10 Temmuz 2009 Cuma

KİRLİ SEPETİ'Nİ BEN DE DOLDURDUM

Hasan ve İlker ile çarşamba günü Kirli Sepeti için çok keyifli bir sohbet yaptık. Bugün ya da yarın sayfalarına koyarlar. Medya dünyasından ve bloglardan konuştuk. Videosunu izlemek isterseniz linki burada.

9 Temmuz 2009 Perşembe

CEVAT KELLE

HURACAN'IN ÖFKESİ DİNMİYOR

Arjantin kapanış liginin son haftasında pazar günü oynanan şampiyonu belirleyecek Huracan-Velez Sarsfield maçının son anları olaylı geçmişti. Şampiyonluğa ulaşması için kendisine 1 puan yetecek olan Huracan bitime 7 dakika kala topu ağlarında görmüş ve maçı 1-0 kazanan Velez şampiyonluğa ulaşmıştı. Huracanlılar yedikleri golde kalecileri Monzon'a faul yapıldığını ancak hakem Gabriel Brazenas'ın pozisyonu es geçtiğini iddia ederek büyük tepki göstermişti. Maçın üzerinden 3 gün geçti ama Huracanlılar'ın öfkesi dinmiyor. Tepkilerin şimdiki adresi Arjantin Futbol Federasyonu'nun önüydü. Taraftarlar hakem Brazenas ve yardımcısı Ricardo Casas'ın ömür boyu bir daha maç yönetmesini istemiyorlar. Adamı bulsalar oracık da öldürecekler sanki. Hatta ateşli taraftarlardan biri elinde megafonla Brazenas'ın ev adresini defalarca tekrarlayıp yandaşlarını galeyana getirmeye çalışmış. Neyse ki büyümemiş olaylar, taraftarlar polisin müdahalesiyle dağılmışlar. Brazenas da Norveç'li Ovrebo ile aynı kaderi paylaşıyor, bir süre evinde çıkmasa ve korunsa iyi olur. Çünkü Güney Amerikalılar'ın böyle durumlarda ne yapacakları belli olmaz.

Hakem de gerçekten kötüydü ama. Evet Morzon'a faul vardı vermesi gerekirdi. Huracan taraftarları gösterdikleri tepkide bu noktada haklı. Ancak kaçırdıkları birşey var. Golün öncesinde de hakem Huracanlılar'ın sert futboluna çok göz yumdu. 0-0'ı koruma adına rakiplerini yıldırmaya çalıştılar. Özellikle ikinci yarıda 1-2 Huracan'lı kırmızı kartla oyun dışında kalabilirdi. Hatta golden kısa bir süre önce Huracan'lı futbolcu kendi ceza sahasında rakibine çifte daldı. % 100 penaltı ama o ömür boyu maç yönetmesin dedikleri iki hakem Velez lehine veremedi penaltı kararını. Kısacası Brazenas kaldıramadı bu maçı.

MUTLULUKLAR PATO

Sonunda bu hikaye de mutlu sonla bitti. Kızı kaptı Pato, gollere devam o zaman Milan'da.

