Neyse gelelim yukarıdaki iki kafadara. Bu arkadaşlar üniversite öğrencisi. Ailelerinden uzak İstanbul'da okumaya, varolmaya çalışan iki arkadaş. Fotoğrafta sağ tarafta bulunan zat-ı muhteremin adı Kemal. Kemal'e babası tarafından bizim açımızdan tarihi olan bu finale canlı tanıklık etmesi için iki bilet satın alınmış. Kemal de kankası, benim bloga da sık sık yorum yapan itdurmaz lakaplı Mustafa'yı alıp stadın yolunu tutmuş. İkiliye göre, final iki kıytırık takım tarafından oynanacakmış, bu yüzden izlemeye gerek yokmuş, ellerindeki 75'er euro'luk iki bileti iyi bir fiyata okutmaları onlar için daha sağlıklı olacakmış. Bu anlamda Kalamış ve Kadıköy diyarlarında harıl harıl Ukraynalı ve Almanlar'ın etrafında dolaşmaya başlamışlar. Ancak 2-3 saat boyunca yanaştıkları taraftarlardan her seferinde olumsuz yanıt almışlar. Maçın başlamasına 3 saat kala bakmışlar ki bu iş olmuyor en iyisi bari biz girelim de maçı izleyelim demişler. Kemal iki bileti kotunun arka cebine koymuş ve ikili stada doğru yürümeye başlamış. Aradan geçen birkaç dakikanın ardından olan olmuş. Kemal elini arka cebine doğru atmış ama o da ne?! Biletler yok. Geçtikleri yolları fellik fellik aramaya başlamışlar ama yer yarılmış biletler sanki içine girmiş! İki kafadarı almış mı bir panik?! Doğruca Kadıköy'e inip polislere ellerinde tuttukları kayıp eşya tutanağını tutturmuşlar. Kemal'in yanında biletlerin faturası da varmış. Faturanın üzerindeki barkod ve tutanakla heyecanlı bir şekilde stadın yolunu tutmuşlar. Bu sayede biletlerinin kaybolduğunu ispatlayabilecekler ve stada girebileceklerini düşünmüşler. Stada vardıklarında görevlilere dertlerini anlatmışlar. Ancak ikiliyi yeni bir şok bekliyormuş. Görevli bilgisayardan barkodları kontrol ettiğinde, iki biletli kişinin stada çoktaaaan girdiğini görmüş. Bizimkiler "Ama o biletler bizim, tribüne bizim girmemiz gerekiyor" diye dert yansa da görevli "Koskoca tribün, maçın başlamasına daha 2 saat var. Biletler numaralı olsa da belki yerine oturmamışlardır, şimdi biz nerden bulalım onları" diyerek taleplerine olumsuz yanıt vermiş. İki sözümona karaborsacı yalvarıp yakarsalar da adam nuh demiş peygamber dememiş. Artık biletleri birilerine kaptırdılar mı yoksa ceplerinden düşürdüler mi, işin o tarafı bilinmiyor. Bildiğim tek şey ikisinin de maçı tv'den izlediği...
Kemal ve Mustafa bu yaşadıklarını ben canlı yayın arabalarının olduğu yerdeyken yanıma gelip anlattılar. Çok güldüm. "Reziller" dedim. :) Sizin neyinize karaborsacılık? Ne işiniz var, girip paşa paşa maçınızı izlesenize. Ama bu bizim iki kafadar gibiler olmasa heralde "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" gibi anlamlı sözlerin değeri anlaşılmazdı. Herşey bir yana Mustafa ve Kemal isimlerinin yanyana gelip böyle bir olayın içinde geçmesine de ayrıca çok üzüldüğümü belirtmeliyim. Ne dersiniz?
13 yorum:
süper hikaye ali abi onlar birilerini carpacakken onları carpmıslar.
socratesla.blogspot.com
beterin beteri varmış da denebilir ali, ben en azından sadece 1 alman'a o da umut ocakbaşı'nda teklif etmiştim bileti:)
Stadın etrafında werder ürünlerini satan bir tır vb. bir yer varmıydı ?
Yoktur diye gelmedik ,Diego Forması kapacaktık sözdee :)
1. aramadan geçtikten sonra yerde 3 adet birbirinden kopartılmamış bilet bulduk biz de.
