlaka. Eşimle müptelası olduk diyebiliriz. Her gece bugün bizimkiler var mı acaba oluyoruz. Herşeyden önce çok doğallar, bu yüzden bazen ipin ucu da kaçmıyor değil hani. Özellikle Demet Evgar'ın ev ortamı rahatlığını kamera karşısında hiç çekinmeden sergilemesi gözlerden kaçmıyor. Dizi zaten bu yüzden gece geç saatlerde yayınlanıyor. Dün yeni bölümü gösterildi. Demet Evgar 2 aylık hamileydi. Bir kadının hamileyken nasıl bir ruh halinde olabileceğini, neler yapabileceğini, erkeğin de ona karşı nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini çok güzel ortaya koydular. Eşimle gülmekten yarıldık diyebilirim. Ama finişi çok daha sağlam oldu. Resmen sizi hep güldürecek değiliz ya ağlatmayı da iyi biliriz dediler. Demet Evgar ve Emre Karayel ikilisini tebrik ediyorum. Bu proje için onları tercih edenler de gerçekten çok doğru bir iş yapmış.

BONKÖR ETO'O

edit: Samuel Eto'o Dünya Kupası'na katılmayı garantiledikleri için tüm Kamerun milli takımı oyuncularına bu saatlerden hediye etti. Elmas ve altınla süslü saatlerin her birinin satış bedeli 29.000 paund.

ŞEFİK AKKURT'UN KALEMİNDEN VE OBJEKTİFİNDEN

U19 milli takımları seviyesinde İngiltere ile ikinci karşılaşmamızdı. İlk maçı 21 Mart 2007'de Doncaster'ın Keepmoat Stadı'nda oynamıştık. Teknik Direktör Tolunay hoca, antrenör ise Abdullah hocaydı. Stadta 50'ye yakın Türk taraftar vardı. Maç 9 bin kişi tarafından izlenmişti. Hem fiziksel hem de teknik açıdan başabaş mücadele olmuş, maçın sonlarında kalecimizin bireysel hatası nedeniyle maçı 1-0 kaybetmiştik.

Bugünkü maçta teknik direktör Ogün hoca, antrenör ise Soner hocaydı. Maç Scunthorpe'nin Glanford Park Stadı'nda oynandı. Stadta ben ve arkadaşım haricinde Türk taraftar yoktu. Yalnızca 2 kişiydik. Stadta yaklaşık 5 bin kişi vardı. Sadece bir kale arkası boştu. Diğer bölümlerde biraz boşluklar vardı.

Maçın ilk yarısı karşılıklı ataklarla geçti. Zaman zaman oyun üstünlüğünü tamamen ele geçirdik. Harika paslaşmalar yaptık, harika pozisyonlar yarattık. Zaman zaman İngiltere'yi kendi sahasına hapsettik. İngiltere ileri uçta organize olamadı. Ve sonunda sol bekimiz Özgür Çek ile gole ulaştık. 1-0 öne geçtik. İlk yarı böyle bitti. İkinci yarı oyuncu degişiklikleri ile başladı. İngiltere forvet oyuncularını değiştirdi. Biz de kalecimizi değiştirerek başladık. Birinci kalecimiz ilk yarı degajlarda çok hata yapıyordu. Tribünlere alay konusu olmuştu. Yerine kalemize Alptekin geçti.

İkinci yarı ile birlikte herşey tersine döndü. İngiltere üstünlüğü ele geçirdi. Oyuna giren forvet oyuncularını kontrol edemedik. Defansımızın sağ tarafı ve etrafı çöktü. Maç programında numaralar belirtilmediği için her oyuncumuz için isim veremiyorum. Özellikle 2 ve 4 numaralı oyuncularımız ikinci yarıda iflas ettiler. (Ben de baktım TFF ve FA'in sayfalarına ama forma numarası bilgisi bulamadım)

Gol her an geliyorum diyordu ama kaleci Alptekin birebirlerde çok başarılı kurtarışlar yaptı. Umutları devam ettirdi ama nereye kadar? İngiltere'nin her atağı gol pozisyonu gibiydi. Ve en sonunda 65. dakikada beraberlik golünü attılar. Ogün hoca orta sahamızda ve forvetimizde oyuncu değişikliklerine gitti ama oyuna girenler çıkanlardan çok daha kötü performans gösterdiler. Topu ayaklarında tutamadıkları, atağa çıkamadıkları gibi ayaklarına gelen her topu ya kaybettiler ya da hatalı pas verdiler. Sonradan oyuna giren 13 numaralı oyuncumuz bu seviyede oynamalı mı diye düşünmeden edemedim.

Bu arada defansımız iyice yoruldu. İngiliz forvetinin 1 adımı bizimkilerin 2 adımına eşit hale geldi. Sonrasında galibiyet golünü, son dakikalarda da 3. gollerini attılar. Tribünden herşey çok açık ve netti, Ogün hoca tribünden görülenin tersi yönünde oyuna müdahale etti ve ters tepti. Kısaca aradan geçen 2 buçuk senede U19 milli takımımız klasik tanımlama ile tekniğini geliştirmişti ancak fiziksel olarak çok ama çok gerilemişti. İngiltere gibi takımları yenebilmemiz için fiziksel çalışmalara ya da fiziği güçlü oyuncuları mevcut takıma dahil etmeye fazlasıyla ihtiyacımız var.