PATO & STHEFANY

FERRARI & KÖYBAŞI

Beşiktaş yeni transferlerinin maliyetlerini açıklamış. Ferrari ve İsmail Köybaşı'nın kulüplerine ödenen paralar ilginç. Şöyle ilginç; İsmail Köybaşı için Gaziantepspor'a 5.5 milyon euro, Ferrari için de Genoa'ya 4.5 milyon euro ödeyecek siyah beyazlılar. Arada 1 milyon euro fark var. Ferrari'nin İsmail'den daha tecrübeli olduğu kesin. Bu yüzden Gaziantepspor'a daha fazla para ödenecek olması tuhaf karşılanabilir. Ancak İsmail Köybaşı'na 1 milyon euro fazla ödenecek olmasını, daha henüz 19 yaşında, gelecek vaadeden bir futbolcu olmasına, oynadıkça tecrübe kazanıp ilerde maddi olarak daha değerli olacak olmasına belki bağlayabiliriz. Bu yüzden Ferrari'den fazla para ödenmesini de kabul edebiliriz. Yetenekli bir oyuncuyu genç yaşta kadrosuna katmıştır sonuçta Beşiktaş. Ama geçen gün Mustafa hoca "Bazı genç oyuncuları kiraya vereceğiz. Bunlardan biri de İsmail olabilir" dedi. Benim anlam katamadığım durum da bu işte. Tamam İsmail yetenekli, geçen sezon 24 maç oynadı, 21'ine ilk 11 çıktı. Ve siz bu çocuğun kulübüne Ferrari'den daha fazla para ödüyorsunuz ama tecrübe kazanması için kiraya vermeyi düşünüyorsunuz. İsmail'i parlatması, ondan maksimum faydayı sağlaması, onu yetiştirmesi gereken kulüp Beşiktaş'tır. İlk 11 oynatmasan bile yedekte oturtman, Türkiye kupası maçlarında belki oynatıp tecrübe kazandırman gereken bir isimdir. Senin gözünün önünde yetişsin, büyüsün yani. Bu çocuğu ilerde eğer 5.5 milyon euro'nun 2-3 katına satmayı düşünüyorsan "senin kadronda" bulunması gerekir. Ha ya da satmayı düşünmüyorum birkaç yıl sonra benim 11'imin değişmez ismi olacak o yüzden kiraya vereceğim dersen belki anlarım. Belki Arda modeli yaratmak istiyorsundur. Ama bu durumda da yazık değil mi Beşiktaş'ın altyapısına. Beşiktaş'ta doğdum, büyüdüm, yıllarca oturdum.(Bkz: Süleyman Seba ve Çocukluğum) İzlerdik altyapının antrenmanlarını, mahalleden de oynayan arkadaşlar vardı. Ama özellikle üniversite döneminde fakülte yakın olduğu için sık sık gider altyapıyı takip ederdim. Bir zamanların parmak ısırtan, A takımına en fazla futbolcu veren altyapısı Beşiktaş'taydı. Mesela, Galatasaray altyapısından bir sürü oyuncu forma giydi bu akşamki hazırlık maçında. Emre Çolak, Serdar Eyilik, Murat Akça, Erhan Şentürk vs. Rijkaard çatır çatır oynatıyor gençleri. A takıma da alabilir belki birkaçını. Mustafa hocadan da bekliyoruz gençlere ağırlık vermesini, kendi yıldızlarını çıkarmasını. Diğer takımlar gelsin alsın Beşiktaş'tan 5.5 milyon euro'ya futbolcu. Yazık günah verilen bu paralara yani bunu demek istiyorum kısaca.

Aslında kendi doğrularına(!!!), transfer politikalarına(!!!) göre hareket ediyorlar, bu paralelde adımlar atıyorlar. Saygı duymak lazım. Neden mi? 5.5 milyon euro'ya aldıkları İsmail'i "kiraya vermeyi" düşünüyor ya da akıllarına getiriyor, "ömrü kirada geçen" Ferrari'yi de 4.5 milyon euro verip bonservisiyle alıyorlar da ondan.

Not: Bu arada Obertan konusunu yanlış hatırlamışım. Hafızası kuvvetli olan arkadaşları kutlarım...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

SHEVCHENKO FENER'E Mİ?

