3 Şubat 2009 Salı

ANILAR - 5 "RADYODA MAÇ ANLATMAK"


Bugün nedense üzerimde çok büyük bir ağırlık var. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Havadan mı bilmiyorum ama bir sıkıntı var içimde. Blog bana bakıyor ben blog'a. Her pazartesi ya da salı alışmışım medya dünyasındaki anılarımı yazmaya. Yazarken o günleri tekrar hatırlamak, gülmek, gülümsemek, bunun karşılığında güzel tepkiler almak, yorumlar duymak çok güzel. Radyodan maç anlattığım dönemle ilgili komik bir anım var, yazmak istiyorum ama elim klavyeye bir türlü gitmiyor. "Hayırlara yorayım" diyorum ve ittire ittire basmaya başlıyorum klavyenin tuşlarına.

2005 Ağustos'unda askerden döndükten sonra lig başlıyor ve NTV Radyo'dan maçları yayınlanmaya başlıyoruz. Benim adıma güzel bir gelişme. Maç spikerliği benim bu mesleğe atılmamdaki 1 numaralı sebeptir. Kriket maçı da olsa farketmez önüme bir maç koyun yeterki ne olursa olsun anlatmayı çok severim. Tutkum, hırsımdır. Habertürk haber yayıncılığına ağırlık verdiği, rotasını habercilik haritası üzerinde çizdiği için bana bir süre daha beklemek düşüyor. Neyse sapmayayım ben de Habertürk gibi rotamdan ve konuya döneyim. Bu arada askere gitmeden önce NTV'de WNBA(NBA Bayanlar) maçları da yayınlanıyordu. Haftada bir verilen maçları Osman Sakallıoğlu eski bayan basketbolcu Derya Özyer'le birlikte anlatıyordu. Ben askerlik için işi bırakmadan önce Osman da yıllık izni aradan çıkarayım dedi. O gidince şampiyonu belirleyecek play off maçlarından birini anlatmak da bana kaldı. Osman da olmasa benim maç anlatmaya başlama zamanım daha geç olacaktı heralde. (Bakınız Blog Dünyası'ndaki İlk Yazım) İşin benim için daha ilginç yanı, hayatımda basketbol maçı hiç anlatmamışım, NBA maçı hem de WNBA hakgetire ve üstüne üstlük o gün yorumcu Derya Özyer de yok, hem de maç cumartesi gecesi 23:00 gibi herkesin isterse izleyebileceği makul bir saatte. Allah'a şükür kazasız belasız bitirdim. Dedim ya farketmez ne olursa olsun maç anlatmayı çok severim. Benim için çok güzel bir tecrübe olmuştu bu da.

Efendim askerden döndükten sonra radyoda maç anlatmaya başladım. Sağolsun Fuat Akdağ çok beğeniyor anlatımımı her hafta 3 büyüklerin 1 ya da 2 maçını bana yazıyor. İstanbul'daki maçları anlatmak için stada gidiyoruz, deplasman maçları içinse şirkette geniş ekranlı bir tv karşısına geçiyoruz. Çoğu radyo bu uygulamayı seçer, bilen bilir. Hatta 2005-2006 sezonunun son haftasında dönüşümlü olarak ben Ali Sami Yen'de Galatasaray-Kayserispor maçını anlatırken, Okay Karacan da şirkette Denizlispor-Fenerbahçe maçını anlatmıştı. Gurura bak. Bir zamanlar Halit Kıvanç'lar, Tansu Polatkan'lar, Orhan Ayhan'larla birlikte maç anlatmanın hayalini kuran ve gerçekleştiren Okay Karacan'la bu kez ben hayalimi gerçekleştiriyorum. O tarihi günü (lig açısından) şimdi anlatmaya gerek yok. Heyecan fırtınasının içine Okay ağabeyle birlikte mikrofon başında bırakmıştık kendimizi. O benden 16 ya da 18 dakika daha uzun anlattığı için fırtınayla daha çok başetmek zorunda kalmıştı; sonrasında ise Ali Sami Yen'de ben. :)

