17 Mart 2009 Salı

MESUT ÖZİL RÖPORTAJI VE İZLENİMLER

Werder Bremen'de oynayan gurbetçi futbolcu Mesut Özil’i günlerce haftalarca konuştuk tartıştık. Almanya’da doğan, okuyan, yetişen, Almanya 19 ve 21 yaşaltı milli takımlarında oynayan, Almanca’yı Türkçe’den çok daha iyi konuşan Mesut’un Alman milli takımıyla Türk milli takımı arasında seçim yapması üzerine kafa yorduk. Birçoğumuza göre bir Türk olan Mesut’un böyle bir ikilemde kalması saçmaydı aslında tartışılmamalıydı bile, Mesut mutlaka ayyıldızlı formayı seçmeliydi. Ancak yaklaşık 1 ay önce Mesut verdiği kararla Alman milli takımını tercih etti. Mesut’la ilgili haberler Almanya’daki birkaç ajans muhabirinin maç sonralarında yaptıkları röportajlardan ibaretti. Kulaktan kulağa gelen haberlerle 20 yaşındaki bu genç hakkında sağlıklı bir bilgiye, doğru ve gerçek bir fikre sahip olamıyorduk. Mesut Türkiye’den gelen röportaj taleplerine kapılarını kapamış adeta kaçak dövüşmeyi yeğliyordu. Ancak bu kadar çok gündemde olan Mesut’la konuşmak, onunla aynı havayı teneffüs etmek, neden Alman milli takımını tercih ettiğini anlamak gerekiyordu.

Werder Bremen kulübündeki bağlantılarım sayesinde Mesut’u ilk kez Türkiye’den birine röportaj verme konusunda ikna etmeyi başarmıştım. 13 Mart Cuma sabahı uçaktan iner inmez Werder Bremen’in Weser Stadı’nın yolunu tuttum. Dizinden sakatlığı tam olarak geçmediği için antrenmana çıkmayan ve tesislerde tedavi olan Mesut randevumuza babası Mustafa Özil ve İran’lı bir danışmanı ile birlikte geldi. Ancak üzerlerinde bir gerginlik vardı. Yüzlerinden bu röportaj için söz vermiş olmanın verdiği pişmanlık her hallerinden okunuyordu. Baba Mustafa Özil’in ilk sözü milli takımla ilgili soru istemedikleri yönündeydi. Bu durum karşısında büyük bir şaşkınlık yaşasam da yaklaşık 1 saat süren ikna çabalarının ardından milli takımla ilgili sadece 2 soru koparabildim. Kendilerine göre haklı olabilirler. Çok tartışılan Mesut Alman milli takımını tercih etmişti ve bu konunun artık kapanmasını, daha fazla üzerine gidilmemesini çünkü Mesut’un çok üzüldüğünü ve etkilendiğini söylüyorlardı. Ancak Türk halkını verdiği kararın kendisi açısından doğruluğuna inandırması adına bu röportajı vermesi kendisi için çok iyi olacaktı.

Röportaj öncesi daha çok baba Mustafa Özil ve İran’lı danışmanla muhatap oluyorduk, çekingen ve gergin gözlerle bizi izleyen Mesut’sa bir kenarda sessiz bir şekilde dinlemekle yetiniyordu. Saha içinde topu çok iyi yöneten Mesut saha dışında ise belliki yönetilmeyi tercih ediyordu. Henüz 20 yaşında olan bir genci bu konuda az da olsa anlayabiliyordum. Babalar oğullarının hep daha iyi yerlerde olmalarını, daha çok paralar kazanmalarını ister. Babalar Türk futbolunda da her zaman önemli bir figür olmuştur, bunun örneklerini birçok kez görmüştük. Şunu da belirtmek gerekiyor. Mesut’un şu an içinde bulunduğu durum aslında Alman futbolu ve Alman politikasının ortak bir ürünü. Alman futbolunun otoriteleri Mesut’u geleceğin büyük yıldızlarından biri olarak gördüklerini ve ondan faydalanmak istediklerini her fırsatta dile getiriyorlar, Alman politikasıysa çok geç kaldığı bir konuda, 40 yılı aşkın bir süredir ülkede yaşayan Türklerin uyum sürecini bugünlerde hızlandırma amacıyla Mesut’u toplumsal kaynaşmanın bir sembolü olarak kullanıyor.