İddialar bu yönde. Chelsea ve II. Milan dönemi Ukraynalı için tam bir kabustu. 33 yaşına geldi ama futbolu seven, hırslı kimliğini halen koruyor. Fenerbahçe'nin de Guiza'dan birkaç gömlek üstün (Shevchenko bence halen üstündür) bir futbolcuya ihtiyacı var. Bitirici bir adam gerekli sarı lacivertlilerin forvetine. Alıcak ceza sahasının etrafında ya da içinde, düzeltip çakacak. Süper Lig için de yaralı Shevchenko biçilmiş kaftandır diye düşünüyorum. Şu ana kadar yabancı transferi yapmayarak taraftarlarını sabırsızlandıran Fenerbahçe yönetimi elini çabuk tutmalı. Biraz heyecanlandırsın artık renklerine gönül verenleri. Kimle konuşsak "Galatasaray Rijkaard'ı alarak bile sükse yaptı. Üstüne de Gökhan ve eğer form yakalarsa büyük yararlar sağlayacak Keita gibi bir adamı aldılar. 3 sene üstüste şampiyon olacaksak Aziz Başkan kaliteli birkaç yabancı alsın artık" diyor. Shevchenko gelirse, Servet'le olan mücadelesi de görülmeye değer olur. Gerçi artık Shevchenko o Shevchenko, Servet de o Servet değil.

7 Temmuz 2009 Salı

MESSI & LUGANO


RONALDO VE KAKA'NIN FORMA SATIŞLARI

Ronaldo'nun taraftarla buluştuğu gün Santiago Bernabeu'daki kulüp mağazasında 3000 forma satmış Real Madrid. Bu sabah 2 saat içinde satılan forma sayısı ise 2000. Bu bir rekor. 85 euro'dan yaklaşık 425 bin euro yapar. 94 milyon euro - 425 bin euro= 93 milyon 575 bin euro. Ha gayret Florentino az kaldı Ronaldo'nun parasını çıkarmaya. :) Kaka'nın taraftarın karşısında çıktığı gün satılan forma sayısı ise 600.

DREAMS THEATRE

Bu arada Sinan Kaloğlu Bochum'dan Hollanda ekibi Vitesse'ye transfer oldu.
Victor Valdes de Barcelona ile olan sözleşmesini 2014'e kadar uzattı.

SERVET & ZHIRKOV

Marsilya dil problemi yüzünden Servet'i almadı deniliyor. Deschamps "Savunmada oynayan futbolcu o ülkenin dilini konuşabilmeli, bu çok önemli" diyerek Diawara'yı Servet'e neden tercih ettiklerini açıkladı. Haklı da. Savunmanın göbeğinde oynayan son adam futbolcuların kaleci ve önündeki isimlerle anlaşabilmesi için o dili konuşabilmesi çok önemli, ama açıkçası öyle çok da gerekli değil. Bir de şöyle bir hikaye var.
Bundan 3 yıl önce, 2006 Mayıs'ında CSKA Moskova, Rusya Kupası finalini kazandıktan sonra soyunma odasına Roman Abramovich girer. Tüm futbolcuları kutladıktan sonra Zhirkov'a yaklaşır ve kulağına eğilerek "Hemen İngilizce öğrenmeye başla" der. Zhirkov ise gülerek karşılık verir ve bu lafını pek dikkate almaz. 2009 Temmuz'u itibariyle sol bek Zhirkov, Abramovich'in Chelsea'sinin futbolcusu. Ve tek kelime İngilizce bilmiyor. Bunun sıkıntısını büyük ihtimalle yaşayacaktır.
Servet, Zhirkov kadar şanslı değildi, kalkıp da 3 yıl önce kimse ona Fransızca öğren demedi. N'apsın benim Servet'im!