Gelelim bu radyo işinde başımdan geçen komik olaya. Canlı yayın büyük risktir bunu her defasında söylüyorum. Ama riskin bu yönüyle de tanışacağım aklımın ucundan geçmezdi. Böyle bir olay da heralde benim gibi talihsiz talihli bir adamın başına gelirdi. Turkcell Süper Lig'de 2006-2007 sezonu. Ligin ilk haftaları oynanıyor. Maslak'taki binamızdan tv başında Beşiktaş'ın deplasmanda Denizlispor'la oynadığı maçı anlatıyorum. Ama o an ben sözüm ona Denizli'deyim. Yani dinleyicilere Denizli'deyim demesem de değilim de demiyorum :) Önümde notlarım hazır, maçın duraksağı anlarda serpiştiriyorum aralara. Ama Ligtv yayınında bir sıkıntı var o gün. Bu sıkıntı genel mi yoksa sadece bizim şirketteki yayından mı kaynaklanıyor bilmiyorum. Maçın başında ben hararetli bir şekilde kendimi kaptırmışken olan oluyor. Yayın tak diye gidiyor. Tv karardı, bana kal geldi. N'apıcam? Hemen yanımda oturan yayını açan arkadaşım devreye giriyor ve sözüm ona teknik bir aksaklıktan dolayı yayını merkezden devralıyor.

- Değerli dinleyiciler Denizli bağlantımızla ilgili bir sorun var. Giderdikten sonra tekrar Ali Okancı'ya döneceğiz.
diyor. Ben de yanında sırıtıyorum. İki dakika sonra maç yayını tekrar geliyor benim önümdeki televizyona. İşte asıl trajedi o an başlıyor benim için. Sağ üst köşedeki skora bakıyorum, 0-0 yazıyor. Ben de hemen patlatıyorum lafları;

- Sevgili dinleyiciler sizinle olmadığımız dakikalarda Denizli'de önemli bir pozisyon olmadı. 7. dakika mücadele 0-0 devam ediyor. Şimdi Denizlispor yarı sahasının ortalarında sağ çizginin yaklaşık 1 metre uzağında Delgado topla buluştu.
diyorum ve o da ne! Nasıl yani? Bir de ne göreyim! Skor biranda değişti. Denizlispor 0 - 1 Beşiktaş oldu. Aman Allahım nasıl olur? Kim attı golü? Pası kim verdi? Atak nasıl gelişti? Nasıl bir gol oldu? Bu soruların hiçbirine verebilecek bir cevabım yok. Görmemişimki golü, bilmiyorum. Hemen interneti açtırıyorum arkadaşlara. Gökhan Zan atmış 6. dakikada. Hadi ilk sorunun cevabını öğrendik ama ya pası kimin veriği, atağın nasıl geliştiği, golün nasıl olduğu soruları! "Tamam Ali bu kez tuttun" diyorum içimden. O kısa sürede bir yandan maçı anlatmaya devam ediyorum, çenem çalışıyor durmadan bir yandan da durumu nasıl toparlayacağımı düşünüyorum. Aksiliğe bakki o gün de Ligtv vermiyor ilerleyen dakikalarda golün tekrarını bir türlü. Aklıma gelen fikrin en iyisi olduğuna kanaat getiriyorum. Golü araya bir yere yedireceğim. Aradan 10 dakika geçiyor ben hiçbir şey yokmuş gibi anlatmaya devam ediyorum. Ve benim için maçı yeniden başlatan dakika ve cümle geliyor.

