30 Ocak 2009 Cuma

LOST SEZON 5 BÖLÜM 3

*Bu bölümü izleyenler okusun.

Birçok soruya yavaş yavaş cevap aldığımız bir sezon oluyor. Sanırım sizlerin de kafası benim gibi karıştı. Maalesef bu zamanda ileri-geri gitmeler insanoğlunun kafasını en fazla bulandıran, işin içinden çıkamadığı meseleler olmuştur. Senaristler de bunu çok iyi kullanıyor. Yaşananlarla ilgili ekşisözlükte atakan paşa hazretleri denen arkadaşın yazdıkları bana en mantıklı gelen yorumlama oldu. Bilmem siz ne dersiniz?

"john locke özel falan değildir. belki de özeldir. ama kendisinin hayat boyu takip edilmesinin tek sebebi, bunca tantananın tek sebebi, geçmişe gidip ada halkına "ben gelecekten geldim, çok özelim heleloy!" demesidir. yani afrika yerlilerinin elinde walkman ile gelen beyaz adamı tanrı sanmaları gibi bir nevi. daniel faraday'ın dediği gibi bomba gömülmüştür. ama sızıntı vardır. radyasyon. adadaki garip hastalığın sebebi budur. bombanın patlamasını ertelemek için bir istasyon inşa ederler. ne olur ne olmaz diye patlama kapılarıyla, kurşun karıştırılmış kalın beton duvarlarla inşa ederler burayı. her 108 dakikada bir bilgisayara numaralar girilmekte, düğmeye basılmakta ve bombanın patlaması, tüm adanın havaya uçması, dünyanın yokolması engellenmektedir. ne de olsa others'ın ve dharmacıların dünyası o ada. varları yokları ada. dinleri imanları olmuş adeta. dünyaları oradan ibaret. yokolmaması gerek tabii. sonra ne olur? locke düğmeye basmaz. ve bomba patlar. normalde o büyüklükteki bir bomba adayı dümdüz edecekken, onca patlama kapılarının, metrelerce kalınlıktaki kurşunlu duvarların altındaki nükleer tesiste patlayınca fazla etki etmez. ama dev bir krater oluşturur hatch'in yerinde. dibinde bomba patlayan locke ve mr. eko neden ölmez? michael zamanında kafasına silahı dayayıp tetiği çektiğinde neden ölmediyse ondan. tom michael'a sorar, "silah mı patlamadı yoksa kurşun kafandan sekip gitti mi?" evet, locke da mr. eko da fırlayıp gitmiştir. ayrı ayrı köşelere düşmüştür. bir nevi kurşunun sekmesi gibi yani. bomba -yani silah- patlayacaktı bu sefer, kaçarı yoktu, ama mermi sekecekti. zarar vermeyecekti. çünkü henüz ölemezlerdi. kaderlerinde daha yapacak önemli işler vardı. jin de büyük ihtimalle bu şekilde kurtuldu o patlayan gemiden. daha yapacak işleri ardı.


faraday'a tüfeği doğrultup bombaya götüren, faraday'ın bir yerlerden tanıdığı, "zamanda yolculuk" denince tüm ifadesi değişen genç kadın tabii ki mrs. hawking idi. hatta faraday alaycı bir şekilde sordu; "ne? beni öldürecek misin??" çünkü o annesiydi. annesinin geçmişteki hali.


esas bomba ise charles widmore idi tabii. black rock gemisi ile adaya gelmiş olan the others'tan birisi, latince bilen, rönesans avrupası'ndan kalma birisi. bir şekilde adadan atılmış ya da o çarkı çevirmiş, adayı taşıyarak adadan ayrılmış ve dolayısıyla adanın yeri değişince adayı kaybetmiş, yıllardır adayı arıyor. black rock gemisinden arta kalan seyir defteri gibi şeyleri müzayedelerden açık artırmalardan topluyor. iz sürüyor."

7 yorum:

omega dedi ki...

Mantıksal olarak doğru ama ne zaman birileri Lost ile ilgili doğru tahminlerde, yorumlarda bulunsa sonraki bölümde tam tersi falan çıkmaya başlıyor.Ama bölümü özetlemek açısından doğru bir yorum

İPEK YOLU dedi ki...

kafam hepten karıştı

EDDIE dedi ki...

ilk 3 bölümden sonra benimde kafam çok karışmıştı ama bu yazıyla biraz olsun aydınlandım, kafamda bir şeyler oluştu. teşekkürler arabiata ve ek$i.

alt + 168 dedi ki...

ilk paragrafa katılmıyorum, fazla yüzeysel olmuş bence.

john locke'ın mutlaka özel olması lazım nasıl adada yürür hale geldi, jacob neden ona konuştu vs vs...

hatch zaten patlamıyor (explode) tersine içe gömülüyor (implode) bombayla alakalı olsa bile patlama değil bence.

hawking ve widmore olaylarına katılıyorum. olaylar oceanic six, benjamin'den falan çıktı faraday desmond boyutuna geçti. zaten faraday'ın annesi ve desmond'ın kayınbabası sevgili çıkarlarsa da şaşırmayacağım.

tknycl dedi ki...

ali abi selamlar..
daha önce muhabbeti yapıldı mı bilmiyorum ama richard alpert karakterini andırıyorsun :]

PENNEARABIATA dedi ki...

@tknycl

selamlar. ilk benzeten sen oldun ama will and grace'deki will'e çok benzeten oluyor tabiki dış görünüşümüzü ama diğer özelliklerimiz benzemiyor :))

omega dedi ki...

Bu arada Ali abi alınma ama o Richard Alpert'ın Allah belasını versin yada anti-aging için ne içiyorsa açıklasın :))