MEVLÜT VE HOARAU FORVETİ

PSG, batı Fransa sahilindeki Port Crouesty'de yeni sezon hazırlıklarına devam ediyor. Bordeaux'nun Lyon'un 7 yıllık hükümranlığına son vererek şampiyon olması diğer takımlara da cesaret verdi. PSG de bunlardan biri. Guily, Makalele, Rothen, Kezman, Coupet gibi tecrübeli isimlerin yanısıra Mevlüt, Hoarau, Loris, Mulumbu ve diğer gençlerle bu yıl şampiyonluğun güçlü adaylarından biri olmak istiyorlar. Gol yollarında da takımda büyük bir rekabet olacağı kesin. Mevlüt Sochaux'dan eli güçlü olarak katıldı takıma. İstikrarlı, fiziği güçlü ve hırslı. Yeni takımında kendini göstermek için elinden geleni yapacaktır. Hoarau da Ligue 1'in geçen yıl yıldızı parlayan isimlerinin başında geliyor. Benzema kadar gol attı (17). Benzema da Real'e gidince geçenlerde Hoarau için Lyon 10 milyon euro teklif etti ama Parisliler kabul etmediler ve sözleşmesini 2013'e kadar uzattılar. Bu durumda forvet hattında Hoarau ve Mevlüt direkt 11 çıkar. Kezman ise geçen yıla oranla yedek kulübesindeki koltuğunu bu sezon daha fazla ısıtır. Sylvain Armand, Guily'e balık tutmasını öğretiyor kampta, hemen bir olta da Kezman'a verse iyi olacak.

2009-2010 FİKSTÜRÜ

Turkcell Süper Lig 7 Ağustos'ta başlıyor. 20 Aralık'ta ilk yarı sona erecek ve 2. yarı 22 Ocak'ta başlayacak. Sezon da 16 Mayıs'ta tamamlanacak.

1. HAFTA

Manisaspor - Eskişehirspor
Sivasspor - Trabzonspor
Antalyaspor - Ankaraspor
Bursaspor - Kasımpaşa
Gençlerbirliği - Kayserispor
Diyarbakırspor - Ankaragücü
Denizlispor - Fenerbahçe
Gaziantepspor - Galatasaray
İstanbul BŞB - Beşiktaş

Ligin ilk haftası 5. haftada Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray ile Beşiktaş arasında oynanacak. 10. haftada Kadıköy'de Fenerbahçe - Galatasaray, 13. haftada Beşiktaş ile Fenerbahçe karşılaşacak. Dengeli bir dağılım olmuş. 3 büyükler sezonun ilk yarısında birbirlerine konuk olacak.

DREAMS THEATRE

Gecenin yönetmeni ve sunucusu Florentino Perez açılışı yapar; "Stadyumların böyle dolduklarını müzik dünyasının önde gelen solistlerinin ya da gruplarının konserlerinde görürdük. Futbolun aktörlerinin yer aldığı futbol maçının dışındaki bir organizasyonda tribünlerin tıklım tıklım dolu olması gerçekten inanılmaz. Evet burası Santiago Bernabeu, burası düşler tiyatrosu. Hoşgeldiniz. Bugün sizlerin de merakla beklediği gibi "94 Milyon Euro'luk Adam" oyununun dünya premieri sergilenecek. Keyifle izleyeceğinizi tahmin ediyorum. Vakit kaybetmeyelim, hazırsa herkes şov başlasın!"

Alkışlar yükselirken binlerce seyirciden, bir basın mensubu heyecanlı bir şekilde atmosferi seyircilere aktarmakta. "İyi geceler, Madrid tarihi gecelerinden birini yaşıyor. Salonda 85 bin izleyici, bu sahnede ilk kez başrole soyunan bir isim Cristiano Ronaldo, oyuncuyu izleyen ve değerlendirmek üzere bekleyen iki tiyatro duayeni Eusebio ve Di Stefano ve bu şovu yöneten adam Florentino Perez. Bu premier için günlerdir hazırlandılar ve bizleri de hazırladılar. Günler öncesinden yerlerini ayırtan ve saatler öncesinden kuyruğa giren seyirciler bu premier'i izleme şansına sahip oldukları için bir hayli heyecanlılar. Bakalım izleyiciler umduklarını bulabilecek mi?"

