Maradona'nın dün Futbol Federasyonu tarafından işine son verilmesinin ardından ağzından çıkacak cümleler merakla bekleniyordu. Kızlarını da yanında götürerek geçti basın mensuplarının karşısına. Soru kabul etmedi, elindeki metni okuyarak tarihi açıklamalarından birini yaptı. Federasyon başkanı Grondona'ya, milli takımlar sorumlusu bir zamanlar canciğer olduğu Bilardo'ya kin kustu, "Grondona bana yalan söyledi, Bilardo ise ihanet etti." dedi. Gözyaşı dökmemek için zaman zaman kendisiyle savaştı, o savaşırken onun yerine kızlarının gözlerinden döküldü damlalar.
Grondona dünya kupasından elenmelerinin ardından kendisinden mutlu olduğunu açıklamıştı. Ancak dudakları öyle söylese de kalbinden geçen başkaydı. Ne kadar büyük olursa olsun Arjantin'e birkaç gömlek küçük geldiği ortadaydı. Koskoca Maradona'ya al pılını pırtını git diyemedi. Bunun üzerine bir nevi yıldırma politikası, kendi kendine git kampanyası uygulamaya başladılar. İlk olarak yardımcılarıyla devam edemeyeceği açıklandı. Federasyonun daha doğrusu Bilardo'nun seçeceği yardımcılarla çalışmayı kabul ederse görevini sürdürebileceği söylendi, bir anlamda kukla olarak o koltukta oturması istendi. Ve işi yokuşa süren daha birçok istek... Yer mi Maradona? Yemedi tabii. Açtı ağzını yumdu gözünü. Kopardı ipleri, söktü attı. "Yardımcılarım olmadan çalışmayacağımı biliyorlardı. Benim yerime bu takımın başına kim geçerse bilsin ki, ihanet onu tam köşede bekliyor olacak. Orada Arjantin futbolunun iyiliğini istemeyen insanlar var. Onların kafasındaki tek şey kişisel istekleri ve banka hesaplarını biraz daha kabartmaları" dedi.
Başları sıkıştığında Maradona'nın rüzgarından faydalanmak için elemelerin ortasında onu takımın başına getiren zihniyetin yaptığı bu davranış yakışıksız. Ama gelgelelim Maradona da kupa sonrasında bazı şeylerin farkına varmalı, istifasını verip köşesine çekilmeliydi. Pele'nin "Onun işi gücü para. Arjantin'in başarısından önce cebini doldurmayı düşünüyor. Miili takımın başına da bunun için geçti." sözleri biraz daha anlamlı gelmiyor değil yaşananları düşününce. Bu adamın hayatındaki kaçıncı çöküş bu? Kaçıncı hüzünlü son? Ne olursa olsun sevdiğimiz bu adam milli takımdaki göreviyle hayata tekrar tutundu, kötü alışkanlıklarından uzak durdu. Sürekli giydiği takım elbisesiyle imajını düzeltmeye çalıştığı, elindeki tespihi ile değiştiğini göstermek istediği belliydi. Umarım en sıkıntılı anlarında başvurduğu uyuşturucuya kaptırmaz yine kendini. Seviyorum seni Diego! Ben Pele ile, Cruyff ile değil seninle sevdim futbolu! Gözümü açtığımda sen vardın, seni izledim çünkü. Beni güzel oyuna aşık eden sen oldun ve nicelerini de!
Bu noktada kendisine rahmetli Cem Karaca'nın sözleriyle veda etmek lazım; "Alkışı duydum, ihaneti gördüm, sesim de oldu, sessizliğim de!"
29 Temmuz 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
"Orada Arjantin futbolunun iyiliğini istemeyen insanlar var. "
Arjantin futbolunun halini gördük. Oyuncuları tanımayan, kadro kuramayan, taktik bilgisi sıfır olan bir adam Maradona hala bu takımın başında kalsaydı işte o zaman iyiliğini istemiyor olurlardı. Yerinde bir karar olmuş gönderilmesi. Her muhteşem futbolcu da iyi antrenör olamaz tezini bir kez daha kanıtladı. Güle güle.
Maradona candır.
Yorum Gönder