23 Aralık 2010 Perşembe

PSV'DEN BARÇA'YA

"Çok heyecanlıyım. Bu şehre geldiğim için çok mutluyum. En büyük hayalimi gerçekleştiriyorum. Futbolculara hangi takımda oynamak istediklerini sorun hepsi size Barcelona diyecektir."

İspanyol basınında PSV Eindhoven için Barcelona'nın Hollanda'daki Masia'sı gibi bir yakıştırma vardı. Hollanda ekibinden Barcelona'ya Koeman ile başlayıp an itibariyle Afellay ile birlikte 7 futbolcu transfer oldu.

Ronald Koeman / 1989-1995
Romario / 1993-1995
Ronaldo / 1996-1997
Boudewijn Zenden / 1998-2001
Philip Cocu / 1998-2004
Mark Van Bommel / 2005-2006
Ibrahim Afellay / 2010-?

21 Aralık 2010 Salı

LEONARDO VE HAZARD INTER'E DOĞRU

Inter'deki teknik direktör meselesi ile ilgili haber takibi yapmaya devam edelim. Başkan Moratti dün Madrid'e gitti, tabii bu da kafalarda hemen soru işareti yarattı. Önce Rafael Benitez'in avukatı ile görüştüğü iddia edildi. Ancak avukat Manuel Garcia Quillon, Moratti ile bir görüşme yapmadıklarını ve Benitez'in takımın başında kalmak istediğini açıkladı. Ardından İspanyol basını başta Marca olmak üzere Moratti'nin Mourinho'yu tekrar Inter'e dönmesi için ikna etmek üzere Madrid'e gelmiş olabileceğini iddia etti. Mourinho'nun danışmanı da bu iddialar üzerine açıklama yapma gereği hissetti ve böyle bir durumun hatta görüşmenin söz konusu olamayacağını kesin bir dille açıkladı. Ancak "Sezon sonunda ne olur bilemem, gelecek sezon için bir projesi yok. Ayrıca futbolda asla asla olmaz diyemeyiz" diyerek de açık bir kapı bıraktı. En nihayetinde Moratti'nin Madrid ziyaretinin Inter ile değil özel işleriyle ilgili olduğu ortaya çıktı. Gelinen nokta itibariyle La Gazzetta'nın dün iddia ettiği üzere Spalletti'nin değil plase olan Leonardo'nun adının ağırlık kazandığını söyleyebiliriz. Moratti ile yöneticiler Leonardo konusunda kapalı kapılar ardından görüşmeye devam ediyor. Birkaç saat içinde Brezilyalı teknik adamın ismi açıklanabilir.

Ancak Inter'de transfer sadece teknik direktörlük koltuğu için değil. Milano ekibi asıl bombayı Fenerbahçeli taraftarların bu yazki aşkı Eden Hazard ile patlatmaya hazırlanıyor. Bekçikalı futbolcu için görüşmeler devam ediyor. Haberler Inter'in 23 milyon euro karşılığında 19 yaşındaki yıldızı kadrosuna katacağı yönünde.

BİLGİN GÖKBERK'TEN - 1


"Galatasaray alt yapısından oyuncu çıkmıyor. Oyuncu çıkarsa oynar zaten. Barcelona'dan 8 kişi oynuyor banko. Son 4-5 senede Emre Çolak haricinde altyapıdan çıkan oyuncu yok. Altyapı nedir? Oyuncu çıkartıp A takımda oynatırsın, budur altyapının önemi. Ferhat Trabzonspor'da oynayamıyor. Cafercan, Mülayim, Özgürcan, o ekip kayboldu gitti, nerede oynadıkları belli değil. Altapıdan Gökhan Zan gibi stoper çıkartamıyorsan altyapıyı kapat. Galatasaray kimin altyapısı? Vefa'nın mı Karagümrük'ün mü? yani Vefa'ya adam çıkartıyor Galatasaray. Bir dönem Sabri, Arda. Eski dönemden Tugay, Bülent çıkmış altyapıdan. Sabri oynamadığı zaman sağ bekin Ali Turan ya da Serkan Kurtuluş. Bu iki oyuncuyu kesecek altyapıdan oyuncu çıkmıyorsa demek ki senin altyapın yok. Sen Emre Güngör'ü para verip aldıysan ve Emre Güngör kadar stoperin yoksa yazık...