Derken ışıklar sönüyor, başrol oyuncusu beliriyor sahnenin köşesinde. Spotlar onun üzerinde. Kalabalığı gören oyuncu heyecanını gizlemekte oldukça zorlanıyor. Çocukluğundan beri bu anın hayalini kurmuştu çünkü, ama bu an onun hayallerinden kat be kat daha fazla, daha büyük. Arkasında onu destekleyen iki duayen bile şaşkın. Böyle bir kalabalığı görmeyeli yıllar olmuştur onlar için. Ama şaşkınlıklarını gizleyip oyuncuya destek vermeliler. Sırtını sıvazlayıp onu sahnenin ortasına doğru yolluyorlar. Bir anda sahnenin tüm ışıkları yanıyor ve şov başlıyor. En iyi yaptığı işlerden birini, meşin yuvarlağa olan hakimiyetini sergiliyor dakikalarca binlerce Madridista'ya. Mest oluyor 85 bin kişi. Oyun kusursuz bir şekilde sona eriyor. Hep birlikte ayakta alkışlıyorlar. Paralarının karşılığını aldıkları için mutlular. Perez de sahneye çıkıyor ve ikili seyircileri selamlıyor. Ronaldo düşünü gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşarken Madrid taraftarlarının gözünde bir anda daha da büyüyor. Çünkü şovun yönetmeni böyle istiyor. Büyü Ronaldo daha da büyü! Seni çok sevmeliler, daha çok sevmeliler hatta sana tapmalılar! Tapmalılar ki her oyunda bu salon tıklım tıklım dolsun! Kendilerini senin yerine koysunlar, senin gibi olmak istesinler! Eğer senin gibi olurlarsa onları da böyle bir şovun beklediğini bilmeliler ve şov mutlaka devam etmeli! Öyle de olacak gibi. Çünkü seyirciler imza alabilmek için birbirleriyle yarışırken yanlarındakine şöyle diyorlar, "Çok güzeldi, gerçekten çok güzeldi. Bir kez daha gelmeliyim, mutlaka yine izlemeliyim."

Basın mensubu ise kapanış anonsunu yapmakta bu sırada, "Seyirci sayısı sezon sonuna kadar milyonları bulacak gibi. Gerçekten herşeyiyle mükemmeldi. Şimdi akıllarda şu soru var. Başrol oyuncusu rolünün hakkını sonuna kadar verebilecek mi? Şımarmaması, bu sahnenin tarihine uygun şekilde performansını sergilemeye devam etmesi gerekiyor. Çünkü Madrid'li seyirciler bu konuda çok tecrübeli ve eğer günün birinde beğenmemeye başlarlarsa onu çıkardıkları gibi indirmesini de iyi bilirler. Bunun için de sadece beyaz mendillerini sallamaları yeterli. Ben Ali Okancı, iyi geceler!"

Son görev ise gecenin sunucusu Perez'e düşüyor. "Hepinize çok teşekkürler. Umarım beğenmişsinizdir ki beğendiğiniz her halinizden belli. Bir sonraki oyun ayın 20'sinde Dublin'de. Ama merak etmeyin buraya daha birçok kez uğrayacağız. Başrol oyuncumuz Ronaldo'nun sahne kostümlerinin benzerlerini hemen çıkıştaki mağazamızdan satın alabilirsiniz. Birçok ürünümüz sizi bekliyor. Görüşünceye dek hoşçakalın!"