Belki 4 numaralı kapı tarafına giden 1. aramadan bizden önce geçselerdi, onlar bulacaklardı. :)
bulunan 3 bilet toplamda 35TLye alıcı buldu bu arada :)
Ben cok dertliyim bu konuda.Fazla biletim oldugu zamanlar uzerinde yazandan bir kurus fazla talep etmemisimdir.Maliyeti 2 ye katlanmis olsa bile!!!Malum TFF'den kredi karti numarasini verip bilet alamiyoruz..Bankaya gidip IsBankasina havale yaptirmamiz gerekiyor,gonderdigimiz bankadan havale parasi ve Turkiye de Is Bankasi da islem parasi aliyor.Sonra bu islemleri yaptirdik diye TFF'ye faks cekmemiz gerekiyor..Derken biletler DHL ile postalaniyor.Bilet sahibi olmak en az 70 euro da masraf gerektiriyor.
2 kez karaborsadan bilet almak zorunda kaldim.(Isvicre-Turkiye, Danimarka-Turkiye maclari)Cok zoruma gitti.TFF'ye cok ama cok nagmeler dizdim.
Karaborsa olayi Anfield stadinda da var.Resmen cetelesmisler.4-5 kisi maca gelenlerden fazla biletleri olup olmadigini soruyor.Bazen sezonluk bileti olupta maca gelemeyecekler bileti arkadaslarina verip ya birisine ver benim yerime izlesin diyor.Birisi de fazla bilet var mi diye soran olunca cikarip veriyor..Fazla Bilet varmi diye soran cikarip 10 pound veriyor.Biletlerin gercek fiyati 30-45 pound arasi.
Bu biletler biletleri satmak ile gorevli diger 4-5 kisiye ulastiriliyor..Telefon trafigi durmuyor.Alici bulundugunda stadin yakinlarindaki bir bakkala girilip para-bilet takasi gerceklestiriliyor.
Gecen haftalardaki Blackburn maci icin 150 pound istiyorlardi..
Genelde turistleri kekliyorlar.
Karaborsacilarla polisler kose kapmaca oynuyorlar.Aslinda polislerde onlarin ne yaptigini biliyor ama ispatlamakta cok gucluk yasayacaklarindan onlari kovaliyorlarmis gibi yapmaktan fazlasini yapmiyorlar.
Avrupaya gelen Turk takimlari icerisinde en insafsizi Galatasaray'dir.Biletleri birinci elden karaborsaya yonlendirdikleri cok olmustur.
Biletleri satmak ile gorevli kurulusun sahibini aradigimda biletleri 70 pound'dan verebilecegini ama kendisine 35 pound'dan aldim diye belge imzalamam gerektigini de soylemistir.(Liverpool-Galatasaray maci oncesi)Benden de siktiri yemistir.Yine bu kisi Londra'daki baska bir arkadasini gorevlendirip karaborsa bilet satisina devam etmistir.
TFF da, deplasmanda onemli milli maclar oncesi biletler bir sekilde merkezi Antalya'da bulunan seyehat firmasina ulasiyor.Bu firma ile TFF ye tahsis edilen biletler karaborsaya yonlendiriliyor.
ya bozmak gibi olmasın ama Midyat değil, Dimyat o :) Mısır'da bi şehir.Pirinciyle meşhur...
:) hahaha eyvallah düzelttim.
Süper ya cin olmadan adam çarpmaya çalışırsan olacağı bu :)
Vaaayyyy beeee!!! Cep harçlıgını üç kuruş artırmak için didinen gençleri blog camiasının önüne atmak, "hadi gelin okuyun da biraz keyiflenin sevgili okurlarım" demek haa!! Abi dedik canımızsın dedik yanına geldik derdimizi anlattık, ama yaptıgına bak, bravo Ali Abi bravo sana!!!
Ehemm kemm kümm..:) Ali Abi'ye sallamak bizim haddimize degildir belirtelim efendim =)
Ben kısaca durumu birinci agızdan özetlemek istiyorum. Yazının tamamı aynen Ali Abi'ye aktardıgımız gibidir..
Sırf daha önce verdigimiz sözü yerine getirelim diye metrobüsle kadıköy'e dogru yol almakta oldugumuz dakikalardan itibaren kendisiyle irtibattaydım. Stad önünde görüşmeyi planlamıştık.
