* Galatasaray 90 dakika tempo yaptı. Bu açıdan geçen sezona oranla çok farklılar. Arda bile 90. dakikada orta sahada adam kovalıyordu. Geçen sene 60. dakikada dili dışarda koşardı. Ama bu sezon top taşıma görevini üstlenen Keita gibi bir oyuncu daha var bu yüzden Arda da gücünü ekonomik kullanabiliyor. Ek olarak, babasına ne kadar da benziyormuş. Annesi de Semra Özal gibi bir kadın. İkisi için de ne gurur, ne mutluluk verici!
* Galatasaray'ın yedek kulübesinden bile bir 11 çıkar. Rakiplerine göre en büyük avantajı da budur. Bu yüzden Arda dışında milli futbolcularını oynatmama lüksüne sahipti Rijkaard. Savunma dörtlüsü tamamen farklıydı. Volkan Yaman'ın yanında Hakan Balta'nın oynamasıyla birlikte bu savunma dörtlüsü daha iyi. Servet ve Gökhan'a göre topu oyuna sokabilme yetenekleri daha fazla. Emre Aşık'ın gençlik zamanlarında parayı bulunca alemlere dalacağını, bir mankeni bırakıp bir mankenle gezeceğini düşünürdüm. Neyse ki bu sadece Aysun Kayacı ile kaldı. Onunla ayrılması da Emre'nin bu noktalara gelmesinde önemli bir faktör. Maldini gibi bırakır futbolu. Kendisine bu kadar iyi bakan, bu kadar profesyonelce hareket eden futbolcu sayısı çok az bu topraklarda.
* Geçen sezonun gol kralı olan Baros'un üzerinde bir baskı oluştuğu belli. Nonda oynadığı maçlarda gol atınca Baros'un suskunluğu, kaçırdığı pozisyonlar moralini bozuyor. Taraftar da bunun farkında. Destek vermeye çalıştılar son anlarda. Ama şansı da yok hani. Arda'nın kafayı vurduğu pozisyonda topun yönünü değiştiren Baros'tu ancak gol Arda'ya yazıldı. Keita attırmaya kalktı ama rakip girdi araya kendi kalelerine attılar. Son anlarda karşı karşıya kaçırdığı pozisyon Baros'un şeytanın bacağını kıramadığı en önemli andı. Topsuz oyunda ise işini yaptı.
* Denizlispor Başkanı Ali İpek, maç sonrasında Adnan Polat'la öpüştükten sonra bir telefon aldı. Telefonun diğer ucundaki büyük ihtimalle farklı mağlubiyetten dolayı kızdırıyordu Başkan'ı. Polat'ın yanında çaktırmamaya çalıştı ama maç sonrasında üstü kapalı(!) olarak sinirini boşalttı. Bu takım hazır değil (aslında hazırlandırılmamış demek istedi), sabredeceğiz bakalım ne olacak, önlemlerimizi alacağız ona göre dedi. Bence de sabret ve birkaç takviye yap bu takıma Başkan. Sabret çünkü şanssızsın, iki hafta üstüste Fenerbahçe ve Galatasaray ile oynadın.
* Galatasaray'ın ikinci penaltısının kullanımı tartışılıyor. Yarın yazılı basında da bu konu geniş yer bulur. Penaltıcı belli ki Kewell bu takımda. Ama penaltıyı yaptıran Keita kullanmak istedi. Olabilir kullanmak isteyebilir. Ali Sami Yen'de dolu tribünler önünde gol atıp taraftarına koşmak, taklasını atmak için sabırsızlandığı belliydi. Ama Barış(yenilen golde kaybettiği topla tüm takımın dengesini bozdu) nerden çıkıp kullanmak istedi ben onu anlamadım. Kaptan Arda girdi araya Keita atsın dedi. Ama üçlünün arasından sıyrılan Kewell yine kullandı penaltısını. Rijkaard bu konuya açıklık getirsin takım içinde. Yoksa belli ki herkes gol atmak için ölüp bitiyor bu takımda. Rijkaard'ın kontra toplara da çalıştırması lazım ayrıca! (Bakınız yenilen gol)
* Hakem mükemmele yakındı. Ben son zamanlarda bu kadar iyi maç yöneten bir hakem izlemedim. Galatasaray'ın ilk penaltısını veren yardımcı özellikle çok iyiydi. Ofsaytlerde hep doğru karar verdi, ikinci yarıda mimikleri ve jestleriyle havaya girdiğini, ne kadar iyi konsantre olduğunu gösterdi. Kafama takılan tek konu Keita ikinci yarıda topu koluyla düzeltince sarı kart verdi. İlk yarıda da koluyla düzelttiği yönünde karar vermişti (ki yanlış görmediysem omzuyla düzeltmişti), o zaman o pozisyonda neden sarı kart göstermedi?!
