15 Mayıs 2009 Cuma
ÖNEMLİ DUYURU
Arkadaşlar bana bundan sonra e-maillerinizi aliokanci@hotmail.com adresinden ulaştırın lütfen.
14 Mayıs 2009 Perşembe
ERIC GERETS & İYİ BİR BİRA

PARKEN - ALİ SAMİ YEN / DORTMUND - MENDIZORROZA

Alaves son 6 sezonun 5'ini 2. ligde geçirdi. Bugünlerde de 2.ligde kalma mücadelesi veriyorlar. Ve Dortmund'daki finalden tam 8 yıl sonra yine önemli bir maça çıkacaklar. Bu cumartesi adını en çok sevdiğim statların başında gelen Mendizorroza'da Eibar'ı konuk edecekler. Borç batağında yüzen takımın taraftarlar stat çevresindeki duvarlara yazılar yazıyor. "87 yıllık bu hayat iyi bir final performansı hakediyor. Bu sezon küme düşmeyeceğiz" diyorlar.
Galatasaray ve Alaves. Bir tarafta kazanan(!), diğer tarafta kaybeden. İkisi de borç batağında yüzüyor. Çünkü ikisi de Uefa kupası finali oynamalarının ardından çok kötü yönetildiler. Aralarındaki en önemli fark; biri Türkiye gibi 2. sınıf bir ligin büyük takımlarından, diğeri ise İspanya gibi 1. sınıf bir ligin orta sıra takımlarından olması. Bu yüzden Galatasaray tutunmayı başarıp halen zirveye oynayabilirken, Alaves ise tutunamayıp 3. lige düşmemek için mücadele ediyor.
İLK BİLEN SİZ OLUN: FLORENTINO PEREZ "ADAYIM"

Sabah saatlerinde Madrid'e indim ve hemen otelin yolunu tuttum. Salona girmemden kısa bir süre Perez girdi içeri. Heyecanlı gözüküyordu Başkan. 9 yıl önce ilk kez o koltuğa oturduğu andaki gibi heyecanlıydı. "Buralarda olmadığım süre boyunca kimseyi rahatsız etmemek için birşey söylemedim" diyerek başladı sözlerine. "Ama yaşanan ciddi olayların ardından Real Madrid için Başkan adaylığını açıklamam kaçınılmaz oldu. İşte karşınızdayım ve seçimlerde bu büyük kulübün başkanlığına adaylığımı koyuyorum" dedi.
"Kulüp zor zamanlardan geçiyor ve bana ihtiyacı olduğuna inanıyorum. 7 Aralık tarihinde bu dünya kulübünün adını lekelediler. Bu zor dönemde bu koltuğa oturmak benim için onurdur." diyerek sözlerine devam etti Başkan adayı Perez. Jorge Valdano ve Zinedine Zidane, Perez'in adaylığında ve sonrasında çalışacak isimler. Perez bir Portekizli gazetecinin Cristiano Ronaldo'yu transfer edecek misiniz sorusuna "Buraya başkan adaylığımı açıklamaya geldim, transferleri açıklamaya değil." cevabını verdi. Ancak buradaki İspanyol arkadaşlar Perez ile Ronaldo'nun sözleşme imzaladıklarını ve Portekiz'li için 80 milyon euro evet yanlış duymadınız 80 milyon euro ödeneceğini söylüyorlar.
Perez'den inciler;
* Cristiano Ronaldo dünyanın en iyi futbolcularının başında geliyor.
* Madrid'de dünyanın en iyi futbolcuları oynamalıdır.
* Raul tartışmasız, sorgusuz Real Madrid'in sembol futbolcusudur. O bırakana kadar forma O'nundur.
* Roberto Carlos Real Madrid tarihinin en iyi futbolcularından biri.
* Barcelona'nın bu kadar iyi bir sezon geçirmesi beni korkutmuyor, motive ediyor.
Bu başkan adaylığı toplantısı bitti. Sırada Aziz Yıldırım'ınki var. İnsanoğlu kuş misali işte. Birgün Madrid'de Ritz Hotel'indesin, bir gün İstanbul'da Faruk Ilgaz Tesisleri'nde. Bakalım yarın sabah Aziz Başkan neler diyecek?
DAVID SILVA
ARAGONES - AZİZ YILDIRIM - FENERBAHÇE'NİN İLACI