Röportaja gelecek olursak Mesut’un her haliyle, her konuşmasıyla kendisini daha çok bir Alman gibi hissettiği belliydi. Türkçe yaptığımız röportajda sorduğum yaklaşık 20 sorunun çoğuna 2-3 kelimeyle bilemediniz en fazla 2 cümle ile yanıt verebildi. Mesut’a milli takımla ilgili sorabileceğim sadece 2 soru olduğu için mümkün olduğunca kararının sebebini ve süreçte yaşananları öğrenmeliydim. Neden Alman milli takımını seçtiğiyle ilgili soruma Mesut “Ben Almanya’da doğdum, burada büyüdüm, eğitim aldım. Çoğu arkadaşım Alman. Genç ve ümit milli takımlarında oynadım, zaten başka bir karar veremezdim” cevabını verdi. Kararını vermeden önce neler yaşandı, Türkiye’den kimse seninle irtibat kurmadı mı sorusuna ise “Hayır Türkiye’den beni kimse aramadı. Türkiye’de milli takımdan beni aradıkları şeklinde haberler çıkıyor, bunlar tamamen yalan. Beni Löw aradı, çok beğendiğini, beni milli takımda görmek istediğini söyledi. Ben de kabul ettim” şeklinde yanıt verse de ne beni ne de kendini inandıramadığının farkındaydı. Araya 3. ve 4. soruları da sıkıştırıp “Bundan sonrası için ne düşünüyorsun, Löw seni milli takıma çağırmaya devam edecek mi sence?” diye sordum. Mesut’un cevabı ise “Evet Werder Bremen’de iyi oynadığım sürece beni Alman milli takımına çağıracaktır, buna inanıyorum” şeklinde oldu. Verdiğin kararın ardından burada yaşayan Türklerden tepki aldın mı, çıkan haberler seni olumsuz etkiledi mi? soruma ise "Yazılan haberler beni üzdü. Ama buradaki Türklerden tepki almadım, beni destekliyorlar. Saha içindeki performansımı da etkilemedi" yanıtını verdi. 5. soru için de taşebbüs ettim ve daha önce de birçok isim Almanya ve İsviçre milli takımlarını tercih etmişti ama onları hiç tartışmamıştık. Neden sen bu kadar tartışıldın şeklinde soru sordum ama cevap vermeden babası Mustafa Özil müdahale etti ve bu soruya cevap vermek istemediklerini söylediler. Zaten Mesut her verdiği cevabın ardından göz ucuyla babasının onayını almayı ihmal etmedi. Ben de ortamı daha fazla germeme adına diğer konulara geçtim. Özetle Turkcell Süper Ligi çok fazla izlemediğini, Türkiye'den takım tutmadığını, Galatasaray'ın Hamburg karşısında şansının fazla olduğunu, kendilerinin de Uefa Kupası'nı kazanmak istediklerini söyledi.

Bu röportajın ardından Mesut hakkında edindiğimiz izlenim çok çekingen ve sessiz bir yapıya sahip olduğu yönünde. Röportajımız sırasında da kendi hislerini ifade etmekte oldukça zorluk çekti. İlk kez bir Türk televizyonuna röportaj verdiği için yaşadığı stres de yüzüne yansımıştı. Almanya'ya giderken kafamda Mesut'a Almanya forması giydirmek elinde ise Türkiye forması tutturarak İspanya maçlarında milli takıma başarılar diletmek vardı. Ama bırakın Türkiye formasını tutmayı Almanya formasını bile giymek istemedi. Hakkında yalan yanlış haberler çıkmasından korktuğu için böyle toplara girmekten uzak durdu.