16 Ağustos 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
arda herzamanki gibiydi allah nazardan saklasın keita inanılmaz oynadı topu her aldığında hedefe kilitlenmiş füze gibi kalaye yöneldi uğur umarım daimi olarak almıştır formayı mustafa sarp beni şaşırtmaya devam ediyor(iyi yönde) stoperler konusunda sana katılıyorum baros gayretliydi ama o son topu mutlaka keitaya göndermeliydi en azından 4.goldeki keitanın topu kaleye vurmak yerine ona paslaması adına
maç yazısı güzel ama hakem gerçekten kötüydü... güreş izledik bi ara...
Lalalalaylaylaaaaaaaaaaaayyy..
ABDUL KADER KEITA..
Yalnız kimse Kewell'ı gözardı etmesin. 2 gol, 2 asist.
Her kolla düzeltme sarı kartı gerektirmiyor bildiğim kadarıyla. Ayrıntılarını bilmiyorum tabi.
Yalnız hücum gücü yüksek bir takıma göre, pozisyon üretmekte zorlanan bir galatasaray vardı, 4-1 olana kadar pek bir pozisyon hatırlamıyorum.
Ya Elano'yla hakiki bir açık kapanıp, pas trafiği oturup, sansayonel bir hücum olacak yada bu galibiyetler çekirge misali sıçramalar olarak kalacak..
ali okancı yorumuna şaşırdım gerçekten.gs 60 dakika ne oynadı.hangi organize atağı oldu.60 dakika vasat uyutucu bir oyundu.skibbenin göze hoş gelen oyununun yanında bu çok vasat kaldı.
@ erdersson
şaşırma, sadece bir daha oku. tempo yaptılar diyorum dikkat ettiysen. mükemmel oynadılar, harika bir performans ortaya koydular demiyorum. kondisyonlarından bahsediyorum. bu da onların rakiplerine göre avantajıdır ayrıca...
benim tempo deyince aklıma daha olumlu şeyler geldiği için yanlış yorumlamış olabilirim.ama şu gerçekki maç temposuzdu.
abi hakem hakkında ciddi misin, yoksa ortam 2.haftadan gerilmesin diye mi öyle diyorsun..)
hakem ile ilgili yoruma katılmıyorum. Faul, kart vs. gibi kararlarında hatalı değildi ama oyunu çok defa gereksiz kesti. Denizlili oyuncuların, başta Özden, maçtan çalma girişimlerine çok prim tanıdı. Buna mukabil, 2-3 defa çabuk serbest atış kullanan Galatasaraylılara düdüğünü henüz çalmadığı gerekçesiyle atışı tekrarlattı. Hatta Denizlinin golünden sonra Baros'a bu sebeple sarı kart bile gösterdi.
Hakemin burnunun 5 santim ötesinden artık portekizce mi kırık dökük bir türkçe mi ne olduğunu bilemediğim bir dilde habire bağıran "kaptanların", veya onların yerini alıp hakemin suratına baka baka annesinin cinsel organını zikredenlerin bile sarı kart görmediği pozisyonları gördükten sonra bu kadar ucuz sarıları insan yadırgıyor haliyle.
