6 Mart 2010 Cumartesi

40.000

Dünya kupası sırasında Güney Afrika bir ton sarhoş ve azgın erkekle dolup taşacak. İçecekler, .ıçacaklar, yatıp kalkıp maç izleyecekler. 1 ay boyunca doğal olarak başka ihtiyaçları da olacak. Bu ihtiyaçların da birileri tarafından karşılanması gerekiyor. İşte bunun için de "hizmet aşkıyla" yanan dünyanın dört bir yanından özellikle de doğu Avrupa'dan yaklaşık 40.000 hayat kadınının Güney Afrika'ya gitmesi bekleniyor. Bir anlamda ülkede zorunlu ithalat söz konusu yani. Kadınlar belki 3-4 ayda kazandıklarını orada 1 ayda kazanacaklar.

Böyle organizasyonlar sırasında en azgın şekilde davranan erkeklerin İngilizler olduğu söylenir. 25 bin civarında İngiliz ile birlikte 450.000 civarında yabancı taraftarın Güney Afrika'da olması bekleniyor. Tabii yetkililer bu durumdan biraz rahatsız. Ama onları mutlu eden birşey de varmış, o da Türklerin gelmiyor olmasıymış. Bu yüzden kontenjanı 100.000'den 40.000'e düşürmüşler. :)) Hayır benim kafamı kurcalayan, bu 40.000 kadın Güney Afrika'ya giderse diğer ülkelerde ne olacak?!

3 Mart 2010 Çarşamba

FUTBOLLA İLGİLİ BİRKAÇ SATIR

Honduras'ı 2-0 yenen A milli takımda Emre Belözoğlu mükemmel oynadı. Eski Emre adeta geri gelmişti.

Fatih Tekke'yi Rubin Kazan'a satan Zenit, PSV'den 26 yaşındaki Danko Lazovic'i 5 milyon euro'ya kadrosuna kattı.

Marca'nın Real Madrid forması giydirerek poz verdirdiği Racing Santanderli Sergio Canales taraftarlarından büyük tepki gördü. Sezon sonunda Real'e geçecek olan 19 yaşındaki futbolcu basın toplantısı düzenleyerek özür diledi.

Fransa-İspanya maçı öncesi Stade de France'ı dolduran Fransızlar Domenech'in ismi okunduğunda yuhalarken Henry'yi ise alkışladı. Maç boyunca da yuhalama devam etti.

İspanya'daki grev nedeniyle Fransa-İspanya maçının ülkede yayınlanması tehlikedeydi ancak TVE maçtan kısa bir süre önce maçın canlı yayınlanacağını açıkladı.

Babası vefat ettiği için 1 aydır Villarreal'den uzak kalan Giuseppe Rossi antrenmanlara çıkmaya başladı.

Arjantin Münih'te Almanya'yı Higuain'in golüyle 1-0 yendi. Maradona Löw'e bir puro hediye eder artık!

ZENGİNİN MALI KLAVYEMİ YORAR

İngiltere milli takımının teknik direktörü Fabio Capello'nun "İngiliz futbolunun asıl sorunu futbolcuların çok genç yaşta çok zengin olmaları" lafı Ada'da gündeme bomba gibi düştü. İşte o genç yaşta servetine servet katanlardan birkaçı! Allah daha fazlasını versin ne diyelim!

DAVID BECKHAM
KAZANCI: GELECEK 5 YIL İÇİN 350 MİLYON TL

SERVETİ: 275 MİLYON TL

OTOMOBİLLERİ: 40 tane var. Cadillac Escalade, Porsche 911 Cabriolet, Rolls-Royce Drophead Coupe, Range Rover Sport ve Jeep Wrangler bunlardan sadece birkaçı.

GAYRİMENKULLERİ: 1999'da 2.5 milyon paunda aldığı Beckingham Konağı, Dubai'de 2002'de aldığı 800.000 paundluk villa (şu anda satsa 8 milyon paund), Beverly Hills'deki 15 milyon paundluk malikanesi vs.

EŞİ: Victoria Beckham (POSH)

WAYNE ROONEY
KAZANCI: HAFTALIK 230.000 TL (Ersun Yanal'ın 1 ayda aldığından fazla)

SERVETİ: 90 MİLYON TL

OTOMOBİLLERİ: 6 yıl içinde 19 otomobile sahip oldu. Aston Martin Vanquish, BMW M3, Mini GP, Ford Ka, Mercedes CLK, Lamborghini Gallardo Spyder, Cadillac Escalade and Porsche 911 bunlardan bazıları.