Mesut artık kararını verdi. O Alman milli takımının oyuncusu. Serder Taşçı, Mustafa Doğan, Gökhan İnler, Eren Derdiyok, Hakan ve Murat Yakın’ı hiç eleştirmezken Mesut’un üzerine çok titredik. Bu noktadan sonra yapılması gereken tek şey diğerleri gibi O’nun da kararına saygı duymaktır. Milli takım o formayı terletmeyi kalben ve beynen isteyen, ayyıldızlı formaya olan bağlılığını tüm benliğiyle hisseden futbolcuların oluşturduğu bir ekiptir. Aksini düşünenin, hissedenin yeri o kutsal formada olmamalıdır. Bu yüzden Mesut en doğru kararı vermiş, Alman ve Türk milli takımı için de en yararlı olanı yapmıştır. Teknik direktör Fatih Terim’in de tüm bunların farkında olduğuna eminim.

Böyle bir konudan ders çıkarması gereken iki kurum var; Türk futbolu ve Türk politikası. Türk futbolu kendi içinden, 70 milyonu aşkın nüfusunun içinden Mesutlar çıkartmalıdır ki bu potansiyele sahiptir, Türk politikasıysa yurtdışındaki vatandaşlarına her alanda daha fazla sahip çıkmalı, benliklerini, özlerini kaybetmemelerine engel olmalıdır. Mesut sadece bir isim. Almanya’da top koşturan 250.000 lisanslı Türk futbolcu var. Eğer söylendiği gibi Alman hükümeti Mesut gibileri toplumsal kaynaşmanın bir sembolü olarak görüyorsa bundan gurur duymalıyız. Şimdi İsviçre ve Almanya sonra Fransa ve diğer ülkeler; neden Türkiye 2. bir Brezilya olmasınki, herşeye güzel tarafından bakmak gerekir!

22 yorum:

Siparişleriniz İçin dedi ki...

Bu ropörtajı yapabilmek için, nerdeyse 1 ay nasıl kafa patlattığını, nelere göğüs gerdiğini ve yine de pes etmediğini yakinen biliyorum ama değmiş Alicim. Eline sağlık:)

Adsız dedi ki...

Eline sağlık Ali abi, bu çalışman takdire şayan. Binlerce kişinin doğruları ilk kaynaktan duyması lazımdı çoktan beri. Ama benim aklıma şu takıldı; "beni kimse aramadı Türkiye'den" diyor Mesut. Sen de "ne beni ne de kendini inandıramadığının farkındaydı" demişsin zaten ama şimdi göz göre göre böyle bir cevap mı verdi bu çocuk? Düpedüz yalandır çünkü bu cevap. Artık hangi ruh haliyle verdi bu cevabı bilmiyorum ama hiç hoş olmamış bence bu cevabı vermesi. Bir şey daha var; Almanya'da Mesut'un durumunda olup da milli takım seçmek zorunda olan futbolculara baskı uygulanmadığı söyleniyor. Bu ayın Four Four Two'sunda dört gurbetçi futbolcuyla röportaj yapmışlar; birisi de HSV'deki Tunay Torun, şöyle diyordu Tunay: "Alman Futbol Federasyonu bize Türkiye'yi seçmememiz için baskı yapıyordu." Gerçeklerin iyice su yüzüne çıkması lazım, bunun için sen de bir adım attın, yeniden tebrik ediyorum.

petit dedi ki...

Mesut'un yanındaki İranlı danışman Reza Fezali miydi? öncelikle bunu merak ediyorum. Eğer oysa anladığım kadarıyla resmen röportajı baltalamaya çalışmış. Bir alt posttaki başlığını (Konuşabilme ihtimali) dün görmüştüm. Çocuğun üzerinde demek nasıl bir baskı varsa sana böyle bir başlık attırmış. Konuyla ilgili şahsi fikrimi daha önce yazmıştım. Fatih Terim'in cümlelerine birebir katılıyorum Mesut hakkında.

PENNEARABIATA dedi ki...

evet oydu. sinir oldum adama.

erssre dedi ki...

Çok da üzerinde durulmaması gerekir herkesin tercihine saygı duymamız icap eder, zorla güzellik olmaz.

Ama kişisel olarak büyük iş başarmışsınız tebrik ederim.

ermansire.blogspot.com

İzmir dedi ki...

