12 Kasım 2008 Çarşamba
PREMIER ACADEMY LEAGUE
"Bu genç de nereden çıktı?" sorusu özellikle İngiltere Premier Lig'ini izleyenler arasında tüm dünyada sıkça sorulan sorudur. Bu soru son dönemde en çok Arsenal maçlarında soruluyor. Londra temsilcisi İngiltere Carling Kupası’nda dün Wigan'ı 19 yaş ortalaması olan bir kadroyla 3-0 yendi, bir önceki turda da yine tabiri yerindeyse çoluk çocukla Sheffield United’ı 6-0 mağlup etmişlerdi. İşte bir başka soru! Peki bu genç isimler nasıl yetişiyor, nasıl oluyor da Arsene Wenger bu oyunculara şans verme cesaretine sahip olabiliyor? Bunun cevabı İngiltere Premier Akademi Ligi'nde. 1997 yılında kurulan oluşum her geçen yıl üzerine ekleyerek gelişmeye devam ediyor.
Lig şeması şu şekilde; 18 yaş altı 40 takım 2 konferansta toplam 4 grupta 10'ar takımdan mücadele ediyor. Bu takımların kadrosunda 19 yaş altı 4 oyuncu (1'i kaleci) bulundurma hakkı da var. Takımlar kendi gruplarında birbirleriyle 2'şer kez, aynı konferanstaki diğer takımlarla da 1 kez olmak üzere toplamda 28 maç oynuyorlar. Gruplarında liderliği elde eden 4 takım play-off oynama hakkını kazanıyor. Tek maç üzerinden yarı final ve final maçlarının ardından şampiyon belli oluyor. Geçen sezon Aston Villa 18 yaş altı takımı şampiyonluğa ulaşmıştı.
Bu ligin en önemli özelliği futbolcudan çok insan yetiştirmesi. Sonunda dikiş tutturanın paralar kazandığı, tutturamayanların ise yok olup gittiği bir sistem değil. Özünde gençlerin topluma kazandırılması var. Bu ligde mücadele eden kulüpler aynı zamanda adından anlaşılacağı üzere bir akademi yani yüksekokul düzeyinde eğitim veriyor. Peki bir kulüp nasıl akademi lisansı alıyor? Başlıca kriterler şunlar;
-Akademi üyeleri sadece kendi kulübü ve okulu için futbol oynayabilir. Böylece gençlerin olması gerekenden fazla futbol oynamamaları ve başka alanlara da zaman ayırmaları garanti altına alınıyor.
-Tüm teknik direktörlerin Uefa 3. seviye ve üstü lisansa sahip olmaları gerekiyor.
-Kulüpler sağlık ve eğitim bakımından da gençlerin kendilerini geliştirmelerine yardımcı olacak her türlü yüksek kalitede olanağı sunabilmeli.
-9-12 yaş arasına haftada 3 saat, 12-16 yaş arasına haftada 5 saat, 17-18 yaşındaki gençlere de haftada 12 saat antrenman yaptırılmalı.
-Kulüpler gençlerin ve dolayısıyla oyuncuların eğitim, tıbbi, fiziksel, duygusal ve sosyal her türlü durumuyla yakından ilgilenmeli, bunu da yüksek kalitede, eğitimli personeli sayesinde yapmalıdır.
İşte devlet ve futbol federasyonu arasında sistem bu şekilde kurulmuş. Yetenekli, futbolu seven, gelecekte yıldız olmak isteyen gençler devletin sağladığı bu olanak sayesinde hem okuyor hem de futbol oynuyor yani hayata kendini her açıdan güçlü bir şekilde hazırlıyor. Aaron Ramsey'ler, Jay Simpson'lar, Micah Richards'lar, Wayne Rooney'ler, Joe Cole'lar bu şekilde vitrine çıkıyor ve dünyanın dikkatini çekerek büyük kulüplerin kadrolarında kendilerine yer buluyor. Yazının sonunda bunu ülkemizle kıyaslayıp, kendi devletimizin, kendi federasyonumuzun, kendi kulüplerimizin neden uygulayamadığı klişesiyle bağdaştırmayacağım. Hayır hayır bu gaflete düşmeyeceğim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
bu mükemmel bilgi için teşekkürler ali abi. o gaflete düşmemen de iyi olmuş ayrıca =)
Yorum Gönder