GAYRİMENKULLERİ: Barbados'da 5 milyon paundluk villa, Manchester'da 4.5 milyon paundluk malikane, Florida'da 320.000 paundluk bir daire vs.

EŞİ: Coleen Rooney (Çocukluk Aşkı)

FRANK LAMPARD
KAZANCI: HAFTALIK 320.000 TL

SERVETİ: 50 MİLYON TL

OTOMOBİLLERİ: Audi Q7, Ferrari 612 Scaglietti, Mercedes G Wagon ve Aston Martin DB9 sadece birkaçı.

GAYRİMENKULLERİ: Basında bilinen Londra'daki 8.5 milyon paundluk saray yavrusunu satışa çıkardığı. Kim bilir daha neler vardır?!

EŞİ: Yok. (Takılıyor öyle o hatun senin bu hatun benim)

STEVEN GERRARD
KAZANCI: HAFTALIK 300.000 TL

SERVETİ: 50 MİLYON TL

OTOMOBİLLERİ: Basında bilinenler, Range Rover ve Bentley GT

GAYRİMENKULLERİ: Liverpool'da 3 milyon paundluk malikane

EŞİ: Alex Curran (Manken ve moda yazarı)

ATLETICO ALİ SAMİ YEN CEHENNEMİNDEN NASIL ÇIKTI?

Teknik adamların takımlarını motive etmekte kullandıkları son moda gerçek hayat hikayelerinden uyarlanan sinema filmleri ve belgeseller. Bu tekniği en iyi uygulayanların başında da Roma'daki şampiyonlar ligi finali öncesi Gladyatör'ü oyuncularına izlettiren Guardiola'nın geldiğini biliyorsunuz. Bu yönteme başvuranlardan biri de Atletico Madrid teknik direktörü Quique Sánchez Flores. Flores'e yardımcı olan film ise Al Pacino'nun Amerikan futbol takımı antrenörünü canlandırdığı "Any Given Sunday". Flores, filmde Al Pacino'nun oyuncularını motive etmek için kullandığı cümleleri sene başından beri parça parça söylüyormuş futbolcularına. Bir örnek vermek gerekirse, "Şu anda cehennemdeyiz beyler. İnanın bana. Ve burada kalabiliriz. Ya da savaşır ve ışığı görene kadar mücadele ederiz. Santimetre santimetre bu cehennemden çıkabiliriz." Bunu Galatasaray ile oynanan rövanş maçı öncesi söylediğini tahmin ediyorum. Tabii İtalyan hakemi nasıl motive ettiler o ayrı bir konu!.. Peki siz teknik adam olsanız hangi filmi kullanırdınız?

1 Mart 2010 Pazartesi

PENNE, ŞANSAL BÜYÜKA İLE İLKER YASİN'İ BULUŞTURDU


Sadece Şansal Büyüka ile İlker Yasin'i değil, Togay Bayatlı ve Doğan Koloğlu'nu da buluşturduk. Şaka bir yana buluşturan TRT-1 tabii ki. Stüdyoda 1.ligi değerlendiriyorlar. Konu perde arkasında kalan futbolcular. İlker Yasin sorduğu soruyla biraz terse yatırsa da başlıyor Şansal Büyüka saymaya. Beşiktaşlı Ulvi ve Samsunsporlu Rıfat'ı öne çıkarıyor. Bu arada Togay Bayatlı sanırım zamanda yolculuk falan yapıyor, üstat 24-25 yıl önce de aynıymış.