İspanyol hoca, milli takımını Avrupa Şampiyonu yaparak Türkiye'ye geldi. Yaz döneminde havası, reytingi en yüksek hocaydı. Zico sonrası Aziz Yıldırım için önemli bir isimdi. Neden önemliydi? Aziz Başkan için önemli olan tek şeyin takımın disiplinli bir şekilde çalıştırılması olabilir miydi? Sonuçta zaten bir önceki sezon lig şampiyonu olmuşlar, geçen sezon da Avrupa kupalarında çıkabilecekleri en üst noktaya çıkmışlardı. Ama bu takımın başına Zico'dan daha disiplinli biri getirilmeliydi; basın takım çalışmıyor, çalıştırılmıyor haberleri yapmasındı. Avrupa şampiyonu yüzüğünü parmağına takmış, yaşını başını almış bir hoca gayet idealdi bu anlamda. Dedik ya herşeyden önce reytingi üst düzeydeydi. Bu, yeterliliğinden, kapasitesinden, Fenerbahçe'ye yararlı olup olamayacağından daha önemliydi Aziz Başkan için. O'nun için kutusunun üzerinde yazan önemliydi ve kutusunun üzerinde tecrübeli teknik adam yazıyordu, ancak muhteviyatı acaba Fenerbahçe'ye yararlı mıydı? Birşeyi kaçırıyordu galiba Aziz Başkan. Aragones 1974 yılından bu yana takım çalıştırıyordu ve kulüp takımlarındaki tek şampiyonluğunu sadece 1977 yılında Atletico Madrid'le kazanmıştı. Üstüne üstlük İspanya'nın dışına da hiç çıkmamıştı. Ortada alınmış bir risk olduğu belliydi ve bu riski iki taraf da almıştı.
Aragones beklentiler yüksek olduğu için risk alıyordu. Takımı Aziz Yıldırım için disiplinli bir şekilde çalıştırmalı taraftar için de Zico'nun üzerine eklemeliydi. Peki ama eline iyi bir kadro verilmiş miydi? Hayır. Tam anlamıyla attan inip eşeğe binmişti. Takımda yetenekli ama egoları yüksek, karakterlerinde sorun olan oyuncular vardı. Onları bir takım halinde tutabilmesi için mücadele etmesi gerekiyordu. Zaman ayırmalı, onları çözebilmeli, analizlerini yapabilmeliydi. Yani aslında Jose Mourinho gibi bir adam lazımdı bu takıma. Portekizli şöyle demişti; "Biz teknik adamlar oyunu süzebilmeli, rakibi okuyabilmeliyiz. Zamanı gelince oyun içinde taktik değiştirebilmeliyiz kazanma adına. Ama herşeyden önce elimizdeki oyuncuların kapasitesini bilmeliyiz. Ben zamanımın çoğunu oyuncularımla toplantı yaparak geçiriyorum. Haftada 3 kere onları bir odaya alıp teker teker ilgileniyorum." Mourinho genç bir hoca olduğu için bunları yapabiliyordu. İstekliydi, hırslıydı, daha yolun başında sayılırdı. Ama 70 yaşındaki bir teknik adamdan bunlar beklenebilir miydi? Sonuçta Aragones bir sezon boyunca rakiplerinden çok takım içindekileri çözmekle daha çok vakit harcadı. Nihayetinde de yoruldu, sıkıldı.
Gelinen nokta itibariyle de gördük ki Aragones doğru ilaç değildi. Zico'dan daha ileri götüremedi bu takımı. Ekleyemedi üzerine. Koca bir sezon Fenerbahçe'nin göze hoş gelen futbolu bir elin parmaklarını geçmedi. 2008-2009, Fenerbahçe için çöpe atılmış bir sezondur. Geçen yıl şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan takımın önümüzdeki sezon Avrupa Ligi'ne katılması başka bir takımın elindedir. Ve dün akşam alınan yenilgi hayırlı olmuştur belki de. Aziz Yıldırım üstüste iki sezon teknik direktör koltuğu için hata yaptığını anlamıştır. Yarın Aziz Yıldırım basın mensuplarına bir kahvaltı verecek ve açıklamalarda bulunacak. İki önemli ana maddesi var toplantının, birincisi başkan adaylığı, ikincisi Aragones'in vedası. Ancak herşeyden önce Aziz Yıldırım'ın önümüzdeki sezon için şuna karar vermesi gerekiyor; alacağı ilaç yutularak mı yoksa suda eritilerek içilen mi olmalı? Çünkü Aragones ikisi de değildi, O bir dil altı hapıydı...
13 Mayıs 2009 Çarşamba
BEŞİKTAŞ - FENERBAHÇE CANLI ANLATAMAMA