çook güzel olmuş ali abi ellerine saglık biraz önce televizyondada izledim izledigim kadarıyla mesut kendi kararını deil ailesinin istedigi kararı vermiş allah yolunu açık etsin..
ama bi yerde mesut beni alman milli takımından hep aradılar fakat türk milli takımından aramadılar diyo bu nasıl iş ? Fatih yerim ve yardımcılarının hep beyanları,açıklamaları vardı biz mesutla iletişim halindeyiz diye anlamak zor..
Vatanspor futbolcusu na soru soruluyor sen olsan ne yapardın.düşünmeden diyorki ben olsam tabiki ayyıldızlı forma diyo benm atalarım anne babalarım dedelerim orlarda yaşamış bende onlar için ay yıldızlı formyı seçerim diyor..
Anlamak zor bazı olayları bu kadar güzel bi oyuncu dışarı hayatında kontrol ediliyo ben bu röportajdan sonra anladım ki milli takım kararı mesutun deil etrafındakilerin kararı olmuşş...

Zafer dedi ki...

Ali abi, eline sağlık diyorum. konu aydınlanabilecğei kadar aydınlandı sanırım.
karara saygı duymak lazım tabi ancak röportajlarda;
1 kararından "gurur" diyorum diyenler ne demek istedi onu anlamadım?
2 "bizi Alman milli takımında temsil ediyor!" nasıl bir mantık. zaten werder'de oynayarak da temsil etmiyor mu?
bunlar heyecandan söylendi herhalde.
tekrar eline sağlık. formalar hediyedir umarım :)

PENNEARABIATA dedi ki...

@ zafer

Heyecanlılar tabii. Bakın buradan gözüktüğü gibi değil gerçekten orada yaşamak gerçekten kolay değil. Türkler çok eziyet çekmiş eskiden. Şimdi isimlerini hem spor hem de iş dünyasında duyurmaya başladılar. Biz de buradayız diyorlar. Her türlü başarı onlar için gurur kaynağı. O yüzden heyecanlanıp abartanlar var. Birçoğu konuşamadı bile, kendini ifade edemedi o yüzden koyamadım röportaja.

Benim bu röportajdaki amacım da buydu zaten. Bazıları Türklüğünü koruyor bazılarının ise içindeki duygular azalıyor. Mesut işte Türkçeyi konuşamıyor, kendini ifade edemiyor. Hisleri çok az. Bize ondan fayda olamazdı gerçekten. Bunu ortaya koymaya çalıştım.

Tunç Bozacılar dedi ki...

Simdi arabada radyoda dinliyorum roportaji ve hemen iphone uma el atip biseyler yazayim istedim . Oncelikle ulan bu teknoloji harbi super birsey :))) neyse ; diyalogtan anladigim bu arkadas zaten ALman olmus,ne bir sicaklik ne bir icten cevap verme telasi,bana buraya hic bir his yansimadi.sorulara gecistirici ve hizli cvplar ,nerede senin pesinde kosan emekciye saygin?hic kimse aramismis!bemce telefonunu kapatmistir bu cocuk,amaaaaan neyse... Iki ulkeye hayirli olsun bence iyi de olmus bosvermek lazim.kaybettiklerimize degil kazanacaklarmiza bakmamiz gerekiyor.bir Birim olusturup avrupayi tarayacak ekiple bundan sonraki 10 yilda yeni hamitler nuriler yakalayabiliriz...
ne kadar sevmesem de f.terim e rica ediyorum ispanya maclari icin nobreyi dusun diyorum ve Ali abi emeklerin icin tekrar tesekkur ediyorum ....

Flying Dutchman dedi ki...

En azından uzaktan konuşmak yerine doğrudan birebirde röportaj yapılmış Mesut'la. Bir adamın gözlerinin içine bakarak konuşmasını gördükten sonra yorum yapmak çok farklı tabi ki. Oldukça aydınlatıcı bir buluşma olmuş. Buraya aktarıldığı için de çok teşekkürler. Mesut hakkındaki dosyanın çok önemli bir parçası olacaktır bu buluşma.

Turgay Keskin dedi ki...

