2 Şubat 2009 Pazartesi

SLUMDOG MILLIONAIRE


*Az da olsa spoiler içerir.

Methini duymuşsunuzdur zaten yeterince. Dün izledim, kaçırılmaması gereken bir film. Dünya'nın Amerika'nın dışında kalan kısmında çok daha güzel filmler çevrildiğine inanmışımdır her zaman. "Milyoner Kenar Mahalle İti" de onlardan biri. Girdiği hiçbir yarışmadan eli boş dönmemiş zaten. Basit ama akıllıca işlenmiş bir senaryoya ve karakterlere uygun seçilmiş bir oyuncu kadrosuna sahip. Türkiye'de de Kenan Işık'ın sunduğu "Kim 500 Milyar İster" yarışma programının Hindistan versiyonunun etrafında dönen bir hikaye. Yarışmayı sunan Anil Kapoor ödüllü aktörlerden. O'nun oynadığı karakteri izleyince kafanızda Kenan Işık'la ve yarışmasıyla ilgili tüm fikirler değişebilir. Vermek istediği olgunun yanında yarışma programlarıyla ilgili insanın kafasında "acabalar" da yaratıyor. Var Mısın Yok Musun'u da yeni bir bakış açısıyla bundan sonra takip edebilirsiniz. Türkiye'de 27 Şubat'ta gösterime girecek.

ANKET "EN İYİ ELDİVEN?"

PANUCCI VE QUARESMA


Panucci Roma'nın Şampiyonlar Ligi kadrosuna da alınmadı. Bir önceki haftasonu oynanan Napoli maçında yedek bırakıldığını öğrendikten sonra teknik direktör Spaletti ile kavga edip kadro dışı bırakılmıştı. İngiltere'nin Hull City takımı haftasonunda devreye girmiş ama transferi gerçekleşmemişti. 35 yaşındaki futbolcunun transfer döneminin bitmesine saatler kala başka bir takıma gitmesi imkansız gibi gözükse de Udinese lafları dolaşıyor.

25 kişilik liste şöyle;
Kaleciler: Artur, Doni, Julio Sergio, Pipolo
Defans: Cassetti, Cicinho, Diamoutene, Juan, Mexes, Motta, Loria, Riise, Tonetto
Ortasaha: Aquilani, Brighi, De Rossi, Felipe, Perrotta, Pizarro, Taddei
Forvet: Baptista, Montella, Menez, Totti, Vucinic

Jose Mourinho da vatandaşı Quaresma'yı kadronun dışında bıraktı. İyi olmuş, günahım kadar sevmem çakma C.Ronaldo'yu. Artist ayağına topu aldığı zaman illa bir hareket çekecek rahat duramıyor. O'nun da Tottenham'a verileceği söyleniyor Jermaine Jenas'ın transferine karşılık olarak. Gitsin İngiltere'ye de versinler ayağını eline diycem ama ekmek parası bu dilim el vermiyor demeye.

FOTOROMAN "NORVEÇ 1 - 2 TÜRKİYE"

Norveç ile Oslo'da oynadığımız ve 2-1 kazandığımız karşılaşma öncesi hava buz gibiydi. Maç esnasında Türk güvenlik birimleri yasadışı örgütlerin eylem yapabileceği ihbarını almışlar, federasyonumuzu bilgilendirmişlerdi. Bizim federasyon da Norveç Futbol Federasyonu'na bunu iletmiş, "böyle birşey olursa sizi sorumlu tutarız" demişlerdi.

Norveç Futbol Federasyonu, Norveç taraftarlarına tahsis edilen bölüm için Türk ismi olan kişilerin maç bilet taleplerini geri çevirmişlerdi. Stad girişinde 2 denetim noktası oluşturmuşlar, siyasi söylem içerir korkusu ile üzerinde yazı olan hiçbir pankarta müsaade etmemişlerdi. Kale arkasındaki Türk taraftarlara tahsis edilen bölüme, bu maça özel demir parmaklıklar yaptırmışlar ve monte etmişlerdi. Demir parmaklıkların daha yukarısına ise sahaya yabancı madde atılmasını önlemek için fileler eklemişlerdi. Giriş esnasında bendeki bayrağa güvenlikçiler el koymuş, dakikalar süren tartışmalara rağmen HAYIR cevaplarını degiştirmemişlerdi. Maç için Londra'dan gelen Demirsporlu arkadaşım Selahattin'in video kamerasına da müsaade etmemişlerdi. İstanbul'dan gelen Demirsporlu arkadaşım Kerem ise bir yolunu bulup bizim paçalı mavi lacivert ve üzerinde Adana Demirspor yazan pankartı içeri sokmayı başarmıştı. Eskişehirspor'lu arkadaşlar da bir yolunu bulup pankartlarını içeri sokmuşlar ama daha maç başlamadan açmaya çalıştıklarında güvenlikçiler el koymuştu.


Bizlerse uygun bir zaman bekliyorduk. İlk devre bitmişti. İkinci devre başlayınca pankartımızı açmaya karar vermiştik. Bu arada elleri donmak üzere olan Norveçli kameraman arkadaşa yedekteki eldivenimizi vermiştik.

Bundan sonra olaylar şöyle gelişti...


Ve polis olaya müdahale eder...





by Kebabman

1 Şubat 2009 Pazar

GÜNÜN FOTOĞRAFI


Bir bu kalmıştı. Araplar bisiklet yarışları da düzenlemeye başlamış. Fotoğraf 2009 Katar Bisiklet Turu'ndan.