Beşiktaş: Hakan Arıkan, İ.Toraman, Sivok, Gökhan Zan, Ekrem, Cisse, Ernst, Yusuf, Tello, Holosko, Bobo
Fenerbahçe: Volkan Babacan, Ali Bilgin, Gökhan Gönül, Lugano, Carlos, Deivid, Selçuk, Emre, Uğur, Alex, Güiza
6' GOOOOOOOOOOLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLL Yusuffffffffff attı 1-0 oldu. Yine golle başladık canlı anlatıma. Beşiktaş 1 - 0 Fenerbahçe... Ligde iki kez mağlup ettiği Beşiktaş karşısında Fenerbahçe çok erken yenik duruma düştü.
8' Fenerbahçe kalesine Volkan Babacan var. Yusuf'un şutu öyle çok sert değildi ama tam köşeye gitti. Volkan bu topu çıkartabilirdi sanırım...
11' İzmir'de çok güzel bir atmosfer var bu arada. Tribünler iki takım taraftarları tarafından doldurulunca, renkli bir atmosfer yaratılmış.
13' Lugano sarı kart. Lugano'nun hakeme el hareketlerini görünce bazen bu adam İtalyan galiba diye düşünüyorum. Bayadır sarı kart görmüyordu Lugano, özlemiştik.
15' Bu arada Kanaltürk reklam vermiş saha kenarlarına. İlk defa bir Türkiye'de bir tv'nin reklam verdiğini görüyorum.
16' İlk 15 dakika geride kaldı. Beşiktaş'ın 1-0'lık üstünlüğü var, Yusuf'un attığı golle. Maç ortada geçiyor. Ama Beşiktaş sanki 2. golü de atacak gibi duruyor.
20' İbrahim Toraman sarı kart, Uğur Boral'ı yere indirince kartı gördü.
22' OOOOOOOHHHHHHHHHH Bobo dokunamıyor 6 pas üzerinde. Beşiktaş 2. gole çok yaklaştı. 3'e 3 yakaladı siyah beyazlılar sağ çaprazdan Holosko mükemmel bir pas çıkardı Bobo'ya ama Brezilya'lı dokunamadı.
25' OOOOOOHHHHHHHH Alex yerden sert vurdu top az farkla dışarı çıktı. Fenerbahçe beraberliğe çok yaklaştı.
27' GOOOOOOOOOOOOOOOOOLLLLLLLLLLLLLLL Güizaaaaaaaa. Açıldı İspanyol. 1-1 oldu. Deivid'in asisti Guiza'nın golü. İspanyol Beşiktaş ağlarını bir kez daha havalandırdı. Son 3 dakikadır Fenerbahçe gol atacağının sinyallerini vermeye başlamıştı.
90' Maç sonu Beşiktaş 4 - 2 Fenerbahçe. Beşiktaş Türkiye Kupası'nın sahibi. Fenerbahçe 26 yıllık hasrete son veremedi. 27 ile 90. dakikalar arası kayıp. Çünkü o arada tam 8 kez elektrik gitti geldi ve en son 2. yarının başında iki takımın sahaya çıkışını gördüm. Son kez elektrik geldiğinde ise Beşiktaş kupayı kaldırıyordu. Burdan yetkililere tekrar sevgilerimi selamlarımı yolluyorum(!), Beşiktaş'ı da tebrik ediyorum. 27 ile 90. dakikalar arası nasıl geçti özetle, ben anlatamadım bari siz bana anlatın merak ediyorum... :)
200.000
KOT MONTLU OVREBO
WOLFSBURG TEKNİK DİREKTÖR ARIYOR