Sondan bir önceki paragraf aslında Mesut olayını açıklıyor. Yaşadığı hayata ve seçimine saygı duymak gerekir gerçektende. Herkesin söylediği ve bu röportajda da belirtilen Mesut Özil'in kendini bir Alman gibi hissettiği gerçeğini unutmamak lazım.

O yüzden artık içimizde olan potansiyel Mesut Özil'leri çıkarmak daha önemli olmalı. Röportaj için tebrikler bu arada, zor ama herhalde zor olduğu kadar da mutluluk verici bir söyleşi olmuştur..

Bu arada Mesut Özil, futbol yaşantısını Türkiye'de devam ettirse nasıl olur acaba? Milli takımı tercih etmeyen bir oyuncunun burada oynama ihtimali tabii ki düşük, baskıdan zaten çekiniyor anladığım kadarıyla. Buna dair hiçbirşey konuşuldu mu, merak ediyorum..

PENNEARABIATA dedi ki...

Teşekkür ederim herkese...

@turgay keskin

sadece sana Türkiye'den bir takım iyi bir teklif yaparsa olumlu bakar mısın dedim.

Mesut "Benim 2011'e kadar sözleşmem var. Şu an Bremen'de mutluyum. Hiç düşünmedim" gibisinden bir cevap verdi. Ben de baktım birşey çıkmıyor gitmedim üzerine :)

twilost dedi ki...

röportajı dinlemedim,izlemedim daha doğrusu fırsatım olmadı buraya yazdığın kadarını biliyorum.. öncelikle başka röportajlarını ve sözlerini- almanca olanlar dahil- bildiğim için söyliyim ki zorraki söz verilmiş-dediğin gibi- ve geçiştirme cevaplar verilmiş.. babasının türkiye'ye karşı ne garezi var da bu kadar karşı çıktı türk milli takımına bilmiyorum ama çocuğunun alman olmasını istediği kesin. belki de orada yaşadıklarından ötürü çocuğum çekmesin bari demiştir. öte yandan turkcell süper ligi takip etmediğini almanca başka bi yazıda görmüştüm ama takım tutmadığı konusunda samimi cevap vermemiş.. 2. birinin yazdığı değil bizzat kendi doldurduğu şu anda sanırsam kapalı olan mesutoezil.com'da(net de olabilir hatırlamıyorum) tuttuğun takımlarda fenerbahçe ve barcelona yazıyordu.. önemsiz bir ayrıntı yada fenerbahçeli biri hayır o fenerbahçeli aslında demek istedi diye düşünmeyin.. bu aslında röportajda sadece ezbere söylencek içi boş cevaplar verildiğinin kanıtı..

çabanız konusunda takdir ediyorum sizi. kendi adıma teşekkür ederim..

il mago dedi ki...

Helal olsun tebrik ederim.muhteşem bir röpörtaj olmuş.

jose dedi ki...

Ali abi tebrikler aydınlatıcı röportaj olmuş cidden.Bir de abi en beğendiği türk futbolcu kimmiş konuşuldumu:)

PENNEARABIATA dedi ki...

@mourinho

Bir süre düşündükten sonra Arda dedi yarım ağızla. Bilmiyor takip etmiyor pek bizim ligi.

CaRtMaNtR dedi ki...

babası ile ilişkisini biraz sermet- hakan şükür ilişkisine benzettim. umarım bu ilişki ilerde onun kariyerini baltalamaz.

bunların dışında yapı olarak kendini ait hissetiği ülkenin milli takımını seçmiş bir havası var ki bu bir insanın en doğal hakkı ama umarım bu durumda ailesinin ona baskısı sonucu olan bir durum değildir. Çünkü böyle yoğun baskılar sonucunda ilerde ciddi saha içi ve saha dışı ruhsal sorunlar yaşayabilir. daha öncede dediğim gibi ailesi ile ilişkileri konusunda umarım ben durumu abartıyorumdur.

Unknown dedi ki...