- Aaa bakmayın sakın bakmayın. Bizim herif baktığımızı görürse öldürür valla bizi. Ne o öyle daracık şeyi giymiş!

NADAL'DAN SONRA TORRES


Bugün kesinlikle İspanyolların günü. Öğle saatlerinde Avustralya Açık'ta şampiyonluğa ulaşan Nadal'ın ardından akşam saatlerinde ise bir başka İspanyol çıktı sahneye. Fernando Torres Liverpool'un Chelsea'yi 2-0 mağlup ettiği kritik maçta 89 ve 90. dakikalarda golleri atan isim oldu. Sakatlıklardan dolayı ekim ayından bu yana ligde gol atamıyordu. Lider M. United hem bir maçı eksik hem de Liverpool'un 2 puan önünde.


Lampard 60. dakikada kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Scolari hakem Mike Riley'e çıkışmış maçın ardından. "Hakem pozisyonu tv'den birkez daha izlesin. Belki o zaman gösterdiği kartın ne kadar haksız olduğunu anlar ve geri çeker. Böylece biz de Lampard'ı bir dahaki maçımızda oynatabiliriz" demiş. M.United'ın 5 puan gerisinde kaldılar, 1 maç da fazla oynadılar.


Zavallım Robbie Keane de böyle giderse paslanacak, maçı tribünden izledi. Benitez son 3 maçta 2. kez O'nu kadroya almadı. İrlanda'lıya ihtiyaçları yok gibi gözüküyor, adama sormazlar mı "ne diye 20 milyon paund verdirdin madem oynatmayacaktın?"

MOURINHO YİNE DELLENDİ


Inter'de işlerin yolunda gitmediği belli. Bunun fotoğrafını 3 haftadır Mourinho veriyor. Atalanta yenilgisi sonrası oyuncularına "hepiniz bok yığınısınız" diye bağıran, geçen hafta Sampdoria maçını zar zor 1-0 kazanan ve o maçta hakemle dadaşıp kırmızı kartla tribüne gönderilen Mourinho bu hafta da sahalarında aldıkları 1-1'lik Torino beraberliği sonrası yine dellendi. Juventus'un yenildiği haftada puan farkını 9'a çıkarma fırsatını teptiler.

NADAL HAKETTİ, FEDERER GÖZYAŞLARI DÖKTÜ


İspanyollar kazanmaya devam ediyor. Sporun bir çok dalında başarılı bir nesil yarattılar. Futbolda, basketbolda, motorsporlarında, teniste şampiyonluk üstüne şampiyonluk yaşıyorlar. Son şampiyon Rafael Nadal oldu. 2 gün önce vatandaşı Verdasco'yu 5 saat 14 dakikalık rekor sürede tamamlanan maçta yenmiş ve 2 numara Roger Federer'in karşısında finale çıkmıştı bugün. Federer yarı final maçını Nadal'dan 1 gün önce oynadığı için avantajlı gösteriliyordu. Ama Nadal insanın sınırlarının ne kadar da üst düzeyde olabileceğini yine 5 set süren 4 saat 23 dakikalık maç sonunda İsviçreli raketi 3-2 yenerek gösterdi. 22 yaşındaki Nadal ikili arasındaki 7. Grand Slam finalinin 5.'sinden galip ayrılmayı başardı. Federer'in Pete Sampras'ın 14 grand slam kazanma rekorunu egale etme fırsatını kaçırmış oldu.


Maçın ardından mikrofunun başına geçen Federer'in ağlaması da turnuvaya damgasını vuran olaydı. Tenis kortlarında daha önce yaşanmamış tarihi anlardan biriydi. Konuşamadı Federer. Nadal ve Federer bibirlerine sarıldı, İspanyol mikrofon başına geçti ve "Seninle oynamak her zaman benim için büyük bir onur. Sen tarihin en büyük tenisçilerinden birisin bunu unutma ve 14. Grand Slam'ini kazanacağına inanıyorum" dedi. İnsanların tüylerini diken diken eden inanılmaz bir sahneydi. Bravo Nadal, bravo Federer!


Finalde kaybetmeyen tek biri vardı; Nike.

AVUSTRALYA AÇIK KARELER - 4


Final az önce başladı. Maçı izleyenler arasında Mr. HULK, Avustralyalı Eric Bana da var. Bir de favorimin resmini koyayım.

RAUL DI STEFANO'YU YAKALADI


Raul Numancia deplasmanında 48. dakikada attığı golle Real Madrid formasıyla resmi maçlardaki gol sayısını 307'ye çıkardı ve efsane Di Stefano'nun rekorunu egale etti. Ligdeki gol sayısı ise 214 oldu, Di Stefano'nun 216 golü var. Raul'un Şampiyonlar Ligi'nde 64, Kral Kupası'nda 18, İspanya Süper Kupası'nda 7, Avrupa Süper Kupası'nda 1, Intercontinental Cup'ta 1 ve Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda 2 golü var. 1994 yılından bu yana sezon başına gol ortalaması 20.7 kaptanın. İlk golünün pasını Michael Laudrup'un verdiğini ve Atletico Madrid'e attığını da belirtelim. Milli takımda da 102 maçta 44 golle en fazla gol atan futbolcu. Tüm bu önemli bilgilerin yanında çok da önemli olmayan bir başka not; Real'in 2-0 kazandığı Numancia maçında diğer golse Robben'den, Gago da kırmızı kart gördü.