ELLER HEP ATLETICO'YA YARIYOR

Bu 5.hakem Luca Banti'nin gözünün önünde olup orta hakemi penaltı olduğu konusunda uyaramadığı Galatasaray-Atletico Madrid maçındaki pozisyon. Maçın kader anlarından biri. Luca Banti'nin bugün İtalya liginde şampiyonluk mücadelesi veren Milan'ın sahasında Atalanta'yı konuk ettiği maçta düdük çaldığını belirtelim.
Bu da bu akşam İspanya'da yine Atletico Madrid ile Valencia arasındaki mücadeleden. Valencia maçı 1-0 önde götürürken kaptan Marchena ceza sahasında topa elle müdahale ediyor. Ama hakem Perez Burrull görmüyor pozisyonu ve devam ettiriyor. İtiraz ediyor Atleticolu futbolcular, "Nasıl görmezsin hocam elle müdahaleyi, penaltı hocam penaltı" diyorlar. Perez Burull da bunun üzerine ne yapıyor? Pozisyonu gördüğünü iddia eden, maçı orta sahadan izleyen 4. hakemine danışıyor ve penaltı noktasını gösteriyor. Bir de 2. sarı karttan kırmızı kart Marchena'ya. Valencia 10 kişi kalıyor, Forlan penaltıdan durumu 1-1 yapıyor. 28. dakikada 10 kişi kalan Velancia karşısında sonrasında farka gidiyor Atletico ve 4-1 kazanıyorlar. Bir tarafta ceza sahasında pozisyonları görmesi için görevlendirilen ama burnunun önündekini göremeyen(!) çizgi arkası hakemi, bir tarafta da pozisyonu orta sahadan gören(!) bir 4. hakem. İşte Atletico lehine bir şekilde görülmeyen ve görülen 2 elle oynama. Tesadüf mü dersiniz yoksa haftaiçindeki pozisyonu hatırlamaları için ilahi bir an mı, siz karar verin!

28 Şubat 2010 Pazar

HASRET KALDIĞIM FORMA

Honduras maçında milli takımın giyeceği forma. Nihayet diyorum nihayet şu kırmızı yatay şerit ve içinde ayyıldız! Budur bizim formamız başkasına gerek yok.

AHA İŞTE TOKALAŞMADILAR!

Tokalaşmışlar ya da tokalaşmamışlar hiç umurumda değil açıkçası. Ama bu fotoğrafı gördüğümde çok güldüğümü söylemeliyim. Neye mi gülüyorum? Tabii ki hakem Mike Dean'in yardımcısına. Sıradaki futbolcuyla tokalaşmak için elini uzatmış ama gözü Terry ve Bridge'de. Büyük ihtimalle soyunma odasında bahse girmişler tokalaşacaklar mı tokalaşmayacaklar mı diye. Dönüp Mike Dean'e "Aha işte bak tokalaşmadılar. Ne dediydim sana! Yaaaa!" demiş de olabilir. Bu arada bu seromoniler sırasında genelde reklam yayınlayan Sky Sports merakla beklenen anın hiçbir saniyesini kaçırmamış.

KIRILAN BİR BACAK VE TATSIZ BİR ONUR

Sahayı gözyaşlarıyla terkeden Stoke Cityli Ryan Shawcross. Arkada ise kalabalığın ortasında acı içinde kıvranan bir Arsenalli var, Aaron Ramsey. Shawcross ağlıyor çünkü yaptığı şeyden -belki isteyerek belki istemeyerek- büyük bir pişmanlık duyuyor. Çünkü arkasında 19 yaşında kırık bacaklı bir meslektaşını bırakmanın acısını yaşıyor. 22 yaşındaki Shawcross gözyaşlarıyla ve de utançla ayrılırken olay yerinden kendi kendine soruyor "Ne yaptım ben böyle ne yaptım?" ve stadyum dışında bekleyen annesine sarılarak hüngür hüngür ağlıyor. Annesinin kullandığı arabayla eve dönerken camdan dışarı bakıyor ve o anı düşünüyor, bir türlü gözünün önünden gitmeyen o anı. Derken telefonu çalıyor, hattın diğer ucundaki yetkili şöyle diyor genç futbolcuya "Çarşamba günü Wembley'de milli takımının formasını giyeceksin, hazır ol!" Üzülsün mü sevinsin mi bilemiyor Shawcross, ilk kez İngiltere milli takımına çağrılıyor. İçinde buruk bir sevinç bile yaşadığını zannetmiyorum. Bu büyük onura layık görülmenin tadını çıkaramamıştır büyük ihtimalle!

Ve o bunları yaşarken aynı dakikalarda meslektaşı ise hastanede ameliyata alınıyor, "Sahalara en erken 8 ayda döner" diyor doktorlar. Neyse ki daha çok genç Ramsey. Toparlayabilir kendini. Takım arkadaşı Eduardo ile aynı kaderi yaşasa da onun gibi sapasağlam döner inşallah sahalara. Shawcross mu? Onun için bundan sonra belki de "Rakibinin bacağını kırdığı gün ülkesinin milli takımına ilk kez çağrılmıştı" diyecekler. Kötü bir ün onun için! Ondan şimdi beklenen çarşamba akşamı Wembley'e üzerinde Ramsey'den özür dilediğini yazan bir tişörtle çıkmasıdır belki de...