FAUBERT VE DI STEFANO

6 Temmuz 2009 Pazartesi

POULSEN DE HANIMKÖYLÜ

Fenerbahçe günlerdir Poulsen'i kovalıyor. Çok da iyi bir para teklif ediyor sarı lacivetliler. Ancak kararı verme yetkisi Poulsen'den çok, son dönemde birçok futbolcudan alışık olduğumuz üzere eşinde. Eski takımı Schalke'nin de devreye girdiği ve Fenerbahçe kadar iyi bir teklif yaptığı söyleniyor. Ancak Poulsen'in eşi Danimarka'lı futbolcunun Juventus'ta kalmasını ve Türkiye'ye kesinlikle gitmemesini istiyor. Sinir bozucu bir durum gerçekten. Yıllarca futbolcunun kulübü ve menajeriyle uğraşmak zorunda kalan yöneticiler son dönemde ikna edilmesi gerekenler listenin başına eşleri yazmaya başladı. Hatta menajerler bile melek oldu bu kadınların yanında. First Lady edalarıyla kocalarının ya da sevgililerinin kararlarında son derece etkili rol oynayan bu kadınlar sanıyorum transfer yapmak isteyen yöneticilerin de en sevmediği kişiler. Mesela Yıldırım Demirören sunduğu şartlardan dolayı Aida Yespica'dan nefret ediyor olabilir(Yespica'dan nefret de edilmez ya). Fenerbahçe'li yöneticiler baktılar olmuyor Poulsen'e kararını vermesi için 24 saat süre vermişler.

CRISTIANO RONALDO OLMAK

Blogta yeni bir uygulamaya başlayalım. Arada sırada açacağım postlarda Cristiano Ronaldo olmak, Arda Turan olmak, Aziz Yıldırım olmak, Adnan Polat olmak, Yıldırım Demirören olmak vs. başlıkları olacak. Bu postlarda sizlerden arzu ettiğim, futbol ve spor camiasının popüler aktörleri gibi olmak için nasıl olmak ve ne yapmak lazımı gerek gerçekçi gerekse esprili bir yaklaşımla herkes sadece bir madde yazacak şekilde yorumlamanız. Örneğin, Cristiano Ronaldo olmak başlığı altında, "Kulağınızda pembe bir gül, altınızda daracık bir şortla havuz başında poz vermelisiniz" gibi. Evet zannediyorum Cristiano Ronaldo size vereceği malzeme ve bugünün önemi itibariyle başlamak için iyi bir isim. Bakalım ortaya eğlenceli şeyler çıkacak mı? Haydi rastgele!

FUTBOLDA YENİ MODA

Yeni çıkan bir albüm, yeni çıkan bir video oyunu ya da konsolu, yeni açılan bir elektronik mağazası, bir konser, Wimbledon tenis turnuvası ya da herhangi bir spor karşılaşması vs. Birçok kez bu yukarıda saydıklarımıza ilk sahip olanlardan ya da çıplak gözle izleyenlerden biri olmak için geceden itibaren kuyruğa girenlere tanık olmuştuk. Futbolda şimdi buna benzer bir moda var. Daha doğrusu bu modayı yeniden canlandıran bir takım var. Napoli'nin Maradona'yı transferinin ardından yıllar sonra Real Madrid kulübü Perez öncülüğünde bu modayı tekrar yaşatmaya başladı. Transfer edilen dünyanın en büyük yıldızlarının Santiego Bernabeu'da tanıtılması ve bu törenin binlerce taraftar tarafından tribünden izlenmesi. Kaka'nın şovunda tribünleri 50.000'i aşkın kişi doldururken bu akşam ise Ronaldo'yu 80.000 taraftarın desteklemesi bekleniyor. Real Madrid'de kız erkek, genç yaşlı birçok taraftar saatler öncesinden Bernabeu mabedinin kapısında beklemeye başladı. Dün geceden itibaren İspanya'nın çeşitli şehirlerinden yola çıkarak Madrid'e gelen ve sabahın ilk saatlerinden itibaren kuyruğa girenler yeni yıldızlarını yakından görebilmek için heyecanlanıyor. Perez, yeni transferlerini bir pop ikonu gibi sunuyor tüm dünyaya. Onları daha da yüceltiyor, taraftarların gözünde ulaşılması güç birer yıldız haline getiriyor. Buna isterseniz abartı deyin, isterseniz zekice bir pazarlama taktiği. Ama Ronaldinho'nun Nou Camp'ta 20 bin, San Siro'da 40 bin, Henry'nin Nou Camp'ta, Beckham'ın LA Galaxy'de 8 bin kişi tarafından karşılandığını düşünürsek Madridista'ların bugünlerde en mutlu taraftar grubu olduklarını ve kulübe para kazandırmak için sabırsızlandıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.