Altyapıdan 10 numara çıkmayabilir, 10 numara özel futbolcudur çünkü. Santrafor da çıkmayabilir bunu da kabul ediyorum. Ama stoper nasıl çıkmaz. Şu an altyapıda iyi bir sağ bek veya stoper olsa Tugay ya da Hagi bunu görüp oynatacaktır. Dünyada top yapamayan, birebirde adam geçemeyen, ara pası atamayan tek orta saha oyuncuları Galatasaray'da, Barış ve Mustafa Sarp. Bu adamlar kadar altyapıdan oyuncun yok mu? Altyapıda basamak atlatacak hoca lazım o zaman. Yoksa bu şekilde altyapıdan birşey çıkmaz. Konya maçında eksik yerlere altyapıdan oyuncu koyamıyorsan altyapını kapat git. O halde Galatasaray'da sırf üstyapı sorunu yok bir de altyapı sorunu var demektir. Kimse kusura bakmasın altyapı oyuncuları da dahil Florya'da kedi, köpek ne varsa herşey değişmeli. Oraya gelincik ekildiyse o bile sökülüp yerine gül ekilmeli mesela... "



Takım Oyunu, 20 Aralık 2010

Not: Sözler Bilgin Gökberk'e aittir. Programdan ufak bir alıntıdır. Yayınlamış olmam fikirlerine harfiyen katılıyorum anlamına gelmemektedir. Yanlış anlaşılmalar olduğu için bu notu düşmek zorunda hissettim kendimi. Aynı fikirde olmayanlar da görüşlerini terbiye sınırlarını aşmadan yorum bölümüne yazabilir.

20 Aralık 2010 Pazartesi

BENITEZ OUT SPALLETTI IN

La Gazzetta'nın manşeti "Benitez Out". İki maç eksiğiyle lider Milan'ın 13 puan gerisinde olan Inter'de Başkan Moratti'nin çok tartışılan Benitez konusunda kararını verdiğini yazıyorlar. Inter'in Dünya Kulüpler Şampiyonu olması da Benitez'i kurtarmaya yetmemişe benziyor. Taraftarlar havalimanında şampiyon takımlarını karşılayıp Benitez'e "pes etme, hiçbir yere gitme, bizimle kal" diye bağırsa da muhtemelen birkaç hafta sonra görevine son verilecek. Moratti'nin not defterinde ilk sıradaki isim Zenit'e Rusya'da çifte şampiyonluk yaşatan Luciano Spalletti. Plaseyse geçen sene Milan'da başarılı olamayan Leonardo.

14 Aralık 2010 Salı

RUNJE VS. LENS TARAFTARLARI



Lens taraftarları düşme hattında yer alan takımlarına tepkili. 5 haftadır galip gelemeyen Lens geçtiğimiz haftasonu Lorient'e de 3-0 yenilince bardak taşmaya başladı. Lens taraftarları otobüse binmeye hazırlanan her futbolcunun ismini bağırıp ardından da "Kaldırın kıçınızı. İkinci lige gitmek istemiyoruz" diye ayar çekiyorlar. Vedran Runje de dayanamayıp kafa tutuyor. Ama sanırım Runje dayı 3 yılı aşkın süredir yaşadığı ülkenin dilini öğrenmemiş ya da çok ağır küfürler ettiğinden anlamasınlar diye Hırvatça konuşuyor, bilmiyorum.

DINAMO ZAGREP - PAOK MAÇI ÖNCESİ

Paok taraftarlarının İstanbul'daki Fenerbahçe maçı sonrası çıkardıkları olaylar malum. Dinamo Zagrep taraftarları da çok uslu değillerdir. Dolayısıyla iki kulüp Avrupa Ligi'nde oynayacakları maçlarda deplasman taraftarının gelmemesi konusunda anlaşmaya varmıştı. Ancak yarın akşam Zagrep'te oynanacak maç öncesi Dinamo taraftarları organize bir şekilde Yunan gazetecileri ve VIP davetlileri taşıyan otobüslere saldırdı. Kırmızı ışıkta duran otobüsü 30 civarında Dinamo Zagrep taraftarı 4 bir yandan ablukaya almış. Polis müdahale etmekte geç kalınca önce taşlarla camları kırmışlar ardından içeriye meşale(molotof kokteyli diyenler de var) fırlatmışlar. Otobüsün şoförü de panik yapıp kapıları açmayınca yanan otobüste Yunan taraftarlar bir süre can pazarı yaşamış. 11 Yunan taraftar yaralı, 4'ü ağır ve hastanede tedavi altında. Paok taraftarları forumlarda ana avrat düz gidiyor.

DOKTOR BU NE?