TEKNİK DİREKTÖRSÜZ BLOG İDMAN YURDU'MUZ HAVLU ATTI
İSPANYA KRAL KUPASI

Bu kupayı tarihi boyunca en fazla kazanan iki takım Barcelona ile Athletic Bilbao bu sezonun ilk kupasını kaldırmak için bu gece Valencia'nın Mestella Stadı'nda karşı karşıya gelecek. Maç 23:00'den itibaren TRT'de.
Barcelona 24 kezle kupayı müzesine en fazla götüren takım, Athletic Bilbao'nun kaptanları ise bu prestijli kupayı 23 kez havaya kaldırdı, ancak kimi kaynaklar Bilbao'nun da 24 kez kazandığını söylüyor.
Barcelona geçtiğimiz hafta Chelsea'yi duraklama anlarında Iniesta'nın attığı golle eleyerek şampiyonlar ligi finaline yükselirken, haftasonunda ise Villarreal'den yediği duraklama dakikası golüyle de La Liga şampiyonluğunu ilan etme fırsatını kaçırdı. Bitime 3 hafta kala kendilerine 1 puan yetecek olan Guardiola'nın öğrencileri gözlerini şimdi Kral Kupası'na çevirdi. Önümüzdeki 2 hafta içinde 3 önemli kupayı kazanması ihtimal dahilinde olan Katalanlar'da üstüste gelen sakatlık haberleri de canları sıkıyor. Chelsea ile oynanan yarı final ilk maçında sakatlanan Marquez'in sezonu kapatmasının, rövanş maçında ise Thierry Henry'nin ardından lig maçında da Iniesta'nın sakatlanması moralleri bozdu. Bu isimler de bir de 5 gün içinde gördüğü ikinci kırmızı kartla kupa finalinde cezalı duruma düşen Eic Abidal eklendi. Fransız böylece Barcelona'nın bu sezonki iki önemli finalinde oynayamayacak. Katalanlar Kral Kupası'nı son kez 1998 yılında bu akşamki finalin oynanacağı Mestella Stadı'nda Real Mallorca'yı yenerek kazanmıştı.

Bir tarafta kendilerini Katalan halkının milli takımı olarak gören Barcelona, diğer tarafta ise Bask halkının en büyük temsilcisi Athletic Bilbao... Milli duyguların ön plana çıktığı bu iki kulüp takımının, bu iki kulüp takımından da ötesinin, mücadelesinden bakalım gülerek ayrılan taraf kim olacak?
12 Mayıs 2009 Salı
OLMADI KONYASPOR YÖNETİMİ

LINCOLN'ÜN SCHALKE'YE DÖNMESİ ZOR!

ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA İZLEMEYİ ÖZLEYECEĞİM 11 FUTBOLCU - BÖLÜM 2
35 yaş ve üstünde olan futbolculardan hazırladığım kadronun devamı. 4-4-2 olarak dizdiğim kadronun geçenlerde kale ve defans hattını oluşturmuştum, sırada orta 4'lü var. Bölüm - 3'te ise öndeki iki forveti ekleyip kadroyu tamamlayacağım.
Sağ açık Luis Figo:
Listeye kankam olduğu için almadım yanlış anlaşılmasın, gerçekten büyük topçudur. 37 yaşına yaklaştı. Çok fazla takımda forma giymeyi tercih etmedi. Her gittiği takımda uzun süre kaldı ve kupalar kaldırdı. Sağ kanatta topla buluştuktan sonra hızlanıp içeriye doğru kat edişi, bunu yaparken de vücudunun hafif kambur bir hal alması ve ardından rakiplerinden sıyrıldıktan sonra bitirici bir pas veya vuruşla hatırlarım kendisini. Euro 2000'de İngiltere'ye attığı nefis gol ve Barcelona'dan Real Madrid'e geçtikten sonra Nou Camp'ta köşe vuruşu kullanırken tribünlerden gördüğü tepki ile atılan domuz başı da hafızalara kazınmıştır. Hatta ne zaman kesik bir domuz başı görsem aklıma Figo gelmiştir. Portekiz'in altın jenerasyonunun lideridir. 1991 yılında Dünya Gençler Şampiyonu olmasının dışında O da milli takımda başarı yaşayamayıp kulüp takımlarında kupalar kaldıran futbolcular listesindedir. Ancak 2006 Dünya Kupası'nda yarı final oynadığını da belirtmeden geçmeyelim. 2001 yılında Dünya'da yılın futbolcusu seçilen Figo, Sporting Lisbon, Barcelona, Real Madrid ve Inter kariyerinde şampiyonlar ligi, İspanya ve İtalya ligi şampiyonlukları başta olmak üzere 20'nin üzerinde kupa kazanmıştır. O da yavaş yavaş futbol kariyerini noktalamaya hazırlanıyor, ne diyelim meşhur eşi Helen Svedin ile birlikte mutluluklar diliyoruz kendisine...
Orta saha Tugay Kerimoğlu:
Biraz duygusal bir tercih olduğunu belirtelim. Bunun sebebi 39 yaşına kadar oynamayı başaran bir Türk futbolcusu olmasındandır. Herşeyden önce bu noktaya gelebileceğini yani bu yaşlara kadar oynayabileceğini hiç düşünmezdim. Avrupa'ya gidişi ve orada tutunuşu ile beni hayrete düşüren isimlerin başında gelir. Tugay, şarap gibi tanımlamasının en yakıştığı futbolculardan biri. Ne kadar iyi bir profesyonel olduğunu 30 yaşında ayrıldığı Galatasaray'dan sonra 9 yıl daha yeşil sahalarda yer alarak kanıtladı. Ne kadar doğru bilmiyorum ama bundan yaklaşık 3 yıl önce Alex Ferguson "10 yaş daha genç olsaydı, benim takımım için tam uygun bir futbolcu olurdu" demiş Tugay için. Biraz zamansız gitti belki Avrupa'ya, Galatasaray'ın Uefa Kupası'nı kaldırdığı yıl ara transfer döneminde G.Rangers'ın yolunu tutmuştu ama iyi ki de gitmiş, çocuklarını daha sağlıklı ve güzel bir ortamda yetiştirmesinin yanında takımı Blackburn de O'na güzel bir jübile yapmaya hazırlanıyor, Galatasaray'da olsaydı çoktan spor yazarı ya da yorumcusu olmuştu. Sarı kırmızılılarla 6, G.Rangers'la da 1 lig şampiyonluğu yaşadı. Sert şutları zaman zaman da şımarıkvari ağız hareketleriyle hatırlarım Tugay'ı ya siz?
Orta Saha Pavel Nedved:
Nedved desem aklınıza ilk ne gelir? Benim aklıma Cafu tarafından üstünden 3 kez top aşırtılarak madara edilmesi gelir. Buyrun izleyin. Ancak iki ayağını da iyi kullanabilen, sert ve isabetli şutlarıyla daha çok hatırlarız kendisini. Galatasaray'lılar da Sparta Prag zamanından bu sert şutlarını bir hayli iyi hatırlar. Sparta Prag'ın ardından Lazio ve şimdiki kulübü Juventus kariyeri kupalarla doludur. Lazio'da lig şampiyonluğu yaşadı. Yine son kupa galipleri kupasını kazanan takımın bir üyesi hatta son golünü atan futbolcu olarak da tarihe geçti. Lazio'da adından o kadar çok sözettirdi ki Juventus, Real Madrid'e giden Zidane'nın yerine O'nu transfer etti. 2002-2003 sezonu O'nun için mükemmele yakın geçti. 2003'te Avrupa'da yılın futbolcusu seçilmesinin yanında Serie A'dan hem yılın futbolcusu hem de yılın en iyi yabancı futbolcusu ünvanlarına layık görüldü. Bu yıl içinde O'nun için tek üzücü şey Milan'la oynanan şampiyonlar ligi finalinde kart cezalısı olduğu için forma giyememesiydi. Oynasaydı ben inanıyorum ki kupayı Juventus kaldırırdı. 37 yaşına geldi Nedved, tünelin sonundaki ışık yeşil sahalar için artık yavaş yavaş sönmeye başladı. Saçlarına dikkat et!
Sol açık Ryan Giggs:
Heralde bu isimler arasında en çok özleyeceğim oyuncudur. Gözbebeğidir, ilk göz ağrısıdır. O da Manchester United'ın bayrak adamıdır. Ryan Giggs = M.United, M.United= Ryan Giggs'tir. 36 yaşına yaklaştı ve halen çok büyük bir tehlike, halen izlemek büyük zevk veriyor. Sir Alex Ferguson'un O'nu M. United altyapısına almak için ne kadar uğraş verdiğini biliyoruz. 1987'den beri M.United'ın renklerini üzerinde taşıyor. Geçenlerde O'nunla ilgili Mustafa Özdemir'den ilginç bir şey öğrenmiştim; ailesinde kökleri Sierra Leone'ye kadar uzanan birileri varmış ve Giggs'in de Sierra Leone vatandaşlığı bulunuyormuş(Yemedin di mi beni Mustafa?). O'nunla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki sayfalar lazım anlatmaya. Şu izlense kafidir sanırım...
BÖLÜM - 1
Sağ açık Luis Figo:

Orta saha Tugay Kerimoğlu:

Orta Saha Pavel Nedved:

Sol açık Ryan Giggs:

BÖLÜM - 1
Etiketler:
futbol,
özlenecek isimler
PES 2010

11 Mayıs 2009 Pazartesi
CHRISTIAN VIERI OK DEDİ

HARRY KEWELL
REAL BETIS'LİLER KIZGIN

NORVEÇ FAIR PLAY ŞAMPİYONU
BERND SCHUSTER'İN MAKUS TALİHİ
Aylık;
Tatil masrafları için 1000 euro
Ev masrafları için 1000 euro
Kozmetik masrafları için 500 euro
Restoran harcamaları için 500 euro
Kişisel harcamaları(giyim, ayakkabı, tiyatro, gazete vs.) için 1000 euro
Market harcamaları için 1000 euro
vs. vs.
Toplamda aylık 9500 euro'luk bir masrafı olduğunu ve bunun Schuster tarafından karşılanması talebinde bulunmuş anladığım kadarıyla. Ne diyim Allah kolaylık versin Schuster'e...
10 Mayıs 2009 Pazar
KARA KEDİ GİRDİ!?

BARÇA ŞAMPİYONLUĞU ERTELEDİ (LLORENTE'DEN KAPAK)


TEKNİK DİREKTÖRSÜZ BLOG İDMAN YURDU'MUZ HAVLU ATTI

- "Ali ağabey koş, bazı arkadaşlar gelemiyor, sana ihtiyacımız var."
- "Ama hoca beni kadro dışı bıraktı"
- "Yok Ali ağabey koş, gel sensiz olmaz"
- "Peki, geliyorum" dedim.



Kaydol:
Kayıtlar (Atom)