17 Kasım 2009 Salı

PAU GASOL CSI MIAMI'DE

GERÇEK TARAFTAR ŞEFİK AKKURT

Fotoğraftaki bizim Şefik ağabey. Liverpool'da yaşıyor. Hasta bir Adana Demirspor taraftarı. Adanalılar iyi tanır. Blogda birkaç kez onun fotoğraflarına yer vermiştim eskiden. Şefik ağabey bizim milli takımlar olsun, kulüp takımlarımız olsun İngiltere'ye adım attıklarında mutlaka maçlarına gider. Adana Demirspor atkısını açtığı stat Doncaster'ın Keepmoat stadyumu. Maçsa bundan yaklaşık 2.5 yıl önce İngiltere ile Türkiye arasında oynanan U19 dostluk maçı. İngiltere 1-0 kazanmıştı. Bugün de evine 2 saatlik uzaklıktaki Scunthorpe'a gitti. İngiltere ile Türkiye U19 milli takımları arasında yine dostluk maçı oynanıyor şu saatlerde. 80 bin kişilik Scunthorpe'un 10 bin kişilik Glanford Stadı'nda oynanıyor karşılaşma. Giriş ücretsiz, öğle saatlerinde 5 bin kişi edit: yer ayırtmış, maç saatinde tribünlerin tamamen dolu olması bekleniyor diyordu. Şefik ağabeyin en büyük sıkıntısı İngiltere statlarında ona dev bayrak açması için yer vermemeleri. Her seferinde sıkıntı yaşıyor. Bakalım bu sefer İngilizleri kandırabildi mi?

16 Kasım 2009 Pazartesi

TAKIM OYUNU & KIRMIZI ÇİZGİ

Pazartesi akşamlarım genelde 24'teki Takım Oyunu ile başlayıp NTVSpor'daki Kırmızı Çizgi'yi izleyerek devam eder. Bu iki programı izlerken bazen ilginç noktalar da yakalamıyor değilim, tıpkı bu akşamki gibi.

Takım Oyunu'nda Okay Karacan, Bilgin Gökberk'e saat 22:10 dolaylarında hakem Selçuk Dereli'nin Aziz Yıldırım ve Ali Koç karşısında kazandığı davanın haberini "gazeteci Hakan Can'ın ilk kez Fanatik gazetesinde yazdığını" ama aynı grubun bir diğer gazetesi Hürriyet'in kaynak göstermeden -hatta haberi kendilerininmiş gibi göstererek- vermesinden yakındı. İki dakika sonra ise Kırmızı Çizgi'de Hıncal Uluç, "Hürriyet Spor'un başındaki isimlerden" Mehmet Arslan'a şöyle dedi; "Mehmetciğim, Selçuk Dereli'nin Aziz Yıldırım ve Ali Koç karşısında kazandığı davanın haberini ilk kez senin gazetende okumuştum. Güzel bir iş yapmışsınız."

FLASH FORWARD

Lost'ta son sezon başlayana kadar yeni sardığım dizi. Dünya'da aynı anda tüm insanlar birdenbire bayılır. 2 dakika 17 saniye boyunca baygın kalırlar. Bu sırada doğal olarak trafik kazaları yaşanır, uçaklar düşer, ameliyatta olan insanlar hayatlarını kaybeder vs. Olayın gizemi şurada yatıyor. İnsanlar baygın kaldıkları süre içinde 6 ay sonra yaşadıklarını görürler. Gelecekte ne yaşadıklarını, nerede olacaklarını falan filan. Kimileri de hiçbir şey görmez, tıpkı baş karakterlerinden Demetri Noh gibi, bunu da 6 ay sonra hayatta olmamalarına bağlarlar. Dizi kaderimizi değiştirebilir miyiz, yoksa hangi yoldan gidersek gidelim nihayetinde hep aynı sona mı ulaşırız sorularını soruyor. Dizinin içinde birçok gizemli olay yaşanıyor. Her karakterin gelecekte gördükleri olaylar arasında kurulan bağlantılar da gizemi daha da artırıyor. Başroldeki isimlerden biri de "Aşık Shakespeare" filminden hatırladığımız Joseph Fiennes(otomobilin üzerindeki arkadaş). Lost -mesela Charlie- ve daha birçok diziden tanıdığımız simalara rastlıyoruz Flash Forward'da. Şu ana kadar 8 bölüm oynadı. İzlemeyenlerin başlamasını tavsiye ederim.

15 Kasım 2009 Pazar

MARADONA'YA 2 AY CEZA

"To those who did not believe -- and ladies, forgive me -- but they can suck it and they can keep on sucking it. I am, either white or black but never grey in life. You all treated me the way you treated me, keep sucking it."

Maradona'nın Uruguay maçından sonra düzenlenen basın toplantısında canlı yayında yaptığı küfürlü açıklamalardan bir bölüm. Bu açıklamalarından dolayı 2 ay men ve 24.000 dolar para cezası verildi. Ucuz kurtulmuş. Fifa'nın yerinde olsam bu gözlüklerle gezdiği için 1 ay fazladan ceza verirdim.