öncelikle röportaj için tebrikler ve teşekkürler.

ama biz türkiye'yiz.bir mesut'un üzerinde bu kadar durmamalıyız.koskoca türkiye bir mesut'a mı kaldı?bize bu kutsal forma için savaşacak adamlar lazım.kendini bizden hissedenler bizim için savaşmak isteyenler zaten bizi seçerler.bunların üzerinde durmaya ve kimseye taviz verip yalvarmaya gerek yok.

PENNEARABIATA dedi ki...

@ sema

zaten bu kadar önemsemeyin ne dediklerini. Mesut sadece biri. Röportajla neyi hedeflediğimi, psikolijik ve toplumsal bir analiz yapmaya çalıştığımı anlattım blogta. Mesut önemli değil orda yaşayanlar ve ondan sonra gelecekler önemli. Burdan bakın bir de lütfen!

Unknown dedi ki...

röpörtaj için tebrikler bugün tv de gördüm önce röpörtajı.
gördüğüm an önce utandım, çünkü bende Avusturya doğumluyum, ama işte Türkiyede ki herkesin bilmesi lazım ki "gurbetçi" dediklerimizin hepsi de bizden sayılmıyor artık. üç jenerasyondur orada çoğu Türkler o yüzden de yavaş yavaş daha çok kaybediyoruz onları. Ben yaşadığım için biliyorum, Vatanına hasretle ve özlemle bakan insan sayısı yok gibi bir şey.

O yüzden başından beri istemiyordum Mesut'u milli takımda, iyiki seçmedi bizi. dediğin gibi seçse de işe yaramazdı. Zaten açıkcası futbolunu da beğenmiyorum pek. Werder Bremen dışında bir takımda da başarılı olacağına inanmıyorum.

n.ackgz dedi ki...

Öncelikle röportaj için tebrik ederim.
bence Mesut Türk milli takımını seçseydi Nuri Şahinden farklı olmayacaktı. Stil olarak pek bize uymuyor. Alman milli takımına da katkı yapacağını sanmıyorum.

anotherday dedi ki...

Çalışmanızı tbr ederim öncelikle ama anladığım kadarıyla sizde röportajınızdan istediğinizi alamamıssınız roportaj yaptığınız ortamı anlatığınıza göre bu doğal sonuç.
Mesut hakkında onlarca yazı ve yorum okudum hala da tartışılmaya devam ediyor buna hala anlam verebilmiş değilim.Gurbetçi cocuğu olarak yurtdısında vatandaşlarla alakalı proglar ve belgesellerin nerdeyse tamamına bakmışımdır onlardan birinde şöyle bir konuşma geçmişdi.İlerki yıllarda bir jenarasyon gelecek artık Almanyada yaşayan Türk vatandaşları teriminin yerini Türk Asıllı Almanlar alacak diye Alman bir vekilin yorumuydu geçiş döneminde olduklarını bu nesili beklediklerini söylemişti. Mesutda bu jenerasyonun ilk halkalarından biri ve dikkat ettiğim bir şey var Mesut her yerde Almayada doğduğunu arkadaslarının büyük çoğunluğun Alman olduğunu her yerde vurguluyor yani direk olarak kendimi Alman gibi görüyorum yerine dolaylı yoldan böyle bir açıklama yapıyor tepki almamak için sanırım.Kendini Almayanın bir parçası olarak gören birinin Türk Milli takımda oynamamasının tartışılmasının hala da bu tartışmanın devam edip kendi değerlerimi küçük görüp elimizden kaçırdık milli takım yetkililerin beceriksizliği olarak görmekde ayrı bir bedbahtlıkdır bana göre.
Mesut Türk milli takımı benle ilgilenmedi gibi yorumlar yapmış.Bir kaç yıl önce futbol mundeal prg'da ingiltere doğmuş büyümüş yanlış hatırlamıyorsam ingiltere alt liglerinden oynayan bir Jamaikalı futbolcuyla alakalı bir bölüm seyretmiştim.Ülkesinin kendisinin varlığından bile haberi olmayan oyuncu ülke federasyonunu telefonla arayıp Jameika milli takım formasını giymek istediğini söylediğini hatta maçlara ülkesine giderken uçak biletlerinin parasını dahi kendi cebinden karsıladığı anlatılmıştı.Bu örnek sanırım herşeyi anlatıyor