22 Kasım 2008 Cumartesi
SÜLEYMAN SEBA VE ÇOCUKLUĞUM
BJK'li değilim ama doğup büyüme Beşiktaşlı'yım. Valideçeşme'de 1980'li yılların ortalarında futbol topuyla tanıştığım ilk yılların ardından ben hariç herkes bu oyuna yeteneğim olmadığının farkındaydı. Mahallede arkadaşlarımla oynadığım maçlarda "aldım verdim ben seni yendim" hesaplarının ardından takıma ilk alınanlardan biri olsam da olay biraz daha büyüyüp mahalle arası maçlara geldiğinde kadroya giremez sadece izleyici olmakla yetinirdim. Meşin yuvarlak bana göre değildi, belki bunda 3,5 yaşımdan itibaren kavanoz gibi gözlüklerin ardına hapsolmamın da etkisi vardı. Ancak yeteneğim çok olmasa da kadroya girebildiğim maçlarda bir kişiye kendimi göstermek için çok çaba sarfederdim. O kişi Süleyman amcaydı. Süleyman amca Valideçeşme'de bir apartman dairesinde otururdu. O dönem Beşiktaş'ın başkanı olarak bir apartman dairesinde oturmasına hiç anlam veremezdim. Sonuçta O Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinin başkanıydı ve onunla komşuyduk. Süleyman amca kulüpten artan kalan zamanlarda evinin altındaki manavın önüne sandalyesini çeker ve büyük oğlanlardan sıkılmışlığın verdiği duyguyla biz küçük oğlanları izlemeye koyulurdu. O izlerken de hepimiz tüm hünerlerimizi ortaya koymaya çalışırdık. Bir çalım, yaptığımız güzel bir hareket ya da attığımız bir golün ardından çaktırmayan gözlerle Süleyman amcayla göz teması kurmaya çalışırdık. Sevimli, beyaz bıyıklarının altından zaman zaman gülümseyerek beğendiği şeyleri belli ederdi ama asla alkışladığını, birşeyler söylediğini duymadım. O hem şirin hem de sert bir amcaydı ben ve arkadaşlarım için. Kıssadan hisse Süleyman amca tarafından o dönem hiç farkedilmedim. Süleyman Seba 1984'te aldığı başkanlık görevini 2000'e kadar aralıksız sürdürdü bense ailemle yaka değiştirerek Üsküdar'a taşındım ve İletişim Fakültesi'ni bitirdim. Siyah beyazlılar onun döneminde 5 lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı kupası, 2 Başbakanlık Kupası, 6 TSYD Kupası kazandı. Ama o herşeyden önce Beşiktaşlı duruşunu kazandırdı camiaya. 82 yaşında Süleyman amca, bu günlerde GATA'da tedavi görüyor. Ona acil şifalar, Allah'tan da uzun ömür diliyorum. Yeteneksiz bense oynamayı beceremediğim futbolu anlatmayı, konuşmayı ve yazmayı tercih ettim. Acaba Süleyman amca beni farketmiş midir diye de düşünüyorum!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Bir iletişim lisanslı blog yazarı olduğunu daha öğreniyoruz ve seviniyoruz tabi ki...İyi olun iyi kalın...
Seni Türkiye fark etti, yetmez mi? :D
pc denen icad'ın evlere henüz girmediği 80 li yılların ''her mahallede bir maç'' kültürü aklıma geldi.hoş bir yazı.
Yanılmıyorsam kendisi Ali Okancı olur :) Sizi butun turkiye farketti Ali bey. O guzel anlatımlarınızla NTV den beri baslayan o ekiple bize futbolun keyfini yasatanlar sizlersiniz.
Muhteşem bir yazı olmuş.
muazzam...
Yorum Gönder