Ocak transfer döneminin başlamasına az bir süre kaldı. Şampiyonluk yarışında kadrosunu güçlendirmek isteyen, sakat futbolcuların çokluğu nedeniyle eksik bölgeleri tamamlamaya çalışan ya da gelecek sezonların planlamasına bu dönemde başlamayı hedefleyen takımlar kiralayarak ya da satın alarak takımlarına takviye yapacaklar. Sezon ortasında yapılan transferlerin takımlara olan katkısı her zaman tartışılmıştır. Genel itibariyle bilhassa ülkemizde bu dönemde kadroya katılan futbolcuların çok fazla yarar sağlamadığı ortada. Tabii bu futbolcuların herhangi bir sağlık ya da sakatlık sorununun olup olmadığı da son derece önemli. Galatasaray ve Beşiktaş bu sezon sakatlıklarla en fazla boğuşan takımlar. Yapılan antrenmanların bu sıkıntılı dönemle ilişkilendirilmesi anormal bir durum değil. Ancak futbolcunun sakatlık geçmişi de son derece önemli. Beşiktaş'ın transfer etmek üzere olduğu Manuel Fernandes mesela. Geçen Ocak ayında Inter'e olan transferi medikal testler sonrasında gerçekleşmemişti. Bugün yapılan testlerde ise herhangi bir soruna rastlanmadı. Champions dergisinin geçen sayısında bu konuyla ilgili güzel bir makale vardı. Oradan birkaç alıntı yaparak yazıya devam edelim.

Geçen Ağustos ayında Olimpik Marsilya Loic Remy'i kadrosuna katmaya hazırlanıyordu. Yapılan testlerde kalbinde teşhis edilemeyen bir sorun olduğu ortaya çıktı ve bir daha futbol oynamaması gerektiği açıklandı. 23 yaşındaki futbolcu büyük bir şok yaşamıştı. Çünkü kalbi o ana kadar kendisine hiç problem çıkarmamıştı. Takımının ilk lig maçını kaçıran Remy oldukça üzgündü. Birkaç gün sonra Marsilya kulübünün doktorları ve kalp uzmanlarının yaptığı ekstra testlerin ardından transferine onay çıktı ve Remy de Fransız kulübüyle sözleşme imzaladı.

Stuttgart'ın kulüp doktoru Raymond Best "Tamamiyle sağlıklı bir futbolcu bulmanız çok zor. Her zaman birşey çıkar." diyor. Transfer gerçekleşmeden önce sağlık ekibi sıkı bir çalışma yapmalı. Mutlaka internet aracılığıyla futbolcunun sakatlık durumuyla ilgili bilgilere ulaşmalı ve kulübüne durumuyla ilgili sorular sormalı. Dizler, bilekler, kalp ve hatta dişler son derece önemli. Ally Cissoko mesela. Dişlerindeki problemden dolayı geçen sezon başında Milan kulübü kendisiyle sözleşme imzalamaktan vazgeçmişti. -1 ay sonra Lyon kulübü kendisiyle 5 yıllık sözleşme imzaladı.- Çünkü çürük dişlerin ürettiği bakteri vücudun diğer bölgelerine de yayılabiliyor ve özellikle de kalp için büyük tehlike arz ediyor. Diz sakatlıkları da son derece önemli. Örneğin Barcelona'da bu yönde sakatlıklar çok az yaşanıyor. Bunun sebebi Barcelonalı futbolcuların bol pas sistemine dayanıyor. Yani ayaklarında topu çok fazla tutmadıkları için rakip oyuncunun kendilerine müdahalede bulunmasına çok fazla imkan tanımıyorlar. UEFA Sağlık Komitesi Başkanı Dr. Jan Ekstrand "Oyuncuların sakatlık geçmişi en önemli faktörlerden biri. Geçmiş sezonda bir futbolcunun yaşadığı sakatlıklar yenileri için risk taşıyor. Dolayısıyla sakatlık geçmişinin takibi hayati önem taşıyor." diyor.

Sözün özü kulüpler sağlık ekiplerini büyük bir titizlikle seçmeli. Çünkü onların bir hatası ya da takipsizliği kulüplerin milyonlarına mal oluyor. Yöneticiler siz siz olun futbolcunun üzerinizde formanızla bayrağınızın yanında sırıtarak poz vermesinden önce sağlık ve sakatlık konularında ince eleyip sık dokuyun! Sonrası sizin ve futbolcunuzun şansına kalmış!

10 Aralık 2010 Cuma

KİM BU TESTİYİ KIRAN?