Bu sabah asy.net'de çok enteresan bir faraziye başlık gördüm; "Ya tam tersi olsaydı" diye. Söyle der başlığı açan Suat Kayhan:
"Ligin ilk maçında hakem Alex'i eliyle koluyla dışarı iterek göndermeye çalışsaydı?
Dün Arda'nın golünden sonra orta hakem Kewell'la orta sahaya sarmaş dolaş,gülerek yürüseydi?
Sahaya giren taraftar Galatasaray'lı olsaydı?
Üstüne bir de ofsayt golu atsaydık?"
Ondan sonra hakemler iyi.
Oldu, görürsem söylerim.
hakemlere destek olmaya çalışacağım. köstek olduk da ne oldu, sıkıldım her maçtan sonra şöyle yaktı böyle yaktı yorumlarını dinlemekten...
Ali bey,
Hakemlere destek veya köstek olmayalım. Doğru dürüst hakemlik yapmaları için eğitelim ve ortamı hazırlayalım. Ben, Galatasaraylıyım ve benim derdim katiyen sürekli bana çalışan hakemler olması değil. Mesela ben hakem olsam herhalde Barışı 2 maçta bir Ayhan'ı ise 4-5 maçta bir atardım habire kendilerine atmalarından dolayı.
Yahu ingilterede bu hafta sonu crystal palace maçında kalenin içindeki direkten dönen topu hakem algılayamamış ve oyunu devam ettirmiş. Hata heryerde oluyor. Ama orada adamı çarşamba günkü maç programından çıkarmışlar. Bizde ise takımlarla inatlaşır gibi bir takımı delirten hakemi 2-3 hafta içinde veya ilk oynadığı derbide yine o takımın maçına veriyorlar.
Uzun vadede hiçbir hakem iyi bir takımı yakamaz. Bir maç yakar iki maç yakar, ama lig şampiyonluğu hakemlerle tayin olmaz. Ama bu demek değildir ki bu adamların da her yaptığına göz yummamız gerekiyor.
Bir kere hala futbol oynamaya çalışanı korumaları gerektiğini anlayamadılar. Toplumumuzda yaygın olan mazlumu koruma psikolojisi sebebi olduğunu tahmin ettiğim bir güdüyle hep savunma yapan takım lehine düdükler daha kolay çalınıyor. Türlü türlü kasaplıklara göz yumuluyor. İsmail Güldüren gibi bir futbol terröristinin 1. ligde oynuyor olması Türk futbolu için bir utançdır. Bu gibi adamların bu işten ekmek yemesinin sebebi ise yaptıkları kasaplıklara hakemlerin tanıdığı primdir.Buz hokeyi takımlarında vardır bu tip "enforcer"lar. Tek görevleri karşı takımın yetenekli oyuncularını sisnirlendirip kavga çıkarmak olur. Bizdeki hakemler de bu adamlara çanak tutuyor. Gerçekten tekme yiyen hücum oyuncusuna elleriyle kalk hareketi yaparak zevkin doruklarına ulaşıyorlar. Kendisini attığını düşünüyorsan kart ver! o da yemiyor tabi.
Futbol seyretmek istiyoruz. Tekme veya düdük değil, sadece futbol. Hakemlerin görevi bunu sağlamak. Bu tip yönetimler yapmayan/yapamayan hakemlerin başarılı olarak lanse edilmesi bana futbolu seven insanlar olarak kendi ayağımıza kuşun sıkmak gibi geliyor.
Ondan sonra Erman "Hoca" çıkıp Keita'nın pozisyonuna penaltı verilmesi tartışmalı ben verilmemesinden yanayım diyor. Yahu o pozisyon penaltı değilse silsinler ceza alanı cizgilerini falan gerek yok. Adamın kendisi büyük takım kompleksi bir kasap olduğu için yeteneksiz meslektaşlarını korumak için her hafta abuk sabuk bahaneler buluyor.
Oyunu çabuk başlatmak istiyene değil arkadan tekme atana kart gösterdikleri zaman ben de hakemlere destek olurum. o zamana kadar ise: Oğuz Sarvan neydi ki yönettiği hakemler ne olsun.
Yorum Gönder