- Eveeet değerli dinleyiciler maçta 17. dakika Beşiktaş Denizlispor deplasmanında 6. dakikada Gökhan Zan'ın attığı golle 1-0 önde. Golün dışında mücadelede önemli bir pozisyon yok. Denizlispor beraberlik golü için şimdi yarı sahasından atak başlatma çabasında. Kratochvil sağ kanada doğru yuvarladı meşin yuvarlağı. Az önce de söylediğim gibi Beşiktaş'ın 6. dakikada Gökhan Zan'la bulduğu golle (bulduğu golle yalnız hani kafayla mı attı, ayakla mı attı belli değil) 1-0'lık üstünlüğü devam ediyor.

Öyle gitti maç. 90.dakikada Delgado bir gol daha attı ve Beşiktaş 2-0 kazandı. Benim için de bugün sizlere anlatmamın nasip olduğu bir başka traji-komik anı olarak blog'umdaki yerini aldı. Umarım bu kasvetli ve karamsar salı gününde yüzünüzde ufak da olsa bir tebessüm yaratmayı başarmışımdır. Sağlıcakla kalın!

9 yorum:

Cenky dedi ki...

Niye kasvet yapıyorsun Sevgili Okancı. Biz senin o tatlı tebessümüne alışığız, zihnimizde hep o görüntün var. İmkanın varsa biraz kaçamak yap, eski bir arkadaşını ara, anneni, babanı, kardeşini falan ara, özlediklerine ayır vaktini. Kendinden ayrıl bir süreliğine, bizi anlatırken güldürdüğün gibi sen de gül. Samimiyetin muhteşem, insanlığın tanıyabildiğimiz kadarıyla on numara, sadece blog listelerimizin bir bağlantısı değil günlüğün, bizim için de başka bir hayata kaçış. Boşver gitsin sıkıntıları.

Unknown dedi ki...

Keyifle okudum ama bir şeyi de merak ettim. Maçtan sonra yayın raporuyla ilgili bir şey geldi mi Fuat Akdağ'dan?

alperensaylar dedi ki...

biz ntv yi böyle bilmezdik:P şaka bir yana hakikaten anıların arasında en komiği buydu abi:)

lowrider dedi ki...

Hocam,her zamanki gibi cok keyifliydi.

3. kişilik dedi ki...

Sanırım bu işi en hakkıyla TRT yapıyor, diğer kanallar radyolar alınmasın ama her stada giden, oranın atmosferini, tribününü yıllardır yaşatan bir TRT Radyo 1 ve spikerleri var benim bildiğim, bir de "Mikrofonlarımız şimdi x'te" diye yönlendiren merkez ekip :)
Alınmasınlar dedim ama isterlerse alınsın diğer kanallar:)

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

yahu pennearabiata zati bu tv ve radyoların "yayınımıza teknik bir arızadan kaynaklanan..." şeklinde başlayan anonsların daha çok insandan kaynaklı ama makina sote yaptı tadında bir suç atma olduğuna dair senden bir itiraf bekliyorum, hakikaten genelde insan kaynaklı oluyor değil mi bu "teknik arızalar"?

PENNEARABIATA dedi ki...

@joe jonese ateşdağlı

Anılar bölümünden şunu okursan zaten biraz itiraf ettiğimi görebilirsin.

http://pennearabiata.blogspot.com/2009/01/anilar-2-ntv-tarihinin-en-air-raporu.html

Ama şunu da söylemeliyim, herşey insandan da kaynaklanmıyorum gerçekten. Bazen yayındaki kasetin pislik atması gibi insandan kaynaklanmayan saçma sapan sorunlar da yaşanıyor. onu da şurdan okuyabilirsin...

http://pennearabiata.blogspot.com/2009/01/anilar-4-vay-basima-gelenler.html

charonst dedi ki...

super ya . anıların super merakla beklıyoruz artık yenılerını

quanch dedi ki...

ali abicim gayet güzel yazmışsın ama beşiktaşın kazandığı denizli maçı denizlinin cezası nedeniyle izmirde oynandı gokhan zan erkenden atıyor sonlara doğru delgado 2 yapıyor.Bütün postun içine ettim sanırım :))