5 Temmuz 2009 Pazar

REKORLARIN ADAMI FEDERER

Destansı bir finalin ardından Andy Roddick'i 5 set sonunda 3-2 yendi ve kariyerindeki 15. grand slam zaferine ulaşarak Pete Sampras'ın rekorunu tarihe gömdü. Sadece bununla da kalmadı, Wimbledon'ı 6. kez kazanarak Bjorn Borg ve Lawrence Doherty'nin 5 şampiyonluk rekorlarını da geçti. Bu zaferle Nadal'a bıraktığı 1.'lik koltuğuna da tekrar oturdu. Tabii Wimbledon'a katılamayan Nadal olsaydı ne olurdu o da ayrı bir konu ama Federer kariyerinde düşüşe geçti diyenleri yanıltarak Grand Slam şampiyonluklarına bir yenisini daha ekledi.

TONI STRES ATIYOR

Bayern Münih, Real Madrid'den sonra transfer döneminde en fazla para harcayan takımların başında geliyor. Galatasaray'la da benzer bir özellikleri var. O da forvet bölgesindeki oyuncu sayısının çokluğu. Mario Gomez ve Ivica Olic transferleri ve altyapıdan gelen 20 yaşındaki Thomas Müller ile ileri uç bir hayli zenginleşti. Mevcut isimler Klose ve Toni ile yeni katılanlar arasında bir forma savaşı olacağı kesin. İtalyan basını 32 yaşındaki Toni'nin bu anlamda şansının az olduğunu ve bu yüzden çizmeye dönebileceğini iddia ediyordu. İtalyan'ın ise dönmeye niyeti yok. Bayern'de ne olursa olsun mutlu olduğunu, ayrılmaya niyeti olmadığını açıkladı. Takım toplanmasına rağmen ise Konfederasyon Kupası nedeniyle izinli olan Toni bugünlerde Sardunya'da Martha'sıyla stres atıyor.

RONALDO İÇİN GERİSAYIM

6 Temmuz Real Madrid Başkanı Perez için bir başka önemli gün. Tabii ki Cristiano Ronaldo için de. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu Real Madrid'in formasını, 9 numarasını, o formanın eski sahiplerinden Alfredo Di Stefano'nun yanında, 200'ü aşkın basın mensubu ve binlerce taraftarın karşısında giyecek. 12 ülkeden yazılı basın, 31 ülkeden tv kuruluşu mensupları Santiego Bernabeu'daki töreni takip etmek için akredite olmuş. Arjantin'den Clarin, Fransa'dan L'equipe, İngiltere'den Independent ve The Sun, Portekiz'dan A Bola, Şili'den La Nacion de Chile gazeteleri ile Kuveyt'ten Tv Kuveyt, Şili'den Chilevision, İngiltere'den BBC, Ekvador'dan Ecuavisa ve Portekiz'den RTP gibi tv kanalları da olayı yerinde takip edecek. Bizden gidecek olan var mı merak ediyorum. Çünkü önemli, prestijli bir iş, aynı zamanda görülmesi, aktarılması gereken bir şov. Kuveyt'ten bir tv kanalı orada yer alıyorsa bizden de mutlaka birileri olmalı diye düşünüyorum. Dünya'nın en pahalı futbolcusunun törenini Türkiye'den hakkıyla takip edecek kanalların başında da NTVSpor var. Mesela bu tarz haberlerin önemli isimlerinden muhabir Emek Ege'nin bu işi yerinde takip ederek tecrübesiyle bize izlenimlerini en güzel şekilde aktaracağına inanıyorum. Umarım ajandalarında vardır.