Ali Abi benim içimdeki futbol aşkını bilir, uzun uzun konusmustuk kendisiyle. Böyle büyük maçlar konusunda ballı biri oludugumu da bilir ayrıca :) O "bal"ı yazının sonuna eski bir yazımdan bir parça ekleyerek sizlere aktaracagım..
O iki bilet de Kemal'indi ve karar Kemal'den cıkacaktı. " Ben biletleri satıcam aga, evin kirasını yatırıcam" diyince ben de sesimi cıkaramadım. Stada giderken benim amacım final atmosferini hissetmek, bir tane maç kaşkolu almak ve 2007 agustosunda oldugu gibi denk gelirse bir şekilde içeri girip maçı izlemekti.
Ama balımız tutar diye düşünürken işte olanlar oldu, böylesine garip ve asla unutamayacagım bir anı çıktı ortaya :)
Diger unutamadıgım bir anıyı yazdıgım yazıdan bir parçayı huzurlarınıza taşımak istiyorum..
" Tarih 31 Ağustos 2007, Yer Monaco Stade Louis II. Birçok üniversiteli gencin yaşadığı Interrail serüvenini hayal etmiş ve gerçekleştirmiş 5 Galatasaraylı
gencin durağı final akşamı Monaco'dur. Monaco tren garına indiklerinde; gidelim de Galatasaray'ımızın 2000'de kupayı kaldırdığı stadı yine bir final akşamı ziyaret edelim ve bir final kalabalığı, ortamı görelim der bu 5 genç...
İlk yarıyı stad kenarındaki yayın arabalarındaki monitörlerden izlerler ve 2. yarı öncesi biraz dinlenmek için şeref tribünü girişinin tam önüne otururlar.
Amaç maçın bitişini beklemek ve galip takımın taraftarlarıyla şarkılar söylemek, UEFA'nın ''Life is football others are details'' sloganını doğrulamaktır.
Fakat devre arasında sürpriz bir gelişme olur! Yanlarına stadtan çıkan bir adam gelir ve onlara bir bilet uzatır. Biletn üzerinde ''Honneur A2''
yazmaktadır. Yani tam önlerindeki tribün, takım elbiseli beylerin doldurduğu tribün... Oraya sadece final kalabalığı görmek için gelen 5 gecin elinde artık bir maç bileti vardır! Hızlı karar verirler, ve şöyle yaparlar; 5 genç sırayla stada girer, herbiri 10'ar dakika maçı izler turnikelere geri döner ve yerine
arkadaşını sokar. Yani herkes o final heyecanını 10 dakika da olsa tadar! Maç biter, maç bittiğinde hepsi içerdedir ve Milan tam önlerinde bizim 7 yıl önce
yaptığımız gibi Süper Kupa'yı kaldırır.
Stadtan çıkılır ve aynı yerde önlerinden geçen Milan taraftarlarına ''Forza
Milaaan'' diye laf atar, onlarla koyu futbol muhabbetlerine dalarlar. Sinyor Teriiim, Buruk Okan, Belozoglu, Sukur isimleri gecer sohbetlerinde. Sonrasında
taraftarlarla hatıra fotoğraları çektirirler. O gece kimisi Inzaghi'nin kimisi Kaka'nın golünü görmüş kimisi ise Pirlo'nun araya attığı ince paslarla mest
olmuştur. Geceyi bu güzel saniyeleri yaşamanın mutluluğuyla Monaco sahilinde uyku tulumlarının içinde biraz heyecandan biraz soğuktan titreyerek geçirirler. "
İşte böyle sevgili Pennearabiata okurları.. Ali Abi'mize bizleri sayfasına taşıdıgı için de çok teşekkürler ;)
@Mustafa: Monaco'da beleşe konup izlediğiniz o Süper Kupa finalinin parası şimdi çıktı diyorum :))
Fotografa tıklayınca tutanaktaki ayrıntılar görünüyor, sanki dolduluşunda bir umutsuzluk var ;)
ehe ehe :)) sağ taraftaki arkadaşta(kemal'di adı galiba) hafif ''ulan bizim pederin paralar yine güme gitti a.q '' mahcubiyeti var sanki :))
" o gün iki arkadaş maça gitmek istiyorduk ama bilet alacak paramız yoktu derken yerde iki bilet bulduk" (iyimser versiyon )
diyen yorumu görmek lazım.
Yorum Gönder