7 Aralık 2010 Salı

ADNAN POLAT, ACUN ILICALI, MEHMET ALİ ERBİL

Galatasaray TV Genel Yayın Yönetmeni Adnan Polat geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, reyting yapması için transfer ettikleri Mehmet Ali Erbil'in başarılı olamaması durumunda görevine son verebileceklerini iddia etti. Bu da ne dediğinizi duyar gibiyim. O halde filmi biraz daha başa saralım.

Galatasaray TV Genel Yayın Yönetmeni Adnan Polat ve ekibi, televizyonlarının prime-time'da daha fazla reyting alması için bir transfer arayışına girer. Uzun süren görüşmelerden sonra ihtiyaç duydukları ismi en nihayetinde bulurlar. Yıllarca Show TV'de başarılı bir performans sergileyen, Var Mısın Yok Musun ve Survivor gibi yarışma programlarıyla reyting üstüne reyting alan, ancak 1 süredir medya dünyasından uzak kalan Acun Ilıcalı'yı transfer etmeyi başarırlar. Acun'dan istedikleri tek bir şey vardır, hafta içi her akşam Çarkıfelek'ı sunması ve bu programı izlenebilir kılması. Acun ekibini toparlar, güzel güzel mankenleri kadrosuna katar ve program başlar. İlk zamanlar Acun'un geçmişteki popülerliği sayesinde program izlenir ancak haftalar geçtikçe izlenme oranları düşer. Çünkü Çarkıfelek, Türk halkının artık izlemek istemediği bir programdır, ömrünü tamamlamıştır. Ancak Acun'un elinden daha fazlası gelmemektedir çünkü kendisinden istenen Çarkıfelek programıyla reyting almasıdır. Haftalar geçtikçe programın formatında yapılan ufak değişiklikler de kar etmez. Program bir türlü adam olmaz, Türk izleyicisinin ilgisini çekmeyi başaramaz. En sonunda baskılara dayanamayan Genel Yayın Yönetmeni Adnan Polat, Acun Ilıcalı ile yollarını ayırma kararı verir. Polat ve Galatasaray TV yine arayışlardadır. Akıllara Mehmet Ali Erbil gelir. O bu programı daha iyi bilir, parmağını oynatır, espriler yapar falan izlenme oranlarını düzeltir diye düşünürler. Uzun zamandır televizyon dünyasından uzak kalan Mehmet Ali Erbil de teklifi hemen kabul eder. Çarkıfelek'i sunmaya başlayan Erbil bir süre sonra Acun'un çalıştığı birkaç güzel hostesin görevine ekrandaki duruşlarını beğenmediğini iddia ederek son verir.

Mehmet Ali Erbil'in Çarkıfelek'i sunmaya başlamasının üzerinden iki aya yakın zaman geçti. Program henüz beklenen düzeye ulaşamadı, şu günlerde reyting listesinde orta sıralarda inişli çıkışlı bir grafik sergiliyor. Ancak Adnan Polat, Mehmet Ali Erbil ile Çarkıfelek'in daha fazla izlenmesi için bir umut taşımakta. Ne mi bu? Uzun yıllardır yapımı için uğraştıkları, büyük paralar harcadıkları hatta borca girdikleri Türkiye'nin en modern stüdyolarından biri. Modern olduğu kadar da Türkiye'nin en büyük stüdyolarından biridir bu, ışığı harika, dekoru mükemmel olacaktır. İzleyiciyi içine çekecektir. Ama gelin görün ki Adnan Polat, bu muhteşem stüdyosunda seyircilerine Çarkıfelek izletecektir. Oysa ki Galatasaray TV'nin sadık seyircilerinin izlemek istediği program Canlı Para'dır. Bu tarz bir programı ekranlarına taşıyamayacaksa artık gitmesi gereken programcı değil de, bir sürü programcıyla çalışıp başarılı olamayan genel yayın yönetmeni ve ekibi değil midir?

3 Aralık 2010 Cuma

EL CLASICO'NUN HİKAYESİ



Sinvergüenza = Dürzü

Prodüksiyon harika. Söze gerek yok, müzik ve görüntülerle herşeyi anlatırsınız işte bu şekilde. Futbolcu, teknik adam, başkan, taraftar detayları mükemmel. Değişik açılardan sahayı görebileceğiniz yerlere amatör kameralı birkaç arkadaşı da yerleştirdiğinizde size kurgu yaparken nefis ayrıntılar sunar. Örümcek kamera da güzel ama biraz da bunları yapmak lazım derbilerde artık. Son olarak, Mourinho intikam duygusunu şimdiden fazlasıyla içinde yaşatıyor gibi geliyor bana.